İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Ermeni’den Akil İnsan olur mu?”

Hektor Vartanyan

Akil İnsanlar Komisyonunu “değerlendiren” MHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut şu sözleri sarf ediyor:“”Ermeniler var listede, akil adammış, aklını yerim onun. Ermeni’nin aklı bana lazım değil. Bir Ermeni, Türk milleti için ne düşünür’ Türkiye’de Ermeni vatandaşlarımız da var, onları sayıyorum ve seviyorum. Düne kadar devlete karşı olan, Türk milletinden intikam alma peşinde olan insanları tutmuşlar, akil adam diye seçmişler.”… Bu açıklamayı vahim kılan imla işaretlerine dek sirayet etmiş nefret mi, yahut bu değerlendirme de bulunmuş şahsın bir Milletvekili olması mı bilemiyor insan… Irkçılığın insan beyninde ne tür aşınmalara yol açtığına dair pek çok örnek edinebileceğimiz bir gündeme sahip ülkemiz.Sayın milletvekilinin “Ermenileri seviyorum ve sayıyorum” sözü bu aşınmadan kaynaklanan bir çelişkiden ibaret.Yüreğinizde hissetmedikten sonra sevgi de saygıda dilde mastara uğramış fiilciklerden öteye geçemiyor maalesef.”… Ermeniler olarak  Anadolu’nun entelektüel birikimine muazzam katkıları olmuş kadim bir halkız.Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk anayasasının altında imzamızın olması nedeniyle aynı zamanda bu toprakların anayasa tecrübesi en eski olan halkı da Ermeniler’dir.

