Leon Gostan Erarslan
Navigasyon aletim beni Arsuz’dan Gaziantep’in Hıdır Mahallesine sorunsuz getirdi. Sokağa girince sağımda görkemli S. Asvadzadzin’i hemen tanıdım. Sanırım kilisenin batı duvarının yanından geçip solumdan kalan sokağa girdiğimde, hiç kimseye sormama gerek kalmadan kalacağım Hıdırhan’ı buldum. Arabamdan inip eski bir Ermeni evinden uyarlama otelin kapısını çaldım. İçeri girdim, avluya kurulu masanın etrafındaki sandalyelerin birine oturdum, etrafıma bakındım. Evet, Ayntep’de idim, besbelli. (Foto: Antep 1934)
Derken tanıdık yapı detaylarını izlemeye başladım. Su mecraları, sarnıç (kuyu), hayat (avlu), ana binadan ayrı mutfak, avludan inen – çıkan merdivenler, temaşa zevkini çıkartırken bir yandan taze demli çayımı yudumluyordum. Geleceğimizden haberli olan kişilerin ilgi ve sevgi dolu bakışlarını üstümde hissediyordum. Antep’te Ermeni olarak bulunmak hoş bir duygu. Kilisenin hoparlöründen akşam ezanı okundu. Hürmeten konuşmama ara veriyorum.
Konuşmaya ara vermişken birden aklıma geliyor. Yahu bizim Adana’da da S. Asvazadzin var, onun da içinde bulunduğu mahallenin adı Hıdırilyas. Konuşmalardan ara bulunca bu rastlantıyı etraflıca düşüneceğim.
Antep’deki dostumuz sayın Murat Uçaner çıka geliyor. Kendisi yapı yenileme işleri ile uğraşırmış, şimdilerde vitray çalışıyor. Ayntep’i, hele bu batı Ayntep’i (1920 lerde Ermenilerin yoğun bulundukları bölge) iyice biliyor. Yine de tevazuuyu elden bırakmadan Armen Aroyan için “o benim üstadım” diyor. Şaşırıyorum, demek ki bizim baron ne kadar bilgili, hem de tüm Türkiye’deki Ermenilerin yaşadıkları
yerleri ne iyi biliyor. Yarın o gelince fazla konuşmamaya, dinemeye karar veriyorum.
Hıdır Hazretleri, zor durumlarda insanlara yardıma koşan, hemen tüm dinlerin inandığı bir aziz. Sanırım Sent Jorj, bizde de Surp Kevork. Hani şu ejderhayı mızrakla haklayan sahneleri kilise duvarlarını ve meydanları dolduran Aziz. Sanırım kilisenin bu kurtarıcılığına atfen mahallenin adı Hıdırilyas (veya sadece) Hıdır olsa gerek.
Her ne ise. Antep üstüne bu kadar az bilip bunları yazmak bile yeterince cesaret. Üç gün sürecek Antep ziyaretimiz sonunda daha bilinçli yazarım.
Sirov
Leon Gostan Erarslan
Gaziantep 1 Ekim 2012
***
Sevgili Arkadaşlar;
Sanırım birinci günün ardından Ayntab hakkında biraz fikir edindim. Burada yaşamış Ermeniler hakkında bir kanaate varmak üzereyim. Yanılacak olursam beni düzelteceklere şimdiden şükranlarımı sunarım.
Hıdırhan’ın bodrum katındaki kafede arkadaşlarımı bekliyorum. Önce sayın Ayfer Ünsal, geliyor kahvaltıya. Dün gece saat on ikide ulaşmışlar. O sırada bendeniz derin bir uykuda olduğumdan bir gürültü hissettim ancak kalkıp onlara hoş geldiniz diyememiştim. Sabahleyin karşılaşınca öpüşüp hasret gideriyoruz. Derken, benim için heyecanla Harkeli Armen Aroyan’ı bekleyiş başlıyor. Bir yandan Ayfer
Hanımla konuşurken bir yandan mahzene inen merdivenden gelecek sese kulak veriyorum. On beş sene önce tanıştığım bu şahsın şeklini şemalını hepten unutmuşum.
Baron geciktikçe gecikiyor. Bir kahve bir çay daha derken, hava da iyice ısınmaya başladı. Sormayın, mahzende bulunmama rağmen güneş, girdiği küçücük kuranglezden ensemi öyle bir yakıyor ki. Epeyi sonra Baron, elinde bir tomar not ve kitapla merdivenleri iniyor. Hemen ayağa kalkıp:
‐ Bari Luys, Baron.
Diyorum. Amacım aradan geçen süre zarfında ilerleyen Ermenicemi belirtmek. Alçak sesle yanıtlıyor.
‐ Pari Luys.
Bunun gibi, alçak sesle yaptığı kısa ve kesin bu konuşma türüne birlikte olduğumuz sürece gittikçe artan bir ilgi duyacağım.
