İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Amerika’da Din Özgürlüğü

Amerika’da anayasaya göre ifade özgürlüğünü hakkının, diğer pek çok ülkeden daha geniş olması din konusunda çeşitli görüşlerin açıklanmasına izin veriyor. Ancak bu açıklamalar büyük dinlerin mensupları tarafından bazen küfür olarak görülüyor… Amerika’daki belli başlı bütün dinler, özellikle internet ortamında saldırıya ve hakarete maruz kaldı. Ancak birçok insan bunu ifade özgürlüğü uğrunda ödenmesi gereken bir bedel olarak görüyor.

***
Amerika’da anayasaya göre ifade özgürlüğünü hakkının, diğer pek çok ülkeden daha geniş olması din konusunda çeşitli görüşlerin açıklanmasına izin veriyor. Ancak bu açıklamalar büyük dinlerin mensupları tarafından bazen küfür olarak görülüyor.
Liberal Hıristiyanların gittiği Luther Place Kilisesi’nde Rahibe Karen Brau Pazar ayini konuşmasında dünyada çok fazla şiddet olduğunu söylüyor: “Barışın hakim olduğu yerlere gitmek artık pek mümkün değil. Çünkü gazetelerdeki haberlerde dünyayı saran şiddete her gün tanık oluyoruz.”
Brau, şiddeti kınamakla birlikte, İslam dinine hakaret eden filme öfke duyan Müslümanları da anlıyor: “Belli bir açıdan bakınca, bu filmin neden bu kadar sert tepki gördüğünü anlayabiliyorum.”
Amerikalılar,  İslam ülkelerinde ölümcül protestolara yol açan “Müslümanların Masumiyeti” filmiyle ilgiyle çelişkili görüşlere sahip.
Ancak Amerika’da yaşayan Müslümanlar bile bu ülkede dine hakaret etmenin ceza almadığını biliyor.
Michigan’daki Amerika İslam Merkezi’den İmam Hasan Kazvini, Mısır asıllı Amerikalı Kıptiler tarafından yapılan filmi kınıyor: “Maalesef bu Hristiyanlar, toplumun kendilerine sunduğu özgürlükten faydalandı. Eğer başka bir ülkede yaşıyor olsalardı, belki bütün bu kargaşaya sebep olan böyle kin dolu bir film çekemezlerdi.”
Robert Destro, Washington’daki Amerika Katolik Üniversitesi’nde hukuk profesörü. Anayasanın ilk maddesinde korunan özgürlüklerden bahsediyor: “Hükümetin görevi dini kavgalarda taraf tutmak değil.”
Destro’ya göre hükümet sadece toplum düzenini tehdit eden ifadeleri kısıtlayabilir: “Eğer insanlara ‘düşüncelerin meşru değil’ demeye başlarsak, bu nerede durur? Bence, başkalarının hassasiyetlerine saygı duymalıyız demek çok kolay. Ancak hükümetlerin bunu siyasi ve dini bir baskı aracına dönüştürmesi de çok kolay.”
Luther Place Kilisesi’nde, koro üyesi Krista Martin de profesörle aynı fikirde: “Dini konularla belli kurallar koyup ‘Şunu söyleyebilirsin ama bunu söyleyemezsin’ demeye başlamak doğru değil.”
Amerika’daki belli başlı bütün dinler, özellikle internet ortamında saldırıya ve hakarete maruz kaldı. Ancak birçok insan bunu ifade özgürlüğü uğrunda ödenmesi gereken bir bedel olarak görüyor.

Yorumlar kapatıldı.