İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Serj Sarkisyan: Karabağ’ın güvenliği bizim için itibar değil, ölüm-kalım meselesi

Cumhurbaşkanı Karabağ sorununun itibar değil ölüm-kalım meselesi olduğunu kaydederek şunları  söyledi:«Dış politikamızın başlıca amacı Azerbaycan’ın Karabağ’a karşı sebebiyet verdiği agresif savaşta kazanılan zaferin nihia olarak hukuken perçinlenmesidir. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, kader tayini hakkı çerçevesinde realize ettiği ve daha sonra eşit olmayan mücadele koşullarında bunu savunan halkın niçin Azerbaycan’ın bir parçası olması gerektiğini gösterecek mantıki bir açıklama olmadığından, uluslararası toplum tarafından tanınmalıdır. Niçin bu halkın kaderi, zamanında Stalin tarafından işlenen gayrimeşrulukla şartlansın? Güvenliğimiz için başlıca tehlike Azerbaycan yönetiminin aleni Ermeni düşmanı, faşist, militarist siyasetidir.

***
Bugün 15 Ocak’ta Ermenistan Savunma Bakanlığında Ermenistan cumhurbaşkanı, Silahlı Kuvvetler Başkomutanı Serj Sarkisyan başkanlığında, yasama, yürütme, yargı organları yöneticilerinin de hazır bulunduğu genişletilmiş bir oturum gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın oturumda yaptığı konuşmadan pasajlar sunuyoruz:
Benzeri formatlı toplantının ilk kez gerçekleştiğini kaydeden cumhurbaşkanı Sarkisyan, yurt savunmasının çalıştığı alandan bağımsız olarak herkesin bir numaralı sorunu ve işi olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Karabağ sorununun itibar değil ölüm-kalım meselesi olduğunu kaydederek şunları  söyledi:
«Dış politikamızın başlıca amacı Azerbaycan’ın Karabağ’a karşı sebebiyet verdiği agresif savaşta kazanılan zaferin nihia olarak hukuken perçinlenmesidir. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, kader tayini hakkı çerçevesinde realize ettiği ve daha sonra eşit olmayan mücadele koşullarında bunu savunan halkın niçin Azerbaycan’ın bir parçası olması gerektiğini gösterecek mantıki bir açıklama olmadığından, uluslararası toplum tarafından tanınmalıdır. Niçin bu halkın kaderi, zamanında Stalin tarafından işlenen gayrimeşrulukla şartlansın?
Güvenliğimiz için başlıca tehlike Azerbaycan yönetiminin aleni Ermeni düşmanı, faşist, militarist siyasetidir. Azerbaycan açık bir şekilde  ateşkes koşullarını ihlal etmektedir, tampon hatta belli aralıklarla askerler hayatını kaybetmektedir, bunun vebali Azerbaycan yönetiminin omuzlarındadır.
Birkaç gün sonra Karabağ Hareketinin 25. yılını kutlayacağız. Ancak bu sadece hareketin günümüz yeni etabının başlangıcıdır. Karabağ halkı Stalin’in gerçekleştirdiği gayrimeşruluğu asla kabul etmedi. Karabağ’lı, Azerbaycan yurttaşı olmayı hiçbir zaman kabullenmedi, zorla Azerbaycan’la birleştirilme kararına uyum sağlamadı.
19 yıl önce Azerbaycan’ın ricasıyla imzalanan 3’lü ateşkes Ermeni özsavunmasının zaferini perçinledi. Bugün Azerbaycan’da çokları kendi eski liderlerinin  «Saygıdeğer Dağlık Karabağ Yönetimi»ne yolladığı ateşkes talebini unutuyor. Son savaşın mahrumiyetinden, ebeveynlerinin etekleri altına saklanan gençler, bugün tarihin o sayfalarını hatırlamak istemiyorlar.
Üçlü ateşkes anlaşmasını görmezden gelen Azerbaycan, sadece Karabağ’ı değil, aynı zamanda Ermenistan Cumhuriyeti sınırlarına da ateş etmeyi sürdürüyor. Azerbaycan yönetiminin aracıların, keskin nişancıların tampon hattan uzaklaştırılması ve olayların soruşturulması mekanizması kurulması önerilerini aleni reddetmeleri rastlantı değildir, hatta bir yıl önce Soçi’de kendileri tarafından da imzalanan bildiriyle üstlenilen güven pekiştirici mekanizmaların hayata geçirilmesinden de feragat etmekteler.
