Amacı erdem olan insanların yönetim biçimi, en iyi yönetimdir. Cumhuriyet nasıl ve kimler tarafından yaşatılır? CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı çelenkle anıta ilerlerken tören alanında bulunan askerlere, “Sizin korumanız gereken Cumhuriyet’e biz sahip çıkıyoruz” diye seslendi. Cumhuriyet heykel ya da müze midir askerler korusun?
Askerler cumhuriyeti koruyabilir mi?
Askerlerin cumhuriyeti koruma yol ve yöntemlerine kısaca göz atalım:
16 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde, “Ağrı Dağı Harekâtı Bu Hafta Başlıyor” başlığı altında şöyle yazıyor: “Ağrı Dağı tepelerinde kovuklara iltica eden 1500 kadar şaki kalmıştır. Tayyarelerimiz şakiler üzerine çok şiddetli bombardıman ediyorlar. Ağrı dağı daimi olarak infilak ve ateş içinde inlemektedir. Türkün demir kartalları asilerin hesabını temizlemektedir. Eşkıyaya iltica eden köyler tamamen yakılmaktadır. Zilan harekâtında imha edilenlerin sayısı 15.000 kadardır. Zilan Deresi ağzına kadar ceset dolmuştur… Bu hafta içinde Ağrı Dağı tenkil harekâtına başlanacaktır. Kumandan Salih Paşa bizzat Ağrı’da tarama harekâtına başlayacaktır. Bundan kurtulma imkânı tasavvur edilemez.” 16-7-1930
27 Mayıs 1960 Darbesi
9 Mart 1971 Ordu İçi Darbe
12 Mart 1971 Muhtırası
Bir gün önce, Anayasa metinin açıklayan Milli Güvenlik Konseyi, Devlet Başkanı Kenan Evren’in anayasayla ilgili konuşmalarını eleştirmeyi yasakladı. 20-10-1982
Milli Güvenlik Kurulu yetkilerini düzenleyen yasa çıktı. Böylece,1961’den beri yürürlükte olan Milli Güvenlik Kurulu’nun hükümetle ilişkisi, “Danışma” ile sınırlı olmaktan çıkarıldı. 9-10-1983
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nda (TRT) “anı, devrim, özgürlük, ulus” gibi 205 sözcüğün kullanılması yasaklandı. Bu sözcüklerin, “Türkçenin yapı ve işleyişine ters düştüğü” ileri sürüldü. 10-1-1985
Eski Genelkurmay başkanı emekli Orgeneral Necdet Üruğ “Bazı arkadaşlar görevden alındıktan sonra politika yapıyor. Ben böyle bir şey yapmam, sırlarımla birlikte öleceğim” dedi. 25-9-1987
Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’ı 1992’deki bir konuşmasından dolayı eleştirdi. “Hakkında adli işlem başlattık. ‘Değiştik’ diyorlar, değişmediklerine inanıyoruz. Biz boşuna söylemedik, 28 Şubat daha bin yıl sürer” dedi. 23-4-2002
Askerler kendilerini koruyabiliyorlar mı?
Amerikan askerleri Irak’ın Süleymaniye kentinde Türk Özel Kuvvet Bürosunu bastı. 11 Türk askerini kelepçeleyerek ve başlarına çuval geçirerek gözaltına aldı. Askerlerin Kerkük Valisi’ne suikast düzenleyecekleri ileri sürüldü. 4-7-2003
Askerler Atatürk heykellerini ya da portrelerini hem taşıyıp, hem de koruyabilirler.
Askerler Atatürk portresini taşıyor-30-8-2012
Telegraph gazetesi, Suriyeli muhaliflerin İstanbul’da İngiliz ve Amerikalılar tarafından eğitildiği haberini sayfalarına taşıdı. Habere göre; eğitim Haliç manzaralı apartmanlarda yapılıyor. 27-8-2012
Askerler cumhuriyeti bildikleri öldürme, korku, sopa ile korumaya çalışırlar. Bu yol ve yöntemler çağımızda utanç verici kabul ediliyor.
O halde cumhuriyet askerler tarafından yaşatılamaz!
Yarı askeri sert hükümetler cumhuriyeti koruyabilir mi?
