Meclisin 22 Aralık 1919 tarihli 109’uncu toplantısında beşinci Bakanlar Kurulu’nun bildirisini ilan eden N. Usubbeyov, Karabağ meselesine değinerek, Ermenistan tarafından Zengezur bölgesinin ilhagının tehlikeli olduğunu not ediyordu: “Zengezur yüz, hatta bin yıllardan beri, Azerbaycan’ın ayrılmaz parçasıdır. Bu nedenle, bu entrikanın başarılı olmayacağı açıktır”. Burada Başbakan Azerbaycan’ın tüm tartışmalı meselelerin barışçıl yolla çözümüne sadık olduğunu hatırlatıyor ve bu amaca götüren yolun “Ermeni ulusal azınlığının kültürel haklarının tanınmasına ilişkin şartların kabul edilmesi ve hükümetin somut olarak himayesi altına alınması” olduğunu gösteriyordu. Bu yönde hükümetin aldığı önlemlere işaret eden Başbakan, “Azerbaycan ve Ermenistan’ın geleceğinin ulusal azınlıkların haklarının sağlanmasına bağlı olduğuna” değiniyordu[viii].
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 1918-1920 Hükümet Bildirilerinde Ulusal Güvenlik Anlayışı
***
İtilaf devletlerinin “Üçlü İttifak”ı yenmesiyle sonuçlanan 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı’nın doğurduğu dev jeopolitik süreçler, uluslararası ilişkilerin Versay-Washington sistemine dayalı yeni bir dünya düzenine geçmesiyle tanınmıştır. Dünya siyasi haritasında, çöken Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı ve Rus İmparatorluklarının enkazı üzerinde, kısmen bağımsızlığını geri kazanan kısmen de yeni kurulan bağımsız devletler ortaya çıkmıştır.
1917 Şubat Devrimi ve sonrasında yaşanan Bolşevik Ekim Devrimi, Rus İmparatorluğu’nun çöküşüyle sonuçlanarak, eski imparatorluk sınırlarında yeni ulusal devletlerin kurulma sürecine ivme kazandırmıştır. Bu süreç Polonya ve Finlandiya’da oldukça başarılı olmakla birlikte, diğer ulusal eyaletlerde, özellikle Ukrayna ve Kafkasya’da, ulusal güçlerle Bolşevik güçler arasında şiddetli mücadeleler ve yabancı devletlerin askeri müdahalesiyle birlikte görülmüştür. Bu gibi olaylar Azerbaycan’da, özellikle de Bakü petrol-sanayi bölgesinde de gözlemlenmekteydi. Buna ilaveten, bu olaylarda iç ve dış etkenler birbirine geçmekteydi[i].
1918-1920 yıllarında Azerbaycan’da meydana gelen dramatik askeri ve siyasi olaylar şiddetli sosyal çatışmalar ve karmaşık uluslararası çatışmalar ekseninde yaşanıyordu. XIX yüzyılın sonu, XX yüzyılın başlarında Rus İmparatorluğu’nun en büyük sanayi merkezlerinden birine dönüşen Bakü’nün petrol kaynaklarına göz diken yabancı devletlerin yayılmacı amaçları durumu daha da karmaşıklaştırıyordu.
Birinci Dünya Savaşı döneminde İtilaf devletleriyle “Üçlü İttifak” arasında şiddetlenen sert jeopolitik rekabet ve her iki askeri ve siyasi oluşuma düşman olan yeni Sovyet Rusya’nın oluşması, tüm Karadeniz-Kafkasya-Hazar jeopolitik coğrafyasında denetim sağlama mücadelesinin Orta Doğu’da öncelikli nitelik kazanmasıyla sonuçlanmıştır[ii].
Rusya’da Şubat ve Ekim 1917 tarihlerinde meydana gelen devrimci olaylar Birinci (1804-1813) ve İkinci (1826-1828) Rusya-İran Savaşları Azerbaycan devletinin yeniden kurulması için uygun koşullar yaratmıştır. Fakat Azerbaycan halkının bağımsızlık yolu, oldukça karmaşık olan iç ve dış askeri ve siyasi olaylarla doluydu. 1918 İlkbahar-Yaz aylarında antiulusal Bakü kommunasının varlığı ve Türkiye, Almanya, İngiltere ve Sovyet Rusya arasında Kafkasya ve Hazar’da süre giden şiddetli jeostratejik rekabet, durumu daha da karmaşıklaştırıyordu. Azerbaycan halkının bağımsızlığa baş koyması sonuçta 28 Mayıs 1918 tarihinde Doğu Müslüman dünyasında ilk meclis cumhuriyeti olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulmasına yol açmıştır.
