İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni diasporasından Türkiye’ye teklif

Ermeni lobisinin en güçlü adamı Aleksi Gövciyan, Sadece ‘evet bir soykırım oldu’ denmesi yeterli. Bu kadar. Biz de sonra affederiz. Affetmek meselesi yanlış anlaşılmasın. Affedeceğimiz zaten bugünkü Türk insanı değil. Onlarla bir sorunumuz yok ki. Affedeceğimiz şey geçmişte yapılanlar. Türk tarihinin özel bir döneminden bahsediyoruz. İttihat ve Terakki dönemi ile bizim sorunumuz. Talat Paşa’nın, Enver Paşa’nın bunu planladığı söylenebilir. Elbette bir gün bu olursa, o zaman o kişilerin isimlerini taşıyan sokak ve caddelerin değiştirilmesi de gerekmez mi? Mesela Ankara’daki Talatpaşa Bulvarı. Düşünsenize Avrupa’da herhangi bir şehrin göbeğinde Goebbels meydanı olsa ya da Göring bulvarı. Şakasını bile yapamazsınız. (Göveciyan bütün diaspora ve Ermenistan adına konuşabilir mi? Bu tartışmalı. HYETERT)

6 yıl sonra İstanbul’a gelen Ermeni lobisinin en güçlü adamı Aleksi Gövciyan, ”Türkiye’nin ‘Evet bir soykırım oldu’ demesi yeterli. Biz de sonra affederiz. Affetmek meselesi yanlış anlaşılmasın. Affedeceğimiz zaten bugünkü Türk insanı değil” diye konuştu.
           
