İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kilise sahibi Fatih Altaylı’ya Ermenilerden tepki… / Kilise sahibi Altaylı’ya soruldu: ‘Hani bu kiliselerin ilk sahibi?..’

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) İstanbul İl Örgütü tarafından Habertürk gazetesi önünde yapılmak istenen basın toplantısı, Altaylı’nın ‘güvenlik’ görevlilerince engellenmek istendi. Habertürk binasının girişinde toplanan protestocular, güvenlikçilerin toplu müdahalesine rağmen açıklamalarını yine gazete önünde gerçekleştirdi. 

Kilise sahibi Fatih Altaylı’ya Ermenilerden tepki…

Van’ın, Yukarı Bakraçlı köyünde bulunan ve “Yedi Kilise” (Varaka Surp Hac Vank) olarak anılan kilisenin restorasyon işlemleri tapuya takılınca kilisenin ve bulunduğu köyün sahibi olan Hüsamettin Altaylı adlı kişinin varisleri aranmaya başlandı. Kilisenin tapusunun Hüsamettin Altaylı’nın torunu, Habertürk gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’da olduğu ortaya çıktı.


Kendisine ulaşılan Altaylı ise, “Evet kilise benim” dedi. 1915 sonrası el konan Ermeni mallarından biiri olan ve bakımsızlıktan harap haldeki kilisenin “sahibinin” bulunması ve gerekirse “satabileceğinin” açıklanması üzerine, Türkiyeli bir grup Ermeni adına, Nadya Uygun tarafından imzaya açılıp yayınlanan açıklamada ise; “Şaşırarak ve çok da üzülerek, bir süredir basından, size miras kalan Ermeni Kilisesi ile ilgili beyanlarınızı okuyoruz. Siz elbette ki, dedenizden babanıza, oradan da size kalan bu cok önemli Ermeni kültür mirasının bugüne dek başına gelenlerden doğrudan sorumlu değilsiniz. Ancak, bu tavrınızı sürdürmeniz halinde bundan sonraki akıbetinden hem sorumlusunuz hem de tüm dünya kamuoyu sizin dediklerinizi anlamakta güçlük çekiyor! Dedikleriniz şaka gibi. “Dedem tamir ettirmiş”, yok “istenirse satarım”, vs… Komik ötesi, hatta traji komik bir durumdasınız…” dendi.
Taraf Gazetesi’nden Sümeyra Tansel’in sorularını yanıtlayan Fatih Altaylı; “Kilisenin tapusu bende. Dedeme aitti orası. Dedemden babama kaldı, babam ölünce de bana kaldı. 40-50 yıl önce dedem oradaki kiliseleri tamir ettirmişti yıkılmasın diye. Bir daha kimse ellemedi, öylece kaldı. Köy de bize ait. Ama ne gidiyorum ne görüyorum, haberim yok. Van’a uzun süredir gitmedim. Bu olaydan da sizin sayenizde haberim oldu.”
Kendisine ulaşılması halinde restorasyon için yasal prosedür neyse ona uyacağını belirten Altaylı,
“Beni ne kimse aradı ne de bir şey sordu. Haberim yok, hiçbir şeyden. Ne gerekiyorsa izin veririz. Satın diyorlarsa satarız. Yani ne istiyorlarsa onu yaparız. Kilise orda duruyor, ben ne yapacağım kiliseyi” dedi.
KİLİSE YOK OLMAK ÜZERE
Anadolu halklarının mimari mirası konusunda çalışmalar yapan, yayıncı Osman Köker ise, yaptığı değerlendirmede “Ermeniler göç ettirildikten sonra kilisenin de içinde yer aldığı köyün tapusu Türk ya da Türkmen olduğu tahmin edilen Hüsamettin Altaylı’ya geçti.” İl Müdürlüğü’nün ‘varisleri bulamıyoruz’ açıklamasının gerçekçi olmadığını belirten Köker, “Van’da herkes o köyün bir zamanlar Hüsamettin Altaylı’ya ait olduğunu bilir. Hüsamettin Bey, gazeteci Fatih Altaylı’nın dedesidir. Her gittiğimde kiliseyi biraz daha hasara uğramış görüyorum. Geçen yılki Van depreminde ise giriş kısmı tamamen yıkıldı. Restorasyonun gecikmesi yüzünden, binalar gün geçtikçe geri dönülmez bir biçimde yok olmakta” şeklinde konuştu.
