İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

IV. yüzyılda Batı Ermenistan

527-591 yıllarında Ermenistan
387 bölünmesi sonrasında ülkede durum
Bizans ve Sasani İran, Büyük Hayk Krallığı’nı aralarında paylaştıktan sonra, çeşitli yollardan Ermeni beylerin haklarını sınırlandırmaya ve ülkede kendi resmi dinlerini yaymaya çalışır.Hıristiyan Bizans’ın, asimilasyon siyaseti uygularken, Sasani İran’dan hiçbir şekilde geri kalmadığını burada belirtmek gerekir.Bu siyaset, Konstantinopel (İstanbul) yakınlarında bulunan Kağkedon (Kalketon, Kadıköy) şehrinde 451 yılında toplanan IV. Evrensel Kilise Konseyi sonrasında daha sistematik bir hal alır. İsa Mesih’in iki veya bir tabiata sahip olduğu konusunda sert doktrinsel tartışmalar yaşanır.

Sonunda, Bizans ruhanileri, İsa Mesih’in iki tabiata sahip olduğu, yani aynı zamanda hem Tanrı, hem insan olduğu konusunda karar verir.
Kağkedon Konseyi taraftarları daha sonra duofizler veya Kağkedoncular olarak anılır. Ermeni ruhaniler, Vandanants ayaklanması nedeniyle Kağkedon Konseyi’ne katılmaz.
Daha sonraki dönemde Bizanslılar Ermenilere Kağkedon Konseyi kararlarını empoze etmeye çalıştıklarında, Ermeni Kilisesi, duofizliği kesinlikle reddeder.
506 yılında Dıvin’de Gürcü ve Ağvanların (Alanlar, günümüz Dağıstan bölgesinde yaşayan eski halk, devlet) katılımıyla bir konsey düzenlenir. Konsey, Kağkedon Konseyi kararlarını kabul etmeyi reddeder. Bu yüzden de Ermeniler monofiz veya Kağkedon karşıtı olarak anılmaya başlar.
Bizans İmparatorluğu’nda resmi olarak kabul edilen doktrin, yönetimin elinde bir yayılımcılık siyaseti aleti olarak kullanılır. Bu duruma karşı koyabilmek için, Bizans İmparatorluğu’nun doğusunda bulunan diğer Hıristiyan kiliseleri de Kağkedon kararlarını reddeder. Ermenilerin haricinde Asurlular (Süryaniler), Kıptiler ve Habeşler de monofizliğe meyleder. Bizans ve doğu kiliseleri, nihai olarak birbirlerinden ayrılır.
Bizans kilisesi, daha sonraki yüzyıllarda da türlü şekillerde Ermeni Kilisesi ve Ermenilere Kağkedonculuğu empoze etmeye çalışır, fakat ciddi bir netice elde edemez.
Monofizliğin yayılması, baskı altındaki halkların imparatorluğa karşı direnişinin dışavurumuydu.
387 yılından sonra Batı Ermenistan
Batı veya Bizans Ermenistan’ı, üç esas bölgeden müteşekkildi. Birincisi Küçük Hayk olarak anılmakta ve yaklaşık beş yüzyıldır Roma İmparatorluğu bünyesinde bulunmaktaydı. Burada yaşayan Ermeni topluluğu Yunan-Roma dil ve kültür etkisi altındaydı.
Küçük Hayk bölgesinde IV. yüzyıl sonlarında oluşturulan Birinci ve İkinci Hayk bölgeleri (provincia), diğer Bizans topraklarından, yönetimsel olarak farklı değildi. Birinci Hayk’ın merkezi Sebastia (Sivas), İkinci Hayk’ın ise Melitine (Malatya) şehriydi.
Bizanslılar tarafından İç Hayk olarak anılan diğer kısım, Büyük Hayk’ın kuzeybatı bölgelerini içine almaktaydı.
İmparatorluğun baskılarına rağmen, bu bölgedeki Ermeniler, milli karakterlerini hayli iyi bir şekilde korumuşlardı.
