İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Samsun – Canik Surp (Aziz) Nigoğayos Ermeni Kilises /Սամսուն – Ջանիկ Սուրբ Նիկողոս – Նիկողայոս

Ardaşes S. /H.
Anadolu’da, tarih tanımıyla Küçük Asya, Anatolia’da, tehciri, kıyımı yaşamamış bir Ermeni yerleşim yeri bulmak çok zordur. Gerekçe, hıyanet ! miş 2,5 milyon Ermeni de mi ihanet etti ? Topyekün göç, kıyım neden? Çocuk yaşta anneannem, ailesiyle pamuk tarlasında pamuk toplarken anne-babasının ölümüne şahit olurken, bu katliamın sebebi nedir? Pamuktan barut mu yapacaklardı? 20. yüzyılı, 21. yüzyıl düşüncesiyle yorumlarsak yanılgıya düşeriz. Çağın akımlarına ayak uydurarak, her yurttaş gibi, bir avuç Ermeni de hak ve hürriyet aramaktaydılar, Türk arkadaşlarıyla … Ama gel görk ki istikballeri işte bu “arkadaşları”, kışkırttıkları “yardakçıları” (Kürt, Çerkez …) ve bunlara “yol gösteren” (Almanya) tarafından değiştirildi. İnkârı zor Osmanlı hükümetinin yolladığı beyanatlar bir bir arşivlerden çıkarılmaktadır.


“Gittikleri” yerden geri gelebilen yok ; arkalarında bıraktıkları taşınır-taşınmaz varlıkları da talanmış, harabeye dönmüş, yok olmuş. Üç bine yakın kiliseden günümüze ancak 34 kadarı ayakta durabilmişse, bu da “işin mahiyetini” ortaya koymaktadır. Hazırlıklar I. Dünya Savaşı’nda önce yapılan Hristiyan nüfusu ve varlık mallarının sayımıdır. (1912-1913, Ermeni Patrikhanesi, Yerevan) (1)
Meşhur 6 vilayete dahil olmamakla birlikte, Samsun’daki Ermeniler de kendilerine düşen “payı” almışlardır.
Ister Samsun, ister Canik, ister Amisos deyin burada bir tek Ermeni kalmamıştır; canını kurtarabilenler kendilerini Der Zor çöllerinde bulmuşlardır.

Tarih notlarında Samsun (Սամսուն) – (Canik) (Ջանիկ)

Samsun’un tarihi MÖ 6. yüzyıla kadar iner. Pseuod kavimler, Lydyalılar (2) Pers ve daha sonra Pontus-Ermeni Krallığı ve Büyük Mihridat’ın idare merkezi. Bizans döneminde ise Armenia (Hayasa) idari bölgesi (3) olarak görünür.
16-17 ci yüzyıllarda Osmanlı imparatorluğu döneminkuşkusuz hristiyanlar yerleşik halkların çoğunluğunu teşkil etmekteydiler. (4) Osmanlı yetkilileri kamu yönetiminde, diğer bir deyişle, işgal altındaki topraklarda bir Müslüman karakteri yaratmak ve yerel halkın Müslümanlaştırılmasını sağlıyacak bir idari bölünme sistemini kurmuşlar, askerî teşkilâttan idarî yapıya kadar sayısız değişiklikler yapmışlardır.
1877-78 Rus-Osmanlı savaşı sonrası mülteci akını asayiş ve emniyet sorunlarını da beraberinde getirir. 1880’li yıllarda Canik Sancağı ve sancak merkezi Samsun nüfusu kozmopolitan bir yapıya dönüşür.
Genç Türkler ve Ittihad’cılar tarafından tasarlanmış bu idari değişimler bölgeyi Ermeni ve Rumlardan arındırmıştır. Zorunlu göçlerle Hristiyan nüfusu azaltılmış, gruplaşmalar engellenmiş, Islamlaştırılmalar, Türkleştirilmeler kolaylaştırılmıştır. (5)

Canik adı Osmanlı İmparatorluğu döneminde merkezi Samsun olan sancağa verilmiştir. Cumhuriyet tarihinde 2009 yılına kadar belde olan Canik, 2009 yılında Samsun merkezden ayrılmış ve merkez ilçe olmuştur. (Samsun’un 4 merkez ilçeleri : Ilkadım (Gazi ve Yeşilkent’te dahil), Canik, Atakum, Kavak)

Canik sancağında, 1915 öncesi 35.907 Ermeni 49 kilise ve 3.254 öğrenci ile 74 eğitim kurumu paylaşılırken, Canik Merkez Ilçesi’nde üç Ermeni kilisesi izine rastlıyabildim : Ermeni Kilisesi, Ermeni Katolik kilisesi, Ermeni Kilisesi ve mezarlığı. (Bu kesin bir sayı olmayabilir ve ekleme yapma hakkını saklı tutuyorum.)