Örneklere göz atalım:
Valilerin Cumhuriyet Halk Partisi il başkanlığı görevlerine son verildi. 5-7-1939
1942 Varlık Vergisi, Aşkale Çalışma Kampları rezaleti oluşturuldu.
1943 Mustafa Muğlalı (33 kurşun ) Olayı meydana geldi.
1943 Hitlerin yardımıyla Talat Paşanın kemiklerinin Berlin‘den İstanbul Şişli‘de Hürriyeti Ebediye Tepesine nakli gerçekleşti.
Trakya’da Almanlar adına casusluk yaptıkları iddiasıyla yargılanan 15 kişi ölüm cezasına mahkûm edildi. 30-7-1945
1956 6-7 Eylül Olayları tertiplendi.
Askerlere sırtını dayayan, yasaları ayaklar altına alan ve iyi rüşvet organizasyonları kuran iktidarlar ve resmi kurumlar cumhuriyeti koruyabilir mi?
Başbakan Adnan Menderes yurttaşlardan, “Vatan cephesi” kurmalarını istedi. 12-10-1958
Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Başkanı Fakir Baykurt Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açığa alındı. 13-1-1970
12 Mart 1971 Muhtırası
1 Mayıs 1977 1 Mayıs Provokasyonu
17 Nisan 1978 Malatya Olayları
1978 Sivas Olayları
19 – 26 Aralık 1978 Kahramanmaraş Katliamı
27 Mayıs 1980 Çorum Olayları
Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e fahri profesörlük ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin fahri hukuk doktorluğu unvanları verildi. 14-1-1983
1992 –1996 Kürt Siyasal Cinayetleri (Jitem, Mehmet Ağar, Hüseyin Kocadağ, İbrahim Şahin, Yeşil, Çatlı ve diğerleri )
1992 -1996 Hizbullah Eylemleri
1993 Sivas (Madımak) Katliamı
Mart 1995 Gazi Mahallesi Katliamı
Nevroz kutlamaları sırasında Güneydoğuda kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu 57 sivil öldü. Cizre ve Şırnak’ta Nevroz gösterilerine güvenlik güçlerinin sert müdahalesi uzun süre tartışıldı. Güvenlik güçlerine ait olduğu yazılan bir araçtan bir grup gazeteciye Cizre sokaklarında ateş açıldı. Bu sırada Sabah gazetesi muhabiri İzzet Kezer öldü. Sivil Kürt halkına ateş açıldığını söyleyen Almanya, Türkiye’ye silah sevkiyatını durdurdu. 21-3-1992
Mardin Cumhuriyet Savcılığı, beş çocuk annesi Kamile İğci’ye gözaltında tecavüz ettiği saptanan yedi polis hakkında toplam 112 yıl hapis istemiyle dava açtı. Savcılık ilk kez resmi bir kurum dışında İnsan Hakları Vakfı’nın verdiği raporu delil kabul etti. 3-6-2000
Yazılan olayların hiçbiri cumhuriyet yönetimlerine yakışmaz. Niçin?
Cumhuriyet yönetimlerinde vatandaşlar din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapılmadan değerlidirler ve kendilerine güvenilir, önem verilir. Vatandaşa, korku ile değil, sevgi ile yaklaşılır.
Gelelim cumhuriyet yönetimlerine
Cumhuriyet, ölçülü kurumlar yönetimidir. Kurumlar devleti oluşturur.
Devlet, evrensel hukuki düzenin etkili olmasından başka oluşum değildir. Bu oluşumda her kişi ve kurum kendi üzerine düşen görevi evrensel ölçülerle yerine getirmeye çalışır.
Türkiye’de bazı güzel gelişmeleri hatırlayalım:
Ordu mensuplarına oy hakkı tanındı. 10-7-1969
Diyarbakır’da düzenlenen Nevruz kutlamalarına 500 bin Diyarbakırlı katıldı. Konser veren Sezen Aksu “Bu çok hüzünlü dünya macerasının orta yerinde karşılaştık. Bizi parçalamayan tek şey duygudur” dedi. 21-3-2002
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM), “Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme” kabul edildi. 3-4-2002
Devlet, halkı ile çatışır mı?
Lider-devletlerde, lider devlettir; kulları ile çatışma içindedir. Korku ve sopa ile onları bastırır.
