İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hacı Bayramı

Bayramlar, toplulukların ortak mutlu günleridir. İnsanlar, mutlu, acılardan ve korkudan uzak, sevgiye yakın yasama layıktırlar.

Günümüzde, kapalı toplumların sınırlarının çatlaması sonucu pek çok etkinlik gibi bayramlar evrensel özellik kazanıyor. Ne yazık ki, Müslüman toplumların yöneticileri kapalı özellikleri korumaya çalışıyorlar. Çağın gereklerine göre gelişmeyi ve yönetmeyi bilmeyen yöneticiler sayesinde; Müslüman toplumlarda, değişik mezhep-etnik kökene ait Müslümanlar, çoğunlukla kalıcı acılar ve değişik korkular içinde yaşam sürüyorlar. Sefalet, acı ve korku içinde bayramları kutluyorlar. Gelişmiş ülkeler çalışıp üretiyor, yeni ürünler yaratıyor; Müslüman toplumlar savaşıyor, ölüyor, öldürüyor, yağma-talan peşinde koşuyorlar.

1-Doğrudan saldırıya uğrayan Müslüman topluluklar var. Irak, Afganistan, Libya, Somali, Sudan… Dış saldırılar sonucu acı içinde yasayan Müslüman toplumlardan bazılarıdır. 

Taliban’ı terk edip hükümet yanlısı olan ve Kuran ile silaha el basan savaşçılar-Afganistan 22-10-2012
Bu savaşçılara ne kadar güvenilir?

Bağdat’ın Şii bölgesinde patlayan bombadan sonra toplananlar 23-10-2012
Suniler Şiilerin iktidarı ele geçirmesine katlanamıyorlar.
2-Güçlü ülkelerin tahrikleri ile kendi içinde kaynayan, birbirilerinin boğazına sarılan
Müslüman topluluklar var. Suriye, Pakistan, Lübnan, Yemen… Bunlardan bazılarıdır.

Beyrut’tun Hıristiyan semtinde patlama; İstihbarat Şefi öldürüldü, çok sayıda ölü ve yaralı 19-10-2012
Şiiler, “Allah! Allah! Allah! Allah yücedir!” diye bağırıyor; Suniler, “Allah! Allah! Allah! Allah yücedir!” diye bağırıyor. Savası izleyen yabancı muhabirler tarafların inanışlarına hayret ediyor. Nasıl hayret edilmez ki!


Askeri bölgedeki patlamayı seyir eden siviller-18-10-2012 Yemen


Suni-Şii çatışmaları ve tarihi Emevi Cami 15-10-2012 Kuzey Lübnan’da Şii-Suni çatışması 22-10-2012
Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt’in desteklediği, silah temin ettiği ve CIA’NIN eğittiği Suni savaşçılar

Şiilerle çatışmaya gidiyor. 22-10-2012
3-Suudi, Katar, Bahreyn, Kuveyt gibi güçlü ülkelere teslim olmuş, doğal kaynaklarını,
zenginliklerini Batılılara teslim etmiş Müslüman topluluklar vardır. Bu katı-koyu-keskin, aynı zamanda zengin Müslüman dindarlar, yoksul Müslümanların birbirinin boğazını iyi kesmesi için her türlü silah yardımı yapıyorlar. Her halde çok da sevap kazanıyorlardır.
4-İran gibi işgal bekleyenler vardır.
ABD ile İsrail İran’a saldırmak için uygun süre kolluyorlar. Herhalde saldırı haberini ilk önce müttefikleri Türkiye’ye bildirirler.
5-Katı-koyu-sert-ikiyüzlü Müslümanlar tarafından, yüzde doksan sekizinin Müslüman olduğu iddia edilen Türkiye’de hem etnik esaslı iç savaş yaşanıyor, hem de mezhep savaşları kışkırtılıyor. Sorun bununla da bitmiyor; Türkiye’nin Suni Müslüman yöneticileri, Batılıların tahriki ile dün Libya’ya saldırdı, bugün Suriye’ye saldırıyor, yarın İran’a saldıracağını ilan ediyor. Bir yandan da, Türkiye’deki koyu dindar ikiyüzlü yöneticiler, Türklere Türkçülük, Müslümanlara Suni Müslümanlık, diğer etnik kökenliler ile farklı inanışlara sahip olanlara kin ve nefret satıyor.