***
Bilindiği üzere çözüm sürecinin daha sağlıklı işlemesine katkı sunması amacıyla Akil İnsanlar Komisyonu oluşturulmuş bulunuyor.Ülke çapında her kesimin gerek tepkisine maruz kalan gerek takdirine şayan olan komisyonda 63 üye yer alıyor.Komisyona seçilen üyeler hakkında pek çok farklı ağızdan çeşitli değerlendirmeler ve eleştiriler işittik.Lakin bir tanesi  var ki ne insan onuruyla ne de vicdanla bağdaşıyor.Akil İnsanlar Komisyonunu “değerlendiren” MHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut şu sözleri sarf ediyor:
“”Ermeniler var listede, akil adammış, aklını yerim onun. Ermeni’nin aklı bana lazım değil. Bir Ermeni, Türk milleti için ne düşünür’ Türkiye’de Ermeni vatandaşlarımız da var, onları sayıyorum ve seviyorum. Düne kadar devlete karşı olan, Türk milletinden intikam alma peşinde olan insanları tutmuşlar, akil adam diye seçmişler.”
Bu açıklamayı vahim kılan imla işaretlerine dek sirayet etmiş nefret mi, yahut bu değerlendirme de bulunmuş şahsın bir Milletvekili olması mı bilemiyor insan.1982 Anayasasının 80. Maddesi :” Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler.” şeklinde.Benim de temsilcim olan bir milletvekilinin Ermenileri alenen dışlayan bu cümleleri kolayca zikredebilmesi bölücülüğün daniskası değilse nedir?
 Irkçılığın insan beyninde ne tür aşınmalara yol açtığına dair pek çok örnek edinebileceğimiz bir gündeme sahip ülkemiz.Sayın milletvekilinin “Ermenileri seviyorum ve sayıyorum” sözü bu aşınmadan kaynaklanan bir çelişkiden ibaret.Yüreğinizde hissetmedikten sonra sevgi de saygıda dilde mastara uğramış fiilciklerden öteye geçemiyor maalesef.”Bir Ermeni Türk için ne düşünür”, “Ermeni’nin aklı bana lazım değil.” Dedikten sonra sevgi ve saygıdan söz edebilmek ancak bu iki olgunun anlamını bilmemekle açıklanabilir.
Ermeniler olarak  Anadolu’nun entelektüel birikimine muazzam katkıları olmuş kadim bir halkız.Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk anayasasının altında imzamızın olması nedeniyle aynı zamanda bu toprakların anayasa tecrübesi en eski olan halkı da Ermeniler’dir.O dönemki Ermeni Akil İnsanlar’dan Nahapet Rusinyan, Nigağos Balyan, Serovpe Viçenyan ve Krikor Odyan gibi nice fikir işçisinin çabaları sonucunda 5  (beş) bölüm, 99 (doksan dokuz) maddeden oluşan, Ermeni Patriğini, Siyasî Meclisi ve Dinî Meclis’i seçecek bir Millî Meclis öngören Ermeni Milleti Anayasası ilan edildi. Millî Meclis, İstanbul ve Osmanlı eyaletlerinden seçilen 140 (yüz kırk) delegeden oluşuyordu. Her ne kadar bu anayasa 1860 yılında fiilen yürürlüğe girse de Bab-ı Ali’nin isteği üzerine onanmak için yeniden incelenir  ve 1862 yılında “Nizamname-i Millet-i Ermeniyan” adı altında resmen yürülüğe girer.Nizamname Ermeni Cemiyetinin içişlerini ve İmparatorlukla olan ilişkilerini düzenlemek, Ermeni Milleti’nin varlığını statüsel olarak sağlamlaştırmak adına yapılmıştı.Ne acıdır ki bu “varlık” 1915’te bir “yok oluşla” son bulmuştur.
Gerçek tarihin yerine “icad edilmiş tarih” konduğunda doğru değerlendirmelerde bulunmak pek mümkün olmuyor. Tarihçi Hans-Lukas Kieser Anadolu’nun Hristiyansızlaştırılmasına dair sürece değinirken Türkiye Tarihi bu unsurlar (Ermeni,Rum vs.) olmaksızın, tıpkı Kızılderililerin bulunmadığı bir Kaliforniya tarihi, veya yahudilerin bulunmadığı bir Almanya tarihi gibi şüpheli bir duruma düşecektir.Yıkıcı bir Türkoloji’nin bedeli gerçekten yüksektir, çünkü tarihe susmak, tarihe zarar vermekten başka bir şey değildir.”  “Ermeni’nin aklı bana lazım değil” diyen biri tam da sözünü ettiğimiz “icad edilmiş tarih” körlüğüne saplanıp kalmış bir bedbahttan ötesi değildir.
İnsanları ırk aidiyetleri üstünden ayrıştırmak, ırklarına göre meziyetler yahut aşağılıklıklar yüklemek insan haklarına aykırı bir tutumdur ve alenen suç teşkil etmektedir.Anadolu’nun fikir ikliminin örülmesinde tıpkı diğer unsurlar gibi pekçok katkı sunmuş Ermeniler’in, eşiğinde durduğumuz barış sürecinde müdahil olmaları endişelenilecek,eleştirilecek bir durum değil bilakis sevinilecek bir hadisedir.Kültürler Mozaiği Anadolu’yu icad edilmiş tarihler cenderesine hapsetmeye kalkanların sonu kaçınılmaz hüsran olacaktır.Bu kadim topraklar evlatlarının kanıyla fazlasıyla sulandı.Vakit geçmiş zaman hüsranlarından yeni husumetler türetme değil, sağduyuyu hakim kılma ve yapıcı fikirler yeşertme vaktidir.Daha kapsayıcı bir anayasa için çalışmların devam ettiği bu süreçte Anadolu’nun anayasal bakımdan en köklü Halkı olan Ermenilerin yüreklendirilmeleri ve sürece daha iyi entegre edilmeleri elzemdir.Tüm unsurlarıyla barışmış ve farklılığın gerçek zenginlik olduğunu yeniden keşfedebilmiş bir Anadolu: İşte yaşanabilecek bir Anadolu!

Yorumlar kapatıldı.