YEDİ KİLİSE
Eski adı ‘Yedi Kilise’ olan Yukarı Bakraçlı Köyü, Fatih Altaylı’nın dedesi Hüsamettin Altaylı’ya ait. Yedi Kilise olarak anılan mabed, içinde beş adet küçük kilisenin bulunduğu bir manastır. Yedi Kilise geçen yıl gerçekleşen ve Van’ın birçok ilçesini yerle bir eden depremde ağır hasar gördü.
ERMENİLERDEN TEPKİ
Bu arada, Türkiyeli bir grup Ermeni adına, Nadya Uygun tarafından imzaya açılan ve Fatih Altaylı’ya gönderilmesi istenen bir mektup kampanyası başlatıldı.
Altaylı’ya gönderilen mektupta; “Dünya görüşünüzden bağımsız olarak Türkiye’de çok ünlü bir gazetecisiniz. Kendinizi rezil ediyorsunuz. Dürüst ve aklı başında uygar bir insanın yapacağı tek sey, bu anlamsız gidişe bir son verip, elinizdeki tapuyla ‘Türkiye Ermeni Patrikhanesi’ne başvurup, ilgili vakfa devretmenizdir…”
“Sizin dedenizin eline bu tapunun ya da köyün nasıl geçtiği konularına hiç girmek istemiyoruz, malum siz inkarcı kanatta yer alıyorsunuz, size göre Ermeniler; ‘bir sabah pikniğe gitmek için o toprakları terk ettiler’, sahipsiz yerler de dedenize kaldı, tamir etti, bahçesini suladı…. Bu konuya hiç girmiyoruz… Ama bir düşünün, siz bir Müslüman Türksünüz ve bir Ermeni kiliseniz var..” “Her ne yapacaksanız elinizi çabuk tutun, bizim acılarımızı daha fazla kanatmayın ve bizimle alay etmeyin!..”
» Bağımsız Sesonline. Net
Kilise sahibi Altaylı’ya soruldu: ‘Hani bu kiliselerin ilk sahibi?..’
[Sesonline] İSTANBUL- Van’ın, Yukarı Bakraçlı köyünde bulunan ve “Yedi Kilise” (Varaka Surp Hac Vank) olarak anılan kilisenin ve kilisenin içinde bulunduğu köyün dedesinden miras yoluyla sahibi olduğu ortaya çıkan Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, İstanbul’da protesto edildi. Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) İstanbul İl Örgütü tarafından Habertürk gazetesi önünde yapılmak istenen basın toplantısı, Altaylı’nın ‘güvenlik’ görevlilerince engellenmek istendi. Habertürk binasının girişinde toplanan protestocular, güvenlikçilerin toplu müdahalesine rağmen açıklamalarını yine gazete önünde gerçekleştirdi. Habertürk yakınında bulunan direnişteki Bedaş (Boğaziçi Elektrik Dağıtım Aş.) işçileri de eyleme destek vermek üzere topluca gösteriye katıldı. “Bu miras soykırım ödülü”, “Gasp edilen kiliseler, Ermeni köyleri sahiplerine geri verilsin”, “Bir şahsın nasıl ve niçin kilisesi olur?” ve “Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz” yazılı dövizlerin taşındığı eylemde, DSİP İstanbul İl Örgütü’nce yapılan açıklamada; “Ekranlarda ‘Soykırım vardır diyenin yüzüne tükürürüm’ dediği bilinen, Ermeni soykırımının inkârına yönelik kampanyanın ateşli savunucularından biri olan Fatih Altaylı’nın dedesinin, Ermenilerin yaşadığı bir köyün soykırımdan sonra ‘sahibi’ olduğu ortaya çıktı. Fatih Altaylı’ya soruyoruz: Bir şahıs, niçin ve nasıl bir kilisenin sahibi olmuştur? Dedesinin ‘sahibi’ olduğu köyde 1915’ten önce kimler yaşamaktaydı? Şimdi neredeler?” dendi. Nuran Yüce tarafından yapılan DSİP İstanbul İl örgütü açıklamasında şu görüşlere yer verildi:….. [» Kilise sahibi Fatih Altaylı’ya Ermenilerden tepki…]