Batılı bilim adamları tam not verecek değildi elbet…
Mısırlı Hafızlar Başbakan’ın Kuran okuyuşuna tam not verdiler- 22-10-2012
Gerçek anlamda başarılı olabileceğimiz konuların ilki… Devlet bütçesi başarılı alanımızı kanıtlıyor.
Diyanet İsleri Başkanlığı 4 milyar 604 milyon liralık bütçe büyüklüğüyle:
_İçişleri Bakanlığı 2milyar 888 milyon,
_Sağlık Bakanlığı 2 milyar 490 milyon,
_Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2 milyar 469 milyon,
_Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 1 milyar 880 milyon,
_Kültür ve Turizm Bakanlığı 1 milyar 851 milyon,
_Dışişleri Bakanlığı 1 milyar 614 milyon,
_Ekonomi Bakanlığı 1 milyar 381 milyon,
_Kalkınma Bakanlığı 1 milyar 198 milyon,
_Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 600 milyon,
_Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 503 milyon,
_Avrupa Birliği Bakanlığı’nı 213 milyon
Geçti.
Türkiye, basta ABD olmak üzere Batılılardan aldığı destekle bütün komsularına meydan okuyor. Komsular da kapılarını Türkiye’ye kapatıyor. Örneğin, Türkiyeli hacılar Türkiye’nin şahane dış politikası sayesinde çöllerde kalıyor. Sonra, yöneticiler, “Ne kadar kötü komsularımız var!” diye, vatandaşlara dert yanıyorlar. İnsan Türkiye’deki yöneticileri dinleyince, insan olmaktan utanç duyuyor.
6-Yoksul, kalabalık, sınırlı bilgi, beceri, araç-gereç birikimine sahip çalışıp üretmeyi
bilmeyen Müslüman topluluklar vardır. Bunlar bu dünyayı terk etmiş, öte dünyayı kazanmak
için çaba harcıyorlar. Tanrıları kendilerini öte dünyada en güzel köşelere yerleştirsin.
Kısaca: Özgür, insanlarının zorunlu ihtiyaçlarını temin eden, bilgiye kosan, üretim için
topluca çaba harcayan, özgür bireylerden oluşan, çoğunluğu mutlu yasayan Müslüman toplum dünyada yoktur. Niçin?
“Yasam çizgisinin bir rastlantı sonucu basımıza sardığı belaların verdiği zararlar onarılabilir. Ancak, sürekli eşyanın doğasından kaynaklanan ve nedenleri toplumun yapısında saklı olaylara bir çare bulmak olanak dışıdır.” Montesquieu büyük bilgenin dediği gibi, Müslüman toplumların yapısından kaynaklanan sorunları çözmek
Olanak dışıdır. Müslüman toplumlarda temel yapısal sorunlar vardır.
_Müslüman toplumlar kullardan oluşur. Kullar:
_Bilgi, beceri, araç-gerece ve çalışıp üretmeye yabancıdırlar. Daha kötüsü, çoğunluğu
çalışmayı pis etkinlik kabul eder. Doğaya yabancı olan ya hırsız olur ya da dilenci.
_Evrensel yasalara, ölçülü kurumlara, bilge yöneticilere yabancıdırlar.
_Basta özgürlükler-evrensel ahlak olmak üzere insani değerlere asırlarca uzakta bulunurlar.
_İnanmaz; tapınırlar.
Kullar önce insan olacak, kendi ayakları üzerine dikilecek, sonra evrensel insani yasalara, ölçülü kurumlara, bilge yöneticilere, özgürlük-evrensel ahlak ile insani değerlere ihtiyaç duyacaklardır.
Doğada hiçbir oluşum bedelsiz ortaya çıkmaz. Müslüman toplumların kulları özgür-evrensel ahlaklı olmaya ihtiyaç duymuyorlar ki! Sadece, dünyanın neresinde olursa olsun, evcil hayvanlar gibi rahat yasamak istiyorlar.
*
