Tüm bunlardan, Ermenistan’da seçimlerin sonrasında durumun çelişkili ve belirsiz bir döneme girilmesine ortam yarattığı sonucuna varabiliriz. R. Ovanisyan’ın şahsında politik muhalefet modeli, toplumu daha geniş bir gerilime götürebilir. Bunun nedeni, bu politikacının konumunun demokrasiye aykırı olmasında değil, Ermenilerin politik düşünüşünün demokratik kıstaslara uymamasındadır. “barevolyusiya” ya da “tabandan devrim” bu bakımdan, Ermenistan’ın politik ortamında havaya sıkılan birer boş mermi olabilir. Bazı koşullar altında ise, ülkede politik baskılar ve terörü arttırır. Her iki durumda da bölgenin bütünü için risklerin artma olasılığını göz ardı etmek zordur.
***
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görülen hileler, Ermenistan’da belirsiz bir politik durum yaratmıştır. Muhalefetin sivil mücadele yöntemleri şimdilik hiçbir sonuç vermiyor. İktidarın giderek daha radikal önlemler alacağı tahmin ediliyor. Toplum ise, bu çelişkiler içinde kıvranmaktadır.
Ermenistan Barevolusya ve Tabandan Devrim Sendromlarının Kıskacında
Seçimler ve “Erivan’ın Politik Kültürü”
Ermenistan’da cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde uzmanlar, Serj Sarkisyan’a ciddi bir rakip olmadığından, oylama sürecinde sorun olmayacağını düşünüyorlardı. Fakat Raffi Ovanisyan’ın bazı sandıklarda tamamıyla, diğerlerinde ise yeterince oy toplaması tüm analizleri altüst etti. Ermenistan Merkezi Seçim Komisyonu’nun S. Sarkisyan’a % 59, R. Ovanisyan’a ise % 37 “oy vermesi” (bu ifadeyi gelişigüzel kullanmıyoruz, Ermeni yayınlarında artık bu olağan kabul ediliyor) de gerilime götüren süreçleri azaltmadı. Diğer bir deyişle, Ermenistan seçimlerden sonra karıştı.
Şimdi Ermeniler “sivil mücadele” ve “Erivan’ın politik kültürü” ifadelerini sık sık kullanıyor. Burada söz konusu olan muhalefetin, sivil mücadele yoluyla seçim sonuçlarına hile karıştırıldığını kanıtlama girişimidir. Fakat Ermenistan’daki politik ortamın çirkinlikleri nedeniyle, durum belirsizliğini koruyor. Bütün olarak bakıldığında, ülkede radikal çatışmanın oluşabileceği öngörülüyor.
Ermeni yorumcuların, “Erivan’ın politik kültürü”nün hali hazırda Ermenistan’da yaşanan politik gelişmelerin içeriğini ciddi şekilde etkilediğini ayrıntılı olarak yazıyorlar. Mesele nedir? İlk olarak, “Erivan politik kültürü” terimi Ermenilerin düşünüş özelliklerinin politik yorumu olarak sunuluyor. Bu ifade, onların sınırlı (bunun somut anlamı, “mahalli politik düşünce” olarak anlatılıyor.) bakış açısını ve farklı düşünenlere düşmanca yaklaşım sergilemelerini yansıtıyor. Bu kültür mensuplarının, “rabis” (“raboçee iskusstvo”) olarak adlandırılan ve kötü yaşam biçimine uygun olan kültür ortamında yetiştiğini söylüyorlar.
Bunlardan yola çıkarak, Ermenistan’da demokratik bir ortam oluşmasının önündeki en büyük engelin, Ermenilerin yaşam biçiminde derinlerde kökleşmiş Erivan politik kültürünün olduğu sonucuna varıyorlar! Bu ortamın her zaman, yararlı çalışmalar yürüten politikacıları yok ettiği ve ülkede terörü körüklediğini vurguluyorlar.
Doğal olarak, Ermenilerin politik düşünce kültüründe mahalli düşünüş, başkalarına nefret, iyi olan ne varsa hepsini yok etme, diğer ulusların kültürel mirasına sahip çıkma vb. unsurların var olduğunu herkes biliyor. Şimdi bunu onların da itiraf ediyor olması düşündürücüdür. Diğer taraftan, buradaki amaç nedir? Ermenilerin özelliği, tarafsızlık adına kendilerine eleştirel yaklaşmamalarıdır. Bu bakımdan, ilginç bir husus ortaya çıkıyor.
Alternatif Bir Model Var Mı?