 
1 – Samsun – Canik Surp (Aziz) Nigoğayos Ermeni Kilisesi (ՍամսունՋանիկՍուրբՆիկողոսՆիկողայոս) – (Saint Nicolas)

 Kilise 1849 yılında inşa edilmişti. Bazı kaynaklarda yapılış tarihi 1840 olarak görünen Surp (Aziz) Nigoğayos Ermeni Kilisesi 1897 yılında Piskoposluk Merkezi olmuştu. Hemen yanındaki Nersesyan Ermeni Koleji’nde 1914 yılına kadar 298 devam etmekteydi, kuruluş yılı 1883. Kolejde “Tbrots” adlı bir de dergi yayınlanmaktaydı. Aynı mahallede 1881 yılında Ermeni Tiyatrosu inşa edilmişti. (denisdonikian.blog)
Bitişiğinda bulunan mezarlık hakkında bilgi bulamadım, “maşatlık” (մաշաթլըք) müslüman olmayanların mezarlıklarına verilen isimdir.

Samsun Ermenileri çoğunlukla ticaretle uğraşmakta olup bu günkü Selahiye Mahallesi’nin bulunduğu yerde Ermeni Mahallesi olarak anılan mahallede ikamet etmekteydiler.
Ermeni kilisesi yıkılarak aynı temel üzerine 1936 yılında 30 Ağustos İlköğretim Okulu inşa edildi. ( 30 AĞUSTOS İLKÖĞRETİM OKULU ; okul arşivinden) Bugünkü Gazi Paşa İlköğretim Okulunun yerinde ise kiliseyi idare eden papazın iki katlı ahşaptan yapılmış misafirhanesi (Darul Eytam) ) bulunmaktaydı. Bu binanın okul olarak kullanılma kararı Samsun valisi Kazım Paşa tarafından verilmiş ve bazı ilaveler yapılarak 1930 yılında resmi bir ilkokul olarak eğitim ve öğretime tahsis edilmiştir. (Okul Web sitesinden)

Bölgedeki misyonerlik faaliyetlerinin sonucu olarak Katolikliği ve Protestanlığı kabul eden az sayıdaki Ermeniler de aynı mahallenin içinde ayrıca birer mahalle teşkil etmişlerdi. Günümüzde Kadife Kale-Selahiye mıntıkasındaki bu mahalle sadece bir isimden ibaret hale gelmiştir. Tıpkı Mihail Sokağı, Arapyan Sokağı, Boğosyan Sokağı, Tatarya Sokağı gibi. Sigara fabrikasının kuruluşu ile birlikte gelişen Çiftlik caddesi üzerinde Ermeni Kilisesi , Rum Kilisesi (23 Nisan Ilköğretim Okulunun yerinde), Ermeni Tiyatrosu gibi yapılar yok artık… Oysa ki Başbakanlık Osmnlı Arşivi’ndeki belgeler, herzamanki gibi göstermelik olup gerçeği yansıtmamaktadır : “Göç esnasında menkûl ve gayr-i menkulleri tespit edilerek kayıt ve muhafaza altına alınmıştır. Dinî müesseseler de yine aynı şekilde koruma altında tutulmuştur ( BOA, DH. EUM., 5. ŞB, 15/19 ) ».

Eskiden Ermeni Mahallesi’nde, hala o dönemin izlerini yansıtan tarihi evler bakımsızlıktan çürümeye terk edilmiş durumda. Ev sahipleri tarafından bakımı yapılmayan ya da yapılmak istense bile bürokrasinin ağır işlemesinden dolayı yapılamayan evler kendi kaderleriyle baş başa bırakılmış durumdalar.

Rusya’da, 1830’larda başlayan Müslümanların ayaklanmaları sonucu göçe zorlanmaları, 1877-78 Rus Savaşı’ndan toprak kaybından sonra buraya yerleşen mülteciler Ermenilerin huzurunu kaçırmıştır : “Nezareti’nden (İçişleri Bakanlığı) Trabzon Valiliğine gönderilen 18 Temmuz 1887 tarihli yazıda, Ünye ve Terme’deki Gürcü muhacirlerin burada yaşayan Ermenilere yaptıkları baskı ve zulümlerden haberdar olunduğu bildirilerek vilayetten acil önlem alınması ve adaletin yerine getirilmesi istenmektedir (BOA, DH.MKT, 1433/31).”

