İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İstanbul Basın Tarihinde (1830-1914) Rum Yayıncı ve Gazeteciler Sergisi Açılış Töreni

Yurt dışında yaşayan İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Nikolaos Uzunoğlu’nun konuşması

Sayın Patrik Hazretleri ve saygıdeğer katılımcılar,    
         Bu serginin  Basın Müzesinde, talebimizi sevinçle kabul ederek açılmasını mümkün kılan,  Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sn. Orhan Erinç’e, Genel Sekreter Sn. Sibel  Güneş’e ve Yönetim Kuruluna teşekkürlerimizi sunuyoruz.  Ayrıca Basın Müzesi Müdürü Sn. Saadet Atalay’a ve personeline cabaları için çok teşekkürler.
      
        Sergi iki asır evvel başlayan ve bir asır süreli devirde İstanbul Rum basının tarihini tanıtmayı amaçlamaktadır. 1830’larda başlayan bu dönem gazete yayıncılığının günlük bir olay olarak oluştuğu ve basının kamu oyunu etkilemesi açısından önemli bir devirdir. Rum basının özeliği önemli siyasi ve rejim değişikliklerin yer aldığı süreçlerde olaylarla doğrudan ilgilenmesidir. Tabii ki bu devirde yayınlanan Rum gazeteleri arasında önemli farklılıklar görülmektedir. Vizantis gazetesi gibi  en eski gazeteler bugün muhafazakar diyebileceğimiz geleneksel görüşleri savunan taraftan olup, batıdan gelen ideolojilere dikkatli ve çekingen tutum göstermişlerdir. Bunun aksi istikametinde Osmanlı millet sistemi kapsamında, Avrupa’dan gelen halkın yönetime katılım görüşlerini destekleyen Neologos-Yeni Söz gazetesi,  uzun süreli ciddi bir gazetedir.
  1 nci ve 2 nci Meşrutiyet devirlerinde İstanbul Rum basını geniş çapta gelişen olaylara katılmış ve yansıtmıştır. 1 nci Meşrutiyet devrinin önemli siması Teodor Kasapis’in hayat hikayesi çok ilginçtir. Kayserili doğumlu Rum Kasapis, İzmir’e amcasının mağazasında çırak olarak çalışırken, oğul Aleksander Duma ile tanışır. Kasapis zekası ve dürüstlüğü ile onun ilgisini çeker  ve Paris’te eğitim almak için onun desteği ile gider. Tahsilini bitirdikten sonra İstanbul’la dönerek gazeteci olarak çalışmaya başlayarak mizah yayınları ile meşhur olur. Hatta Fransızca “Reformlar ve Garantiler”  konulu bir kitabı İstanbul’da yayımlamıştır. Hacıvat ve Karagöz’u içeren bir karikatür yüzünden Sultan Abdulhamit’in gazabına uğrar ve ondan sonra Fransa’ya kaçmaya mecbur kalır. Paris’te Namık Kemal ile tanışır. Bir süre sonra Sultanın afından sonra Yıldız sarayında tercüman olarak çalışır.
  Serginin açıkça ortaya koyduğu gerçek Rum unsurunun Osmanlı İmparatorluğunun çağdaş ve güçlü bir devlet olmasını yüksek derecede istediğidir. Rum gazetelerinin alakadar oldukları konular çeşitliği açısından çok ilginçtir. Günlük siyasi konulardan başka, çocuk, kadın, bilim mecmualarının yayınlanması dikkat çekicidir. Ekümenik Patrikhanenin Kilisenin Gerçeği mecmuası Patrikhanenin Rum toplumunda önemli rolünü göstermektedir.
  Sergi yurt dışında isteklerine tamamen karşı olarak yaşamaya mecbur kalan İstanbullu Rumların Cemiyetlerinin oluşturduğu Federasyon tarafından hazırlanmıştır. Bu serginin açılması da,  bu Toplumun İstanbul’u ve Türkiye’yi unutmadığını göstermektedir. Federasyonumuz, bütün  kıtalarda yaşayan İstanbullu Rumların birleştirici temsilcisi olup, son iki buçuk yıl T.C. Hükümeti ve Ana Muhalefet Partisi ile içerikli görüşmeler ve temaslarda bulunmaktadır. Bu görüşmelerde konuşulan en önemli konu, geçmişte vuku bulan haksızlıkların neticelerinin giderimi için herkes tarafından gereken adımların atılmasıdır. Tabii ki zaman ekseni ters çevrilemez, ama T.C. Kanunlarını ve Anayasasını vahim derecede ihlal eden geçmişin haksılıkların en yüksek derecede tedavisi mümkündür. Bu konuları söylediğim gibi merci makamlarla olumlu ve umutlu bir ortam içinde konuşmaktayız. Şu noktada müsaadenizle söylemek istiyorum ki maalesef geşmişte İstanbul basını 1950-90’larda çok ender olarak yapılan haksızlıklara karşı tepki göstermiştir. Hatta bazan haksızlıklarla yolu açan yayınlar yapılmıştır. Bunun için sayın basın mensuplarından bizimle konuşarak fikirlerimizi objektif bir şekilde yansıtmasını diliyoruz.
    Tabii ki şunu söylemek gerekliğini duyuyorum :    bizde Rum toplumu olarak 1950-90’larda gelişen baskıları yalnız bize özen olduğunu algılıyorduk. Gerçekte şimdi anlıyoruz ki Toplumumuza karşı gelişen baskılar bütün T.C. vatandaşlarının sıkıntıları olan uygulamalar ile aynı sebeplerden kaynaklanıyordu. Önemli olan kanun devletinin-rule of law – mutlak derecede güçlenmesi ve uygulanmasıdır.
  Konuşmamı bitirirken bu Serginin hazırlanmasında büyük cabalar veren sayın bayan Elizavet Kovi’ye  ve sayın bay Grigor Keşışoğlu’na en sıcak teşekkürlerimizi sunmak istiyorum.
     

***
İSTANBUL BASIN TARİHİNDE (1830-1914)
RUM YAYINCI VE GAZETECİLER
Sergi içereği Yurtdışındaki İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
29/9 – 11/10/2012
Th.Kasapis’in Çıngıraklı Tatar Gazetesinden Karikatür 1289/1874
1
Türkiye Basın Tarihinde İstanbullu Rum Yayıncı ve Gazeteciler Tarihi Giriş Bu sergi, İstanbul’da yayınlanan
ilk gazeteler dönemi ve 1’nci Dünya Savaşı başlangıç yılları arasında yaşayan Rum editör ve gazetecileri içeren İstanbul Rum basınını kapsamaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nda basın alanında atılan ilk adımlard
a
Rum yayınlarını bulabiliriz. 
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İlk Türk gazeteleri 1830 yılında Mehmet Ali Paşanın Mısırda yayınladığı “Vakayi- i Mısriye” ile Giritte yayınladığı “Vakayi-i Giridiye” gazeteleridir. Devletin ilk resmi gazetesi
1831 yılında yayınlanan “Takvim-i Vakayi” gazetesidir.
İlk Rum gazetesi 1831 yılında İzmirde “Filos ton Neon“(Gençlerin Arkadaşı) adı ile yayınlandı. İstanbulda
ilk Rum yayını 1833 yılında yayımlanan “İ Melisa tu Vosporu” (Boğazın Arısı) adlı bir mecmuadır.
2
İlk Rum Gazeteleri – İstanbul’un ilk Rum gazetesi “Tilegrafos tu Vosporu” (Boğazın Telegrafı) 1843 yılında
yayınlanmıştır. – 1876 yılında Meşrutiyetin ilanı ile İstanbulda yayınlanan 47 gazetenin dağılımı şu şekildedir:
13 Türkçe, 9 Rumca, 9 Ermenice, 7 Fransızca, 3 Bulgarca, 2 Ladino-Yahudice, 2 İngilizce, 1 Arapça ve 1
Almanca. İstanbullu Rum yayımcılar 19 uncu yüzyıldan günümüze kadar olan süre zarfında mecmualar haricinde 160 adetin üstünde gazete yayınlamıştır .
– Bunlardan takribi 40 adeti Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonraki dönemde yayınlanmıştır.
– Rum Basınında yayınlanan ana konular: politik, edebiyat, kilise, kadınlar, çocuk, işçi, kırsal ve ticari konulardır.
– Rum yayıncılar, gazetelerini Türkçe, Rumca, Karamanlıca, (Yunan alfabesi ile Türkçe) haricinde, iki dilli
(Rumca-Türkçe) ve çok dilli 1nci Meşrutiyetin ilanı olarak yayınlamıştır 3 Basın Özgürlüğü ve Rum Basını
– Osmanlı İmparatorluğu döneminde yayınlanan ilk gazete baskılarından sonra zaman zaman basına yasaklar ve sansürler konmuştur.
– Rum Basını tüm yasaklara rağmen özgürlüğün, demokratik hakların ve Batı Aydınlanmasının yayılmasına önemli katkıda bulunmuştur.
– Rum gazeteciler, İmparatorluktaki diğer meslektaşlarının yaptığı gibi kovuşturulmaktan kaçınmak için Sultanlık rejimine bağlılıklarını ilan eder, tüm eleştirilerini Hükümet yetkililerine dönük yaparlardı.
– Bununla birlikte, yetkililer birçok kez Rum editör ve gazetecilere, para cezaları, hapis cezaları, sürgünler, gazetelerinin geçici kapatılması ya da yasaklanması gibi cezalar dayatmıştır.
– Basın özgürlüğünü savunan Editörler ve gazeteciler arasında Theodore Kasapis önemli bir konumdadır.
Rum Editör ve gazeteci Kasapis, 1877 yılında “Hayal “ ve “Momos gazetelerinde yayınladığı Sultan Abdülhamiti hicveden bir karikatür vesilesi ile “Basın Kanunu” ile cezalandırılan ilk gazetecidir.
4
Sansür Zorlukları
– Devlet yasakları ile karşılaşan Rum yayıncı ve editörler,
yayıncılık alanındaki çalışmalarına devam edebilmek için
genellikle gazetelerinin başlıklarını, editörlerinin isimlerini
değiştirmek, başka gazete ismini veya gazeteyi başka bir sahibi
varmış gibi gösterip yayımlamak sureti ile çeşitli yöntemlere
başvururdu.
– Bu yaklaşımın bir örneği yetkililer tarafından kovuşturulduğu
için başlığını yedi kez değiştirmek zorunda kalan “Politiki
Epitheorisis” gazetesidir.
– 1858 yılında Tanzimat döneminden Birinci Dünya Savaşına kadar
olan dönemde yetkilileri en çok rahatsız eden yayınlar, basında
hiciv içeren karikatürler ve mizahi yayınlar idi.
– Rum Basını tümüyle ve bütün gücü ile Osmanlı İmparatorluğu’nun
bütün vatandaşlarının eşitliğini öngören anayasa reformlarını
desteklemiştir.
5
Ο Τηλέγραφος του Βοσπόρου και η Βυζαντίς
Boğaziçi Telegrafı ve Vizantis
Edebiyat ve haber gazetesi olarak
1843 yılında Babıalinin yüksek
memuru vazifesinde çalışan Kapadokya
kökenli Konstantin Adosidis
tarafından kurulmuştur. Gazete 1857
yılında İzmirli gazeteci Dimitrios
Ksenis tarafından kurulmuş olan
Vizantis gazetesi ile birleşerek yayınını
bir süre “Boğaziçi Telegrafı –
Vizantis” olarak sürdürdü. 1904 yılından
sonra “Vizantis” adı ile yayınlanmaya
devam etti. Bu uzun ömürlü
gazetenin baş yazarları arasından en
önemli olanlar İ. Georgantopulos, İ.
Tantalidis, Platon Rotas, H. Samarcidis
ve Yorgo Papadopulos’dur.
