İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Osmanlı Ordusu Subayı Doktor Avedis Cebeciyan’ın Günlüğü (1914-1918)

Meline Anumyan /Tarih doktoru

Bilindiği üzere, Türk resmi tarih yazımında, Ermeni tehcirinin nedeninin “Ermenilerin Osmanlı ordusuna arkadan vurduklarından kaynaklandığı” anlatılmaktadır. Bu iddianın ne kadar temelsiz olduğu, hem Ermeni, hem de yabancı tarihçiler tarafından defalarca ispat edilmiştir. Ermeniler Osmanlı Ordusu’nu asla tehdit etmemiş, dahası, Ermeni Soykırımı yıllarında binlerce Ermeni asker ve doktor, Osmanlı ordusunda sadakatle hizmet etmişlerdir. Onların Osmanlı ordusuna gösterdiği bu bağlılığa rağmen, çoğunun ailesi ve hatta kendileri, daha sonra hunharca katledilmiştir.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı ordusu, kaliteli doktor ihtiyacı duymaktaydı. Ülkede yaşayan Ermeni doktorların neredeyse hepsi, askere çağrılarak, orduda sadakatle hizmet etmişlerdir. Osmanlı ordusu subayı Doktor Avedis Cebeciyan’ın günlüğü, şahsi nitelik taşıyan satırların yanı sıra, tarihi olaylar, o tarihe kadar yayımlanmamış istatistiki veriler ve savaş tanığı bilgileri içermektedir. Avedis Cebeciyan, Osmanlı ordusunda subay ve doktor olarak, Çanakkale ve Filistin harekâtlarına katılmıştır. Avedis Cebeciyan, 4 uzun sene boyunca çetin koşullarda Osmanlı ordusunda hizmet ettikten sonra eve dönmüş ve bu kez de tarihte emsali olmayan bir vahşet olan Ermeni Soykırımı’na uğrayan kendi halkının “kılıç artıklarına” hizmet etmeye başlamıştır. Doktor Cebeciyan, kaynı olan Doktor Filip Hovnanyan ile birlikte Halep’te bir hastane kurarak, Suriye çöllerine sürülmüş olan Ermenilerin hayatta kalan kısmına yardım etmiştir. 
1876-1952 yıllarında yaşamış Osmanlı ordusu subayı Doktor Avedis Cebeciyan’ın günlüğünün, Ermeni harfleriyle Osmanlıca olarak yazılmış olup, 1986 yılında Halep’te Batı Ermenicesi’ne çevrilerek yayımlanmış olduğunu belirtmekte fayda var.
Aşağıda, Avedis Cebeciyan’ın anılarından bazı bölümleri Türkçeye tercüme ederek sunmaktayız:
“11 Mart 1915, Adapazarı.
Buraya geldiğimden beri eve 2 kartpostal ve bir mektup gönderdim. Bir haftadır ki evdekilerden haber almadım.
12 Mart 1915, Adapazarı
Hava güzel ama soğuktur. Nöbetçi olarak, bugün hastaları ziyaret ve tedavi etmekle uğraştım.
19 Nisan 1915, Beybağı
Gece yarısında çavuş gelip bizi uyandırdı. Korkunç bir bombardıman başlamıştı. Bütün askerlerin şehirden uzaklaştırılması hakkında bir emir gelmişti. Binalarda kalmak kesinlikle yasaklanmıştı.
25 Nisan 1915, Kemerli
Bombardıman, dehşetli bir şekilde devam ediyordu. 5-6 uçak, diğer taraftan tabyaları ateş yağdırıyordu. Bir askerimizin kardeşi, evvelki gün bombardıman nedeniyle hayatını kaybetmişti. (…) Düşmanın gemileri, boğaza yaklaştı.
6 Mayıs 1915, Kemerli
Savaş geceleyin de, boğaz ve Sed’ül Bahir’de devam etti. Sabah ise şiddetlendi. Gemiler, burnu üç taraftan kuşatmıştır. Karada devamlı yağmur yağıyor. Akşam Kaletepe tarafından da sesler gelmeye başladı. Evvelki gün, yukarıda adı geçen bu yerde ölüleri gömmek için 3 saat ateşkes oldu. Yaralılarımızın sayısı çok. Hafif yaralı olanları evlerine gönderiyoruz.
