İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?

Şeyma Kısakürek Sönmezocak
Son yazdığım yazıdan ötürü benim Ermenilere çalıştığımı iddia edenlerden tutun da, beni aşağılama kaygısıyla “Ermeni’sin” diyenler oldu. Bu mantıkla konuşan ve bir kimliği aşağılama taktiğiyle konuşan hiçbir zavallı benim muhatabım olmaz ve olamaz. Rabbinin, “İnsanları küçümseyip, yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme!” buyruğundan habersiz, içinde yaşadığı ve bir türlü yüzleşemediği acziyetinin hararetiyle, “tarihimizle yüzleşelim” demenin hissettirdiği kin ve nefretle konuşan hiç kimse muhatabım olamaz!

Bir zamanlar tamamen yok sayılan bu katliam gördüğüm kadarıyla çoğunlukta yerini “Müslümanlara da çok zulümler yapıldı!”  şekline bırakmış. Müslümanlara hâla zulüm yapılıyor. Şu anda, günümüzde, yaşadığımız bu ülkede bile, Müslüman Müslüman’a zulüm yapıyor. Bunu inkâr eden olmadığı gibi, etliyle sütlüyü birbirine karıştırmanın da bir âlemi yok! Şunu savunurum ki; herkes birey olarak nasıl önce kendi vicdanından  mes’ulse, biz ülke ve tarih olarak da bunu başarmalıyız. Önce kendi kendimizle yüzleşelim. Hesapta çoğunluk Müslüman dediğimiz bu ülkede, nerede Müslümanlık? Kısasa kısas mıdır savunmamız? “Onlar bizi öldürdü, biz de onları yok ettik” midir kendimizi aklamanın yolu? Bunu savunmak bile Ermenilere bizim yaptıklarımızın bir delilidir!  Bana Ermeniler’i savunuyor diyenler var, hukuki olarak savunma; “En geniş anlamıyla, sanığın suçlu olduğu iddiasına karşı, suçsuz olduğunu, bir başka deyişle sanık yönünden devletin cezalandırma hakkının veya yetkisinin var olmadığını ortaya koymak amacıyla, bizzat sanık veya müdafi tarafından gerçekleştirilen muhakeme faaliyetlerinin bütünüdür. Savunma, iddia şeklinde ortaya çıkan tezin antitezini oluşturur.” Diye açıklanır. Bu durumda benim kalkıp Ermeniler Müslümanlara hiçbir şey yapmadı demiş olmam gerekir ki savunma yapmış olayım! Yazımda böyle bir cümle olmadığını tekrar bakarsanız görürsünüz!
Siyonist politikalarında dünyada tek din olmak ciddi bir hedeftir. Bu durumda Müslümanlığın da yok olması gerekir! Ne yapalım; biz de Yahudileri mi yok edelim? Senelerce bu ülkenin “Belleten” tarihinde okutulan “Kürt diye bir şey yoktur. Dağda yaşayanlar karda kart kurt ses çıkarıyor diye onlara Kürt deniliyor!”  fikrine  ne oldu? Var mıymış Kürtler? Demek ki hayat okul kitaplarında belletildiği gibi değilmiş!
Ne güzel ifadeler var “Kürtlerle helalleşiliyor” diye .. Bize de bu yakışmaz mı, Müslümanız diye gezinirken? Ermeni katliamıyla da yüzleşelim! Biz yapalım ama! Önce biz aynada kendimizle bir yüzleşelim!
Soykırım olmadı tezinin çıkışında bir de şu unsur var ki; 1. Dünya savaşı öncesi bir buçuk milyon Ermeni vardı, 1.dünya savaşı sonrası sayıları bir milyon dört yüz bin kadardı. Yani bu durumda 4 senede, ki savaşın içinde neredeyse hiç kayıp olmamış. Bu durumda merakımı mazur görün ki ben de şunu sorayım; Cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayımı olan 1927 nüfus sayımında  “Nüfus Tahriri (Türkiye Cumhuriyeti Başvekalet İstatistik Umum Müdürlüğü 28 Teşrinievvel 1927),” göre, sayımda Ermenice konuşanların sayısı 64.745 olarak gösterilmiştir. Ancak “din” hanesinde Ermeni, Katolik ve Protestan olarak sayılanların toplamı 100.000’i bulduğuna göre aradaki 9 senede bu kadar Ermeni’ye ne oldu? 
Burada mesele sayılar da değil, burada mesele olayın gerçekliğidir! Ermeni halk, Müslüman halka  zulmetmiş, eziyet etmiş evet kimsenin inkâr ettiği bir durum yokken, bir devlet adamının bir ideoloji uğruna yıkıp geçirmesi midir bunun karşılığı!
Suçu olanlar yargılandılar bakışını da değerlendirirsek, ülkemizin, milletimizin resmi sitesi olan; T.C Başbakanlık Atatürk  Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi’nde; Sayı 62

Yorumlar kapatıldı.