6
Boğazici Telegrafı – 18 Şubat 1856
Hattı Hümayün 1856
Osmanlı İmparatorluğunun
Hristiyan ve Diğer Uyrukları
hakkında Hattı Hümayun
Şanlı Vezirim Azam Mehmet-Emin
Ali Paşa …. Yüce Allahın benim
korumamın altında bulunmasını
tayin ettiği bütün uyruklarımın
mutlu olmasını temin etmek benim
tahta çıktığımdan beri en birinci
görevimi teşkil etmiştir …. Allahın
yardımı ile milletlerimin ve hüküm
ettiğim devletin kuvvetlenmesini
sağlayacağım … Yüksek mütefiklerimin
teşviki ile bütün uyruklarımın
mutluluğunu artırmak için
bütün uyruklarımın eşit vatandaşlık
bağları ile yaşaması ile Devletimin
mutluluğunu artırmak istiyorum ve
bunun için aşağıdaki kararları
aldım…
7
Boğaziçi Telegrafı 13 Aralık 1852
Halep’te son zamanlarda vuku
bulan çok üzücü olayların sebebinin
bilgisizlik ve cehalet olduğundan
hiç kimse şüphe edemez.
Aynı zamanda bu olaylardan biraz
da teselli bulmak mümkündür.
Uçsuz bucaksız Osmanlı topraklarında
yaşayan her türlü aralarında
iyi ilişkileri olmayan çeşitli
halkların şu anda çok ilgili ve cesur
olan Hükümetin idaresi altında
önyargılarını ve kötü alışkanlıklarını
bırakmaları gerekmektedir. Tabii ki
bu kolay olmayan bir meseledir.
Bu gün Devleti yöneten aklıselim
Hükümetin medeniyet ve irfanlık
yolunda hayata geçireceği reformlardan
önce İmparatorlukta yaşayan
değişik halkların arasında barışı
sağlaması gerekmektedir. Halep ve
Bosnada meydana gelen olaylar şunu
gösteriyor ki bazı halklar halen eski
alışkanlıklarına devam etmekte ve bu
günün halksever Hükümetine karşı,
şiddet davranışlarında bulunmaktadır.
Hükümet masum halkı bu unsurlardan
korumalıdır.
8
Mareşal Ömer Paşa Osmanlı akserlerine şu bildiriyi
yayınladı: Düşmanımıza karşı sabit ve yiğitçe
savaşırken ondan öç alıp kellenizi ve ruhumuzu
özveriyoruz. Kuran-ı Kerime bakarak yemin
verdiniz. Siz Osmanlısınız ve eminimki kendinizi,
kellenizi ve ruhunuzu Din ve Hükümet uğruna feda
edeceksiniz.
Eğer aramızda harpten korkan biri varsa,
şimdiden açıkça söylesin, çünkü böyle korkak
insanlarla düşmana karşı çıkmak çok tehlikelidir.
Korkanlar hastahanelere ve başka hizmetlere
gönderilecektir. Ancak düşmandan korkarak kaçan
olursa kurşuna dizilecektir. ….Bu onur hisleri olan
Askerler bu fikirleri düşünmeli ve ona göre hizmet
etmelidir. Allah bizi korusun.
Taksim Askeri okulunda bu ayın 3’nde
düzenlenen mezuniyet töreninden sonra Askeri
Mühendislik ve Tibbiye mekteplerinde düzenlenen
mükafat imtihanı ve ödül verme töreni de
Sultanın katılımı ile gerçekleştirildi. Mühendislik
mektebinde okutulan dersler: Arapça, Farsça
ve Fransız dilleri, Matematik ve Geometri,
Cebir, Optik, Yüksek Matematik, Mimarlık,
Topografi, Askerlik, Balistk, Siper yapma,
Astronomi, Yol yapımı, Coğrafya ve Askeri
Tarih dersleridir. Tıbbiiye’den 36 öğrenci
mükafat aldı, 14 doktor ve 15 cerah mezun
oldu. Doktorların arasında 4 Rum, 1 Ermeni ve
mevcuttun ötesi Müslüman vardır. Cerahlar
arasında ise bir Ermeni olup diğerleri
Müslüman’dır.
9
Βυζαντίς-Vizantis-1876
seçilmiş haberler
29 Ocak 1876 – Resmi Duyuru: Osmanlı
İmparatorluğunun Müslüman veya
gayrımüslüm, ayrımsız tüm yurttaşları
bundan böyle devlet ve vakıflara ait
ekinebilir arazilerde mülkiyet hakkına
sahip olabilirler. Arazi ve taşınmazların
devir işlemleri için hazırlanan yeni özel
yasada Müslüman veya gayrımüslümler
için eşitlik ilkesi öngörülmüştür.
12 Şubat 1876 – Hacı adaylarının
seyahati: Hacı adaylarının Mekke ye gidiş
ve dönüşleri en iyi şartlarda sağlandı.
Sayıları 150.000 civarında olan Hacıların
Mekkede kalış ve seyahat süreleri
zarfında sağlık koşulları, güvenlik
sorunları çok düzenli ve mükemmeldi.
– Antik dönemlere ait tapınak keşfedildi:
Marmara denizinin doğu yakası sahilinde
Kadıköyün 4 mil açığında Antik
dönemlere ait bir tapınağın büyük bir
bölümü keşfedildi. Tapınağın dört sütuna
dayanan bir cephesi ortaya çıktı. Zemini
zayıflatan fırtına neticesinde dalgalar
tarafından keşfedilen tapınak yerin 8
metre derinliğinde bulunuyor. Üsküdar
valisi arkeologların yöreye gitmesini
istedi
10
Βυζαντίς-Vizantis
1876-Günlük Haberler
23 Mart 1876 – Gayrımüslümlerin
devlet dairelerine tayini: Yeorğaki
Efendi daha önce o mevkiye
hizmet veren M. Aristarhosun
yerine, Girit Vilayetin genel yönetiminde
Βaşdanışman olarak
Girite tayin edilmiştir. Ayrıca Miri-
Miran rütbesine terfi etmiştir.
1 Nisan 1876 – Girit köylüleri
Babıaliden borçlarının affını
istiyor: Üç Müslüman ve üç
Hristiyandan oluşan bir delegasyon
Veziri Azamı ziyaret etti
ve 500.000 Türk lirasına varan
borçlarının silinmesi talebinde
bulundu. Delegasyon Girit’ten ayrılacağı
zaman Girit valisi yerinde
olmadığı için köylülerin verdiği
vekaletleri Girit Mitropoliti aziz
Sofronios imzaladı.
19 Nisan 1876 – Rum asıllı
önemli bir devlet adamının
cenaze töreni: Samos adasının
eski Hegemon Valisi ve şimdi
Bayındırlık kurulu başkanı olan
Musuros Pavlaki Bey aniden
hayatını kaybetti. Devletin
diğer resmi dairelerinde de
hizmet gören Pavlaki Beyin
cenaze törenine Ekümenik
Patrik, Kutsal Sinod üyeleri,
İngiltere, Yunanistan büyükelçisi,
Rusya büyükelçiliği üst
düzey temsilcileri, İran büyükelçiliği
birinci sekreteri, Babıali
üst düzey görevlileri ve daha
birçok kişi katıldı.
11
Βυζαντίς – Vizantis
1876- İstanbul haberleri
3 Mayıs 1876 – Gazete o yıllarda
Müslüman ve Hristiyanlar arasında
“gülünç olarak nitelendirebileceğimiz bir
gerilimi tasvir ediyor” … Veziri Azamın
yerleşme töreni haberi bilgisini alan
softalar gruplar halinde Medreselerden
koşarak çıktı ve Sirkeci iskelesinde
toplandı. Kapalıçarşı ve etrafında çalışan
Hristiyanlar onların toplu bir şekilde hareket ettiğini görünce
kendilerine hücum edeceklerini sanarak korku içinde dükkanlarını
terk edip etrafta bulunan Han ve kahvehanelere sığındı. Bu
koşuşmayı gören softalar Hristiyanların kendilerine hücum
hazırlığında olduğunu zanetti. Bir süre sonra olay açıklığa kavuştu,
yanlış anlaşılma giderildi ve herkes saklandığı yerden çıkmaya
başladı …”
12
Βυζαντίς – Vizantis
S. Abdülaziz’in vefatı ve S. Murat
Ekümenik Patriğin olmadığı zamanlarda alışıldığı gibi
sözü Ermeni Patriği aldı. Sultanı tebrik ettikten sonra
Hristiyan cemaatların tahta olan sadakatini dile
getirdi –25 Mayıs 1876:Taksim kilisesi Aya Triada da
bayram ayininden sonra başpapazlar Sultan Murad
için dualar okudu. Ayin sonrası Episkopos ve papazlar
dini giysileri, dini sancakları, görkemli fanusları ile
onları izleyen büyük Hristiyan Ortodoks kalabalık
eşliğinde bir merasim kıtası oluşturdu ve askeri
kışlanın önüne giderek Sultan Murad için tekrar
dualar okudu. Törenin onuruna, kışlanın önünde saf
düzenine dizilen bir askeri birlik selam durdu. Albay
Mehmet Bey Episkopos ve papazlara teşekkür etti ve
Ortodoks dünyasının dualarını Savunma Bakanlığına
ileteceğini vaad etti .
20 Mayıs 1876 – Sultan Murad tahta çıkma
töreninden sonra büyük bir resmiyetle Osmana
ait kılıcı kuşanma töreni için Eyüp Camiiye
gidecektir . Bu tören Osmanlı imparatorlarının
askeri iktidarını sembolize eder.
– Veziri azam Mehmet Rüştü Paşa ve Babıalinin
diğer bakanları Sultan Murad ile birlikte tahtan
indirilen Sultan Azizin annesinin mühürlenmiş
odasına girdiler. Değerli eşyalar ve her birini on
kişinin ancak taşıyabildiği 10 adet sandığı teslim
aldılar. Sandıklarda altın olduğu varsayılıyor.
Herşey Maliye bakanlığına teslim edildi. Rum
milletinin ulusal önderleri Yeni Sultanın huzuruna
çıktı. Hasta olan ve törene katılamayan
Ekümenik Patriği Kapı Kehayası Stavrakis
eşliğinde Kutsal Sinod episkoposları temsil etti .
Sultan Abdul-Aziz
Sultan Murat V
13
Βυζαντίς-Vizantis-1876
Kanuni Esasın İlanı
-31 Mayıs 1876 -Türkiyenin Yeni Anayasası: –
Türk gazeteleri anayasa reformu ve Millet
Meclisi kurulmasından söz ediyor Birçok gazete
yeniden yapılandırılmaya destek veriyor .
Sadece “Vasiret ” çekincelerini ifade ediyor ve
şeriatın uygulanacağı , Türklüğün öne çıkacağı
bir Millet Meclisine destek vereceğini söylüyor .
– Sultan Darphaneye yeni para yapılması için ,
bir miktar gümüş altın eşya ve takı yolladı .
– 1 Haziran 1876: Mithat Efendi Af edildi- Daha
önceki iktidarın tutukladığı ve Rodos adasında
hapis yatan siyasi tutuklular Mithat Efendi,
Tevfik Bey ile diğerleri af edildi .
Sultan Muradın tahta geçmesi Giriti sevince
boğdu. Müslümanların sevinçten attığı silah
sesleri Hristiyanları korkuttu ve evlerine
kapanmalarına sebep oldu. Girit valisi şehre
geldi vatandaşların tehdit edilmediğini anlattı .