7 Mayıs 1915, Yapıldak Köyü
Sabah erkenden hazırlandık. Ben, binadan sorumlu bir zabit olarak askerlerimiz için bir mesken bulmak amacıyla, daha evvel yola koyuldum.
9 Mayıs 1915, Yapıldak
Savaş, bütün gün boyunca durmadan devam etti. Bugün Çanakkale’deki başhekime, oradaki hastanede yardımcı olmak istediğimi belirtmek için bir mektup yazarak, vicdanımın burada boş-boş oturmaya razı olmadığımı açıkladım. Bu önerim karşısında onur, mertebe ya da refah aramaktan mahrum olduğumu da vurguladım. Sadece hizmet etmek maksadıyla yazdığım başvurumu yolladım. Yanıtını bekliyorum.
2-3 Ağustos 1915, Çanakkale
Akşamleyin hastanede bulunan yaralıları gemiyle İstanbul’a gönderdik. Neredeyse 300 kişiydi. Pek acı verici bir manzara. Yaralılar arasında Almanlar da bulunuyordu. Burada da çok işim oluyor. Hatlardan gelen düşman askerlerini de muayene etmek gerekiyor. Bunun yanı sıra, binden fazla kadro bana tayin edilmiştir. Onların hastalarıyla da uğraşmam gerekiyor. Evlat, kardeş ya da eşleriyle görüşmek için bir günde cepheye gelen 40-50 erkek, kadın veya çocuğun muayenesiyle de uğraşmalıyım.
9-10 Ağustos 1915, Kale
Askerlerimiz arasında yüksek sayıda sıtma hastalığı var. İşim çok.
11-12 Ağustos 1915, Akpaş (Gelibolu civarında)
Dün öğlen saatlerinde başhekimden bir telgraf aldım. Telgrafta çok sayıda yaralı olduğu belirtilerek, birkaç günlüğüne gidip yardım etmem isteniyordu. Onun için Akpaş’a gittim.
13 Ağustos 1915, Akpaş, gemide
Çok sayıda yaralımız var. Ne acı verici bir manzara! Binlerce yaralı görerek, bir şey yapamadan yollamak gerçekten can sıkıcı. 3 günde 11 bin yaralı gönderdik. Gemiler yetmiyordu. Çoğu zaman, sadece hastaları yollamak için uykusuz geceler geçirmek zorundayım.
14-15 Ağustos 1915, Akpaş
Bu gece, işim çok olduğundan dolayı sabaha kadar uykusuz kaldım. Bu satırları kocaman bir gemide yazıyorum. Bu gemi 2 bin yaralıyla dolu.
17 Ağustos 1915, Akpaş, Hastanede
İkinci gecedir ki yaralı taşımakla uğraşarak, geceyi uykusuz geçirdim. 6 günde 20 bin yaralı yolladık.
22-23 Ağustos 1915, Akpaş
Eve bir kartpostal gönderdim. Yeni bir Ermeni doktor daha geldi. 4 doktor olduk. Şahbaz, Armenak, Boyacıyan ve ben.
7-8 Eylül 1915, Akpaş
Buraya yeni geldiğimde başhekimden, ameliyatlar yaparak daha fazla yardımcı olabilmek için başka bir yere tayin edilmemi rica etmiştim. Bugün yanında olduğum zaman beni 300 yataklı bir hastaneye tayin etmek düşündüğünü söyledi. Birkaç günden hareket etmeliydim.
9-10 Eylül 1915, Akpaş
Yarımadadan aniden bir bomba düştü. Dağa çıktım. Yarım saat boşuna bekledik. Amacın ne olduğunu anlayamadık.
11-12 Eylül 1915, Akpaş
Binlerce dizanteri hastamız var. Evvelki gün 5 bin hasta yolladık. (…) Akşamları yemek için 20 dakika uzaklıkta bulunan hastaneye giderim. Burada Ermeni meslektaşlarımız da var. Onlarla görüşürüz.
