İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gaziantep III Bey Mahallesi

Leon Gostan Erarslan / leon_erarslan@yahoo.com
Bodrumdaki kahvaltı yerinden merdivenle bir kat yukarıya, Anteplilerin hayat dedikleri iç bahçeye çıkıyoruz. Buraya kurulu bir masa etrafına oturup Baron’un Ermenice bir kitaptan[i]bizlere okuyup anında İngilizceye çevirdiği Antep bölümünü dinliyoruz.

Sevgili Arkadaşlar,
Röportaj işi bitince yola koyuluyoruz. S. Asdvadzadzin’in Güneyindeki sokaktan tepeye doğru yöneliyoruz. Bu arada her yapının önünde durup yapının üstüne işlenmiş tarih veya haç arıyoruz. Acayip şekillerin ne anlama geldiği hakkında fikir yürütüyoruz. Kiminin önünde durduğumuzda kamera çalışıyor
Baron bina ve sahibi hakkında bilgi veriyor. Ben zevkle dinliyorum, ancak not tutmuyorum. Zaten bu gibi gezilerde ne not tutarım ne de foto çekerim. Bunlarla vakit kaybetmek istemem. Beni, havaya girmek daha mutlu eder.
Tepenin sonunda Amerikan Hastanesi karşımıza çıkıyor. Giriş kapısının üstündeki yazıyı okuyorum:
BÜTÜN GÜNAHLARI AF EDEN VE BÜTÜN HASTALIKLARA ŞİFA VEREN ALLAHTIR
Bu güzel hastane ve bahçesinde geziniyoruz. Kurucularının mezarlarını ziyaret ediyoruz. Bir zamanlar yetimhane olarak kullanılan binanın cephelerini inceliyoruz. Baron anneannesinin adını (Gülenya) bahçe duvarında beyhude arayıp duruyor. Bu sahnenin çok dokunaklı olduğunu söylemekle yetineyim, zira tasvir etmeye kalkışırsam sanırım iş uzayacak.
Baron’un önceki yazımda geçen “Un Bitti Din Bitti” tekerlemesini burada, bu bahçede söylemişti. Dün buradaki (Arsuz) Avedaran’cı arkadaşlarımda anladığım kadar ile çocuklara din dersi veren Pastör sonunda onlara hediyeler dağıtırmış. Giysiler, oyuncaklar ve un. Tabii hediyesini alan kayboluyor. Bunu gören İslamlar “Un Bitti Din Bitti” tekerlemesini bulmuşlar.
Tepeden aşağı iniş kolay oluyor. Hele Kiliseye yaklaşırken onun cephesini doya doya yukarıdan incelemek pek zevkli. 



Kurtuluş Camiinin avlusuna girdiğimizde namaz vaktiydi. Dışarda bekledik, bu arada davudi bir sesin makamına uygun okuduğu Kuranı Kerim’i de zevkle dinledim. Cemaat çıktıktan sonra biz girdik, içi de dışı gibi etkileyici S. Asdvadzadzin’in. Arltar’ın bulunduğu Doğu duvarında kocaman bir Türk Bayrağı asılı. Tabii Khoran sekisi kaldırılmış.
Baron kameraya konuşuyor. Özetle buraya birkaç kez geldiğini ve her gelişinde cemaatin onu iyi karşıladığını söylüyor. Konuşması hep tane tane ve zengin bir dille. Konuşmasının sonunda Ayfer hanım ondan bir dua okumasını istiyor:
Memnuniyetle söylerim. Diyor.
Size “Hayr Mer” duasını söyleyeyim. Bana dönerek:
Tun kides?
Hargav.
Sesim pek doğru olmasa da bu teklifi geri çevirme olasılığım yok. Başlıyoruz. İlk iki notadan sonra söyleyeceğimiz “Hayr Mer” in Yeğmalyan bestesi olduğunu anlıyorum. Ben Gomidas bestesini daha iyi bilirim ama elden ne gelir.
Kilisenin akustiği o kadar güzel ki, sesim bana hem doğru hem de güzel gelmeye başladı. Artık Baron’un gür sesiyle yaptığı “kreşendo’lara” ben de uyuyorum. Duamız bittikten sonra Haçımızıda çıkarttık. İşin içinden anlımızın akıyla çıkmıştık. Çok mutlu oldum.
Akşama butik otelimizin hayatında benim teklifimle bir tava yiyoruz. Bildiğimden değil ancak tavanın her türlüsünü sevdiğimden onu teklif ettim. Uzun bir bekleyişten ve lahmacun antresinden sonra “Saçma Tavamız” geliyor. Tipik Gaziantep acısı ve sarımsağı ile avcarlanmış (tatlandırılmış) bir şeyler yedik. Doymaya yakın lokmaların acılığı her seferinde dayanılmaz oluyordu. Dediler ki tavanın adındaki Saçma “serpme” anlamınaymış. Sanırım terkibine da aynı yakıştırma yapılabilir.
O gece, tüm yorgunluğuma rağmen tıpkı Kayseri’de bir gecede okuyabildiğim kadarını okuduğum SisMadyan[ii]kitabı gibi, Arevmıdahay Aşharah’dan Adana ve Hadjin bölümlerini okuyorum. Heyhat şimdi hafızamı yokluyorum da yorgunluktan okuduklarımdan pek bir şey hatırlamadığımı görüyorum.
İşin kötüsü Baron Kurtuluş camiinde yaptığımız “Hayr Mer” kayıdında ses distorsyonu olmuş. Baron yarın tekrarlamak istiyor. Ben pek yanaşmasam da Baron’u yalınız bırakmak gibi bir niyetim olamaz.
Ertesi günü camiye gittiğimizde kapılarının kapalı olduğunu gördük. Açacak bir kimse de bulamıyoruz. Hayr Mer’i tekrar söylemek Urfa Cibin köyü kilisesine kısmet oldu. Bundan sonra onu yazacağım.
Sirov
Leon Gostan Erarslan


[i]Arevmıdahay Aşkharh, Dzotsigian S. M., 1947 Nevyork
[ii]  SisMadyan; Keleshian, Misak; 1949 Beyrut

Yorumlar kapatıldı.