8 Haziran 1876-Gayrımüslümlere asker vergisi :
Babıalinin aldığı karara göre 15 ile 75 yaşı arası
olan tüm Gayrımüslüm erkek vatandaşlar asker
vergisi verecektir. 5000 kuruş 180 vergi mükellefine
bölünecek yani her erkek 27 kuruş 30 para
ödeyecek. Gayrımüslüm cemaatler verginin 15 il
75 yaş arası uygulamasından dolayı memnuniyetlerini
bildirdi. Zira bu güne kadar olan uygulamada
yaş tahdidi yoktu ve her erkek bebeklik
çağından ihtiyarlığına kadar vergi ödüyordu. Rumların Osmanlı
ordusuna katılmasını
teşvik için vaaz veren
Papaz (1910)
14
Sultan Abdulhamit’in tahta çıkışı
8 Temmuz 1876 – Softaların Hristiyanlara bildirisi: Medreselerde okuyan
softalar ülkenin düşmanlarını hezimete uğratmak için ordunun yedek
sınıflarına katılacaklarını Hristiyanlara bildirdiler ve gönüllü olarak katılıma
iştirak etmeye davet ettiler : “.. Dinimiz hayatınızı , onurunuzu ve mal
varlığınızı sanki bizimki imiş gibi savunmamızı emreder. Sizin dininizde bu
yok . Böyle olmasına rağmen sizlerin bizimle birleşerek ortak vatanımızı
savunmaya davet ediyoruz. Eğer bizimle birleşirseniz şükran ve minnet
duygularımızı ifade edeceğiz……..
20 Αğustos 1876 – Sultan Murad’ın istifa etmesi, yerine Abdülhamit’in
geçmesi ve tahta çıkma töreni tüm detayları ile anlatılıyor.
Ekümenik Patrik kutsal Sinod ve Ulusal kurul üyeleri eşliğinde ve diğer
ulusların liderleri ile birlikte, Sultan Abdülhamiti tebrik etme ve dualarını
sunmak için Dolmabahçe sarayına gitti.
Sultan, her gün çeşitli lisanlarda yayınlanan gazetelerden birer nüshanın
Basın bürosuna yolanmasını emretti.
14 Ekim 1876 – Üç Ermeni gazetesinin halkın düşünce ve moralini tahrik
ettiği suçlaması ile yayınlanması yasaklandı. “Mecmuayı Havadis”,
“Hayrenik” ve “Ararat ” gazeteleri
15
Birinci Meşrutiyet Devri
Galata köprüsü kulanımdan geri çekildi.
Galatanın yeni demir köprüsü sağlam
olmadığından dolayı işe yaramıyor. Dolayısı
ile sökülmesi ve tersaneye sevk edilmesi
kararlaştırıldı
30 Kasım 1876 – Rusya ve Türkiyede ikamet eden Hristiyanlar:
Avrupanın bazı gazeteleri Rusyayı sadece Slav kökenli vatandaşların
durumunu iyileştirmeye çalışmakla itham ediyor. Maksat ne
Türkiyenin ne de diğer Hristiyanların durumunu düzeltmek değil
deniyor. Yarı resmi bir gazete olan Bismark’ın yayınına göre Rusya
Türkiyede ırkçılığa dayanan bir siyaset güdmediğini Avrupaya
ispatlamalıdır .
13 Aralık 1876 – Osmanlı Anayasası ilanı: “.. Veziri azam Hazretleri
önce İmparatorluğun Anayasa metnini onaylayan Hattı okudu.
Akabinde bu eşi görülmemiş olay, İmparatorluk gemilerinden 101
top atışı ile İmparatorluğun halkına ilan edildi. Anayasanın ilanını
Babıalideki bakanlığın genel reformları takip etti. Bu reformlar
arasında yapılan yeni yasalarda gayrımüslim halkın bakanlıklara
tayini gibi kurumsal ilaveler de yer aldı ….”
16
İlk Osmanlı Anayasasının
Basında Yankıları
16 Aralık 1876- Dikkat İkaz: Osmanlı Anayasası Türkçeden
Fransızca ve Yunancaya resmi olarak çevirildi, nitelikli kağıt üzerine
basıldı ve Vizantis gazetesi basımevinden çeyrek mecidiye fiyatında
satışa çıkarıldı.
Sultan Hazretleri, Kanuni Esâsi – Anayasa ile İmparatorluğun istinasız
tüm vatandaşlarına eşit derecede yasal hak ve hürriyet bağışladığı
için bundan böyle herkesin gazeteler vasıtası ile fikirlerini açıklama
özgürlüğü vardır.
21 Aralık 1876- Osmanlı Anayasası ve Avrupa Basını : İstanbul’da
düzenlenen konferansta Türkiye için siyasi ve idari değişiklikler talep
eden ülkelerin gazeteleri ilan edilen Osmanlı Anayasasını olumlu ve
iyimser karşılamadı .
«… Yarı resmi “Petrupolisin sesi” gazetesi “Osmanlı Anayasası yeni
bir şey ihtiva etmiyor ” diye yazdı ve Müslüman nüfusun hakim
olduğu Anadoluda Hristiyan ahali yeni anayasadan faydalanamıyacak
diye devam etti.
Brükselin “Kuzey” adlı gazetesi de buna benzer görüşler beyan etti .
Osmanlı Anayasasını, Mısırdaki Millet Meclisi kurulma girişimi ile
kıyasladı ve sanki falcıymış gibi Anayasanın vaad ettiği hatta
işkencelerin kaldırılması gibi hiç bir reformun hayata geçirilemiyeceği
kehanetinde bulundu …” .
17
Vizantis gazetesi 1877
– 3 Ocak 1877 – Veziri azamın Patriği ziyaret etmesi:
“..Dün Pazar günü durumların değiştiğini gösteren bir ilk
yaşandı. Veziri azam Hazretleri Ekümenik Patriği ziyaret etmek
için patrikhaneye gitti. Yanılmıyorsak İstanbulun alınışından
sonraki uzun süreçte bu ziyaret bir ilktir. Ziyaretten daha önce
haberdar edilen Patrikhane bu olağanüstü durum için
görkemli ve onurlu bir karşılama töreni hazırladı …. Veziri azam
Hazretleri yaptığı konuşmada bu güne kadar ihmal edilen bu
ziyareti yapmaya borçlu olduğunu dolayısı ile görevini yerine
getirdiğini söyledi. Sultan Hazretlerinin, yeni Osmanlı Anayasası
ile tüm tebaanın hiç bir ırk ve din farkı gözetilmeden aynı
bayrak altında yaşayacağını ilan ettiğini de ilave etti …”
– 14 Μart 1877 – Osmanlı Millet Meclisi Milletvekileri:
“İstanbuldaki Milletvekili sayısı 85 kişidir. Bunların arasında 45
Müslüman, 17 Rum, 10 Ermeni, 8 Slav ve Bulgar, 3 Hristiyan
Arap ve 2 Musevi mevcuttur. Bağdat, Trablus, Bengazi ve
Basra’dan gelecek olan Milletvekileri bekleniyor..”.
– 15 Μart 1877- Madalya verilme töreni: ”İmparatorluk
kararnamesi ile savaş gemisi Olga fırkateynin kaptanı, Deniz
Kuvetleri subayı Yunan asıllı Konstantinos Hacı Kiriakosa,
geçen Aralık ayında Paksos adası açıklarında batan Osmanlı
fırkateyni “Nasr–ul Aziz’in” mürettebatını kurtarmak için
gösterdiği büyük azimden dolayı üçüncü sınıf Mecidiye
Madalyası verilmiştir “.
18
Vizantis gazetesi Mart 1877
21 Μart 1877:- Bir Karikatür için açılan dava: İmparatorluk
Hükümeti geçen hafta basın özgürlüğünü bağımlı olarak
gösteren bir karikatürü için Mizahi “Hayal” gazetesi yayımcısı
ve başyazarı Teodoros Kasapis alehine açtığı davanın
mahkemesi görüldü. Mahkeme Kasapise üç yıl hapis cezası
verdi . Karar suç ile orantısız bulundu ve üzüntü ile karşılandı.
Sultan hazretlerinin mahküm gazeteciye hoşgörü zerafetini
göstermesini ve af etmesini umuyoruz.
18 Μart 1877-Kağıt paraların değiştirilmesi : Hükümet ,
çeşitli lisanlarda gazeteciler aracılığı ile yıpranmış kağıt
paraların sahiplerinin Maliye Bakanlığının Vezne Dairesine
giderek eskileri yeni bankanotlarla değiştirmelerini ilan etti.
Hükümet, kamu hizmeti veren dairelerin eski bankanotları
almadığı bahanesi ile alım satım yapan bazı kişilerin eski
bankanotları değerinden düşük bir fiyata aldığı bilgisini aldı ve
bundan dolayı bu İlanı gerekli buldu.
19 Μart 1877-Bilindiği gibi alınan karar sonucunda kamuda
çalışanların atları orduda kulanılmak üzere Savunma
Bakanlığına teslim edildi. Bundan dolayı Babıalideki bakanlar
vatanseverlik örneği verdi ve atlarını emsal teşkil etmesi için
derhal teslim ettiler. Bundan böyle görevlerine yürüyerek
yada kiraladıkları arabalarla gidecekler. Sultan Hazretleri Dış
işleri bakanının görevlerinin yoğun olması nedeni ile sarayı sık
ziyaret etmesi ve yabancı temsilcilerle buluşması
gerektiğinden cömertçe davranıp bakana saray ahırlarından
iki at hediye etti .
19
Vizantis 1877-78
Osmanlı – Rus Savaşına doğru
25 Temmuz 1877- Fransız gazetesi “Stambul” Basın
bürosunun aşağıdaki kararı ile süresiz olarak kapatıldı: “
Stambul gazetesi savaş hakkında asılsız, kamuoyuna
rahatsızlık ve korku veren haberler yayınladığı, Basın
Müdürlüğünün, ülkenin gerçek çıkarlarının saptırılması
yönünde yazılar yazıldığı yönündeki mükerer uyarılarını
dikkate almadığı için Savaş konseyinin 19-31 Temmuzunda
aldığı kararın 20 Nisan günü tebliğ edilmesi ile kapatıldı. Bu
karar gazetenin sahibi Lafan Hanlıya tebliğ edildi.
25 Temmuz 1877- Kenti ve kamu güvenliğini korumak
amacı ile Başkentte Müslüm ve Gayrımüslüm tebaadan
oluşan Milli muhafız ordusu kurulması haberi yayıldı.
Adalet Bakanlığı memurları Veziri azamdan kurulacak olan
yeni taburlara katılmak için dilekçe verdi ve izin istedi.
15 Ekim 1877- Rum doktor A. Zoiros albay rütbesi ile
Karadağda savaşan İmparatorluk ordusuna refakat etti,
askerlerin uğraşları ve karşılaştıkları tehlikelere ortak oldu.
Sultan Hazretleri tarafından Gülhanede bulunan İmparatorluk
Kliniğine profesör tayin edildi.
5 Kasım 1877- Babıali, Erzurum Ermenilerinin, Gazi Muhtar
Paşa komutasındaki İmparatorluk ordusunun şehirde zafer
kazanması için gösterdikleri övgüye laik davranışlarını övdü
ve Ermeni Patriği Narsi beye takdirlerini ifade ettiğini
açıkladı …
20
Vizantis 1877 Kasım
-5 Kasım 1877- Eski Gümrük müdürünün
oğlu hakkındaki suçlamalar asılsız çıktı ve
genç adam serbest bırakıldı . Ali Bey , yurt
dışına kaçmayı başaran gazeteci ve yayıncı
Teodoros Kasapis ile mektuplaştığı gerekçesi
ile suçlanmış ve hapsedilmişti. Aldığımız
bilgilere göre Kasapis şu an Paris’te yaşamaktadır.
-20 Kasım 1877- Ekümenik Patrikhanenin Kutsal Sinodu ile
Rumların ulusal kurulu ortaklaşa yaptığı toplantıda
gayrımüslümlerin Osmanlı ordusuna katılıp askere gitmesi
yönünde çıkartığı Bakanlık tezkeresini görüştü. Rum
Ortodoks camiasının dini kurumu bu kararı memnuniyetle
karşıladı ve Ekümenik tahta bağlı Ortodoks din adamlarını
tebaanın katılması yönünde bilgilendirileceğini açıkladı.
