İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hâkim-Savcı Değişikliği Müdahale mi?

Zirve Yayınevi katliamı davasında iki hakim ve iki savcısının görevlerinin değiştirilmesini değerlendiren Avukat Doğan, “adil yargılamaya müdahale” derken, Avukat Koç, değişikliği gerekli olmamakla birlikte “rutin” olarak yorumladı.

Ekin KARACA ekin@bianet.org
İzmir-Malatya – BİA Haber Merkezi 05 Eylül 2012, Çarşamba
Malatya Zirve Yayınevi’nde 18 Nisan 2007’de Almanya uyruklu Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in boğazları kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 41. duruşması sürerken, davada görevli iki hakim ve iki savcının görev yerlerinin değiştirilmesiyle ilgili tartışmalar da sürüyor.
bianet’e konuşan davanın müdahil avukatlarından Erdal Doğan, 500 klasörü bulan dava dosyasına hakim yargıç ve savcıların görevlerinin değiştirilmesini bilerek veya bilmeyerek davaya müdahale olduğunu belirtirken, değişikliği adil yargılanma ve etkin sonuç alabilme açısından ciddi bir hata olarak değerlendirdi.
Avukat Ali Koç ise mahkemenin iki üyesi ve iki savcının görev değişikliklerinin davayla ilgisi olmadığı görüşünde.
“Bu değişikliğin davayla doğrudan ilgili olduğunu düşünmüyorum. Zaman zaman yargı içinde bu tür değişiklikler yapılıyor ama bu dava özelinde bu şekilde değişiklik yapılmasını gerektiren bir durum da yoktu.”
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava genişletilerek ikinci iddianame hazırlanmış ve aralarında emekli Orgeneral Hurşit Tolon, eski Malatya Jandarma Alay Komutanı Mehmet Ülger, binbaşı Haydar Yeşil ve İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi Ruhi Abat’ın da bulunduğu 19 kişi 3 Eylül’de yargılanmaya başlanmıştı.
14 Eylül’e kadar sürecek duruşmalara örgüt lideri olmakla suçlanan emekli Orgeneral Tolon, 10 günlük raporu olduğu gerekçesiyle katılmıyor.
Davanın bugün görülen duruşmasında iddianamenin okunmasının bitmesi bekleniyor. Yarından itibaren ise sanıkların savunmalarına geçilecek.
Doğan: Hatanın telafisi mümkün
Avukat Erdal Doğan, davanın etkin sürdürülmesi ve sonuçlandırılması açısından mahkeme heyetindeki iki hakimin ve davanın iki savcısının görevlerine devam etmelerinin hem hukukun genel ilkesi hem de usul yasası açısından zorunluluk olduğu görüşünde.
“3. yargı paketinde yapılan değişiklikte 250. maddede ‘Yetkili hakim ve savcılar baktıkları davaları sonuçlandıracaklar’ deniyor. Bu üyeler ve savcılar böyle yükümlülükleri olan kişiler. Bunları kalkıp da TMK 10. maddeden başka yerde görevlendirildiler demek hata üstüne başka bir hata yapmaktır.”
“Bu değişikliği kim yaptıysa, bilerek veya bilmeyerek bu davaya müdahale etmiş oldu. Niyetlerini bilemiyoruz tabi ama kasten veya bilmeyerek bu kadar ciddi bir değişikliğe gidilmiş olması müdahale anlamına gelir.”
“Bunun telafisi mümkündür. HSYK kararıyla eski hakim ve savcılar davaya devam edebilirler.”
“Umarım sonu Susurluk gibi olmaz”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun Taraf gazetesine verdiği demeçte Susurluk davasını örnek göstererek hakim değişikliğinden sonra Susurluk sanıklarının en az cezayla kurtulduğunu hatırlattığına dikkat çektiğimiz Avukat Doğan, Tanrıkulu’nun endişelerini kendilerinin de taşıdığını belirtiyor ve bu davanın sonucunun da Susurluk gibi olmaması temennisini dile getiriyor.
Tanrıkulu’nun Adalet Bakanı’nın cevaplaması için vereceği soru önergesine verilecek cevabı tahmin ettiklerini söyleyen Doğan şunları söyledi:
“Bakan ‘Hakim ve savcılar TMK 10. madde uyarınca başka yerde görevlendirildi’ diyecek. Ancak yargı değişikliğindeki pakette bu davalara bakan hakim ve savcıların soruşturma, kovuşturma aşamalarını bitirmekle yükümlü olduğu belirtiliyor. Ergenekon ve Balyoz davalarında da aynı şekilde.
Koç: Müdahale olduğunu düşünmüyorum
Avukat Ali Koç ise değişikliğin davayla doğrudan ilgili olmadığı görüşünde. Zaman zaman yargı içinde bu tür değişiklikler yapıldığını söyleyen Koç, yine de bu değişikliği gerektiren bir durum olmadığını ifade etti.
“Davayı şimdiye kadar yürüten savcı ve görevleri değiştirilen mahkeme heyetindeki hakimler dosyayı biliyorlardı. Şimdi yeni gelen hakimler ve savcı dosyayı çalışıp öğrenecektir.”
“Dışarıdan politik müdahale gerektirecek bir dava değil. Daha önce de mahkemenin üyeleri başka yerlere atanmıştı. Şu an zaten davada davanın başladığı zamanki heyetten kimse yok. Zaten Türkiye’de büyük kentlerdeki bazı davalar dışında hiçbir dava başlayan heyetle bitmez.”
“Kişiler yargılanıyor, kurumlar duruyor”
Davanın genişletilerek yargı sürecinin sadece cinayet işleyenlerle sınırlı kalmamasını da olumlu ama yetersiz bir adım olarak gören Koç, şunları söyledi:
“Daha önce cinayeti işleyen kişiler yakalanmıştı ve onlarla ilgili yargılama yapılmıştı. Soruşturma devam ederken savcılık, aralarında Hurşit Tolon ve eski Malatya İl Jandarma Komutanı’nın da bulunduğu misyonerlik konusunda çalışma yapan bir grubun olduğunu iddia etti ve bu kişiler hakkında dava açtı.”
“Bu tür derin yapılar bu davalarla ortadan da kalkmıyor. Muhtemelen başka kurumlar ve kişiler tarafından aynı faaliyetler devam ediyor.”
“Devletin içinde yer alan derin güçlere dokunulmuyor. Mesela Özel Kuvvetler Komutanlığı yerinde duruyor. Gayrimüslümleri izleyen Emniyet İstihbarat Dairesi’nin C Şubesi yerinde duruyor. Kişiler yargılanıyor ama kurumlar olduğu gibi duruyor.” (EKN)

Yorumlar kapatıldı.