İngilizce olarak devam ediyor. Birlikte getirdiği, eskiden Ayntab’da yaşamış Ermenilere hazırlattığı, Bey Mahallesindeki evleri gösteren haritaları masanın üstüne serip, başlıyor saymaya:
‐ Bitişiğimizdeki büyük binayı haritada göstererek: Leylekyan’ın evi.[i]
‐ Kilisenin Kuzey yanından geçen yolun köşe başındaki bina için: Vartanyans okulu[ii].
‐ Tepedeki binalar için: Hastahane ve Kilika koleji.[iii]
‐ Birinci Protestan Kilisesi[iv]
– İkinci Protestan Kilisesi.[v]
‐ Garabed Nazar Nazaretyan’ın Evi.[vi]
‐ Karamanukyan’ın Evi,[vii]
‐ Prof. Levonyan’ın Evi[viii],
‐ Cebeciyan’ın evi[ix]
‐ Surp Asdvadzadzin Kilisesi.[x]
‐ Katolik Meryemana Kilisesi.[xi]
Murat bey de Sarafyan’ınkitabına dayanarak ya onaylıyor yâda düzeltme yapıyor. Bense koyunun kaval dinleyişi gibi dinlemedeyim. Daha Protestan kilisesinin Ayntab’daki varlığı ve gücü hakkında bilgim yok.
Bu varlık ve gücü hakkında fikrin kafamdaki ilk filizlenişi Baronun alçak sesle aktardığı “Aytabsi” deyişi ile başlıyor:
‐ Un Bitti Din Bitti
Duyduğuma emin olmak için tekrarlamasını rica ediyorum:
‐ Un Bitti Din Bitti.
‐ Ermenicesi nasıl?
‐ Ermenice yoh.
Burada biraz duralım. Antep Ermenileri arasında 1850 den başlayarak gittikçe artan bir Protestan ektisi hissediliyor. Hastanenin yapımı, Kilikya Kolejinin açılması, yerel el işi ve tarım ürünlerinin pazarlanmasında sağlanan bilgi ve beceri hep Ermenileri Protestan olmaya özendirir nitelikte. Yani para kazanmak ve öğretimde onlarsız olmamış. Apostolikler de boş kalacak değil ya. Onlarında görkemli kilisesi bu amaçla yapılmış. Vartanyants bu nedenle Antebin en iyi okullarından biri olmuş. Bu yarışma Sonucu Antep Doğu’nun Atinası ünvanını kazanmış.
Artık Baron’un söylediklerini hep bu süzgeçten geçirmeye karar veriyorum. Sırası geldikçe Baron’un ağzından dökülenlerin üstüne kurt gibi atlıyorum:
Ayntebsi Ahçik Ar
Ayntebsine Ahçik Midar.
Sizden iyi Ermenice bildiğim için değil ancak bunun bir de Türkçe deyişi var:
Antepliden kız al
Antepliye kız verme.
En son deyişi Ayfer Hanımın Gaziantep Sabah gazetesinde yayımlanan yazısından aynen alıyorum, zira tekerlemeyi aklımda bir türlü tutamadım:
Bizim pire evlenecek,
Parası yok borç edecek,
Sivrisinek saz çalacak,
Tahtabiti oynayacak.
Genelde fakirliği vurgulamak amaçlı söylendiği üstüne karar kıldık.
Birinci günün izlenimleri bir bu kadar daha var. Sizleri sıkmamak için geri kalanını bir dahaki yazıya bırakıyorum.
Sirov
Leon Gostan Erarslan
Not: Bu yazıdaki kimi yer adlarını inceleme ve düzeltme inceliğini gösteren Sayın Murat Uçaner’e teşekkürler. Ekteki iki fotoyu da o yolladı.
[i]Şimdi Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Gaziantep Bölge Müdürlüğü
[ii]Yarısı yok diğer yarısı ise binanın mimarisi hakkında bilgi edinilemeyecek kadar hırpalanmış
[iii]Bahçe kapısı kilitli olduğundan göremedik. Büyüklüğünün bin kişi alacak kadar olduğunu söyledi Baron, Bazilika formunda bir binaymış. Bahçe kapısı adedi beş
[iv]1930’lu yılların ortasında yıkılarak yerine fabrika yapıldı
[v]Şimdilerde konut olan tarafı Papirüs Kafe, İran konsolosluğu olan tarafı Bağdat Kafe. İçi tezyinatı ve dış duvarları fevkalade, görmekte yarar var.
[vi]Şimdilerde Hasan Süzer Etnografya Müzesi
[vii]7 Eski yeri şimdiki Atatürk Bulvarının kuzeyindeki evlerin sırasında.
[viii]Atatük Müzesi olarak restore ediliyor
[ix]9 Şimdi Kurtuluş Camii, Tepebaşı Mh. Cami Sk 27000 Gaziantep Türkiye Batı Duvarının fotosu N37,060295; E37.375088 koordinatından çekildi.
[x] Şimdi Ömer Ersoy Kültür Merkezi.
[xi]Kevork Sarafyan; Badmutyun Antabi Hayotz Vol 1 & 2; Los Angeles 1953
Yorumlar kapatıldı.