Demirören haberi Sıradan bir vak’a değil. Haberdeki iddialarda sözü edilen işlerin benzerleri 20. yüzyıl başındaki ulus inşasıyla başlar. Gayrimüslim mallarının yağması vasıtasıyla gerçekleştirilen ulusal sermaye birikimidir bu. Matthias Bjørnlund The 1914 cleansing of Aegean Greeks as a case of violent Turkification ya da “Şiddet Yoluyla Türkleştirme Örneği Olarak Egeli Rumların 1914’te Temizlenmesi” başlıklı 2008 tarihli makalesinde, daha soykırım ve mübadeleden önce İttihat Terakki’nin Ege’de Osmanlının gayrimüslim vatandaşlarını bölgeden temizleme çalışmalarının ayrıntılarına girer. Radikal’de Ayşe Hür (31 mart) hatırlatıyor: “hedef Ayvalık’taki 12.000, Çanakkale’deki 90.000, İzmir’deki 190.000, Urla ve Çeşme’deki 130.000 Rumun kaçırtılması ve bölgenin tamamen Türkleştirilmesi, Müslümanlaştırılmasıydı.
” Bu şiddetli ve amansız operasyonların Rum vatandaşlara mal ve mülklerini âdil bir fiyattan satma fırsatı dahi vermemiş olduğunu, anca canlarını kurtarmak üzere bir tekneyle kaçabildiklerini bilmek gerekir. 24.05.2013 14:03
Resmî tarih bu operasyonları kanıttan yoksun gerekçelere dayandırır ve bir zaruret olarak pazarlar. Celâl Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi’nde Burhanettin Bilmez “Ege’de millî direncin uyanmasında ve millî direniş hareketinin başlamasında Celâl Bayar’ın katkıları” başlıklı 2002 tarihli makalesinde hükümet partisi İttihat Terakki’nin İzmir kâtibi Galip Hoca lâkaplı Mahmut Celal Bey’in (Bayar) tasarruflarını şöyle anlatır: “Bölgeye illegal yollarla yerleşmiş olan (!) birçok Girit, Mora kökenli komitacı Rum’un (Kısaca Celâl Bayar, Baha Akşit, 1987) ve Rum kilisesinin rehberliğinde karşı adalardan getirtilerek (!) yerleştirilen Rum nüfusun tahliyesini (Talat Paşa’nın Gurbet Hatıraları, Cemal Kutay 1983), aldığı tedbirlerle gerçekleştirmiştir.”
Türkçede bu konuda ciddî çalışma, Nevzat Onaran’ın 2011 tarihli Emvâl-i Metruke Olayı -Osmanlıda ve Cumhuriyette Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi ve Taner Akçam’ın Ümit Kurt ile yazdığı son kitap Kanunların Ruhu -Emvâl-i Metruke Kanunlarında Soykırımın İzini Sürmek dışında pek yok.
Zira bu “sevimsiz” konu millî sırdır, herkes bir şekilde topyekûn gaspa bulaşmıştır. Ermeni Soykırımın kabullenilmesinin önündeki en büyük engel de bir anlamda topyekûn gasp ve talandır.
Akçam’ın tasnifine göre gayrimüslim malları mübadil ve göçmenlere bedava dağıtılmış; Türk burjuvazisi oluşturma amacıyla çok ucuza satılmış; özellikle hayvan ve arazi gelirleri savaşın finansmanında kullanılmış; okul, hapishane ve hastane gibi kamu kurumu haline dönüştürülmüş; tehcir edilenlerin masraflarını karşılamada kullanılmış.
Yüzleşmeye devam, helalleşmeye değil…
Yargıtay 9. Daire
17 ocak 2012’de İstanbul’daki 14. Ağır Ceza Mahkemesi Hrant Dink’in katli davasında sanıklar hakkında öyle skandal bir karar imza atmıştı ki kamu adına iddia makamını temsil eden savcı bile karar itiraz etmiş ve Yargıtay sürecini bir bakıma kendisi başlatmıştı.
Hrant’ın katli ile ilgili karar öyle bir kanlı mizah ki yakın zamanda Yasin Hayal’in babası dahi esas suçluların başkaları olduğunu söylüyordu. Dosya 9. Daire’ye yani zamanında Hrant’ın kendi deyimiyle “idam fermanını” veren daireye gidince bir kez daha irkilmiştik. Nitekim dağ fare doğurdu ve daire cinayetin “örgüt işi” olduğuna, ancak “terör örgütü tarafından değil, silahlı suç örgütü tarafından işlendiğine” hükmetti. Bir nevî Hrant Dink’i öldürmek üzere kurulmuş özel bir örgüt!
Şimdi dava yeniden görülecek ve yeni karar hüküm giymiş veya beraat etmiş olanlardan öteye muhtemelen geçmeyecek. Hâsılı kelam suçluları herkes aşağı yukarı biliyor ama hüküm giymiş olmayacaklar. Agos çizerlerinden Aret Gıcır’ın dediği gibi “örgüt, bir varmış, bir yokmuş”!
Yardım Toplama Kanun Tasarısı
2002-2004 döneminde AB uyumu için yapılan reformlar memlekete pekçok yeni özgürlük alanı açmıştı. Zamanla hükümet, verilenleri yavaşça tırpanlamaya başladı. Dernekleşme özgürlüğü bunlar arasında. Derneğin temellerinden olan yardım toplama hükümetin radarında. İçişleri, Yardım Toplama Kanun Tasarısı Taslağı ile bir darbe kanunu olan 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’nu yürürlükten kaldırmayı düşünüyor. İyi ama taslak aynı zamanda Dernekler Kanunu ve Medenî Kanunda dernek ve vakıfları ilgilendiren önemli değişiklikler öngörüyor. Taslaktaki pek çok düzenleme hem yardım toplamada hem de dernek mevzuatında idareye, keyfiyete açık geniş takdir yetkileri tanıyor. Taslağa görüş bildirmek mümkün www.dernekler.gov.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=900&lang=tr
Yeri gelmişken: memlekette 96055, Fransa’da 1,1 milyon dernek faaliyette!
Çözüme Evet
Bu pazar saat 2’de İstanbul Saraçhane’den Beyazıt’a rengârenk ama çözüme odaklı bir toplu yürüyüş var, katılın. http://cozumeevet.org
(24.05.2013 tarihinde Taraf gazetesinde yayınlanan yazısı)
Yorumlar kapatıldı.