-23 Kasım 1877-Yerel ordunun geçici komutanı Ömer Fevzi
Paşa bölgesel yönetimlerden 5 önde gelen “ayan” diyebileceğimiz
gayrımüslüm kişinin bölgede meslek ayırımı yapılmadan,
vilayet veya ilde yerleşik olması gözetilmeden 20 ile
40 yaş arası gayrımüslümlerin sayımını yapmasını istedi.
Sayımın maksadı Milli muhafız ordusuna katılım olarak
açıklandı.
– Ömer Fevzi Paşa bildirisinde bölgesel yönetimlerin “muhafız
ordusuna katılan gayrımüslümlere nitelikleri ölçüsünde
onbaşı veya çavuş rütbesi verilmesini” de yazdı
21
Ο Ανατολικός Αστήρ – Doğunun Yıldızı
Doğunun Yıldızı 1861 yıllının sonlarında Fener Rum Mektebi
Kebir Okulunun öğretmenleri Ioanni Filalithis ve Vasil
Kalifrona tarafından yayına başlamıştır. Konstantinos Fotiadis
bey yazarları arasında idi. Yayınını 1864 yıllına kadar
sürdürmüş ve 1877 yıllında yeniden yayına başlayarak 1894
kadar yayınlanmıştır. Haftalık bir gazete olup yazarları
arasında Stavros Vutiras (1862-64), Mihail Hurmuzis,
Leonidas Hen ve daha sonra Servet gazetesinin kurucusu
olan Dimitri Nikolaidis gibi meşhur isimleri barındırmıştır.
1454’de kurulan Rum Mekteb-i Kebir. Görülen bina 1881 yıllında
inşa edilmiştir. Şimdi Rum Lisesidir
22
Ανατολικός Αστήρ
Doğunun Yıldızı – 1861-1862
1 Kasım 1861- Polis hastahanesine
ve Hapishanelere yapılan tayinler:
İlgili Bakanlığın açıklamalarına göre
Albay Ata Bey , Bakanlığın Başhekimi
ve Hapishane müdürü görevlerine
atanmıştır. Bakanlığın ve Polis
Hastahanesinin Rum asıllı birinci
hekimi hapishanelerin müdür
yardımcısı görevine atandı. Kesanlis
bey Bakanlığın ve Hastahanenin
hekimi, Mehmet Bey cerrahı ve
Bekir bey cerrah yardımcısı olarak
göreve başladılar .
20 Aralık 1861- Çevre kirliliği için alınan önlemler:
Buhar ile çalışan makinelerin kamu sağlığına zararlı
olduğu tesbit edildi. Hükümet bu tehlikeyi ortadan
kaldırmak için yeni yasa düzenledi. İmparatorun imzası
ile onurlandırılan yasanın uygulanmasından Ticaret
Bakanlığı sorumlu olacaktır. Bundan böyle Boğazın
doğu yakasında Rumeli Fenerinden Fener-bahçeye ve
batı yakasından Rumeli Fenerinden Yeşil-köye kadar
olan bölgede buharla çalışan makineleri imal eden
fabrika kurulması yasaklandı. Bu bölgeler haricinde
yasalara uygun olarak fabrika kurulabilir
23
Ανατολικός Αστήρ
Doğunun Yıldızı – 1862
24 Ocak 1862- Geçen ay Revy ul –Ahir (4 Eylül – 2 Ekim)
İstanbulda :337 Müslüman, 572 Hiristiyan, 64 Musevi,
Toplam 693 kişi vefat etmiştir.
İstanbulda hırsızlık olayları: Geçen hafta Başkentin çeşitli
mahalelerinde hırsızlık olayları kaydedildi. Hırsızlar Tarabyada
bulunan yeni inşa edilen Aya Paraskevi kilisesine girdi
tüm gümüş kapları ve kutsal papaz giysilerini çaldı.
28 Μart 1862-Tabipler Derneği: Rumların Tabipler Derneği
kuruluş yıldönümünü kutladı. İlgililer toplanan büyük bir
kalabalığın nezdinde çalışmalarından ve geleceğe ait
planlarından söz ettiler. Misafirler başarı dileğinde bulundu
ve beyan edilen çalışmaların bir an önce vilayetlere
duyurulmasını diledi. Seçimlerde Konstantinos Karateodoris
Başkan İroklis Vasiadis ve İ. Ğalatis eş başkan seçildi.
17 Nisan 1862- Sultanın Tersane ziyareti: Murad Efendi,
Hamit Efendi, Kemalettin Efendi, Başbakan, Amiral,
Başhekim Marko Paşa, Başeczacı Diamantaki Efendi
eşliğinde İmparatoluk filosu ile seyahat eden Sultan
Hazretleri, İzmiti ziyaret etti. Sultanı, yerel yönetim amirleri,
çeşitli dinlerin liderleri, öğrenciler karşıladı Rum öğrenciler
ilahiler seslendirdi ve Sultanın geçiş yoluna çiçekler döşedi.
Sultan Tersanede fırkateyn gemi yapımını denetledi. Kalış
süresi zarfında din ayırımı yapmadan fakirlere 150.000 kuruş
dağıttı .
24
Ανατολικός Αστήρ – Doğunun Yıldızı
21 Nisan 1862- Sultan, dinsel
hoşgörü örneği vermek için askeri
garnizonlara çeşitli dinlerin
patrikleri, başpapazları, baş
hahamları vs önünde şeref kıtası
olarak dizilmelerini emretti. Dinsel
geçit törenlerine muhafız birlikleri
sıra ile öncülük edecek ve selam
duracak. Emir devletin bütün
vilayetlerinde uygulanacak.
15 Μayıs 1862 – Osmanlı
İmparatorluğu devleti Rum asıllı
Mihalaki Gümüşgerdan Beyin uzun
yıllar süren hizmetlerini takdir etti
ve Sultanlık kararnamesi ile onu E
sınıf Mecidiye madalyası ile
onurlandırdı.
Gazetemiz tebriklerini sunar ve
devlete hizmet etmeye devam etmesini
diler.
25
İstiḳbāl, 20 Receb 1292
9 Aġustos 1875(22.08.1875)- Ġazete
Theodoros Kasapis (Kasab)* tarafından yayınlanan gazete
önsözünde – Cuma hariç – her gün yayınlanlacağını ve
sütunlarında tarih ile bilimler konusunda makaleler
konuklayacağını bildirmektedir.
Gazetenin amacı, yalnız başkentten değil tüm Osmanlı devletinden
ve imparatorluk haricinden okurlarına güvenilir haberleri
ulaştırmaktır. Yazının sonunda gazete adının neden İstikbal olarak
seçildiğini anlatılmaktadır.
• (a) Hamdi Özişik, Teodor Kasab ve İstikbal Gazetesine Dair Notlar,Kekibeç,20,5-
26,2005,Ankara.
(b) La Questıon des Reformes et des Garantıes Par Th.Cassape, Constantinopole,
Typographie et Lithographie Centrales,1876.
26
Şafak Gazetesi
Nüsha: 11 Rebī‘ü’l-evvel 1291 / 15
Nisan 1290 (28.04.1874)
•İḫṭār (Muhtıra)
•Muḥāvere (Tartışma)
•Kīrā ‘arabacısıyla bir ẕāt
•Bārgīriñ nuṭuḳu
•Söğüşcü ile ḳaṣṣāb
•Sefīne puṣulası (mā ba’dı)
•İ‘lānāt (İlanlar)
•Esrār-ı Paris (Fransa ‘da edebiyat
yayınları hakkında faaliyetler)
Nüsha : 14 Rebī‘ü’l-evvel 1291 / 18
Nisan 1290 (01.05.1874)
• Hikaye “Bizde Maṭbū‘ātdan mā
ba’d” Fıḳra .
•Teraḳḳīniñ eñ mühimm mündericātı
(Gelişmenin en önemli içerikleri)
•Rūznāmeniñ eñ mühimm
mündericātı (Takvimin en önemli
içerikleri)
•İḫtiyārāt-ı hafta (Haftanın seçimleri)
•Hikaye “Merāḳlı ve ḥamiyyetli”.
•‘Abdu’l-lāh ile çāker (Allahın kulu ve
kul)
27
ΑΝΑΤΟΛΗ – Anatoli
Türkçe konuşan Anadolu Karamanlı Rumlarının Gazetesi
Evangelinos Misailidis “Anatoli” gazetesini 1861 yılında İzmirde ,
Karamanlıca (Türkçe dilinde Yunan harfleri ile yazılı) yayınlamaya
başladı . “ Anatoli” aynı zamanda Yunan alfabesini kullanarak hem
Türkçe hem Rumca dillerinde yayınlandı. Gazete birçok isim ve
şekillerde yayınlanmıştır: RUMCA – 1861 -62 yılları arasında haftada
bir kez ticaret , edebiyat , ve siyasi konuları kapsayarak yayınlandı.
KARAMANLICA : İlk kez 1860 yılında İzmirde “Şark”adı ile daha sonra
1873-76 yılları arasında yeni bir gazete görünümünde Asai Şuğra
(Küçük Asya) yani Anatoli adı ile devam etti . Gazete E. Misailidis’in
vefat ettiği 1890 yılına kadar Anatoli ismini korudu. Merhumun
oğulları Teogenis, Hristoforos ve Yeorgios Anatolinin yayınını 1910
yılına kadar devam ettirdiler.
İordanis Limnidis 1912 –1922 yılları arasında gazeteye “Nea Anatoli”
(Yeni Anadolu ) ismini vererek tekrar yayınladı.
Mübadeleden sonra Yunanistan’da
yayını devam eden ANATOLI
Gazetesinin son nüshalarından
28
Ευαγγελινός Μισαηλίδης
Evangelinos Misailidis
Manisa’nın Kula ilçesinde doğdu. İzmir’deki
Protestan Okulunu bitirdikten
sonra Atina’da üniversiteye devam etti.
Bir süre Alaşehir’de öğretmenlik ve okul
yöneticiliği yaptı. İzmir’de Rumca yayımlanan
Amalthea gazetesinin yazı heyetine
katıldı. İrfanname adında Rumca harfli
Türkçe bir eser yayımladı. Türkçenin Rum
harfleriyle daha düzgün yazımı için noktalı
harfleri içeren bir sistem geliştirdi. Türkçe
Şark adlı haftalık bir siyasi dergi ve
Mektebi Fünunu Şarkiye adlı risaleler
dizisi çıkardı.
1850 İzmir yangınından sonra matbaasını
İstanbul’a taşıdı. 1851’den itibaren
İstanbul’da Anatoli isimli Türkçe gazeteyi
çıkardı ve 40 yıl boyunca idare etti. Ayrıca
kısa sürelerle Mikra Asia (Küçük Asya) adlı
Rumca bir gazete ve Kokorikos adlı bir
mizah dergisi de neşretti. 1871-1872
yıllarında dört cilt halinde Rum harfleriyle
yayımlanan Temaşa-i Dünya ve Cefakar ü
Cefakeş adlı eseri Türkçenin seyahatmacera
türünde yayınlanan ilk romanı
sayılabilir. Bu eser geçtiğimiz yıllarda
Seyreyle Dünyayı adıyla ve Latin alfabesiyle
yeniden basılmıştır.
Misailidis 1890’da İstanbul’da vefat etti ve
Balıklı Rum Mezarlığı’na defnedildi.
29
Anatoli’nin Yayınladığı kitaplar
30
Ομόνοια – Omonia
Omonia (Uyum) gazetesi ilk kez
Mayıs 1862 de gazeteci Dimitrios
Kaçelidis tarafından yayınlanmıştır.
Gazete yayınına 1864 yılında ara
vermiş ancak bir yıl sonra yeniden
başlayarak 1870 yıllına kadar yayınını
sürdürmüştür. Üç aylık bir süre
zarfında Neologos ile birlikte iki ismi
de kulanarak yayınlanmıştır. Baş yazarı
Ioannis Vretos idi.
