İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kanada – Ottawa Büyükelçisi Babalı’dan Ermeni Meslektaşına: “Artık Nefret Havuzlarını Doldurmayalım”

Türkiye’nin Ottawa Büyükelçisi Tuncay Babalı,”Mesleğimiz ve profesyonelliğimiz gereği, bizlerden beklenen, hükümetlerimiz arasındaki sorunları giderici yollar bulmamız ve en önemlisi halklarımızın her iki topluma da yakışmayan tek bir kelimenin (travmadan paranoyaya savrulan çerçevede) tutsağı olma kısır döngüsünden çıkmalarını sağlayacak şekilde birbirlerine yakınlaştırılmasıdır. Türkler bu kelimeyi duyduklarında, Ermeniler ise duymadıklarında başka hiç bir şey dinlememektedirler. Ayrıca, zaten yeterince var olan nefret havuzlarımızı doldurmayı sürdürmeye ihtiyaç yoktur. Bu bilindik ve hiçbir yere götürmeyen tartışmalara girmek zorunda kalmak ve sürüklenmek çok yorucu.”

Türkiye’nin Ottawa Büyükelçisi Tuncay Babalı, büyükelçilerin görevlerinin, ülkeler arasındaki sorunları giderici çözümler üretmek olduğunu bildirdi.

Babalı, Kanada’da yayınlanan ulusal bir gazetenin Suriye’deki Ermenilerin durumuyla ilgili haberine “Türkiye Suriye’den kaçan Ermenilere de kapılarını açtı. Bazıları kamplarda, bazıları da bölgedeki yakınlarının evlerinde kalıyor” ifadelerinin yer aldığı bir açıklama gönderdi.
Büyükelçi Babalı’nın bu açıklamasının ardından, Ermenistan’ın Ottawa Büyükelçisi Armen Yegenian da aynı gazeteye okuyucu sıfatıyla sözde Ermeni soykırımı başta olmak üzere Türkiye aleyhine iddiaların yer aldığı mektup yolladı. Babalı, Ermeni meslektaşının bu mektubu üzerine gazeteye yeni bir açıklama gönderdi.
Ermeni meslektaşına gazete sütunlarından yanıt veren Babalı, Büyükelçi’nin saldırgan ifadelerinden derin hayal kırıklığına uğradığını belirterek şu görüşlere yer verdi:
“Mesleğimiz ve profesyonelliğimiz gereği, bizlerden beklenen, hükümetlerimiz arasındaki sorunları giderici yollar bulmamız ve en önemlisi halklarımızın her iki topluma da yakışmayan tek bir kelimenin (travmadan paranoyaya savrulan çerçevede) tutsağı olma kısır döngüsünden çıkmalarını sağlayacak şekilde birbirlerine yakınlaştırılmasıdır. Türkler bu kelimeyi duyduklarında, Ermeniler ise duymadıklarında başka hiç bir şey dinlememektedirler. Ayrıca, zaten yeterince var olan nefret havuzlarımızı doldurmayı sürdürmeye ihtiyaç yoktur. Bu bilindik ve hiçbir yere götürmeyen tartışmalara girmek zorunda kalmak ve sürüklenmek çok yorucu.”
-“Çanakkale’de Osmanlı Ermenileri de savaştı”-
Sözkonusu dönemde, Türklerin birçok ülkenin işgalci ordularına karşı hayatta kalma mücadelesi verdiğini ve buna karşın Doğu Anadolu’daki Ermenilerin çoğunun da işgalci ülke ordularıyla işbirliği yaptığını hatırlatan Büyükelçi Babalı, mektubuna şöyle devam etti:
“Sayın Ermenistan Büyükelçisi, Ermeni çetelerinin elinde binlerce Türk’ün hayatını kaybettiğini dikkate almıyor görünüyor. Sadece Bitlis ve Van’da 300 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Bizler için 1915 tarihi, aynı zamanda 250 bin kişiyi kaybettiğimiz Çanakkale Savaşı’nın da tarihidir. Sözkonusu kayıplarımızın çoğunluğu ülkemizin en iyi eğitimli gençlerinden oluşmakta ve aralarında ordu mensubu Osmanlı Ermenileri de bulunmaktaydı.”
-“Boston’daki Daşnak Arşivleri’ni tüm araştırmacılara açın”-
Türkiye’nin, 2009 Ekim ayında Zürih’te imzalanan Türkiye-Ermenistan protokollerinin de bir parçası olan ortak tarih komisyonunun kurulması örneğinde olduğu gibi tarihi gerçeklerin ortaya çıkması için çaba gösterdiğini belirten Büyükelçi Babalı, “Elbette bu çabalar, aynı zihniyetteki bir grup akademisyenin etkileyici bir isim altında toplanıp, el kaldırmak suretiyle karar vermesine de benzememektedir. Neden Boston’daki arşivler Ermeni olmayan araştırmacılara kapalıdır- Neden muhatabım ‘uzlaşma ya da yakınlaşma’dan tek kelimeyle bile bahsetmemektedir. Resmi makamlarımız birçok defa ortak tarih komisyonundan çıkan kararı kabul edeceğimizi ifade etmiştir. Ama hakkaniyetli bir yargılamadan önce değil. Diğer türlü bu, mahallede suç işlediğine ‘inanılan’ bir gencin mahkemeye çıkarılmadan linç edilmesine benzeyecektir. Bu adalet değildir” değerlendirmesinde bulundu.
-“Üç oğlumu nefret söylemiyle yetiştirmek istemiyorum”-
Tuncay Babalı, mektubunu şöyle tamamladı:
“Üç oğlumu nefret söylemiyle yetiştirmek istemiyorum. Türklerin ve Ermenilerin üçüncü ülkelerde çok iyi anlaştıkları esasen doğrudur. Bunun nedeni hepsinin Anadolu diasporasının ve birlikte yaşama kültürünün bir parçası olmasıdır. Bunu resmi makamlar da başarabilir. O zaman biz kenara çekilelim, derneklerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımızın bize ve liderlerimize yakınlaşma yolunu göstermeleri için yer açalım. Türk ve Ermeni halkları arasında birbirimizin acılarını karşılıklı empati ve sempatiyle anlamaya dayalı açık ve dürüst bir diyalog başlamadan gerçek bir uzlaşma sağlanamayacaktır. Peki buna cesaretiniz var mı- Benim var ve yalnız olmadığıma eminim.”
Muhabir: Ottowa
Yayıncı: Erdem Gültekin
Kaynak: AA
http://haberciniz.biz/kanada-ottawa-buyukelcisi-babalidan-ermeni-meslektasina-artik-nefret-havuzlarini-do-1930496h.htm

Yorumlar kapatıldı.