1918-1920 yıllarında Azerbaycan Cumhuriyeti, hem iç hem de çevresinde oluşan oldukça karmaşık askeri ve siyasi ortamda, tüm Kafkasya-Hazar bölgesinde büyük devletlerin şiddetli jeostratejik rekabeti zemininde, birbiri ardına kurulan beş Bakanlar Kurulu’nun hepsinin öncelikli görevi, ülkenin ulusal güvenliğinin sağlanmasına yönelik çok yönlü önlemler alınması ve bunların uygulanmasıydı. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ulusal güvenlik anlayışı, daha net ve yoğunlaştırılmış olarak üçüncü, dördüncü ve beşinci Bakanlar Kurulu’nda, 26 Aralık 1918 ile 14 Nisan ve 22 Aralık 1919 tarihlerinde meclis kürsüsünden dile getirilen resmi bildirilerinde yer almıştı.
Üçüncü Bakanlar Kurulu’nun bildirisiyle, 26 Aralık 1918′de meclisin beşinci oturumunda F. Hoyski söz almıştır. Bu bildiride hükümetin “ilk ve başlıca görevi”nin, Azerbaycan’ın bağımsızlığının pekiştirilmesi olacağı özellikle kaydedilmiştir. Belgede, “bağımsızlığın ‘Çin Seddi’ ile diğer halklardan soyutlanma demek olmadığı”; “özgür Azerbaycan’ın Rusya topraklarında kurulan diğer devletlerle, keza Rusya ile de en sıkı ilişkilerde bulunabileceği ve büyük olasılıkla bulunacağı” gösteriliyordu[iii].
Ülkenin uluslararası durumunun güçlendirilmesinde hükümet, Azerbaycan temsilciler heyetinin takip eden Paris Barış Konferansı’na katılımına büyük umut besliyordu. Bu konferansta, Azerbaycan’ın bağımsızlığına olumlu yaklaşan “özgür Amerika’nın, demokratik İngiltere’nin ve Cumhuriyet Fransası’nın desteğini almak ve uluslararası toplum tarafından tanınmayı başarmak” gerekiyordu.
Komşularla karşılıklı ilişkilere gelince, bildiride; Azerbaycan’ın “kimseye karşı saldırgan amaçları olmadığı ve tüm tartışmalı meseleleri barış yoluyla çözmek istediği” özellikle anılıyordu[iv]. Ayrıca, bildiride Azerbaycan’ın 1918 yılı sonunda gerçekleşen Ermenistan-Gürcistan silahlı çatışmasında arabuluculuk görevini yerine getirmeye hazır olduğu da ifade ediliyordu. Genel olarak ise, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin barışçı dış politikası, tüm komşu devletlerle diplomatik ve ekonomik alanlarda dostluk ilişkileri kurmaya” çalışmasıyla anlatılıyordu.
Ulusal güvenliğin sağlanmasına sahip çıkma, dördüncü Bakanlar Kurulu’nun bildirisinde de gözlemleniyor. Bu bildiriyle 14 Nisan 1919′da meclisin 29’uncu oturumunda Başbakan N. Usubbeyov söz almıştı. Muğan’da toplanan Azerbaycan karşıtı kuvvetlerin bölücülük tehlikesiyle ilgili Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne somut tehditlere, ayrıca “Erivan ve Tiflis vilayetlerinin Azerbaycan’a ait bölümlerinde buraya kendi iktidarını yayarak güçlendirmek isteyen iddiaçılarla karşı karşıya olduğumuza” işaret eden Başbakan, tüm tartışmalı meselelerin müzakere yoluyla, “tarafların yasal haklarına karşılıklı saygı göstererek” çözümleneceğini umduğunu bildirdi[v].
Milletler arası ilişkiler alanında iç siyasi istikrarın sağlanması konusuna değinen Başbakan; “yabancı adı altında yüz yıldan fazladır inleyerek, manevi ve ekonomik hayatta kısıtlamalarla boğuşan Azeri Türklerinin, Azerbaycan topraklarında yaşayan tüm halklara kendi dinlerinin yanında kültürel ve ulusal özelliklerini de sürdürme olanağı sağlayarak, onlara eşit şekilde hoşgörü beslemesi gerektiğini” ve “Azerbaycan’ın burada yaşayan tüm halkların benimsediği bir vatana dönüşmesi için, hükümetin tüm olanaklarını seferber edeceği…diğer uluslara karşı düşmanlıkla tüm gücüyle savaşacağı ve onu kökünden keseceğini” bildiriyordu[vi]. Bildiride ayrıca o zaman A. İ. Denikin’in gönüllü birliklerine karşı ağır silahlı mücadele yürüten Dağlılar Cumhuriyeti ile dayanışma da ifade ediliyordu[vii].
