İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermenistan’ın Araplar tarafından işgali

Ermenistan, VII. yüzyıl sonuna kadar fiili bağımsızlığını korur. Halifenin kardeşi Muhammet komutasında 701 yılında Ermenistan’a saldıran Arap orduları Ermenistan’ı işgal eder. Araplar, Ermenistan’ın haricinde Gürcistan ve Ağvan’ı (günümüz Dağıstan bölgesinde bulunan eski bir devlet) da işgal ederek, Derbent’e kadar ulaşır ve belirtilen bölgelerden, Arminia adı altında tek bir yönetim birimi oluşturur. Ermenistan’ın işgali, beraberinde ülkenin boşalması, halkın katledilmesi, dini baskı ve vergilerin ağırlaştırılmasını getirir.

Arap egemenliğine karşı Ermenilerin ayaklanması (703)
Arapların ağır vergi yükü altında bunalan Ermeni yöneticiler, 703 yılında Ermenistan yöneticisi Sımbat Bagratuni başkanlığında gizli bir toplantı düzenler. Hâsıl olan durumdan bir çıkış yolu bulamayarak, Bizans’a göçmeye karar verirler. İki bin kişilik süvari ordusuyla Akori yerleşimine ulaşırlar. Uzaklaşan Ermenileri geri getirmek amacıyla büyük bir Arap ordusu kendilerini takip eder. Ermeni muhafız birliği, Yeraskh Nehri kıyısında bulunan Vardanakert yerleşiminde mevzilenir. Arapların, geri dönme ültimatomu nedeniyle tarafların çatışması kaçınılmaz olur. Sabahleyin, ilk saldıranlar Ermeni kuvvetleri olur. Ayrarat Ovası’nın çetin kış gecesini açık alanda geçiren rakip taraf, mücadele gücünü yitirerek, direnemez ve hezimete uğrar. Düşmanın hayatta kalan askerleri Yeraskh Nehri’ni geçmeye çalışır, fakat nehri kaplamış olan ince buz tabakası kırılır. Vardanakert’te, beş bin kişilik Arap ordusundan sadece 300 kişi, o da bir Ermeni prensesinin arabuluculuğu sayesinde kurtulur.
Smbat Bagratuni, bazı yöneticilerle birlikte Tayk bölgesine yerleşir ve Araplara karşı ortak mücadele sürdürmek amacıyla Bizanslılarla görüşmelere başlar. Asiler, Rıştunik ve Vanand bölgelerinde de Arap saldırganları hezimete uğratma başarısı elde ederler. Lakin akabinde baş gösteren Pers-Bizans savaşında Bizanslılar yenilir ve destek olarak gönderilen Arap orduları tarafından ayaklanma bastırılır.
703 ayaklanması, Araplara karşı ilk silahlı direniş olmakla birlikte sonuçsuz kalmaz. Bu mücadele, hem Ermeniler arasında galibiyet ümitleri uyandırır, hem de askerlerin mücadele ruhunu pekiştirir. Halifelik de, bir süre için nispeten yumuşak ve hoşgörülü bir siyaset uygulamaya mecbur olur. Arapların tayin ettiği yeni yönetici, Ermeni beylerine vatana dönme çağrısı yapar ve daha önce Araplar tarafından ellerinden alınan bırakıtsal haklarını iade eder. Buna rağmen Araplar, uğradıkları hezimetin intikamını Ermeni beylerinden ağır bir şekilde alır. Ermeni yöneticiler, (yaklaşık 2000 kişi) Nakhicevan’da bulunan Arap ordu komutanı tarafından, muhafız birliğinin sayımı ve ücretlerin ödenmesi bahanesiyle çağrılır fakat topluca Nakhicevan’daki ve Khram yerleşimindeki kiliselere kapatılarak diri-diri yakılır. Ermeni asilzadeliği ağır bir darbe alır, fakat Ermenilerin mücadele ruhu kırılmaz.
Arapların Ermenistan’daki siyaseti