1878 yıllında – Lise ve Öğretim Akademisi olarak eğitim vermeye
başlayan Zapiyon Rum Kız Okulu. Bugün iki kademeli Rum okulu olarak
eğitime hizmet etmeye devam etmektedir. 31
Basın Özgürlüğü ve Osmanlı Mizah
Basınında Rum Gazeteciler
– Tanzimat döneminin, hiciv ve resim ile ilgili
ilk yasağı 1858 yılında Ceza Kanunu’nun 138
Maddesi ile görüntülenir. O zaman henüz
Türkçe mizah dergisi yayınlanmamıştı .
– İlgili ceza maddesi şu şekilde idi :
“Her kim ki sataşan, hicveden, sağduyuya
aykırı vezinli veya düz yazı metinleri, resim
veya görüntüleri neşreder veya neşretmeye
verir ise bir altın ile beş altın mecidiyeye
kadar para cezası ve 24 saat ile bir hafta arası
hapis cezasına çarptırılır “.
– İstanbullu Rum Theodore Kasapis* Osmanlı
dönemi basın hayatının güçlü editör ve
gazetecilerinden biri idi.
– 1870 yılında kendi yayınevini kurdu ve
“Diyojen” adlı hiciv gazetesini ilk olarak Rumca
ve (Le Diogene) Fransızca yayınladı. Birkaç ay
sonra da Türkçe «Diyojen».i yayınladı Diyojen
Türk mizah türünde neşredilen konuşmaları
hicveden ve karikatür içeren ilk mizah
gazetesidir.
– Gazetenin amacı, Osmanlı devletinde
görülmeye başlayan liberal reformlar çerçevesinde
Türk ve Rum toplumları arasında ortak
bir refah ve özgürlük yaratmak, için işbirliği
fikrini teşvik etmekti.
* Hasan Refik, “Teodor
Kasab ve Hayal”,Hayat
Tarih Mecmuasi,yıl 10,
sayı 6,1.6.74,sayfa24-28.
• The Encylop. of
Islam,vol.IV,1978,Leiden,
p.p.190726.
32
Theodoros Kasapis
– Kasapisin Türkçe yayınlanan «Diyojen»i önceleri haftada bir kez,
daha sonra iki kez tedavüle çıkıyordu. Bir müddet sonra haftada üç
kez piyasaya çıkmaya başladı. 2 yıl ve 47 gün içinde 183 nüsha
yayınladı. İlgili makamlar tarafından geçici olarak beş kez yayını
durduruldu. Sonunda, 1873 yılında yayınlanması yasaklandı.
– «Diyojen» nin yayınlandığı ilk dönemlerde liberal ve reformist
fikirleri ile tanınan meslektaşı ve köşe yazarı aydın Namık Kemal da
gazetenin yazarları dahilinde idi. Kasapis, Namık Kemal ile Paris’te
tanışmıştı (Die Welt des Islam,vd:35/2,(1995),p.p.189-249,Johan Stauss)
– Gazeteci Ebuzziya Tevfik, Diyojen Gazetesi için “Diyojen sayesinde
fikirlerimizi yayabildik. Ciddi bir şekilde söyleyemediklerimizi
mizahi bir uslupla yazabiliyorduk” demektedir.
– Diyojenin yayınlanması yasaklandıktan sonra, iki haftada bir,
karikatürleri olan “Çıngıraklı Tatar” ve onunla eş anlamlı olan
Rumca baskısı “Koudounas“ yayınlanmaya başladı .
– Bu ikinci mizahi yayın kısa ömürlü oldu. Gazetenin Türkçe ve
Rumca yayını Mart-Temmuz 1873 arası sadece 3,5 ay sürer. Toplam
29 sayı yayınlanır. Tüm sayılarında ağaç oymacılığı ve yazısı
sanatkarı Rum Konstantin Orfanoudakisin çizdiği ve cesaretle
imzaladığı karikatürler de yer alır .
33
İstanbul Basınında Rum Karikatüristler
– Zamanının başka bir ünlü karikatüristi Rum asıllı Venetsanos
M.dir. İlk kez 18/6/1869 tarihinde, Türk siyasi gazetesi «İstanbul»
da yayınlanan karikatürlerini cesaretle kimliğini belirterek
imzalayan ilk gazetecidir.
– Aynı karikatürist «Istanbul»un ilk sayısında 24/9/1867 yılında
Paris’te tren istasyonunda törenle karşılanan Sultan Abdülazizin
karikatürlerini yayınladı.
– Bu karikatür Osmanlı devletinde sansür edilen ilk karikatür
oldu. O dönemde önemli bir kişinin karikatürünü çizerek gülünç
durumlara düşürülmesi yasaktı. Bu nedenle, «İstanbul». Gazetesinin
tüm sayılarının toplanması emredildi.
– Theodore Kasapis aynı anda farklı dillerde 5 gazete yayınlayarak
gazetecilik faaliyetlerine devam etti. Bunlar arasında,
Türkçe (10/1873) «Hayal» ile Ermeni alfabesi ile Türkçe
yayınladığı «Kheyal» (11/1873) yer alır.
– «Hayal» 30/6/1877 tarihine kadar 368 nüsha basıldı ve
serbestçe satıldı. Genel olarak Nedimof olarak bilinen Rus yanlısı
siyaset güden Sadrazam Mahmut Nedim Paşa hicv edildi.
«Hayal’in» satışı Abdülhamit hükümeti tarafından dokuz kez
durduruldu.
– Kasapis, «Hayal’in» tekrarlanan kapatma cezaları devam
ederken, 9 Ağustos 1875 tarihinde «İstikbal» adında günlük
(Cuma hariç) Türkçe siyasi bir gazete çıkarmaya başladı. «İstikbal»
gazetesi Şubat 1877 tarihine kadar toplam, 236 nüsha sattı.
– Kasapis «Hayal’i» basmaya devam edebilmek için Evangelinos
Misailidis adında başka bir Rum yayıncıyı “imtiyazlı gazete sahibi
vekili ” olarak gösterdi.
34
Mizah Gazeteleri
– Fakat yine de endüstri raporları ile ilgili yayınlanan bir makale
nedeni ile 01/10 /1875 tarihinde (No 221) 150 günlük kapatılma
cezası aldı.
Bu makale ahlakı ihlal ettiği gerekçesi ile (edebe Aykırı Makale)
olarak nitelendirildi.
– Ayrıca “Hayal” mizah gazetesinde çalışan , Rum asıllı F.N.Z. / N.R.
tan başka bilinmeyen kimliği olan bir karikatürist daha vardı . Diğer
karikatüristler Ermeni Nişan Berberyan ve Alman Santz idi.
– 08 /02/1877 tarihinde yayınlanan “Hayal’in” 319 nüshasında Karagözün
karikatürünü basın şeklinde betimler, el ve ayaklarını zincire vurulmuş
olarak gösterir . Bu arada Hacivat “Karagözüm bu ne biçim bir durum ”
diye sorar. Karagöz de “Basın, hukukun sınırları içinde serbesttir” diye yanıt
verir.
– Bu karikatür sansür kurulu tarafından Sultana karşı kişisel bir hakaret
olarak algılandı. Abdülhamit “Benim çıkartığım anayasayı hicvetmek, benle
alay etmek manasına gelir suçlaması ile Kasapisin ceza mahkemesinde
yargılanmasını”emretti.
– Kasapis Abdülhamite hakaret nedeniyle ölüm cezasına çarptırılabilirdi ama
bu suçlamadan yargılanmadı. Matbuat Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca
26 Mart 1877 tarihinde yasal cezanın ön gördüğü en yüksek cezaya laik
görüldü 3 yıl hapis cezası aldı .
20 kuruş var,20 bin, 50 kuruş alır..50 bin.
50 kuruş bir para veririm, 50 bin…
35
Th.Kasapis’in Çıngıraklı Tatar Gazetesinden Karikatür 1289/1874
– Kasapise açılan dava ile “Basın Kanunu.” nun ilk uygulanması
başladı. Ayrıca üç hafta boyunca gazetenin yayını sekizinci kez
durduruldu .
– «Hayal’in» editörü 30/6/1877 tarihinde gazetenin 368
sayısında tehlikede olduğunu beyan etti ve gazetenin yayınını
durdurdu .
– İki ay sonra Kasapis, Sultan Abdülhamitin izni ile hapishaneden
kefaletle serbest bırakıldı ve ortağı Namık Kemal ile birlikte
“Nasır” adlı siyasi bir gazeteyi yayınlamaya başladı.
– Kasapis serbest bırakıldıktan sonra Avrupa’ya kaçar. Sürgün
hayatı sırasında «İstikbal» gazetesini editör Ali Şefkati
sorumluluğunda 1879 tarihinden 1881 yılına kadar Avrupa’nın
çeşitli kentlerinde Türkçe olarak basmaya devam eder. Gazete
aralıklarla Londra, Napoli, Cenevrede basılır
36
Kasapis’in geri dönüşü
– İleriki yıllarda Abdülhamit “Saray ile ilgili görüşlerini kamuoyuna
açıklamaması” şartı ile onu bağışlar. Kasapis bu durumu ailevi
nedenlerden dolayı kabul etmek zorunda kalır. 1881 yılında
İstanbula döner ve 1897 yılında 63 yaşında hayata veda eder .
– Kasapis yayınları ve makaleleri ile Osmanlı İmparatorluğu’nda
ilk anayasal rejimin temellerini atma süresinde, basının gelişmesine
yönelik önemli katkılarda bulunmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nda
basın özgürlüğü için savaşanlar arasında en ön
sıralarda yer aldığını kabul etmek zorundayız.
– İstanbul’da başka bir Rum Yani Motoğlou 19/8/1908 tarihinde
«Tasvir-i Hayal» adında iki haftada bir çıkan karikatürlü bir mizah
gazetesi yayınlamıştır. Sadece imzasız karikatürü olan 2 sayısı
bilinmektedir.
– Kısa bir süre sonra İki Türkçe siyasi gazete “Metin ve Feyz-i
Hürriyet” ile birleşti. Bu yeni gazetelerin mizahi sayfasını «Üç
Gazete» başlığı altında üstlendi .
– Selanikli Türk gazeteci Ali Münir 1911 yılında İstanbulda,
karikatürlü resimli haftalık gazete «Köylü» yü yayımlar. Gazete
Rum, Ermeni ve Karamanlıca makaleler içerir.
– Rumca metinlerin sorumlu yöneticileri, Nikolakis Efendi ve İosif
Ferikidisdi. Aynı zamanda İstanbullu ressam Perikles Kalaisakisin
karikatürleri vardır.
«Köylü» yaklaşık bir yıl dahilinde 55 sayı tamamlayarak yayımlanmıştır.
37
Diyojen
Marangoz dükkānında
sa‘āt altıda- On bir
numerolu şirket vapurunun
ṣaġ ṭaraf yan
ḳamerasında 1871 Ḥazīrān’ıñ
onbirinde köprüde
sa‘āt ona çeyrek kalarak
növbetinde.Teodor Kaṣṣāb
Yanaki Efendinin dostluk adına irad ettiği nutuk
halka o kadar tesir etmişki 38
T. Kasapis’in yayınladığı
gazetelerden karikatürler
Kayseri’den Ankara yoluyla
İstanbul’la yanlışlıkları düzeltmek
için gelen Teodor Kasapis
Momos’un seller için yaptığı yeni icad
39
Momos’dan iki Karikatür
– Credit General, Societe General, Sans-e Valeur, Verisi
Kusudi al Mustafa.
– Ulan soysuzlar, hepsi bunlardan satın aldıkları zaman
sonunda benim gibi çıplak kaldı.
-Ulan soysuz,konsolacıdan nasıl
baklavacı oldun.
– Baklavacılardan az banker olmadı mı ?