Meclisin 22 Aralık 1919 tarihli 109’uncu toplantısında beşinci Bakanlar Kurulu’nun bildirisini ilan eden N. Usubbeyov, Karabağ meselesine değinerek, Ermenistan tarafından Zengezur bölgesinin ilhagının tehlikeli olduğunu not ediyordu: “Zengezur yüz, hatta bin yıllardan beri, Azerbaycan’ın ayrılmaz parçasıdır. Bu nedenle, bu entrikanın başarılı olmayacağı açıktır”. Burada Başbakan Azerbaycan’ın tüm tartışmalı meselelerin barışçıl yolla çözümüne sadık olduğunu hatırlatıyor ve bu amaca götüren yolun “Ermeni ulusal azınlığının kültürel haklarının tanınmasına ilişkin şartların kabul edilmesi ve hükümetin somut olarak himayesi altına alınması” olduğunu gösteriyordu. Bu yönde hükümetin aldığı önlemlere işaret eden Başbakan, “Azerbaycan ve Ermenistan’ın geleceğinin ulusal azınlıkların haklarının sağlanmasına bağlı olduğuna” değiniyordu[viii].
Hükümetin bildirisinde komşu devletler olan Gürcistan, Ermenistan, Türkiye, İran ve Rusya ile karşılıklı ilişkilere geniş yer verilmişti.
Başbakan 27 Haziran 1919 tarihinde son bulan Azerbaycan-Gürcistan savunma antlaşmalarının dış tehlikelerden korunmada her iki devlet için büyük öneme sahip olduğunu kaydediyor ve hükümetin savunma işini daha da güçlendirmeye kararlı olduğunu memnuniyetle vurguluyordu. Ermenistan’a gelince, bildiride tüm tartışmalı sınır meselelerinin barışçıl yolla çözüleceği umut ediliyordu. “Yakın gelecekte Kafkas cumhuriyetleri arasında yoğun ilişki ve ebedi dostluk kurulacağı” kaydediliyordu. Bir sonraki “konfederasyon ya da bir başka ittifak biçimine… Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin de katılması gerektiği” özellikle vurgulanıyordu. Kuzey Kafkasya’da Denikincilere karşı gerilla savaşı yürüten dağlılarla dayanışma içinde olduğunu bir kez daha bildiren hükümet, “dağlıların bağımsızlığının yok edilmesinin kendi bağımsızlığımıza da büyük tehlike” olduğunu görüyordu[ix].
Savaşın ağır sonuçlarının ortadan kaldırılması ile uğraşan Türkiye ile karşılıklı ilişkilere gelince, bildiride, “gelecekte iki özgür ve bağımsız Türk devleti arasında daha yoğun ilişkiler, sonsuz dostluk ve samimi komşuluk ilişkileri kurulması” umut ediliyordu. İran’la karşılıklı ilişkiler meselesine geçiş yapan Başbakan, bu “iki kardeş devlet” arasında resmi diplomatik ilişkiler kurulması yönünde önemli, olumlu adımlar atıldığını belirtiyordu[x].
Bildirgede, “Rusya’da savaşan güçlerin hiçbirinin, Rusya’nın eski sınırlarına tekrar kavuşamayacağını ve kendi kaderini yeni belirlemiş halkları yönetmenin bir hayal olduğunu anlamadığı ya da anlamak istemediğini” üzüntüyle bildiriliyordu. Hem beyaz hem de kırmızılar tarafından bağımsız Azerbaycan’a somut tehditler bulunduğunu dikkate alan hükümet; “bağımsızlığı tehdit eden güçlerden korunmak için, son nefesine kadar mücadeleye hazır olduğunu” bildiriyordu[xi].
Feteli Han Hoyski ve Nesip Bey Usubbəyov’un Bakanlar Kurulu’nun üç bildirisinin ana içeriğinin analizi 1918-1920 yıllarında Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ulusal güvenlik anlayışının çeşitli göstergelerini belirtme olanağı sağlıyor. Bunlar arasında; barışçıl dış politika uygulanması, komşuları ile tüm sınır anlaşmazlıklarının öncelikle masa başında ve görüşmeler yoluyla çözülmesi; konfederasyon ya da diğer biçimlerde Kafkasya Devletler Birliği’ni oluşturarak bölgede ortaklaşa güvenliğin sağlanmasına çalışma; ülkede yaşayan ulusal azınlıklara karşı tüm demokratik norm ve özgürlükler gerçekleştirilerek, özellikle uluslararası ilişkiler alanında iç siyasi istikrarın güçlendirilmesi; ülke genelinde bölücülüğe eğilimli durumların önlenmesi ve devletin toprak bütünlüğünün sağlanması vardır.