27-28 Eylül 1915, Akpaş
Birkaç haftadan beri Anadolu içinde Ermenilerin tehciriyle ilgili acı verici haberler almaktayız.
1-2 Ekim 1915, Akpaş
Öğleden önce İstanbul’dan Doktor Harutyun Tarpinyan geldi. Anlattıkları beni pek üzdü. Yemek yiyemedim…
3-4 Ekim 1915, Akpaş
Evden bir mektup aldım. (…) Babam, annem ve ailemin Halep’e gittiği yazılmıştı.
17-18 Ekim 1915, Akpaş
Bu akşam emrim nihayet geldi. Cerrah olarak Yapıldak’ın ilk noktası olan bir askeri hastanede tayin edilmiştim.
21-22 Ekim 1915, Yapıldak
Bugün iskân müfettişine bir dilekçe yazarak, ailem ve hasta kardeşimin Halep ve Hama’dan Antep’e gitmelerine izin vermesini rica ettim.
25-26 Ekim 1915, Yapıldak
İşime geçtim. Ufak ameliyatlar yapıyorum.
31 Ekim-1 Kasım 1915, Yapıldak
Bugün kardeşim Krikor’un ailesinin Hama’dan eve geri dönmesi için başvuru yapıyorum.
7-9 Aralık 1915, Beykoz
  Evden mektup aldım. Araksya ve Halepli Nazar’ın aileleri Der Zor’a sürülmüş. Hama’da bulunan kardeşim Krikor, kız kardeşim Salihe ve kocası Artin, bitişiğindeki köylere sığınmışlar.
10-11 Ocak 1916, Beykoz
Gelibolu Yarımadası’ndan İstanbul’a gönderilen alayların hastalarını yoldayken tedavi etmemiz gerekiyordu.
6-7 Mart 1916, İstanbul
Bir haftalık tatilde dostlarımı görmek için İstanbul’a geldim. Çok sayıda acılı haber verdiler. Doktor Samuel Şımavonyan’ın ve eniştem Nazar’ın vefat ettiğini duydum. Sayısız korkunç hikâyeler…
8-16 Mart 1916, İstanbul
6 gün İstanbul’da kalarak, bütün dostlarımla görüşme fırsatı buldum. Sayısız acılı haber duydum.
1-3 Nisan 1916, Kırkkilise
300 hasta kabul ederek, hastaneyi açtık.
4-6 Nisan 1916, Kırkkilise
Evden bir kartpostal aldım. Kız kardeşim Noyemi’nin Sebha Dağı’na (Suriye çölü) sürüldüğü, çocukları Kevork ve Garabet’in ise öldüğünü öğrenince çok üzüldüm.
8-10 Mayıs 1916, Halep
8 Mart’ta Halep’e gitmek için yola koyuldum. Mart’ın 9’unda oraya vararak ailemle evlatlarıma kavuştum. Ancak sayısız dehşetli haberleri öğrenince sevincim derin bir üzüntüye dönüştü. Çok sayıda sevgili dostumun kaybı, beni temelinden sarstı.
15-26 Mayıs 1916, Halep
Halep’te kaldığım sürece sayısız acı verici hikâye duydum. İnsan bunlara dayanamaz.
12-20 Haziran 1916, Maraş
Hastanede yaklaşık 200 hastamız var. Kolera yayılıyor.
11-15 Temmuz 1916, Pazarcık
Kuzey’den buraya ulaşan Ermeni muhacirlerle karşılaştım. Buraya kaçmışlar. Pek perişan bir durumdalar.
16-29 Temmuz 1916, Perverli
Geçen gün Nacar Köyü’nden avdetimde 4 firari askerle karşı karşıya geldim. Atla peşlerine düşerek, birkaç mermi fırlattım. Fakat boşuna. Burada Maraş’tan daha rahatım. Ancak Ermeni olduğum için nahoş vakalar oldu.
25-30 Temmuz 1916, Perverli
Ermeni olduğumdan dolayı burada zor durumlarım oldu.