Müslümanlar evrensel yasalara ve doğaya yabancıdırlar. Çalışıp üretmeyi bilmediklerinden İlkel Örf ve Gelenek kuralları kendilerine yeterli oluyor. Müslüman toplumlar, topluluk olmaktan çıkıp devlet olamıyorlar.
Devlet, özgür bireylerin, evrensel insani yasalarla düzenlenmiş birliği üzerine kurulur, ölçülü kurumlarla donanır, bilge ve uzman görevlilerce yönetilir. Görevlilerin işbaşına gelmesi yasalarla düzenlenir. Görevliler ölümüne görevini sahiplenir.
Kurumların yasalarla yerli yerine oturduğu, bilge ve uzmanların kurumları yönettiği, gücün ölçülü kurumlarda olduğu, gelir-gider dengesinin oluştuğu durumlarda, Egemen Devlet ortaya çıkar.
Egemenlikten söz edilmedikçe, çağdaş devletten söz edilemez.
Egemen devlette, özgür bireyler yasalar karsısında eşit olur, suç ve günahın ferdiliği esas kabul edilir, yargıç kararı olmadan kimse suçlu olmaz, yasam kutsaldır.
Evrensel yasalara ve doğaya yabancı olanlar, zenginliklere, evrensel insani yönetimlere, bilge yöneticilere, evrensel insani değerlere, sevgiye uzak, korkuya ve ölüm ile acılara yakın olurlar.
-Doğal kaynaklarına ve yasadıkları topraklara yabancı, Müslüman toplumlar var; günü birlik yaşıyorlar. Gelecek için umutları, beklentileri, yatırımları yoktur. Edindikleri borçlarla gün savıyorlar. Yöneticileri gelişmiş ülkelerde yalı-köşk-kat-yat satın alıyorlar.
-Doğal kaynakları Batılı ülkeler tarafından isletilen Müslüman toplumlar var; doğal
zenginlikler, Müslümanları yakıyor, zehirliyor, uyutuyor. İnsan Müslüman toplumlardaki zenginlikleri okuyunca, örneğin, “Keşke petrol zenginlikleri olmasaydı da Müslümanlar sadece yoksul yasasaydı!” diyesi, geliyor.
Müslüman toplumlarda:
A-Çoğunluk yoksullar, bilgi, beceri ve servete hasret, sefalet içinde yüzüyorlar, mezhep-etnik savaşları ile sefaletlerine sefalet ekliyorlar.
B-Müslüman toplumlarda bir avuç zengin yönetici rezalet içinde yasıyor; Batılının bile hayal edemediği miktarda lüks nesnelere, modern silahlara servetler harcıyorlar. İyi tüketiyorlar.
Emek verilmeden sahip olunan zenginlikler değersiz olur; ortalığa saçılır.
**
Doğayı tanıyıp denetim altına alma bilgi, beceri, araç-gereç ve yeterli bilinçli çaba ile
mümkündür.
Bilgili-becerikli olma, araç-gereç ile çalışıp üretme, özgürlüktür, evrensel ahlaklı olmadır, zenginliktir, kalıcı mutluluktur. Özgür insanlar insani yönetimlere, bilge yöneticilere, insani değerlere ihtiyaç duyarlar.
Müslüman toplumlarda kocaman sert lidere, ayrıcalık ile sopaya ihtiyaç vardır.
Özgürlük-evrensel ahlak ile ayrıcalık uzlaşmaz iki uçtur; birinin yaygınlaştığı toplumlarda diğeri basını alır savuşur.
Saldırıların, etnik ve mezhep esaslı iç savaşların, intihar saldırılarının, bombalama olaylarının bütün hızıyla yaşandığı Müslüman toplumlarda kansız bayramlara daha fazla ihtiyaç vardır.
İnsanlara kansız-acısız-korkusuz yasam diliyorum.
A-İnsan kanı akmasın;
B-İnsanların günahları silinsin diye hayvan kanı akıtılmasın!
Kendi günahları silinsin, temizlensin diye hayvan kurban edenler, kötülüklerden
kurtulamazlar ki!
İnsanların geçici mutluluğu olan Hacı Bayramlarını kutluyorum!
degirmencinurettin@gmail.com
Nurettin Degirmenci
Elk. Yük. Müh.
25.10.2012

Yorumlar kapatıldı.