“Van’ın Yukarı Bakraçlı Köyü’ndeki tarihi Yedi Kilise (Varak Surp Haç manastırı) restore edilmek istenirken, İl Kültür Müdürlüğü, çalışmaların başlayabilmesi için Van Tapu Kadastro Müdürlüğü’ne başvurarak kilisenin kimin olduğunu sordu. Hüsamettin Altaylı’nın mülkü olarak görünen kilisenin varisinin Habertürk gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı olduğu ortaya çıktı.
Fatih Altaylı, kendisine ulaşıldığında, kilisenin kendisinin olduğunu doğruladı. Hatta bütün köyün kendilerine ait olduğunu söyledi. Hiçbir şeyden haberi olmadığını belirterek, ‘Ne gerekiyorsa izin veririz. Satın diyorlarsa satarız. Yani ne istiyorlarsa onu yaparız. Kilise orda duruyor, ben ne yapacağım kiliseyi?’ dedi.
Ekranlarda ‘Soykırım vardır diyenin yüzüne tükürürüm’ dediği bilinen, Ermeni soykırımının inkârına yönelik kampanyanın ateşli savunucularından biri olan Fatih Altaylı’nın dedesinin, Ermenilerin yaşadığı bir köyün soykırımdan sonra ‘sahibi’ olduğu ortaya çıktı.
Fatih Altaylı’ya soruyoruz: Bir şahıs, niçin ve nasıl bir kilisenin sahibi olmuştur? Dedesinin ‘sahibi’ olduğu köyde 1915’ten önce kimler yaşamaktaydı? Şimdi neredeler?
İsmini, arkasındaki Erek Dağı’nın Ermenicesi olan Varak’tan alan manastır, bölgedeki manastırlar içerisinde en ünlülerinden biriydi. 19. yüzyılda burada yoğun bir faaliyet yürütülüyordu. Hatta Anadolu tarihinin ilk süreli yayınlarından biri, manastırın patriği Mıgırdıç Hırimyan tarafından çıkartılıyordu.
Manastırda, başka kopyası bulunmayan 350 el yazması kitabın da olduğu bir kütüphanenin, ikonaların, şamdanların, haçların, tabloların bulunduğu biliniyor.
» Fatih Altaylı’ya soruyoruz: Bu kültürel değerler nerede? Dedesi bunları hiç görmüş müdür?
Üstelik Varak Manastırı, 1915 soykırımından sonra el konan binlerce Ermeni mülkünden yalnızca bir tanesi. Yalnızca Van bölgesinde 300 kadar, toplamda 2 binden fazla kilisenin şu an kimlerde olduğu biliniyor mu? Yalnızca bir “sorun” olduğunda araştırılan bu mülkler, şahıslara, hazineye veya belediyelere ait çıkıyor.
2005 yılında, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün eski dildeki Osmanlı tapularının Türkçeleştirilerek bilgisayar ortamına aktarılması talebi karşısında, Genelkurmay Başkanlığı “gizli” ibareli bir yazıyla yanıt vererek, bunu yapmanın “asılsız Ermeni iddialarına” kaynak oluşturabileceğini söylemişti.
» Devlete soruyoruz: Hiçbir caminin şahıs mülkü olmadığını biliyoruz. Ermeni toplumunun kiliselerinde nasıl insanlar ikamet edebiliyor, sorulduğunda bu kiliselere fiyat biçebiliyorlar. Bu kiliseler nasıl onların oldu?
Hani bu kiliselerin ilk sahibi? Yukarı Bakraçlı köyünde yaşayanlara ne oldu?
Soykırımı inkâr eden ve soykırıma uğratılan köylerden birinin varisi çıkan Fatih Altaylı’dan Yedi Kilise’yi geri vermesini talep ediyoruz. Tapu kayıtlarının açılmasını, 1915’ten sonra el konulan Ermeni mallarının iadesini istiyoruz.”
» Kilise sahibi Fatih Altaylı’ya Ermenilerden tepki…
» Bağımsız Sesonline. Net

Yorumlar kapatıldı.