40
Basın Özgürlüğü – Pantelis Kosmidis
Avukat ve Meclisi Mebusan üyesi olan
Pantelis Kosmidis’in 1908 rejim değişikliğinden
sonra İstanbul basınında geniş
aktiv rölü olmuştur. Cesur bir gazeteci olup
Rumca Foni ve Sada-i Millet gazeteleri ile
basın özgürlüğü, siyasi hüriyetler için
İttihatı Terraki baskılarına karşı mücadeleler
vermiştir. Aynı zamanda Müslüman ve
Gayri-Müslim kovuşturulan gazetecilere
destek vermiştir. Foni gazetesinde 29 Ocak
1912 yayınladığı makale yüzünden mahkum
oldu ve 5 ay hapiste kaldı. Yayıncısı olduğu
Sada-i Millet gazetesinin başyazarı Ahmet
Samim (26 yaşında) Haziran 1910 da, 1909
şehit edilen Hasan Fehmi’den sonra, ikinci
Basın şehidi olmuştur.
Osmanlı Parlamentosunda 1909 öğlen
yemeği-Pantelis Kosmidis soldan üçüncü
41
Diğer Rum gazeteleri
– Armonia (1866-68) başyazarı Mihail Hurmuzis (Triantafilos
Hurmuzios).
– Zebur (Arı,1866-67) Karamanlıca başyazarı Kayserili Anesti
Eftihiadis.
– Eptalofos (Yedi tepe,1863-69) Ioannis Raptarhis tarafından
çıkarıldı. 1873 yılına kadar Konstantinopolis adını aldı ve 1876
yılında Thraki (Trakya) adı ile yayınına devam etti. Meşhur yazarları
arasında T. Yorgiadis, Konstantin Plithonidis, Germanos Mihailidis,
Yeorgios Ksanthopoulos, Manuil Gedeon, Odiseas İalemos,
Vlasis Gavriilidis ve Panayiotis Toma yer alır. 1880 yılında bir ara
yasaklanmasına rağmen ileriki yıllarda yayınına yine devam
etmiştir.
-O Theatis (Seyirci) yayınına 1869 yılında Fransızca ögretmeni olan
Nikolaos Destuniani yönetmenliğinde başladı . Yayınını 1876 yılına
kadar Manuil Gedeon ve Tanos Vasilaros yönetmenliğinde devam
ettirdi .
Heybeliada Rum Ticaret Akademisi (1831-1914)
42
Diğer Rum gazeteleri
-“Konstantinupolis” gazetesi 1870 yılında iki sene süre ile
Konstantin Plithonidis tarafından yayınlanmıştır.
– “İ Metaritmisis”(Reform) gazetesinin yayını 1876 yılının Haziran
ayında, haftada 6 kez olarak başlar. Başyazarı Vlasios Gavriilidisin
1877 yılında sınır dışı edilmesinden sonra gazetenin yayını sona
erer. Gavriilidis Yunanistanda modern gazeteciliğin kurucusu olarak
tanınır.
– “Proia” (Sabah) gazetesini Evangelos Papadopulos 1875 yılında
çıkarmıştı. Devrin entelektüelerinden Şemsettin Sami Efendi
gazetenin başyazarı idi. Gazete 1882 yılında Mihran Efendi
tarafından satın alındı. Bu gazete , Fransız Moınteur Orıental ve
İngiliz Levant Herald gazetelerinden aldığı makalelerin tercümesini
yayınlıyordu. Gazetenin yazarları arasında Hüseyin Yalçın , Cavit
bey, Adnan Adıvar, Ata bey, Hamit Vehbi, Ahmet Emin Yalman, Arif
Cemil, Enis Tahsin Tıl ve Cahit Yalçın bulunmaktadır.
43
Diğer Rum Gazeteleri
– Kilise Revüsü – Εκκλησιαστική Επιθεώρησις (1871-1879)
– Trompet – Σάλπιξ (1874 mizah),
– Revü – Επιθεώρησις (1875),
– Devir – Εποχή (1875),
– Gerçek -Αλήθεια (1875),
– Sabah- Πρωία (1876-77)
– Cumartesi Revüsü-Σαββατιαία Επιθεώρησις (1876-78),
– Günlük Revü-Ημερήσια Επιθεώρησις (1879),
– Sakız Revüsü – Χιακή Επιθεώρησις (1880-84),
– Yeni Revü -Νέα Επιθεώρησις (1890-96),
– Yeni Gazete-Νέα Εφημερίς (1896-1908),
– Postacı -Ταχυδρόμος (1898-1913),
– Le Phare de Bosphore (1870-1890),
– La Polichinelle-L’echo de Pera.
– Haberci (Karamanlıca harfli) – Αγγελιοφόρος (05/01/1889-
27/02/1890)
26 Temmuz 1908 II Meşrutiyetin ilanından sonra Taksim Mitingi 44
Η Εφημερίδα ο Νεολόγος
Neologos Gazetesi
NEOLOGOS (Yeni Söz) 19’ncu asrın sonunda ve 20’ncı asrın
başında İstanbul’da yayınlanan en önemli ve en uzun yaşam süresi
olan Rumca bir gazetedir. Yayınına Ağustos 1866 da günlük gazete
olarak başlamış daha sonra ise haftada 3 kere yayınlanmaya devam
etmiştir. Aynı zamanda haftalık özel yayınlar da yapmıştır (1891-
1894). Nisan 1897’de Osmanlı-Yunan savaşının başlaması ile
İstanbuldaki yayınına ara vermiş ve yayınını Atina’da 1902 yılına
kadar sürdürmüştür. İkinci Meşrutiyet döneminde, 1922 yılına kadar
olan süre zarfında İstanbul’da yeniden yayınlanmaya başlamıştır.
Neologos yayın süresinde başka isimler de kullanmıştır: Zamanların
Neologos’u, Şimşek – Neologos.
Neologos’un kendi tanımına göre amacı “Rum Cemaatinin gerek
entelektüel ve gerekse moral bakımıdan yükseltilmesi, doğru
haberleri yayarak kamu oyunun moral seviyesinin yükseltilmesi ve
Cemaatimizin yanlış fikirlerden korunmasıdır ”.
45
Νεολόγος – Yeni Söz (Neologos)
İstanbulun önemli şahsiyetleri arasında olan ve
Rum cemmati dahilinde geniş çapta siyasi ve
sosyal etkinlikleri ile tanınan Stavros Vutiras,
“Neologos” gazetesinin kurucusu ve baş
yazarıdır. Yorgo Vafiadis, Yani Vretos ve K.
Lazaridis ile birlikte uzun yıllar boyu Neologos
da çalıştı. 1841 yıllında Çengelköy’de doğdu ve
Fener Rum Mekteb-i Kebriden mezun oldu.
Edirnekapı Rum okulunda öğretmen olarak
çalıştı (1859). Gazeteceliğe 1862 yıllında
başladı. Bir çok gazetede çalıştıktan sonra 1866
yıllında İstanbul’un en modern gazetesi olan
Neologos’un yayını için uğraştı ve kendisini
buna adadı. Eğitim ve kültür konularında bir çok insiyatif aldı ve
önemli katkılarda bulundu. II nci Meşrutiyet devrinde aktif olarak
siyasete atıldı. Çok zengin yazar eseri bulunmaktadır. 1923 yıllında
Atina’da vefat etti.
Neologos gazetesi, 19ncu asrın ikinci yarısında sosyal, ekonomik ve
kültür alanlarında Osmanlı İmparatorluğunda öncü rölü olan Rum
cemaatinin en önemli yayın organı olmuştur. Neologos gazetesinin
merkezi politikası çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu’nda bütün
milletlerin anayasal eşit haklarının Batı ve ademi merkeziye
prensiplerinine uygun bir şekilde kuvvetlenmesi ve gelişmesi idi.
Aynı zamanda Rum unsurunun seviyesinin yükseltilmesi ve çok
uluslu Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde sosyal ve ekonomik
güçlenmesinin öncülüğünü üstlenmesi idi. Ancak bu siyasi strateji
Bulgar ve Arnavut milliyeçiliği akımlarının güçlenmesi ile zayıfladı.
Neologos, devrin en modern organizasyonuna sahip idi. Hatta bir
çok savaş alanlarına muhabirler bile gönderiyordu.
Stavros Vutiras*
*A.Andreopulos, Osmanlı
Rumları ve Şark Sorunu,
Yayın: Tsukatos ve
İstanbullu Rumların Yeni
Çevresi, Atina-2007.
46
Osmanlı-Rus 93 Harbi (1877-78)
Plevne Savaşının basında tasviri
Neologos gazetesinde en sık
görülen yayınlar Avrupa ve öbür
Osmanlı gazetelerinden alınan ve
kaynağı belirtilen haberler ve
makalelerdir. Bu yöntemle okuyuculara
değişik görüşler sunulmakta
ve bir çok gelişmeler hakkında
bilgiler verilmektedir.
Örnek olarak 1877-78 Osmanlı
Rus savaşı sonunda toplanan
Berlin kongresi hakkında verilen
haberler önem taşımaktadır.
Kongre kararlarının herhangi
moral, mantık ve siyasi prensiplerden
yoksun olduğu Neologos’un
10 Temmuz 1878 nüshasında
açıkça yazılmaktadır. Osmanlı
İmparatoruluğunun Avrupa
topraklarının büyük kısmının Rus
etkisi altında bulunan yeni Bulgarlara
verilmesi kınan-makta ve
billhasa Kıbrıs yönetiminin bir
diplomatik darbe ile İngiltere’ye
verilmesinin utanılacak bir tutum
olduğu yazılmaktadır. Kongrenin
kararları yeni savaşlara yol açacağından
hiç kimsenin şüphesi
Plevne Kahramanı Osman Paşa olmamalıdır. 47
Mükāfāt (Ανταμοιβή)
Ma‘arifet, 24 Şevvāl 1315 / 5
Mart 1314 (17.03.1898) Ḥüsn-i
ibtidā Yayıncı Bayan Theodosia
önsözü:
Yeni gazetenin yayına başla-ması
ile ilgili ülkenin medenileşmesi ve
ilerlemesi için öneriler verilmektedir.
Osmanlı basını da Avrupa
basınının yolunda yürümektedir.
Yayıncı teşekkürleri ile beraber
okurlara başyazarı takdim ederek
haftalık mecmuanın edebiyat ve
bilim konularını işleyeceğini bildirmektedir.
Aynı zamanda gazetenin
Fransızca versiyonun çıkacağı açıklanmaktadır
(ön sözde kullanılan
Osmanlı metni örnek olacak
seviyededir).
48
Basın ve Reklamcılık
Devrin Rum Gazeteleri yayınladıkları reklamlarla
İstanbul’un ekonomik faaliyetlerini yansıtmaktadır.
Aşağıdaki “Konstantinopolis” gazetesinde bir reklam
sayfası görülmektedir.
49
OSMANLI GENEL SİGORTA
ŞİRKETİ – 15 Ağustos 1822 yılında
kararname neticesi kuruldu
20 Şeref 1310- İSTANBUL YENİ
CAMİ AVLUSU ŞUBESİ –
ŞEYHÜLİSLAM HAN BAHÇEKAPI
NO 10- SADIK ve RODİTİ-
BAKIRKÖY ŞUBESİ İSTASYON
CADDESİ
D.AGELİDİS
SALEPÇİ MASTİHA DUZİKOLARI (RAKI) Sahibi B. ALAFOYİANNİS
D. ZAMBİKOS-Birinci sınıf üzümden bir , Yarım okalık ve 100 gramlık
etiketinde SALEPÇİ yazılı mühürlenmiş imzalı şişelere doldurulan
içkilerimiz Doktor Zanni tarafından test edilmiştir
SİNİR KUVVETLENDİRİCİ LAZARİDU
BİRİNCİ SINIF ECZACI-Bordo kentinde
1904 yılında altın ve uluslararası Atina
Fuarında gümüş ödül alan, yüksek
sağlık kurulunun onayladığı bu ilaç
Kadınlar ve Erkekler için Sinir
hastalıklarına…. Lazaridi eczanesinde ve
başkentin tüm Eczanelerinde bulunur
Beyoğlu cad no 271 Galatasaray yanı
İlaç fiyatı 12 kuruş
50
Rum Mecmualar Basını
Rum günlük gazetelerine benzer
zenginlik gösteren, periodik yayın
yapan Rumca mecmuaların sayısı
oldukça büyüktür. Bu mecmuaların
en önemli özelliği çok çeşitliği, şekli
ve konuları olmuştur. Bu özellik Rum
toplumunun kültürel açıdan yüksek
seviyesini göstermektedir. Yayıncılar
ve gazetecilerden başka bir çok eğitimi
destekliyen cemiyet ve dernekler
mecmua yayınlıyordu. Bunların en
önemlisi İstanbul Rum Edebiyat Cemiyetinin
yayınları idi. Bu Cemiyetin
seviyesi Batı ülkelerinde Bilim Akademileri
ile kıyaslanabilir.