Aktarım : Kenan Hazneci 2012, Samsun
“ … 1800 lü yılların sonlarında büyük Samsun yangınında, özellikle Ermeni Mahalleleri tamamen yandı. O nedenle Türkçede yeni anlamına gelen “CEDİT” mahallesi olarak anılmaya başlandı. Ayrıca yangından esinlenerek hala bu bölgeye KARA SAMSUN denilmektedir. Genellikle evler ahşap olduğundan çoğu ev kül oldu ama kiliseler taş yapılar olduklarından yangından etkilenmediler.
1924’lerde yaşanan göçler nedeniyle Rum ve Ermeni nüfus azalınca kiliseye gidenler de azaldı ve özellikle 1950’lerden sonra gelen ve müslümanlığı propaganda olarak kullanıp halktan oy toplayan siyasiler ve yerel yönetimler halka da şirin gözükmek amacıyla ülke genelinde bir “yoketme” yarışına giriştiler. Bu girişimler sonucu güzelim tarihi ve sanat eseri olan kiliseler yok edildi. Bir tek 30 ağustos Ilkokulu’nun olduğu yerdeki kilise yıkılınca temelleri bırakılıyor ve o temellere de ilkokul inşa ediliyor. Okuldan mezun olanlar okulun mahsenlerine inildiğinde okulun temelinin HAÇ şeklinde olduğunu iddia ediyorlar. Ben görmedim bu konuda bir şey diyemeyeceğim.
Bu arada Samsun’da yıkılmayan tek bir kilise kalıyor : Sultan Abdulhamit döneminde sultanın fermanıyla yapılan Mater Dolarosa İtalyan Katolik Kilisesi. …”

2 – Samsun – Canik Ermeni Katolik Kilisesi



Işte başka bir Ermeni kilisesinin iki görüntüsü. Bu binalar bilinçli bir şekilde bakımsız bırakılarak virane haline getirilmiş ve daha sonra yeni yol açma, imar plan uygulamaları vs. Bahanelerle ortadan kaldırılmışlardır.

Ikinci fotograf 1929 yılına aittir; bir evin damında, bacanın yanında bos bir şişe gözükmekte. Bir rum geleneğinden gelmektedir, mübadele ile gelen muhacirlerden hatıra kalmış adetlerdendir. O evde evlenme çağına gelmiş bir kız olduğunun o zamanlar koşullarında duyurma şeklidir. Şişeyi vurmakta “kıza ben talibim” demektir.

3 – Ermeni Kilisesi ve Mezarlığı (Surp – Aziz – ?)

[ek bilgilerle yardımcı olabilirsiniz]

 

 

Bu Ermeni Kilisesi, mezarlığı, bahçeleri bir gecede dozerlerle yok edilip yerin Gazi Devlet Hastanesi ve Samsun Koleji inşa edildi. ( Wikipedia sayfasından : Samsun Anadolu Lisesi, 8 Aralık 1955 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı’nca kurulmuştur. 1975’te Anadolu Lisesi adını alan Kolej adını almıştır. Samsun Maarif Koleji olarak eğitim ve öğretime başlayan Samsun Anadolu Lisesi, günümüzde yıkılmış olan, Eski Samsun Müzesi’nde Samsun Koleji adı ile eğitim öğretime başlamıştır. http://tr.wikipedia.org/wiki/Samsun_Anadolu_Lisesi ) Nedense Ermeni kimliğinden bahsedilmiyor …
Yıkım projeleri 1958’de başladı, 1960’lı yılların başında da binalar yükseldi … Bu tarihlerde “… geriye 8-10 mezar ve 2 m kadar beton bir zemin olan demir bir haç vardı …” (Aktarım). Boş alana da Belediye Parkı yapıldı. Daha sonra da hastane bahçesi oldu.

Dip notlar :

(1) – (1) The Inventory of Armenian Church Properties conducted for and by the Ottoman Government in 1912-1913, as translated into Armenian and published in Etchmiadzin Monthly, 1965, Nos. 1, 2, 3, 4, 10 and (1966) Nos. 2, 3, 6, 7, 8, 9, 10, by A. Kh. Safrastyan. (2) Teodik’s Armenian Golgotha, Constantinople, 1923.