28 Mayıs 1918′de bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ilan edilmesi, yirminci yüzyılın başlarında Azerbaycan’ın siyasi tarihinde önemli bir olay olmuştur. Sonraki yaklaşık iki yıl boyunca ulusal meclis ve hükümetin devlet yapılanması, diğer bir değişle askeri alanda, cumhuriyetin toprak bütünlüğünün sağlanması yönünde çalışmaları meyvesini vermekte idi.
Oldukça karmaşık dış ve iç politik ortamda Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti tarafından ulusal güvenlik anlayışı geliştiriliyor, düzenli ordu yapılanması ve savunma amaçlı diğer önlemler hayata geçiriliyordu. Bu, öncelikle 1919-1920 yıllarında Azerbaycan’a kuzeyden gelen Denikin tehdidini saf dışı bırakmak, ülkenin güney ve batı bölgelerinde (Muğan, Zengezur ve Karabağ’da) ise saldırgan ayrılıkçılık durumlarıyla mücadele etme gerekliliğiyle ilgiliydi.
Aynı zamanda, Bakü’de silahlı darbe hazırlığı işini ülkedeki gergin sosyo-politik durumu beceriyle kullanan yerli gizli Bolşevik kurumların kışkırtma amaçlarına karşı önlemler almak da gerekiyordu. Uluslararası tecrid ve düşman ablukası ortamında olan, Sovyet Rusya ile yüz yüze kalan, güvenilir müttefiki olmayan Azerbaycan Cumhuriyeti 1920 yılı Nisan sonunda XI Kızıl Ordu’nun müdahalesi sonucu yıkıldı. Fakat ülkede yeni yönetimin kurulması, 1920 yılı boyunca ülkenin bölgelerinde işgal karşıtı silahlı isyanlar zemininde meydana geliyordu, bu da Azerbaycan halkının bağımsızlığını yeniden kazanmaya baş koymasından ileri geliyordu.
1991 yılında SSCB’nin çöküşü ile 70 yıldan sonra bağımsızlığını tamamen yeniden kuran Azerbaycan’ın önünde, asırlık tarihinde hem bölgede hem de bölge etrafında karmaşık askeri ve siyasi süreçlere sahne olan yeni bir sayfa açılmış oldu. Fakat yirminci yüzyılın sonunda yaşanan jeopolitik sarsıntılar ve XXI yüzyılda gözlenen dinamik değişiklikler bile, Ermenistan’ın 1918-1920 yıllarındaki bilinen eylemlerinden sonra Azerbaycan’a karşı ikinci kez saldırgan politika yürüttüğü koşullarda bile, Odlar Yurdu çok kısa bir tarihsel süreçte (20 yıldan biraz fazla) Birleşmiş Milletler’e üye olmuş ve artmakta olan ekonomi ve savunmaya ilişkin potansiyeli bakımından, Güney Kafkasya’da bölgesel bir öndere dönüşerek uluslararası nüfuz kazanmıştır.
Prof. Dr. Pervin DARABADI
[i] Каземзаде Фируз. Борьба за Закавказье (1917-1921). – Стокгольм: CA& CC PRESS, 2010, s.83-125, 159-168, 211-221; Гасанлы Дж. Внешняя политика Азербайджанской Демократической Республики (1918-1920 гг.). – Москва: Флинта, Наука, 2010,s.171, 317-336. 469-479, 494.
[ii] Черчилль У. Мировой кризис. – М.-Л.: Государственное военное издательство, 1932, s.50; Деникин А.И. Очерки русской смуты. – М.: Мысль, 1991, s.139; Людендорф Э. Мои воспоминания о войне 1914-1918 гг. – Том 2-й. – М.: Госиздат, 1924, s.187, 219-220; Лавров С.В. Политика Англии на Кавказе и в Средней Азии в 1917-1921 годах// Вопросы истории, 1979, № 5, s.81.
[iii] Азербайджанская Демократическая Республика (1918-1920 гг.). Парламент (Стенографические отчеты). Баку: Изд-во «Азербайджан», 1998, s.81.
[iv] A.g.e.s.82.
[v] Азербайджанская Демократическая Республика (1918-1920 гг.). Парламент (Стенографические отчеты). Баку: Изд-во «Азербайджан», 1998, s.349.
[vi] A.g.e.s.350.
[vii] Азербайджанская Демократическая Республика (1918-1920 гг.). Парламент (Стенографические отчеты). Баку: Изд-во «Азербайджан», 1998, s.349.
[viii] A.g.e.s.809.
[ix] Азербайджанская Демократическая Республика (1918-1920 гг.). Парламент (Стенографические отчеты). Баку: Изд-во «Азербайджан», 1998, s.811.
[x] A.g.e.
[xi] Азербайджанская Демократическая Республика (1918-1920 гг.). Парламент (Стенографические отчеты). Баку: Изд-во «Азербайджан», 1998, s.812.
Yorumlar kapatıldı.