ntvmsnbc
İSTANBUL – Fransa’daki Ermeni lobisinin en güçlü adamı, İstanbul doğumlu Aleksi Gövciyan, geçen hafta Ankara’nın sessiz onayıyla 1915 olayları için Taksim Meydanı’nda düzenlenen anma törenine katıldı.
Fransız Parlamentosu’ndan 2005 yılında çıkan soykırım yasasının mimarlarından olan Gövciyan, bu yüzden uzun süre doğduğu ülke Türkiye için adeta ‘persona non grata’ yani istenmeyen adamdı.
En son, Ocak 2007’de Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in cenazesine katılan Gövciyan, 6 yıl sonra Dışişleri’nin onayıyla İstanbul’a geldi. 24 Nisan anmasına ilk kez katılan Gövciyan, Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtladı.
‘Soykırım’ tanınırsa arkasından toprak ve tazminat talepleri mi gelecek? Türk devletinin yıllardır tezi bu oldu.
Onların durduğu yere bakınca, böyle düşünmeleri normal. Ancak gerçekte tazminat ve toprak talepleriyle soykırım farklı şeyler. Soykırımın tanınması ahlaki bir sorun. Nasıl Alman Cumhurbaşkanı Willy Brandt Auschwitz’de Yahudi halkından özür dilediyse, Gül ya da Erdoğan, ya da her ikisi birlikte Ermeni halkına ‘soykırım oldu’ diyebilirler. Tazminatlar içinse soykırımın tanınmasına ihtiyacımız yok. Zaten şu anda ABD’de, Almanya’da, hatta Türkiye’de tazminat süreçleri işliyor. Türkiye’de tapunuz ve belgeleriniz varsa zaten gidip devlete başvurabiliyorsunuz. Toprak talebine gelince uluslararası hukuk bunu sadece bir devletin talep edebileceğini söyler. Yani diyasporada kimse kalkıp da böyle bir talepte bulunamaz. Bu konuda bir başvuruyu teknik olarak sadece Ermenistan Cumhuriyeti yapabilir. Şu anda böyle bir şey yapan da isteyen de yok.
Ama Türkiye, Ermenistan ulusal armasında Ağrı Dağı olmasını toprak talebi olarak yorumluyor.
Türk bayrağının üzerinde de ay ve yıldız var. Şu durumda Türkiye ay üzerinde hak talep etmiş mi oluyor? Ararat Dağı, Ermeni tarihine ait önemli bir unsur. Ararat Dağı sadece bizim tarihimize değil tüm insanlığın tarihine ait.
ABD Başkanı bu yıl da soykırım kelimesini telaffuz etmedi. Soykırım demesiyle ‘Büyük Felaket’ anlamına gelen ‘Meds Yeghern’ ifadesini kullanması arasındaki fark nedir sizler için?
Obama siyasete girdiğinden beri bütün konuşmalarında ‘soykırım’ dedi aslında. Soykırım anlamına gelen tüm kelimeleri ve ifadeleri kullandı ama soykırım demedi. Herkes biliyor ki o kullandığı kelimeler soykırım demek. Ama Türk yetkililer alınmasın diye soykırım kelimesini kullanmadı işte.
‘Türkiye ‘Soykırım oldu’ derse, affederiz’
Madem o anlama gelecek ifadeler kullanıyor, o zaman neden Ermeniler bunu bu kadar büyük mesele haline getiriyor?
Amerikan Başkanının ne dediği elbette önemlidir. Burada sorun ettiğimiz ne deyip ne demeyeceğine Türkiye yüzünden karar veriyor olması. İstede de Türkiye olay yapacak diye kullanmıyor olması. Çünkü Türkler şöyle diyor; ‘Ne dersen de ama ne olur S ile başlayan o kelimeyi kullanma’. Bakın ABD’nin ve diğer ülkelerin soykırımı tanıması elbette önemlidir. Ama daha önemli olan Türk halkının ve hükümetinin ne dediğidir. Türkiye’de insanların tarihini bilmesi gerekiyor. 1923’te tarih yeniden yazıldı. En azından önemli bölümleri yeniden yazıldı. Atatürk ülkenizin modernleşmesi, laikleşmesi gibi alanlarda çok iyi bir iş yaptı. Ama işte tarihin bazı bölümlerini yeniden yazdı çünkü milliyetçi bir eğilim vermesi gerekiyordu yeni devlete. Oldukça zor bir süreçti. Bunu anlayabiliyorum. Ama bugün artık bu mesele çözülebilir.
Türkiye nasıl bir ifade kullanırsa bu kabul edilebilir olur ve dosya kapanır?
Sadece ‘evet bir soykırım oldu’ denmesi yeterli. Bu kadar. Biz de sonra affederiz. Affetmek meselesi yanlış anlaşılmasın. Affedeceğimiz zaten bugünkü Türk insanı değil. Onlarla bir sorunumuz yok ki. Affedeceğimiz şey geçmişte yapılanlar. Türk tarihinin özel bir döneminden bahsediyoruz. İttihat ve Terakki dönemi ile bizim sorunumuz. Talat Paşa’nın, Enver Paşa’nın bunu planladığı söylenebilir. Elbette bir gün bu olursa, o zaman o kişilerin isimlerini taşıyan sokak ve caddelerin değiştirilmesi de gerekmez mi? Mesela Ankara’daki Talatpaşa Bulvarı. Düşünsenize Avrupa’da herhangi bir şehrin göbeğinde Goebbels meydanı olsa ya da Göring bulvarı. Şakasını bile yapamazsınız. Türkiye bunları değiştirmeli, bu zihniyeti değiştirmeli. Ve bunu yaparken de çabuk olmalı, çünkü iki yıl sonra 2015.
Fransa’daki soykırımın inkarını suç sayan yasa tasarısını yeniden gündeme getirmeye çalışacak mısınız?
Elbette yeniden gündeme gelmesi gerek ama oradaki Anayasa Mahkemesi pürüzünün aşılması lazım şu noktada. Ama aslında çok da önemli değil biliyor musunuz. Ben Fransa’da çıkacak bir yasa yerine Türk hükümetinin yaklaşımının değişmesini tercih ederim. O yasaları biz Türkiye devamlı ‘soykırım yoktu’ dediği için çıkartmak istiyoruz. O tür yasaların bizim açımızdan kıymeti Ermenilerin anılarının inkarını engellemektir. Inkar olmadığı zaman yasalara da ihtiyaç olmaz.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25438706/

Yorumlar kapatıldı.