6-10 Ağustos 1916, Perverli
48. Kolordu gelmeye başladı. Hastalar çoğaldı. İş de arttı. Her taburda kolera vakası var. Günlerim bu suretle geçiyor.
21-25 Ağustos 1916, Perverli
48. Kolordunun taburları geldi. Hasta sayısı 500’ü buldu. (…) Evden bir kartpostal aldım. Kız kardeşim Noyemi, Sıbka’dan gitmiş. Nerede bulunduğu belli değil, haber almamışlar. Pek üzgünüm.
6-16 Eylül 1916, Malatya
Bu bölge genelinde tehcir edilen Ermenilerle karşılaştım. Her bir köyde 3-5 aile vardı. (…) Malatya şehrinde de Ermeni muhacirleri gördük.
21-30 Eylül 1916, Hoşmat
29 Eylül’de Palu’ya hareket ettik. İlk durağımız tamamen boşaltılmış olan Habuse Ermeni köyü oldu… Ancak 5 aile kalmıştı. Onları ziyaret ettim. İkinci durağımız ise Gluşgerd adlı başka bir Ermeni köyü oldu. Buralarda benzer yüzlerce Ermeni köyü var, hepsi boş, ahalisi de tehcir edilmiştir. Gluşgerd’den çıkarak, Palu’ya bir buçuk saat uzaklıktaki Hoşmat Ermeni köyüne ulaşıp, yerleşmeye başladık. 300 haneli bu köyde 4-5 aile kalmıştı. Kürt sürgünler bütün evleri yıkmıştı.
14-16 Ekim 1916, Hoşmat
Bugün 100 hasta kabul ettik. Dörtte biri yaralı.
17-21 Ekim 1916, Hoşmat
Bugün 450 hasta kabul ettik. İşin ağırlığının üçte ikisi benim üzerimde.
1-5 Kasım 1916, Hoşmat
Evden bir kartpostal aldım. Kız kardeşim Noyemi’den hiç bir haber yokmuş. Habur Nehri kıyısındaki bir yerde bulunduğu düşünülmekteymiş. Pek üzgünüm.
16-31Aralık 1916, Hoşmat
5-6 gün boyunca vücudumda kara lekeler ortaya çıktı. Tifüse yakalanmış olduğum belli oldu. Doktor Süleyman Bey, daha sonra bana hastalığımın pek ağır tipten olduğunu itiraf etti.
31 Mart-5 Nisan 1917, Tigranakert (Diyarbakır-‘Akunq’ web sayfası yöneticileri)
3 gün önce buraya vardık. (…) Yolda yürek paralayıcı manzaralara tanık olduk. Her yerde Ermenilere ait kemikler…
23-25 Nisan 1917, Kaynar
Bir ara bulup, bu kirli şehirden (Diyarbakır’dan) dışarıya çıktım. Burada da çok sayıda acı verici vakalar duydum.
15-20 Eylül 1918, Siirt
Geçtiğimiz günlerde bütün Siirt bölgesi İspanyol hastalığına yakalanmıştır. Benim bir istisna olmama rağmen, hep hastalarla temasta olduğum için yakalanabileceğimden korkuyorum.
1-5 Kasım 1918, Tatvan
Ateşkes, 1 Kasım’da pek ağır 25 koşulla imzalandı. (…)
Zavallı Ermeniler de bizimle Tatvan’a geldi. Pek can sıkıcı manzaralar. (…)
3 gün önce hastanenin tüm Ermeni hemşirelerinin yerel yönetime teslim edilmeleri emredildi. Zavallılar tekrar kanlı olaylara maruz kalacaklar. Onları kurtarmak için ne yapabiliriz diye çok düşündük, fakat boşuna.
28-30 Kasım 1918, Ağcac
Bu bölgedeki köyler, Ermeni köyleri olmalarına rağmen, şimdi Acem muhacirlerle doludur.
4-9 Aralık 1918, Beyazıt
Beyazıt’ta bin hane Ermeni varmış ama hepsi kaçmış.
19-21 Aralık 1918, Çelikhan
Bu bölgenin tüm köyleri, Ermeni köyleri olmakla beraber, şimdi boştur. Sakinleri, kaçtığından dolayı katledilmemiştir”.
Akunq.net
http://akunq.net/tr/?p=21158

Yorumlar kapatıldı.