İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Raffi Hermon Araks İçini Döktü

Parti rozetini yakama taktıkları gün, binlerce kişi karşısında (daha o zaman Genel Başkanlık koltuğunda adının esamisi bile gözükmeyen, hissedilmeyen bugünkü Genel Başkan hakkında), (…) Kitlesel bir partide Canan Arıtmanlar da olacaktır, Kemal Kılıçdaroğlular da olacaktır, amacımız dışarıdan konuşmak, bağırmak, çağırmak yerine, içeri girip, bu partide Kemal Kılıçdaroğlu gibileri çoğaltmak olacaktır demiş ve hakikaten de kaderin cilvesiyle(!) diyelim, 29 Mart 2009 tarihi üzerinden 14 ay geçmişti ki 22 Mayıs 2010 tarihinde, Genel Başkan seçilmişti…

***
             Bir ömürde, sanal ilerici olmak yerine, sahici gerici olmak, insanı daha mutlu ediyor ve zira daha insani ise… Böyle gericilik dostlar başına! demez mi insan?
Sevgili Okurlarım…
Bir musibet, bin nasihattan aladır! diye bildiğimiz, güzel Türkçemizin veciz ifadelerinden birinden yola çıkarak, müsaade buyurursanız, biz de Beş dakikada okunacak bir köşe yazısı, bin saat sürecek nice tartışmalardan aladır! diyeceğiz…
Yerel seçim ve ulusal seçim arasında, evrensel olarak kabul edilmiş ve yerleşmiş bir anlayışı izleyerek, büyük bir fark olduğunu kabul etmiş; yerel seçimlerde aslolanın hizmet olduğunu yani ideolojik – felsefi öğelerin asgari bir öneme düştüğünü kabul etmişizdir… Bunun gereği ve daha birçok nedenlerden dolayı, belki de dışarıdan mücadele etmek yerine, içeriden, dürüstçe, açıkça mücadele edip, kendi ve bizim gibi düşünenlerin çizgisine partiyi getirebilip, demokratik bir hak ve bir görevi yerine getirmek istemiş ve CHP ye üye olmuşuzdur…
Hatta, parti rozetini yakama taktıkları gün, binlerce kişi karşısında (daha o zaman Genel Başkanlık koltuğunda adının esamesi bile gözükmeyen, hissedilmeyen bugünkü Genel Başkan hakkında), (…) Kitlesel bir partide Canan Arıtmanlar da olacaktır, Kemal Kılıçdaroğlular da olacaktır, amacımız dışarıdan konuşmak, bağırmak, çağırmak yerine, içeri girip, bu partide Kemal Kılıçdaroğlu gibileri çoğaltmak olacaktır demiş ve hakikaten de kaderin cilvesiyle(!) diyelim, 29 Mart 2009 tarihi üzerinden 14 ay geçmişti ki 22 Mayıs 2010 tarihinde, Genel Başkan seçilmişti…
Asıl söyleyeceğimize İstanbul ağzıyla ifade edersek Onu bunu bilmem veya argo ağzıyla söylerek Valla, laga luga bilmem deyip arkasını getirelim…
AK Parti nin veya AKP nin gizli ajandası vardır, uyumayın!
AK Parti nin veya AKP nin yaptığı göz boyamadır, kanmayın!
AK Parti nin veya AKP nin icraatı, cehennemi parıltılı taşlarla döşemektir, unutmayın!
AK Parti veya AKP takiyye yapmaktadır, inanmayın!
AK Parti veya AKP farklı inanç gruplarına şirin gözükmek için inanmadığı halde, bazı şeyleri mış gibi yapıyor, bunu bilin!
Ve daha nice sözleri, haklı veya haksız olarak, bugüne kadar dinledik, dinliyoruz…
Hiç ama hiç bunların doğruluğu veya yanlışlığını tartışmaya açmayacağım, asla!
Hiç ama hiç gerek yok çünkü!
Bu sözleri söyleyenler veya bu sözleri bugün ve belki de yarın gönül rahatlığıyla, inatla, sebatla, inançla söyleyebilecek olanlara, şu soruyu sormama lütfen müsaade edin:
 Cumhuriyet gazetesinde, yahu gömstermelik de olsa, neden bir tek farklı inançtan olan bir köşe yazarı yok?
Yine Cumhuriyet gazetesinde, bırakın farklı inançtanı, o… laik, sosyal demokrat, modern, Kemalist, Cumhuriyetçi vs köşe yazarlarından bir tek yahu bir tek aşağıda ZAMAN gazetesinde Etyen Mahçupyan ın yazdığı gibi bir köşe yazısı yazmıyor, yazamıyor?
Cumhuriyet gazetesinde, neden Allah ın bir tek günü bu ülkede, açıkça söylenmeyenler, yazılmayanlar hakkında, kalkıp bir tek ciddi, namuslu, dürüst, nesnel bir şey yazamıyor ve Bu ülkede ötekiler de vardır ve işte öteki diye addedilenlerin sorunları! diye…
 Yoksa…
Evet yoksa…..
Bu coğrafyada….
Fransa dan kopyaladığımız halde, hiç alakası olmayan, iki yüzlülük şaheserliğinde Laik, tırnak içerisinde sosyal demokrat, 1936 larda kalmış Kemalist, yine 1936 larda kalmış Atatürk milliyetçisi, demokrasi ve laikliğin birbiriyle harmanlanamamış olduğu Cumhuriyetçi, insan unsurunun es geçildiği ama teknolojinin ve tüketim toplumu olmayı ima eden anlamda modern, gizli değil ulu orta ajandalı, gerici değil sözde ilerici olmaktansa… gizli ajandalı, göz boyacısı, cehenneme giden yolları parıltılı taşlarla döşeyen, sürekli takiyye yapan ve hiç bir şey yapmamak yerine yapan ama bunu mış gibi yapmayı, daha mı gerçekçi, daha mı sahici ve daha mı elle tutulur, gözle görülür olmayı tercih mi edeceğiz?!….
Bir ömürde, sanal ilerici olmak yerine, sahici gerici olmak, insanı daha mutlu ediyor ve zira daha insani ise… Böyle gericilik dostlar başına! demez mi insan?

Yorumlar kapatıldı.