(2) – La Mer Noire et l’avènement de Rome : notes de lecture géographique , Anca DAN

(3) – Armenia (Hayasa) Vilayeti,sınırları, coğrafi konumu, başlıca şehirleri
Արմենիա վիլայեթի (երկրի) սահմանների, աշխարհագրական և կարևորքաղաքներինկարագրությունն՝ըստՄյունեջջիմԲաշիի.
«Արմենիայի վիլայթը մեծ է: Նրա Արևմտյան կողմը Արմեն վիլայթն է, արևելյան և հարավային կողմը՝ Արանի և Ադրբեջանի սահմաններն ու Ջիզիրեի մի քանի քաղաքներն են: Հյուսիսային կողմը նորից Արանի սահմաններն են: Այս երկրի մեծ մասը, լեռնային լինելով, բաժանվում է երեք մասի: Մի մասը՝ Գալիգա, Շիմշադ և սրանց հարակից սահմաններն են, մյուս մասը՝ Հեզրան և Բաբի Ալաև քաղաքներն ու դրանց միջև ընկած տարածությունը: Երրորդ մասը՝Բերդան, ԲաբԷլԷբվաբըևհարակիցմասերը: Ուրիշներնայս[երկիրը] բաժանումենչորսմասի, որիցմիմասըԲելգանևՇիրվաննէևդրանցմիջևընկածտարածությունը: ՄիմասըՄեզրաննէ, որԹիֆլիսէկոչվում, ևՖիրուզԱբադիուԼեկեզիգավառները: Հաջորդմասը՝Սիրխանն(իմա՝ՍիսականըԼ. Ս.) ուՆախիջևաննեն, իսկմյուսմասը՝ԽըրդԲըրթը(իմա՝ԽարբերդըԼ. Ս.), Ախլաթը, Էրզրումըևնրանցհարակիցմասերը: Այսգավառներիցամենմեկումանկախվալիներ[կուսակալներ] ենիշխում» 53: (Տե՛սՄյունեջջիմԲաշի, ԹուրքականաղբյուրներըՀայաստանի, հայերիևԱնդրկովկասիմյուսժողովուրդներիմասին, հ. Բ, էջ199)
Որպես Արմենիայի կարևոր քաղաքներ՝ թուրք պատմագիրը հիշատակում է Երզնկան, Մուշը, Էզինը (իմա՝ Էրզրում), Մելազջերդը (իմա՝ Մանազկերտը), Բիթլիսը, Ախլաթը, Արճեշը, Ոստանը, ՇիրվանըևԴեբիլը(իմա՝Դվինը), որըմայրաքաղաքէր54: (ԱրաբականևթուրքականաղբյուրներումԴվինտեղանունըաղճատվելէևգրանցվելէմիքանիձևերով՝Դեբիլ(տե՛սՀայաստանիևհարակիցշրջաններիտեղանուններիբառարան, հ. 2, Երևան, 1988, էջ68), ինչպեսնաև՝Դուին, Դվին, Դաբիլ, Ադաբին, Դուվիյ, տե՛սՎարդանյանՍ. Հայաստանիմայրաքաղաքները, Երևան, 1995, էջ109): )
Արմենիա երկրի սահմանների և քաղաքների մասին գրում է նաև Քյաթիբ Չելեբին:
«Համդուլլահը ասում է. Արմենի [Արմենիա] վիլայեթը բաղկացած է երկու մասից՝ Փոքր և Մեծ:… Մեծ Արմենիան Իրանի սահմանների մեջ է մտնում և հայտնի է Թուման Ախլաթ անունով: Սահմաններն են Փոքր Արմենիան, Ռումը, Դիարբեքիրը, Քուրդիստանը, Ադրբեջանը (իմա՝ Ատրպատականը) ևԱրանը: ԵրկարությունըԷրզենէլՌումիցհասնումէմինչևՍալմաս, իսկլայնությունը՝ԱրանիցմինչևԱխլաթիվիլայեթիվերջավորությունը: ՄայրաքաղաքըԱխլաթնէ: …ՆվաստիսկարծիքովներկայումսՄեծԱրմենիանբաղկացածէՎանիևԷրզրումիվիլայթներից, իսկՓոքրԱրմենիան՝ԱդանայիևՄարաշիԷյալեթներից: …ԹակվիմալԲուլդանում55 («ԹակվիմալԲուլդանը» արաբպատմագիրևաշխարհագրագետԱբուլՖիդայիտարեցույցնէ, որըՔյաթիբՉելեբուհամարծառայելէորպեսսկզբնաղբյուր(ՔյաթիբՉելեբի, Թուրքականաղբյուրները…, հ. Բ, էջ258) որպեսԱրմենիայիքաղաքներենհիշատակվածԷլբիստանը56 (ԷլբիստանԱլբիստան, քաղաքԿիլիկիայում, ՄարաշգավառիԶեյթունգավառակում), Ադանան, Արճեշը, Ադրբեյջանը[Ադրբեջան] 57 (ԱդրբեյջանԱտրպատական։), Բիթլիսը, Բարդան, Բիլեկանը, Թիֆլիսը, Ախլաթը, Դեբիլը, Սուլթանիյեն, Սիսը, Թարսուսը, Մալաթիան, Վանը, Ոստանը, Մուշը, ԷրզենէլՌումը(Էրզրում) ևՄալազկերտը» 58 (ՔյաթիբՉելեբի, «Ջիհաննյումա», էջ29-30) (ընդգծումըմերնէԼ. Ս.):
Այսպիսով, XVII դարում օսմանյան պաշտոնական պատմագրությունը ճանաչում էր իր կողմիցգրավվածՀայաստաներկրիգոյությանփաստը՝ՄեծՀայքիսահմաններումևանվանումայնմիջազգայնորենճանաչվածանունով՝Արմենիա: Ինչպեստեսնումենք, XVII դարումՀայաստանիտարածքինկատմամբԱնատոլիակամարևելյանԱնատոլիահնարովիտերմիններըբնավչենօգտավործվել, քանզիդրանքիրականումվերաբերումենՄեծՀայքիցևՓոքրՀայքիցարևմուտքընկածՓոքրԱսիային59 (Зограбян Л. Н., Орография Армянского нагорья, Ереван, 1919, с. 15. ԴանիելյանԷ., ՀինՀայաստանիպատմությանհայեցակարգայինհիմնահարցերըպատմագրությանմեջ, «Պատմաբանասիրականհանդես», 2003, N 3 էջ30-37): Ավելին՝XVI դարի«Իսլամականաշխարհացույցի» քարտեզում60 («ԻսլամականԱշխարհացույցիքարտեզ» կազմվելէ1570-ականթթ., տրամագիծը28.5 սմ, պահպանվումէԲոդլյանգրադարանում, ՕքսֆորդՁեռ. or.317 f9v-10r (տե՛ս Գալչյան Ռ., Հայաստանը համաշխարհային քարտեզագրության մեջ, Երևան, 2005, էջ148) ևXVIII-XIX դարերիօսմանյանքարտեզներումնույնպեսհստակնշվումէՀայաստաներկիրըԷրմենիստանձևովևտրվումեննրասահմաններնուկարևորքաղաքները61 («ԱսիականԹուրքիա», հրատարակվելէ1803-4, չափսերը72×54 սմ, բրիտանականԳրադարան, Լոնդոն-OIOC 14999.h.2(2), f.18, «Միջերկրական շրջան»-ի երկրորդ քարտեզ, չափսեր 80×58 սմ, բրիտանականգրադարան, Լոնդոն-OIOC 14999.h.2(2),f.5., «Օսմանեան երկիր», տրագրվել է 1867, չափսերը, 42×29 սմ, բրիտանական Գրադարան, Լոնդոն-Maps 42.d.1, f.2 (տե՛ս ԳալչյանՌ., նույնտեղում, էջ226, 240, 246):
(ՏՐԱՊԻԶՈՆՆ ՕՍՄԱՆՅԱՆ ԿԱՅՍՐՈՒԹՅԱՆ ՎԱՐՉԱԿԱՆ ԲԱԺԱՆՈՒՄՆԵՐՈՒՄ, Լուսինե Սահակյան)