Beyoğlu Topçular sokağında
bulunan İstanbul Rum
Edebiyat Cemiyetinin Merkez
Binası (1964 yılında
yıkılmıştır).
51
Gülistan
Gülistān, Ḥazīrān 1326 (Ιούνιος/Ιούλιος 1910)
Çiçekçilik ve Bahçıvanlık içeren aylık dergi
kurucusu Stratis Sapuncakis
İstanbul Rum Çocuk Kitapları*:
– Çocuk Dünyası -Παιδικός Κόσμος (1898-1908)
– Deniz Feneri – Φάρος (1909-1912) = Arı-Μέλισσα (1912)
*Ζαχαρούλα Καραβά , «Το περιοδικό για παιδιά και νέους της Κωνσταντινούπολης»
(1898-1905,), Εκδόσεις: Καραβά, Ζαχαρούλα Χ.(2011), [Zaharula Karava, “İstanbul Çocuk ve Gençleri
için mecmua”,(1898-1905),Zaharula Karava yayınları(2011) ,Atina]
Zapyon Akademisinde 1896 yıllında elişleri dersi
52
Η Εκκλησιαστική Αλήθεια
Kilisenin Hakikati
Ekümenik (Evrensel) Patrikhane,
III İoakimin ilk Patriklik yılları
olan 1880 yılında “Kilisenin
Hakikati” adı ile bir dergi neşretmeye
başladı. Dergi Ruhanilerden
oluşan bir kurul tarafından yönetiliyordu.
O dönemde, Fener Rum
Patrikhanesinin birinci derece Bakanlık
seviyesinde olması sebebi
ile, dergi Osmanlı devleti ile Kilise
arasındaki ilişkileri kapsamak arzusunda
idi. Osmanlı devrinde,
Patrikhanenin Rum Toplumunun
tüm medeni hukuk konularını üstlenmiş
olması nedeni ile dergide
yayınlanan bir çok makalenin
konusu aile ve miras sorunları ile
alakalı idi. Başyazarları sıra ile
Minas Hamudopulos, Manuil Gedeon,
Vasilios Yeorgiadis, İlias
Tantalidis, Yeorgios Dorizas, Grigorios
Konstantinidis ve Petros
Purnarastır.
Dergi 1922 yılında yayınını durdurmuştur.
53
Kilisenin Gerçeği – İlk iki Başyazarı
Minas Hamudopulos (d.1843) İzm ir’e yakın
Urla kasabasında doğdu. İzmir’de Rum
Evangeliki (İncil) Okulundan mezun oldu.
Kardeşi ile 1870-79 yılları arasında İzmir’de
Proodos-İlerleme (Προόδος)-Anadolu Halkları
gazetesini yayınlamıştır. Birinci Osmanlı
Meclisi Mebusanı üyesi oldu (1877-78).
İstanbul’a 1880 yıllında yerleşti ve 1882-
1885 yılları arasında Kilisenin Hakikatı
dergisinin başyazarı olarak görev aldı.
Osmanlı Atina Elçiliğinde birinci sekreter
olarak 1885-1897 yılları arasında çalıştı ve
daha sonra 1908 yıllına kadar Diyarbakır
mutasarafı görevini üstlendi. Kasım 1908
yıllında İstanbul’da vefat etti. Çok zengin
yayın eseri vardır.
Manouil Gedeon (d.1851) Bizans ve
Ekümenik Patrikhane tarihini derin bir
şekilde bilen bilginlerdendir. Fener
Mekteb-i Kebir den mezun olup gazeteci
olarak bir çok İstanbul Rum gazetelerinde
yazar olarak çalışmıştır. Kısa zamanda
kendisini tarihi araştırmalara adamıştır. Bu
özeliği ile Kilisenin Gerçeği dergisinin baş
yazarı olarak geniş çapta makaleler
yayınlamıştır. 1897 Patrikhanenin yüksek
arşivcisi ünvanını aldı. Atina’ya 1921 yılında
göç etti ve kendisinin kurduğu ortaçağ
yazıları cemiyetinin yönetim kurulunda
çalıştı. 1926 yıllında vefat etmiştir. 54
Πολιτική Επιθεώρησις – Siyasi Görüş
18 Eylül 1911 – NEDEN : Kolera salgını ve açlık tehlikesi Osmanlı
İmparatorluğu vatandaşlarını din ayırımı gözetmeden kırmaya
devam ediyor. Vatanın çeşitli yörelerinde patlak veren iç
savaşlarda, sivil, asker, isyancı, devrimci hayatını kaybediyor.
Vatandaşlara hem soyguncular hem de iktidar temsilcileri işkence
ediyor. Durum gittikçe kötüleşiyor. Müslümanların eğitiminin
ilerlemesi için hiç bir hüküm alınmazken Hristiyanların eğitimi ile
de savaşılıyor .
Ülkenin zenginlikleri değerlendirilmiyor aksine sömürülmesi için
yabancılara teslim ediliyor… Bu durum eğer devam ederse
İmparatorluğa ait uluslar“ gelişmemize mani olmayacak
devletlere neden ait olmayalım” düşüncesine kapılacak. Türkler
de “Egemen olduğumuz için herkesin bizden şikayetçi olduğu,
bizlerin memnun olmadığı, sadece Başkentin etrafındaki kurnaz
kişilerin refah içinde yaşadığı bir devleti ne yapalım düşüncesine”
kapılacak. Devlet bölünme tehlikesi ile karşıkarşıya. Neden?
Çünkü bizi yönetenler refah ve keyiflerinden vazgeçmek
istemiyor.
55
Πολιτική Επιθεώρησις- Siyasi Görüş
Çünkü tüm Avrupanın hiç bir devletinde
egemen olan ve egemenlik altında
olanlar diye bir şey yok. Bizi yönetenler
bu durumu muhafaza edebileceklerini
zannediyorlar.
Ulaşımın süratle geliştiği, Türkiyeyi
Avrupanın mahallesi haline getirdiği bir
dönemde bizi yönetenler “Gecelikleri”
ile sokakta dolaşmaya devam edemez
… Bu talihsiz devleti neden dar görüşlü
bir oligarşi yönetiyor ?
18 Eylül 1911: Gitmeyiniz !
Bu makale askerlikten kaçmak içi yurt
dışına çıkan Hristiyan gençlere hitap
etmek amacı ile yazılmıştır :
“..Askerlik çağına gelen Hristiyan gençlerin asker kaçağı olarak göç
etmelerinin gerçek nedenlerini biliyoruz”. Tüm Hristiyan aleminin
basını askeri yoklamalarla ilgili eksikleri ve şikayetleri dile
getiriyor. Bilinen nedenleri mecliste dile getiren Hristiyan
milletvekileri devletten açıklama ve hızlı bir şekilde yanlışların
düzeltilmesini istemek zorunda kalmıştır ..Hristiyanların askerliğe
gitmesi Osmanlı devletinin anayasal sisteminin ayrılmaz bir
parçasıdır. Dışa açılmasının en canlı ve görünür niteliğini teşkil
eder. Var olmasını korumasının en güvenilir temellerinden biridir.
56
Τα Δίκαια των Εθνών – Milletlerin Hakları
Son iki gazetenin ismi yaşadığımız
günlere tezat teşkil ediyor. Bu
gazetelerin misyonunun kesintiye
uğraması doğru olmadığı için yerine
haftalık “Milletlerin Hakları” (Ta Dikea
ton Ethnon) gazetesi yayınlanacak.
8 Ocak 1912 – “Elefterotipia”
(Basın özgürlüğü) gazetesinin kapatılması
– Yetkililer gazetenin
hangi makalesinin sakıncalı olduğunu
açıklamadan ve hiç bir
gerekçe göstermeden gazeteyi kapattı.
Politiki Epiteorisis gazetesinin
kapatılmasından sonra ona kardeş
“İsopolitia” (yasalar önünde eşitlik)
gazetesi ve “Elefterotipia”de kapatıldı.
57
Ḥoḳḳabāz, 13 Eylül 1324 (26.09.1908)
Müdür, bir akşam yayınlanan gazetelerin çok olmasına
ve yenilerinin mantar gibi artmasına rağmen sigara
dumanları ile dolu olan bir odanın içinde yeni bir gazete
çıkarma kararı alır. Yeni gazetenin özelliği sosyal
konuları ele alıp önyargılardan arınmış olmasıdır. Eğer
cahiliğe biraz da olsa ışık dökebilirse bir sihirbaz yani
hokkabaz olacaktı.
58
Ο Εργάτης ( Erğatis ) İşçi
25 Temmuz 1910- Türkiyede işçiler değişik din ve uluslara aittir
ve her türlü işte çalışırlar. Patronlar buna dayanıp işçi haklarını
zarara sokar. İşverenler, işçilerin arasına düşmanlık saçmak için
Rumlar veya Ermenilere, Musevilerle birlikte çalışmayın veya
Türklere “gavurlarla“ birlikte çalışmayın der. Patronlar bu
söylemlerle işçilere açlık ve fakirlik nedenlerini düşündürecek
zamanı bırakmaz daha kolay boyundurukları altında olmaları için
birleşmelerini, birbirlerinden nefret etmelerini ve ayrı
kalmalarını sağlarlar. Patronlar için millet ayırımı yoktur. İşçilerle
mücadele etmek istedikleri zaman derhal birleşirler….İşçiler biraz
düşünseler, din veya millet ayırımının ortadan kalkması
durumunda kardeş olduklarını göreceklerdir. Bütün işçiler işçi
sınıfına aittir. Türk, Ermeni, Rum, Musevi işçileri elele verip
mesleğinizin sosyalist sendikalarında birleşin ……..
25 Temmuz 1910: Boykotaj devam
ediyor – Yunanistan’dan Türkiye’ye
7.116.473 franklık ürünler ihraç ediliyor.
Türkiye Yunanistana 14.008.468
franklık ürünler ihraç ediliyor. Yani
bunlar Boykotajın devam etmesi ile
kayboluyor. İşçilerinin midesini boşaltan
Milliyetçilik kazanıyor. İşçilerin,
sözde vatansever geçinenlerin, sözde
milliyetçilik duygularını sadece kendilerinden
istifade etmek için kulanıldığını
anlayana kadar. 59
Sosyalist Ergatis- İşçi Gazetesi
Bu Anayasa ile Türkiye medeni ulusların seviyesine yükseliyor. Dış güçler ki
bunları Avrupa ve Balkan ülkeleri olarak saptayalım Türkiyeye rahat
vermemekte ve gelişmesini önlemektedir. Tüm aydın kişiler Jön Türklerin
isyanı ile Doğu sorununun bir çözüme kavuşacağına inanmıştı. Bundan
dolayı Avrupanın bütün liberal partileri ve özelikle sosyalistler Jön Türklerin
reformlarına destek verdi ve dış sabotajlardan onları korudu.