Nasıl bir düşünce “Erivan politik kültürü”ne alternatif olabilir? Bu soruyu yanıtlamadan Ermenistan’da seçimlerden sonra yaşanan süreçleri nesnel değerlendirmek çok zordur. Mesele büyük ölçüde Raffi Ovanisyan’ın kimliğiyle ilgilidir. O, ABD doğumludur. Orada eğitim görmüştür. Politik çalışmalarında Amerikan manevraları onun için avantaj oluyor. Örneğin; insanlara karşı çok hoşsohbet davranıyor, onları selamlıyor, diyaloğa çağırıyor, sevecen davranıyor, samimi olmaya çalışıyor. Bunlar sebebiyle, onun başlattığı hareket “barevolyusiya” olarak adlandırılıyor. Bu terim Ermenice “Barev” (selam) ve “revolyusiya” kelimelerinin mecaz olarak birleşiminden oluşturulmuştur. Bunun anlamı, R. Ovanisyan’ın hoşgörülü (güler yüzlü, insanlara selam yollayan vb.) Amerikanvari bir politikacı olduğudur. İşte bu noktada, “Erivan politik kültürü” kavramına alternatif olan politik düşünce ve davranış biçimi gizlenmiştir.
Ermenistan’da politik ortamı değiştirmek için, Rusların yüzyıllardır kullandığı “Erivan politik kültürü” düşünce biçimine, Batı politik faaliyet modelini oturtmak istiyorlar. Şu anda muhalefetin politik harekâtı olarak sunulan sürecin içeriği budur.
Bu bakımdan, hem yurtiçi hem de yurtdışında politik karşıtlıklar bulunuyor. İçeride muhalefetin farklı kanatlarının bu görüş etrafında birleşme olanağı tartışılıyor, dış etken olarak ise ABD ve Rusya’nın Ermenistan adına mücadelesi ele alınıyor. Her iki açıdan, Ermeni politik düşünüşü henüz hiçbir karara varabilmiş değildir. Aksine, iki farklı politik kültür anlayışının rekabeti, zayıf bağları olan toplumu daha karışık bir duruma götürüyor. Bunun somut örnekleri vardır.
Öncelikle, Ermenistan’da politik muhalefet R. Ovanisyan’ı önder olarak kabul etmiyor. L. Ter-Petrosyan ve Taşnakçılar ona destek verme eğilimindeler. Fakat bu, edilgen niteliktedir, somut bir güce dönüşmemiştir. Sorun ülkenin jeopolitik seçimi konusunda Ermeni Ulusal Kongresi (L. Ter-Petrosyan), Ermeni Devrim Federasyonu (Taşnaksutyun) ve “Miras” (R. Ovanisyan) arasında görüş ayrılığının olmasından kaynaklanıyor. Ayrıca, büyük malı kaynaklara sahip olan “Gönençleşen Ermenistan” (işadamı G. Çarukyan) ise kenara çekilmiştir.
İkinci olarak, iktidar taşrada muhalefete karşı olan baskılarını arttırıyor. Alınana son bilgilere göre, Ermenistan’da R. Ovanisyan’a oy veren bölgelerin mülki amirlerini değiştiriyorlar. Gümrü, Armavir ve Şirak’ta durum böyledir. Bu sürecin devam etmesi bekleniyor.
Üçüncü olarak, Moskova’nın Ermenistan’daki muhalefetin tek cepheden hareket ederek, “Berkeley tilkisi”nin (R. Ovanisyan’ın takma adı) politik bir öndere dönüşmesini engellemeye çalıştığı düşünülüyor. Hatta V. Putin’in Rus komandolarını Erivan’a göndermekten çekinmeyeceğini yazıyorlar. Bu görüş, Ermenilerin beyninde o kadar kökleşmiş ki, sokağa çıkmaya bile çekiniyorlar.
Aslında, bunda gerçek payı da vardır. Gerçekten ABD ve Rusya Güney Kafkasya için yoğun bir mücadele veriyor. Bunun yanında Kremlin, doğal olarak, Batı politik kültürünü benimseyenlerin iktidara gelmesini istemez. Aynı mantıkla, Washington S. Sarkisyan gibi politik kimliği kirlenmiş, Azerbaycanlılara karşı terör uygulamış, bölgede politik saygınlığı olmayan ve Kremlin’in talimatı doğrultusunda iktidara gelen birinden kurtulmaya çalışıyor. Fakat bütün bunlar Ermenistan yönetiminin temelsiz ve yararsız dış politikasının doğrudan sonucudur. Onlar ülkeyi karışık bir duruma düşürüp, sonra da bundan çıkış yolu arıyor. Şimdilik hiçbir somut sonuca ulaşamamışlardır.
“Tabandan Devrim”in Uygulanabilirliği
Tüm bunlar ışığında, Ermeni toplumunu radikal itirazlara götüren bir süreç gelişiyor. Muhalefet, Mayıs ayında yapılması öngörülen yerel seçimlere hazırlanıyor. Belediyelerde daha çok yer kazanmayı amaçlıyorlar. Ermeni kitle iletişim araçları bunu “tabandan devrim” olarak niteliyor. Fakat bir önemli hususu unutuyorlar.