(4)- Հ. Անասյան, XVII դարի ազատագրականշարժումներնԱրևմտյանՀայաստանում, ՀՍՍՌԳԱհրատ., Երևան, 1961, էջ15-20: Ricaut P., Histoire de l’ etat present de l’ Empire Ottoman trad. de l’anglois par Briot, IIe ed., Paris, chez Sebastien Mabre. 1670, p. 542-544

(5) – Trabzon ve Canik’in sancak, eyalet, vilayet değişimleri.
16-17 ci yüzyıllarda Osmanlı imparatorluğu döneminde hristiyanlar yerleşik halkların çoğunluğunu teşkil etmekteydiler. Osmanlı yetkilileri kamu yönetiminde, diğer bir deyişle, işgal altındaki topraklarda bir Müslüman karakteri yaratmak ve yerel halkın Müslümanlaştırılmasını sağlıyacak bir idari bölünme sistemini kurmuşlardır. (Հ. Անասյան, XVII դարիազատագրականշարժումներնԱրևմտյանՀայաստանում, ՀՍՍՌԳԱհրատ., Երևան, 1961, էջ15-20: Ricaut P., Histoire de l’ etat present de l’ Empire Ottoman trad. de l’anglois par Briot, IIe ed., Paris, chez Sebastien Mabre. 1670, p. 542-544) Bu bağlamda M. Pelin, Ayni Ali Efendi’nin “Hukuk kitapları”’nı yayınlamıştır. (M. Belin, Journal Asiatique sixieme serie, t. XV, 1870, p. 254-288. ՏՐԱՊԻԶՈՆՆՕՍՄԱՆՅԱՆԿԱՅՍՐՈՒԹՅԱՆՎԱՐՉԱԿԱՆԲԱԺԱՆՈՒՄՆԵՐՈՒՄnotlarından)