Bizanslılar, İç Hayk’ın yönetim sistemini 387’den sonra değiştirmeye başlar ve Ermeni yöneticilerin askeri ve yönetim üstünlüklerine sınırlandırmalar getirir.
Bölge, Bizans görevlisi tarafından yönetilmekte, fakat Ermeni yöneticiler bırakıtsal haklarının büyük bir kısmı ve ekonomik güçlerini ellerinde tutmaktaydı.
Ermenistan’ın güneybatı bölgelerinin yöneticileri olan satraplar, Bizans için endişe kaynağıydı. Satraplıkla yönetilen Ermenistan’ın beş Ermeni yöneticileri, küçük krallara benzemekteydi.
Bu yöneticilerin egemenliği başlangıçta bırakıtsal olup, babadan oğla geçmekteydi, fakat satrapların büyük bir kısmı V. yüzyılda imparatora karşı başlatılan ayaklanmaya katıldığında durum değişir. O zamandan itibaren satraplar, ölene kadar hüküm sürmek şartıyla imparator tarafından tayin edilmeye başlanır. Satraplar, egemenliklerini miras yoluyla devretme hakkından mahrum olmalarına rağmen hâlâ önemli bir güç oluşturmaktaydı. Ermenistan satraplığında Bizans orduları bulunmadığından, bir düşman saldırısı anında satraplar, kendi askeri birlikleriyle, kendi bölgeleri dâhilinde imparatorluğun sınırlarını korumakla mükellefti. Böylelikle, askeri egemenliklerini korumuş oluyorlardı.
İmparatorluğun amacı, Ermenilerin yaşam şeklini Bizans örneği şeklinde değiştirerek, milli özelliklerini ortadan kaldırmak niyetiyle, Bizans Ermenistan’ının tüm bölgelerinde standart bir düzen sağlamaktı.
Birbiri ardına yayınlanan imparator fermanlarıyla Ermeni yöneticilerin hakları giderek azaltılır, Bizans görevlilerinin yetkileri ise genişletilir.
Batı Ermenistan’ı ele geçiren Bizans, vergileri önemli oranda ağırlaştırır. Batı Ermenistan halkı, hâsıl olan bu durumdan hayli şikâyetçiydi.
İmparator I. Jüstinyen’in reformları
İmparator I. Jüstinyen (527-565) Bizans tahtına oturunca durum çok daha ağırlaşır. İmparator, Roma İmparatorluğu’nun eski bölgelerini ve görkemini tekrar tesis etme amacındaydı. Binlerce Ermeni, Jüstinyen’in sürdürdüğü savaşlara katılmaya mecburdu.
Batı Ermenistan, savaşlar sonucunda askeri kuvvetini yitirerek, gitgide zayıflamaya başlar.
Bizans, Jüstinyen’in yönetimi döneminde Ermeni coğrafyasındaki yerli, milli özellikleri ortadan kaldırma girişiminde bulunur.Bu niyetle, tüm Ermeni bölgelerine standart yönetim şekli uygulanır.
İmparator, Ermenistan satraplığı ile İç Hayk bölgesindeki Ermeni yöneticilerin imtiyazlı durumunu tamamen ortadan kaldırmaya kararlıydı. Yönetiminin ilk yıllarında Doğu askeri valiliğini kurarak, Ermeni yöneticilerin ordu bulundurma hakkını ortadan kaldırır.
Bununla yetinmeyen imparator, her yerde Bizans kanunlarını geçerli kılarak yeni yönetim birimleri oluşturur.
Bizans Ermenistan’ı bölgesi dört kısma ayrılarak Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Hayk olarak adlandırılır. Bu bölgeler, Ermenice isimlerine rağmen, basit Bizans “provinciaları” olup, Bizans görevlileri tarafından yönetilmekteydi.
Böylelikle, Ermeni yöneticiler yönetim ve askeri nüfuzlarından yoksun kalır, fakat kendi ailevi mülklerinde hüküm sürmeye devam eder.