Tarihin aleni ve sinik bir şekilde çarpıtılması güncel bir hale dönüşmüştür. Sadece kısa bir süre önce komşu devletin lideri, Sumgait’te tam bir ciddiyetle bir kez daha, bugünkü Ermenistan Cumhuriyetinin Azerbaycan toprakları üzerinde geliştiğini, Erivan’ın tarihi Azerbaycan toprağı olduğunu ve atalarının bunu  Ermenilere ‘armağan’ ederek büyük bir hata işlediğini tekrar etmekteydi. Belki bütün bunlara, trajik özdeşleşmeler olmasaydı mizahi olarak yaklaşmak mümkün olabilirdi. İlham Aliyev’i Sovyet Azerbaycan’ı liderlerinin örtülü desteğiyle benzeri içerikli konuşmalarla kudurmuş güruhu Ermenileri katletme, yakma ve imha yönünde provake eden başıbozuklardan sadece çeyrek asır ayırmaktadır.
Böylesi bir devletin liderinin uyuyanı baltayla katleden mahluku affetmesi ve kahramanlıştırması doğaldır. Bu kedisine saygı duyan herhangi bir ordunun tüm subay erkanı için rezalet kabul edeceği bir şeydir. (…)
Ermenistan ve Karabağ savaş istemiyor, ancak herkes herhangi bir tecavüz durumunda bizim gereken yanıtı vereceğimize emin olmalıdır. Karabağ halkı artık asla fiziksel imha tehlikesiyle karşı karşıya kalmayacaktır. Ermenistan Cumhuriyeti bunun garantörüdür.
Karabağ’ın kaderine Karabağ halkı karar verecektir. Bu uluslararası hukukla, uluslararası birçok belgelerle perçinlenmiştir. Öyle ki, Karabağ yönetiminin müzakerelere tam katılımı güncel bir aciliyet taşımaktadır.»
Türkiye’yle ilişkiler konusunda cumhurbaşkanı şunları kaydetti:
«Barışsever, ilerici ve ileri görüşlü bir halk olarak, komşularla barış içinde birlikte var olma ve doğal gelişim yolunda ilerleme için bölgemizde karşılıklı güven ortamının oluşmasının öneminin bilincindeyiz. İşte bütün bunların bilinciyle Türkiye’yle ilişkilerin normalleşmesi süreci insiyatifinde bulunduk.  Bunun nasıl bir akıbete uğradığını, Türkiye’nin Avrupa’nın tek kapalı sınırını mühürleyerek muhafaza edip hangi koşullarda yükümlülüklerinden imtina ettiğini herkes biliyor.
Türkiye’deki durum gerilmeye devam etmektedir. Komşularla ‘sıfır sorun’ politikası ‘sıfır sonuç’ verdi. Bunun sebebi Türkiye’nin komşularla olan tüm sorunları, komşular hesabına çözme çabasıdır. Bugün Türkiye hızla gelişen ve büyük ilerleme kaydeden bir devlettir ancak bu ilerleme, Türkiye yönetimi kendi devlet ve halkının tarihine bakışını gözden geçirmezse her zaman eksik olacak ve bunun dramatik kesintiye uğraması öngörülebilinir. Tarihindeki hataları tekrarladığından, bu bugün de Türkiye’de ciddi bir tehlike altındadır.
Ermeni Soykırımının tanınması ve kınanması Türkiye’nin Soykırım kurbanlarına, bundan kurtulanlara ve onların ardıllarına, tüm insanlığa, kendi halkı önünde bir borcudur. Bugün Türkiye halkı, yavaş ta olsa, onlarca yıldır Türkiye yönetimince sunulan suni tezleri sorgulamakta, Türk toplumunun daha ilerici ve cüretkar kısmı Ermeni Soykırımına ilişkin yüksek sesle konuşmaktadır.
Ermenistan Cumhuriyeti için Ermeni Soykırımının tanınması sadece adalet ve hakkaniyet talebi veya atalara karşı mavevi borcun yerine getirilmesi değildir, bunun güvenlik anlamı da vardır. Sanıyorum Türkiye’nin samimi nedameti ve Soykırımın sonuçları giderilmeden, bölgede Ermenistan’ın gevenceli varlığı tehlike içinde olmaya devam edecektir. (…)»
News from Armenia – NEWS.am
http://news.am/tur/news/135924.html

Yorumlar kapatıldı.