Osmanlı Imparatorluğu’nun başlıca idari sistemi olan sancaklar, XIV. yüzyılın sonlarında birleşerek eyaletler oluşturmuştur (Beylerbeyi). Trabzon XV. yüzyılda uzun süre sancak statüsünde kalmıştır. Yavuz Sultan Selim’in ilk tahta geçişiyle Amasya (Ամասիա), Tokat (Թոքաթ), Sivas (ԵվդոկիաՍեբաստիա), Kayseri (ՆիքսարիԿեսարիա), Şark-ı Karahisar (ՇարքըԳարահիսար), Canik (ՋանիքիՃանիք) livları ile birleşerek Eyalet-ı Rumiye-ı Sugra (Փոքր Ռումի Էյալեթին) Eyaletini kurmuşlardır. Vilâyet-i Rum-ı Kadîm ( Հին Ռումիվիլայեթ) olarak da adlandırılmaktaydı. Daha sonraları Kemah (Կամախ), Bayburt (Բաբերդ), Malatya, Divriği-Darende (ՏևրիկԴարենդե) livaların katılmasıyla Vilâyet-i Rum-ı Hâdis ( Նոր Ռումի վիլայեթ) oluşturulmuştur. (Gökbilgin T., XVI. Yüzyıl Başlarında Trabzon Livası ve Doğu Karadeniz Bölgesi, s. 293-295 ) XVII. yüzyılda Çorum (Չորում), Bozok (Բոզոք), Arapgir sancakları katılmış, Şark-ı Karahisr sancağı ise Erzurum (Էրզրում) eyalitine katılmıştır. Daha sonra Trabzon sancağı da Erzurum eyaletine katılmıştır.
Bu idarî birleşimler değişik tarihlerde Hayasa (Հայասա– Armeniak) (2), Van (Վան), Küçük Hayk (Փոքր Հայք) krallıklarına dahildiler ve Büyük Hayk (ՄեծՀայքԲարձրՀայք), Dayk topraklarının bir kısmını teşkil etmişlerdir. Bu da o bölgelerin Antik Ermeni tabii yerleşim yerleri olduğunu gösterir. Örneğin tanınmış coğrafya yazarı Strabon, Trabzon-Giresun bölgesini Küçük Hayk Ermeni Krallığı topraklarına dahil etmektedir. (Ստրաբոն, քաղեց և թարգմանեց Հ. Աճառյանը, Երևան, 1940, էջ 75: Տե՛ս նաև ԱդոնցՆ., նշվ. աշխ., էջ80-81: ԱդոնցՆ., ՀայաստանըՀուստինիանոսիդարաշրջանում, «Հայաստան» հրատ., Երևան, 1987, էջ105, 190: ՍևծովիհարավայինառափնյակիևՀայաստանիուհայությանհնագույնառնչություններիմասինտեսնաևՎարդանյանՍ., Պատմականակնարկ, Ձայնհամշենական, գիրք4-րդ, Երևան, 1999, էջ7-15) (ՏՐԱՊԻԶՈՆՆՕՍՄԱՆՅԱՆԿԱՅՍՐՈՒԹՅԱՆՎԱՐՉԱԿԱՆԲԱԺԱՆՈՒՄՆԵՐՈՒՄ) XVI. yüzyılda Trabzon eyaletine dahil olan Hamşin (Համշեն), Arhavir (Արհավիի), Konya (Գոնիա) yüzyılın yarısından sonra Batum (Բաթում) sancağına dahil olmuştur. XVII. yüzyıl başında Trabzon ve Batum sancakları birleşerek Trabzon Beylerbeyiliği’ni oluşturmuşlardır. (Ayn Ali Efendi, KavânՏn-ı Âl-ı Osman der Hulâsa-ı Mezamîn-i Defter-i Dîvân, İstanbul, 1979, s. 28-29. Տե՛ս նաև H. Tuncer, Osmanlı İmparatorluğnda Eyâlet Taksimatı, Ankara, 1964, s. 26, 35); (Şahin İ., “Timar Sistemi Hakkında Bir Risâle”, Tarih Dergisi, sayı 32, İstanbul, s. 909) Böylece 3.000 askeden oluşan bir orduya sahip olmuşlardır. Katip Çelebi buna Konya sancağını da ilave eder.
1830’dan itibaren merkeziyatçı yönetim anlayışıyla eğitimden hukuka, askerî teşkilâttan idarî yapıya kadar birçok değişiklikler yapılır.
1846 tarihinde yapılan değişikliklerle Trabzon eyaleti 5 sancaklardan oluşmaktaydı : Merkez Trabzon sancağı, Şark-ı Karahisar, Canik, Konya ve Batum sancakları. 1867 yılında Vilayet Nizamnamesi (Նահանգայինկանոնադրության) gereğince Şark-ı Karahisar ve Konya çıkmış yerine Gümüşhane (Գյումուշխանե) sancağı katılmıştır. (Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihî Coğrafyasına Giriş I, Anadolu’nun İdarî Taksimatı, Ankara, 1988, s. 249 – 251.)
1877-78 Rus-Osmanlı savaşından sonra merkezi Rize olan Lazistan sancağı kurulmuştur. Bu savaşla birlikte Sohum tarafından gelen yaklaşık 60.000 Abaza göçmen, başta Bafra ve Çarşamba olmak üzere Trabzon Vilâyeti’nin iskâna elverişli yerlerine yerleştirilirler. Berlin Antlaşması (13 Temmuz 1878) İle Rus hâkimiyetine bırakılan Batum ve çevresinden de Samsun, Ordu, Fatsa ve Ünye’ye önemli miktarda göçmen gelir. (“Canik Sancağının Nüfusuna Dair Bir Değerlendirme” Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S. 12/1, Samsun 1999, s. 29 – 45.; Süleyman Erkan, Kırım Kafkasya ve Doğu Anadolu Göçleri (1878 – 1908), Basılmamış Doktora Tezi, Samsun 1993, s. 194 – 197)