Kurumlardan ibaret devletlerde durum nedir?
-Devlet: gizlice, “Halk kötü, potansiyel suçlu, suç işlemeye hazır…”; açıkça, “Devlet, babanızdır!” der.
+Devlet: “Vatandaşlar için varım! Vatandaş değerlidir!”
Nasıl bir devlet?
Devlet, yöneticiler tarafından yönetilir.
Türkiye’de hangi tip yöneticiler işbaşındadır?
Yöneticilerin sürekli değiştiğini unutmayınız.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!
Egemenlik toplumsal iradedir.
Her türlü irade potansiyel durumda enerjidir. Potansiyel enerjinin hareket enerjisine dönüşmesi için uygun koşulların; yani, dış etkilerin olması gerekir.
O halde:
1-İrade için kalıtsal, aile, çevre ve eğiticilerle yeterli potansiyel enerji birikiminin oluşması;
2-Bu potansiyel enerjinin ölçülü kullanılması için koşulların öğrenilmesi;
3-Bireysel ve toplumsal amaçların evrensel insani yasalara ve doğa yasalarına aykırı olmaması gerekir.
Toplumsal irade, göreceli olarak, kişisel iradelerden oldukça baskındır. Toplumsal iradenin gücünü kavramlar oluşturur, dış dünyadaki uygulamalar açığa vurur. Açığa çıkan toplumsal eylemler, toplumun iradesi hakkında belirleyici bilgiler verir.
Toplumsal irade, toplumu oluşturan bireylerden oluşur.
1-Özgür bireyler, toplumlarda, özgür iradeyi;
2-Kullar, toplumlarda, bağımlı iradeyi oluşturur.
O halde, kulların yaşadığı toplumlar cumhuriyet ile yönetilemez.
Toplumsal irade, güçlü lider ya da evrensel ölçü ile temsil edilir. Birincisi bağımlı iradeyi, ikincisi özgür iradeyi temsil eder.
Temsil edenin iradesi, temsil edilenin iradesi ile ne kadar uyumludur?
Asırlardır sorulan ve cevap aranan karmaşık sorun budur.
Lider ya da Müslüman toplumlarda:
Lider tasarlar, uygular; âlimler, över, muhalif âlimler söver.
Türkiye, resmi dini Suni Müslümanlık olan sözüm ona laik cumhuriyettir.
Cumhuriyetlerde:
Bilgeler tasarlar, komutanlar ve yöneticiler uygulamaya koyar, düşünürler eleştirir.
Toplumlarda bilgi, beceri, araç-gereç artışı ve çalışıp üretmenin yaygınlaşması, ürün artışı ile doğayı tanıyıp denetim altına alma ihtiyaç haline gelir. Doğa, doğa yasaları ve evrensel ölçü ile tanınır ve denetim altına alınır. Doğanın tanınması ile birlikte doğanın kıymetli varlığı olan insan ve toplumlar tanınmaya başlar. İnsanın doğal görevlerisorumluluklarıhakları öğrenilir. Toplumda yöneten ve yönetilenler insani yasalara ihtiyaç duyar. İnsani yasalar, ölçülü kurumları, bilge yöneticileri, insani değerleri yaratır. Özgür bireyler insani yasaları benimser ve savunur. Yasaların üstünlüğü, suçun ve günahın ferdiliği, yasalar karşısında vatandaşların eşit olması, yargıç kararı olmadan kimsenin suçlu olmayacağı… Temel ilkelerini benimser. Ayrıcalığa tepki gösterir. Ayrıcalık ile özgürlük uzlaşmaz iki uçtur; birinin yaygınlaştığı toplumda, diğeri yok olur.
Özgür bireyler cumhuriyeti yaşatır ve geliştirir.
Değişik yönetimler asker, polis, özel güvenlikçi, imam, papaz… Tarafından korunur ama cumhuriyet özgür vatandaşlar tarafından yaşatılır ve insani yasalarla geliştirilir. Keşke bu gerçekleri parti yöneticileri de öğrenebilseydi!
degirmencinurettin@gmail.com
Nurettin Değirmenci
Elk. Yük. Müh.
Yorumlar kapatıldı.