Avrupada bu ortam tersine döndü. Bundan anayasanın uygulanması için
çaba göstermeyen Jön Türkler sorumludur. Milliyetçi hislerin sarhoşluğu
içinde yön değiştirdiler. Megaloideadan korktukları için Rumlara karşı cephe
aldılar. Lakin diğer milletleri Türkleştirmek düşüncesi kendi açılarından bir
Megaloidea değilmidir? Jön Türklerin Milliyetçi siyaseti Rum ve Bulgarları
yabancılardan koruma isteyecek derecede korkuttu. Avrupa kapitalizmi
Türkiyeye müdahale etmek için bu tip fırsatları kolluyor. Jön Türklerin
uyguladığı Milliyetçilik siyasetinin yönü budur. Türkiye halklarının anayasal
haklarına saygı göstermek en doğrusu olacaktı. Halkı, Anayasayı koruması
için eğitmesi gerekirdi. Türk halkının gelişmesine mani olan engelleri men
etmeli ve Avrupanın liberal düşüncelerine doğru gelişmesini sağlamalıdırlar .
25 Temmuz 1910: Erğatis gazetesinin ilk nüshası
1000 adet basıldı. Bunların 200 ü vilayetlere ve yurt
dışına gönderildi. Arta kalan 800 adeti İstanbulda
satıldı. İkinci nüsha 1000 adet satıldı. Bu şekilde
devam edersek ayda iki defayı aşar masraflarımızı
çıkarırız .
8 Αğustos1910: Anayasa ve Jön Türkler -Anayasanın
işçileri hür bıraktığı ve menfaatleri doğrultusunda
çalışmalarına mani olmadığı için işçilerin işine
geldiğini söylemiştik. Maalesef vakit ilerledikçe
Anayasa ve bu Anayasa ile birlikte bütün Türkiyenin
tehlikeye girdiğini görüyoruz ….
60
Sosyalist Ergatis İşçi Gazetesi
8 Ağustos 1910
Çocuklarımız: Fenerdeki Bomonti fabrikasında 10 ile 12 yaşları
arasında 40 -50 çocuk çalışmaktadır. Sabah saat 6.00da iş başı yapar,
akşam saat19.00 kadar çalışırlar. Öğlen için bir saat yemek molası
verilir . Çoğu kez gece mesaisine de kalırlar .Çalıştıkları mekanda
köpekler bile barınamaz. Bütün gün karanlık bir odada , kırık
şişelerin arasında cam parçalarının kendilerini kör etme tehlikesi
içinde bira sularına batmış bir vaziyette çalışırlar …
Krediler: Yunanistan 1896 yılından günümüze kadar olan süre
zarfında dış ülkelerden beş kez borç aldı Toplam 380.000.000 frank .
Maliye bakanı Cavit Bey Paris bankalarından 4 %. Faiz ile 150.000.000
franka ulaşan yeni krediler kapattı. Krediyi alabilmek için İstanbul
limanının gelirleri ipotek edildi. Yunanistan ve Türkiye bu milyonları
silah almak ve gemi filoları yapmak için harcayacak. Avrupa
kapitalistlerinin ceplerini dolduracak olan bu krediler Anadolunun
fakir halkının ve Tesalyada köle gibi çalışan tarım işçilerinin
sırtından çıkacak.
Bursada Grev: İşçiler 1 Ağustos ta Bursada bulunan İpek dokuma
fabrikasında grev ilan etti. Sermaye sahiplerine tahamül edecek
güçleri kalmayınca daha az çalışma saati ve daha yüksek maaş
istemeye karar verdiler. 3500 işçi 3 Ağustos tarihinde gösteriye
katıldı. Polis kalabalığı dağıtmak istedi ancak başaramadı . Sadece
yoldaşımız Setrak Kalaycianı tutuklamayı başardı. Fabrika sahipleri
Setrağı grevin azmettiricisi olarak suçladı ve Bursadan sürgün
edilmesini istedi. Başaramadılar çünkü işçiler 3000 imza toplayarak
Valiliğe gitti, olayları rapor etti ve Setrağın vekaleten kendilerini
temsil ettiğini söyledi .
61
Türkiye Sosyalistler Merkezi Organizasyonu – 5 Eylül 1910
“ Erğatis “ İşçi artık Türkçede de yayınlanmaya başladı ve etrafına
kendisi ile aynı düşüncede olan birçok kişiyi toplamayı başardı .
Bunca işçi sendikamız arasında net işçilere mahsus programı olan
bir tane sendikanın olmaması , yabancı işçilerin bizlerle gülmesine
neden oluyor. Geçen hafta 400 üyesi ve işçi programı olan iki sendika
kuruldu. Biri “Caket Terzileri İşçileri”, diğeri “Şemsiye İşçileri”.
Gazetemizde kimi Sendikaların gerektiği gibi olmadığı şeklinde
yazdığımız yazılar, diğer sendikalara ait bazı işçilerin gücüne gidebilir
. Üyelerinin eğitimini geliştirmeye özen göstermeyen, işçi sınıfını
kapitalizmin boyunduruğundan kurtaramayan, işçilerin özgürlüğünü
tasarlamayan sendikalar işçi sendikası olamaz. Sosyalizm işçilerin
toplumda ayrı bir sınıf oluşturduğunu söylüyor. Bizlerin
sendikalarında sermayedar, taşeron ve işçiler birlikteler. Bu
sendikalar hiç bir zaman işçi çıkarlarına destek vermez.
Tartışmaların nihayetinde sosyalist
bir merkezin kurulması düşüncesi
olgunlaştı ve yapılan toplantılar
sonucunda merkez kuruldu, programı
hazırlandı ve hükümete sunuldu.
Ülkemizde Sosyalizmin yayılmasını
hedefleyen merkeze “Türkiye
Sosyalistler Merkezi Organizasyonu”
adı verildi. “Erğatis” gazetesi bir
iletim aracı olarak Merkezin resmi
yayın organı oldu. Türkiye Sosyalistler
Merkezi Organizasyonu, “Erğatis”
gazetesinin Rumca haricinde Türkçe
lisanında da yayınlanması kararını
aldı.
62
Genel Sonuç
Bu sergide 1830-1914 yılları arasında İstanbul’da Rum gazeteci ve editörler tarafından
Rumca, Osmanlıca ve Karamanlıca harfleri ile yayınlanan gazetelerin niteliği ve özellikleri
sunulmaktadır. Bu gazeteci ve editörlerin basın hürriyeti ile birlikte Osmanlı
toplumunun gerçek anlamda siyasi, ekonomik ve bilim dallarındaki çağdaşlaşma
çabalarına olan önemli katkıları da görülmektedir.
Aynı zamanda Osmanlı devlet idari sisteminin anayasal meşrutiyet ilkelerinin
kabullenmesi istikametinde gösterdikleri desteği de açık bir şekilde ifade ettiklerini
görürüz. Çok yoğun siyasi ve uluslararası olayların geliştiği bu dönemde Rum basın
sektörünün etkisi ve bu gelişmelerin, Rum toplumunda nasıl yankılandığı, kanımızca
sözü geçen devrin tarihi için önemli veriler teşkil etmektedir.
Teşekkürler:
Serginin gerçekleşmesi için değerli yardımlarından faydalandığımız
TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİNE
İstanbul Rum gazetelerinin nüshaları için:
İstanbul Rum Patrikhanesine
Yunanistan Parlamentosu Kütüphanesine
Hakkı Tarık Us Belediye Kütüphanesine
Eski İstanbul fotoğrafları için:
Haris Yiakoumis ve Mario Dalezios’a
Serginin basım işleri için:
Pressious A.Ş’ne Thiva ve Eptalofos A.Ş’ne, Atina-Yunanistan
Osmanlı metinlerinin tercümesi için: Dr. George Liakopulos’a
Sergi araçları için Bakırköy Aya Yorgi Rum Vakfın’a
Kaynakça:
– Yunanistan Paralamentosu Kütüphanesi –
http://catalog.parliament.gr/hipres/help/null/horizon/digital.pdf
– Hasan Refik, “Teodor Kasab ve Hayal”,Hayat Tarih Mec., yıl 10, sayı 6,1.6.74,s.24-28.
– The Encylop. of Islam,vol.IV,1978,Leiden,p.p.190726,lemma: KAŞAB, TEODOR
– Tarinas Stratis, ”İstanbul Basının Rum yayımcı ve gazetecileri”, Yunan Basını :1784-
Günümüze Kadar Konferansında sunuş, Atina 23-Mayıs 2002 (Elence)
– Abdul Hamit ve Teodor Kasapis, Embros Gazetesi, nüsha 40 – İstanbul, 2 Mayıs 1909 .
– Teodor Kasapis (1835-1897), Gazeteci, Trakya Foklor ve Dil Hazinesi, nüsha.32 (1966),s.
170-182.
– Çeviker Turgut,” Gelişim sürecinde Türk karikatürü”, Adam Yayınları, (İstanbul 1986).
– Koçu Reşat Ekrem,” Diyojen Gazetesi”, İstanbul Ansiklopedisi, cilt 9, s. 4630-4632,(1968).
– Kudret Cevdet, “Abdülhamit Devrinde Sansür”, Milliyet Yayınları (İstanbul 1977), s/ 77-80.
– Koloğlu Orhan, Osmanlıdan günümüze, Türkiye’de Basın (İstanbul 1992)
SERGİYİ HAZIRLIYANLAR:
Elisavet Kovi, Grigor Keşişoğlu ve Niko Uzunoğlu
63
Yurtdışındaki
İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu (İREF)
İstanbul dışında yaşamaya mecbur kalan Rumların Dünya çapında kurdukları 32
Cemiyeti bir çatı altına toplayan evrensel bir federasyondur. Üyeleri Avrupa,
Avustralya ve Amerika kıtalarında kurulmuş olan Rum cemiyetlerinden oluşur. 2006
yılında 26 cemiyetin ortak kararı ile kurulmuş olan “İREF” yakın geçmişte Birleşmiş
Milletler Ekonomi ve Sosyal Komitesi ile Avrupa Birleşmiş Milletler Federasyonuna
(FUEN) üye olarak kabul edilmiştir. Federasyonun temel amaçları :
• Tüm İstanbullu Rumların arasında dayanışmayı sağlamak .
• Uluslararası barış ve dostluğun gelişmesine katkıda bulunmak.
• İnsan haklarının savunması, genişletilmesi ve aynı zamanda geçmişte haksızlığa
uğramış olan İstanbul Rum cemaatinin, uluslararası sözleşmelerden ve T.C.
Anayasasından kaynaklanan insan hakları ihlallerinin neticelerinin mümkün
mertebe giderimi ve düzeltilmesi ve bunun neticesinde insan hakları ihlalleri
yaşanmadan evvelki konumuna getirilmesi ve istekleri üzerine İstanbul’a dönmek
isteyenlere destek verilmesi doğrultusunda çalışmalar yapmak.
• İstanbul Rum kültür ve geleneklerinin yeni nesillere devr edilmesi ve bu
Toplumun tarihi kültür mirasının devletler ve uluslararası kurumlar tarafından
tanınmasını sağlamak.
“İREF” e üye cemiyetlerin temsilcileri her 3 yılda 13 üyeli yönetim kurulunu seçer.
Tüzük amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için “İREF” etkinliklerini şu alanlarda
belirlemiştir:
• Yurt dışında yaşayan İstanbul Rum Toplumunun İnsan Haklarını içeren raporlarını
ve önerilerini hazırlayarak T.C. ve yabancı hükümetlere sunmak.
• İstanbul Rum eğitim müesseselerine geniş çapta destek vermek (öğrenci
bursları, öğretim kitaplarının hazırlanması ve üretimi, eğitim araçları vs.).
• İstanbullu Rumların kurduğu sosyal destek, yardımsever ve fukara perver
etkinlikler içeren cemiyetlere destek vermek.
• İstanbul Rum kültür mirasının uluslararası düzeyde tanınması için sergi, kitap
ve yayınların hazırlanması ve bu amaçla Üniversite, Araştırma Kurumları ve Kültür
kurumları ile iş birliği projelerini hayata geçirmek.
64

Yorumlar kapatıldı.