İmparator, Ermeni yöneticilerin ekonomik gücünü zayıflatmak amacıyla iki önemli kanun yayınlar. Ermeni beylerin mülkleri o zamana kadar tüm evlatlar, özellikle de kızlar arasında paylaşılmayıp, bu şekilde ailenin mülklerinin bütünlüğü korunmuş olmaktaydı. İmparator, bu eski Ermeni geleneğini bozar ve özel bir kanunla, kadınlara dahi aile mülkünden pay elde etme hakkı verir. Jüstinyen, “Ebeveynlerin mirasına sadece erkeklerin hak sahibi olup, kadınların bundan mahrum edilmesi, hem Romalılara, hem de devletimizin adalet ruhuna aykırıdır”,- diye yapmacıklı bir şekilde açıklamada bulunur.
İmparator, bir diğer kanunla, evlendirilen kızlara ebeveynler tarafından çeyiz verilmesini mecbur koşar. Ermeniler arasında, çeyiz verme alışkanlığının o zamana kadar zaten var olduğundan dolayı, bu kanun ilk bakışta manasız gibi gözükmekteydi. Lakin Jüstinyen’in, Ermeni kızlarına yönelik “şefkati” uzağa giden amaçlar taşımaktaydı.
Ermeni kızlarının, Bizanslı asillerle evlenmesi durumunda çeyiz olarak aile mülklerinden belli bir kısma sahip olmalarını arzu etmekteydi. Böylece, Ermeni yöneticilerin mülkleri zaman içinde heba olacak ve Bizans’a karşı direnç zayıflayacaktı.
Jüstinyen’in reformları, Batı Ermenistan’ın iç özerkliğinin nihai silinmesi için şartlar yaratmaktaydı.
Batı Ermenistan’da Bizans karşıtı gösteriler
Bizans’ın siyaseti, Batı Ermenistan’da şikâyet ve infial uyandırır. Ermeniler, Jüstinyen döneminde, nefret duydukları yönetim sistemine karşı birçok kere silaha başvurur.
En büyük gösteri 539 yılında Birinci Hayk’ta gerçekleştirilir. Ermeniler, Hovhannes Arşakuni önderliğinde kitlesel olarak isyan eder. Vergilerin görülmemiş ağırlaşmasına tahammül etmeyen Ermeniler, milletini inkâr etmiş ve komplolarla göreve gelmiş bir Ermeni olan Bizans yöneticisini öldürür.
Kısa sürede, General Sittas yönetimindeki cezalandırıcı birlikler gönderilir başkentten.
Sittas, başlangıçta asilere sahte vaatlerde bulunur, ardından da yöneticileri rüşvetle kendi tarafına çekmeye çalışır. İki durumda da başarıya ulaşamaz ve ayaklanmayı bastırma emri verir, fakat ayaklanmış olan Ermeniler Sittas’ın ordusunu hezimete uğratarak kovar.
Sistas da bu arada öldürülür. Bizanslılar yeni bir ordu göndererek, tekrar haince yöntemlerle isyanı bastırmaya çalışır.
Bizanslı general, ayaklanma önderlerini görüşmeye çağırır ve ziyafet esnasında asilerin yöneticisi Hovhannes Arşakuni’yi öldürtür.
Yöneticisini kaybeden isyan kısa sürede söner.
Ermeniler, Jüstinyen’den intikam almaya karar verir. Arşak Arşakuni ve öldürülen Hovhannes Arşakuni’nin oğlu Artavan, 548 yılında Jüstinyen’i öldürmek amacıyla bir komplo düzenler.
Lakin komplo başarıya ulaşmaz ve düzenleyenler hapse atılır. Nihayetinde, imparator etkili Ermeni asilzadelerin yaklaşımlarını hesaba katmaya mecbur olur ve bir süre sonra da komplocuları serbest bırakır.
Çeviren: Diran Lokmagözyan
http://www.findarmenia.com/arm/
http://akunq.net/tr/?p=21776

Yorumlar kapatıldı.