Arap egemenliği döneminde Ermenistan, Ermeniler tarafından “Vostikan” (polis) olarak anılan halifeliğin valisi tarafından yönetilmekteydi. Vali, hem askeri, hem siyasi yöneticiydi. Vostikan, ülkeyi itaatkâr tutma, dış güçlerin saldırılarından koruma ve vergileri zamanında toplamakla görevliydi. Vostikanın makamı Dvin, VII. yüzyıl sonlarından itibaren ise Partav şehriydi. Fiili olarak vostikanın yardımcısı olan Ermeni yönetici de idari açıdan önemli haklara sahipti ve Ermeni beylerin itaatini sağlamaya ve vergileri toplamakta yardımcı olmaya mecburdu. VIII. yüzyıl ortalarından itibaren Ermeni yönetici görevine sadece Bagratuni sülalesi temsilcileri getirilmeye başlanır. Ermeni kilisesi önderi katolikos ve ordu komutanı da Ermeni yöneticiye tabi olup, ikisi de, sadece Ermeni yöneticinin onayıyla görevlerine tayin edilmekteydi. Arap egemenliği döneminde Ermeni yönetici ve ordu komutanının varlığı, Ermenistan’ın belli düzeyde özerkliğini göstermektedir. Katolikos, eskisi gibi “büyük hâkim” görevini sürdürmenin haricinde, yabancı devletlerle de görüşmeler sürdürme hakkına sahipti.
Ülke silahlı kuvvetleri genel komutanı olan Ermeni ordusu komutanı, Ermeni yöneticinin makamında bulunmadığı zaman kendisine vekâlet etmekteydi. Ermeni muhafız birliği, yüksek askeri özellikleriyle göze çarpmakta olduğundan, Araplar tarafından, yürütülen savaşlarda kullanılmaktaydı.
Arap halifeliği, egemenliğini sıkı-sıkıya elinde tutabilmek için Ermenistan’ın Dvin, Nakhicevan, Khlat (Ahlat), Karin (Erzurum), Manazkert (Malazgirt), Arçeş (Erciş) şehirlerinde ve kalelerinde garnizonlar kurar. Belirtilen üslerin yakınlarında, önemli ölçüde Arap nüfusa sahip yerleşim yerleri kurulur.
Ermenilerin, Arap devletinin vatandaşı olması, vergi vermeleriyle ifade edilmekteydi. Vergiler başlangıç döneminde ailelere, yani büyük evler veya sülalelere göre alınırken, 725 yılında vostikan Hert tarafından gerçekleştirilen bir nüfus sayımı sonrasında, 15 yaşın üzerinde bulunan tüm erkeklerden kelle vergisi alınmaya başlanır. Bu sayede vergi boyunduruğu daha da ağırlaşır. Kelle vergisinin nakit parayla toplanması ve nakdin az olması halkın durumunu daha da ağırlaştırır. Araplar, VIII. yüzyıl ortalarından itibaren ölenler için de vergi talep etmeye başlar. Vergisini ödeyenlerin boyunlarına kurşundan mühürler asarlar. Din adamları, kanun önünde vergiden muaf olmakla birlikte, onlardan da vergi alınma, bunun haricinde, manastırlar ve kiliseler sık-sık soygun amaçlı saldırılara maruz kalmaktaydı.
Nakit eksikliği ve vergi toplayıcıların baskıları nedeniyle birçok kişi baba ocağını terk ederek, ulaşılması güç yerlere sığınmakta, birçokları ise, vergi ödeme karşılığında kendilerini satmaya mecbur olmaktaydı.
Araplar, ülkenin önemli bir bölümünü zimmetlerine geçirmiş, bu toprakların verimli ovalarını ve bağlarını, hayvanları için otlaklara dönüştürmüşler, Ermenileri ise, dağlık bölgelere çekilmeye zorlamışlardı.
Ermenistan’ın siyasi hayatında önemli rol oynamış olan yönetici sülaleleri (Mamikonyanlar ve Kamsarakanlar) üzerindeki baskılar artar. Bu sülaleler, milli kurtuluş mücadelesi esnasında son derece zayıflayarak, siyasi arenadan çekilir. Ermeni beylerinin mülklerinin bir kısmına Araplar sahip çıkar. Araplar, kendi idari-siyasi birimlerini oluştur ve bunları amiralık olarak adlandırır. Amiralıklar, başlangıç aşamasında Ermeni beylikleriyle, daha sonra ise Bagratuni krallarıyla çelişir. Arapların Ermenistan’a yerleşmesi, Ermenilerin ülkeyi terk etmesi, özellikle de Bizans’a yerleşmesini beraberinde getirmekteydi. Ermeni halkı, zalim Arap boyunduruğuna karşı sürekli mücadele ederek, bu yönetimi devirip, hür ve bağımsız yaşamaya çalışmaktaydı.
http://www.findarmenia.com/arm/
Türkçeye çeviren: Diran Lokmagözyan
Akunq.net
http://akunq.net/tr/?p=22080

Yorumlar kapatıldı.