Ermenistan iktidarı taşradaki icra organlarını ciddi şekilde uyardı. Onlara olan baskıları giderek daha da güçlendiriyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde R. Ovanisyan’ın hangi nedenlerle çok oy toplamasına olanak sağlandığını inceliyorlar. Bunlar Erivan’ın belediye seçimlerinde bir hayli sert davranacağına işaret ediyor. Deneyimler, bu gibi durumlarda Ermenilerde nefret ve şiddetin daha da arttığını gösteriyor. Uzmanlar taşrada radikal itirazların artmasından endişe ediyor. Dolayısıyla, muhalefeti taşrada ciddi baskılar bekliyor.
Buradan hareketle, uzmanlar Ermenistan’da iktidarın yerel seçimlerde muhalefetin başarı kazanmasına var gücüyle olanak yaratmamaya çalışacağını düşünüyor. S. Sarkisyan’ın demokratik seçimlere ilişkin söyledikleri ise safsatadan başka bir şey değil. Demek oluyor ki, “tabandan devrim” sendromu Ermeni toplumunu daha karmaşık bir duruma sürükleyebilir. Bunu önleme olanağı var mıdır?
Yorumcular şu anda asıl bu soru üstünde düşünüyorlar. Ülkede var olan politik ortamı inceleyerek toplumdaki itiraz belirtilerini önlemenin oldukça zorlaştığı sonucuna varıyorlar. Her şeyden önce, S. Sarkisyan’ın iktidarını meşrulaştırmak için tüm yolları kullanmaya hazır olduğunu vurguluyorlar. Buna kanıt olarak ise, bir önceki seçimlerde başkentte gösteri düzenleyenlere kanlı ceza verilmesini gösteriyorlar (Mart 2008 olayları kastedilmektedir).
Şimdi S. Sarkisyan’ı daha radikal adımlar atmaya yönlendiren unsurlar da oluşmuştur. O, ülke genelinde Dağlık Karabağ’dan olan politikacılara duyulan nefretin artmasından çok çekiniyor. Ermenistan nüfusunun neredeyse yarısının toplandığı başkentte bu durum daha şiddetlidir. Eğer bu eğilim yaygınlaşmayı sürdürürse, ülkede boylar arasında şiddetli bir savaş başlayacak.
Başka bir konu, silahlı grupların sayısının fazla olması ile ilgilidir. Onlar şu anda etkin olarak politikaya karışıyor. Bu da “tabandan devrim”in kolaylıkla bir terör dalgasına dönüşebileceğini doğruluyor. İktidarın devrilmesi S. Sarkisyan ve ailesi için felaketle sonuçlanabilir.
Son olarak, Ermenistan için jeopolitik seçenek meselesi çok gündemdedir. Yerel uzmanlar, ülkenin Rusya ile Batı arasında çarpındığını vurguluyorlar. Her iki taraftan da baskı var. Fakat S. Sarkisyan kesin bir karar veremiyor. O, bir yandan Rusya’nın Avrasya bütünleşmesi modeline ve Gümrük Birliği’ne üye olmaya “hayır” demiyor, diğer taraftan Avrupa Birliği ile daha sıkı iş birliğinden bahsediyor. Bu kararsızlıklar, Moskova ve Washington’da aynı derecede öfkeyle karşılanır. Her iki büyük devletin Ermenistan’a gezi düzenleyen devlet görevlileri Erivan’a çıkışıp gidiyorlar.
Çıkmaza düşen S. Sarkisyan, kuşkusuz, herhangi bir değişiklik girişimine şiddetli tepki verebilir. O, en küçük yenilikte bile kendine karşı yönler bulmaya çalışıyor. Bu tür bir paranoya, Washington ve Moskova’dan baskıların artması durumunda Erivan’ı daha da radikalleştirir.
Tüm bunlardan, Ermenistan’da seçimlerin sonrasında durumun çelişkili ve belirsiz bir döneme girilmesine ortam yarattığı sonucuna varabiliriz. R. Ovanisyan’ın şahsında politik muhalefet modeli, toplumu daha geniş bir gerilime götürebilir. Bunun nedeni, bu politikacının konumunun demokrasiye aykırı olmasında değil, Ermenilerin politik düşünüşünün demokratik kıstaslara uymamasındadır. “barevolyusiya” ya da “tabandan devrim” bu bakımdan, Ermenistan’ın politik ortamında havaya sıkılan birer boş mermi olabilir. Bazı koşullar altında ise, ülkede politik baskılar ve terörü arttırır. Her iki durumda da bölgenin bütünü için risklerin artma olasılığını göz ardı etmek zordur.
Kaynak: Newtimes.az
Yorumlar kapatıldı.