Mülteci akını asayiş ve emniyet sorunlarını da beraberinde getirir. 1880’li yıllarda Canik Sancağı ve sancak merkezi Samsun nüfusu kozmopolitan bir yapıya dönüşür. (Bünyamin Duran, “Karadeniz Bölgesinin 1870 – 1914 Arasında Tarımsal Gelişmesi”, //. Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, Samsun 1990, s. 62 – 63.) Bu durum Canik Sancağı’nda tabiatıyla bazı problemleri de beraberinde getirir ve halkın emniyet ve asayişe yönündeki şikâyetleri çoğalır. Yerli halk ile muhacirler arasında zaman zaman şiddet derecesine varan ihtilâf ve çatışmalar meydana gelmeye başlar. Geçimleri için tahsis edilen paraların yetersizliği, ikamete uygun olmayan barınaklarda yerleştirilmeleri ve çalışacak bir iş bulamamaları gibi sebeplerle zor duruma düşen muhacirler, yerli halka saldırmak suretiyle asayişi bozan hareketlere yönelirler. Huzursuzluğun ve kanunsuzluğun giderek artmasında yöneticilerin iş bilmezliği, kanunsuz ve hukuksuz davranışları da önemli rol oynar. (Muhacirleri kanunsuz davranışlara sevk eden sebepler hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856 – 1876), Ankara 1997, s. 140, vd)
Canik Sancağı dâhilinde hırsızlık olayları fevkalâde artmıştı. Halk bu yüzden korku ve telaş içindeydi. Asayişsizlik olaylarının artmasında adliye memurlarının dikkatsizliği ve umursamazlığı önemli rol oynuyordu. Hükûmet, vilâyet genelindeki asayişsizliklerin ve uygunsuz davranışların önlenmesini temin edecek etkin tedbirler alınmasını, bu konudaki emir ve yasakların itina ile uygulanmasını ve böylece bölgede güvenlik ve huzurun sağlanmasını istemekteydi. Adliye ile ilgili işlerin dikkatli ve zamanında görülmemesi, bazı yerlerde bir takım suiistimallerin vuku bulması ve cinayet gibi önemli davalarda olayın tahkiki aşamasında görevli müstantiklerin çoğunlukla ehliyetli olmaması, sancak dahilindeki asayişsizliğin sebepleri arasında sayılmaktaydı. Ayrıca zabtiye askeri arasına muzır şahıslar sokulmuştu. ( BOA, ŞD, 1837/9, Belge No.: 8 – a, Trabzon Vâlisi Ahmed Aziz Bey’den Dahiliye Nezareti’ne, 28 Nisan 1301 / 10 Mayıs 1885.)
Diplommatik kaynaklar gösteriler sırasında 600-800 Ermeninin öldürüldüğünden bahsedilmektedir. (Documents diplomatiques, op. cit., supplément, p. 13; GPEK, 10 Band, doc. n° 2 444; Kölnische Zeitung du 26 octobre 1895, n° 919 ; “Après une année d’enquête, le consul de France Cillière confirma à Cambon que durant les événements du 8 octobre aucun musulman n’avait été tué par les Arméniens; pour plus de détails sur les faits”: cf. A. Beylerian, «Témoignages inédits sur les massacres arméniens de Trébizonde», Hask (Beyrouth 1981-1982), pp. 449-464) Ermeni kaynakları ise 591 ölü olduğunu yazmakta. (Cf. la «Liste des pertes occasionnées pendant les massacres du 8 octobre 1895» transmise par les prélats arméniens de Trébizonde au consul d’Italie, annexée à la dépêche d’E. Francisci à Pansa, de Trébizonde, le 11 février 1896, n° 58/14, ASD, Politica P, Turchia [1896].)
Diğer taraftan, görünürde Hristiyan halkın güvenliği için gelen Rus ordusu çekilince, güvensizlik Hamidiye Alaylarının kurulmasıyla daha da artmış (Blue Book, Turkey n°1 (1892), p. 23), Kafkasya’ya göçler başlamıştır.
Berlin antlaşması maddelerine uyulanmamış, Constantinol’de Erzurum’daki keyfi tutuklamar protesto edilmiştir.
1908 yılındaki Jön Türkler ihtilalinden sonra Canik, Trabzon vilayetinde çıkmış, 1880’deki konumuna dönmüştür.
1915 yılı, çok daha önce başlamış olmasına rağmen, Ermeni ve Rumlardan arındırma dönemi olmuştur. Bir sancaktan diğerine göç ettirme bahanesiyle onbinlerce Hristiyan katledilmişlerdir. (Vicomte Bryce, Le traitement des Arméniens dans l’Empire ottoman, 1915-1916, document 26),örneklerden biri ..)
Tasarlanmış bu idari değişimler Ittihatçıların mecbur tuttukları zoraki yer değişimler, zoraki din değiştirmeler Ermeni halkını derinden etkilemiştir. 1915 Soykırımından hayatta kalabilen Hristiyanların gruplaşmaları, bir arada yaşamaları engellenip Islamlaşmaları, Türkleşmalari kolaylaştırılmıştır. Gümüşhane, Kemah ve Agn (Eğine) çevresinde sayısiz katliam olmuştur.
Samsun, mübadele ile gelenlerin en yoğun olduğu 3. kenttir,1924-25 yılları arasında 38.000 kişinin geldiği belgelenmiştir. O yıllardaki Samsun nüfusu göz önüne alınırsa bu göçün ne kadar büyük olduğu değerlendirilebilir.Tarih öğretmeni Baki Sarısakal’ın Büyük Şehir Belediyesine yaptığı bir çalışma kitap olarak çıktı. Ben okumadım, ama okuyanlar mahalleler ve sokaklar, kimin evine kim gelmiş açıklanmaktaymış.

Kaynaklar :

ՏՐԱՊԻԶՈՆՆ ՕՍՄԱՆՅԱՆ ԿԱՅՍՐՈՒԹՅԱՆ ՎԱՐՉԱԿԱՆ ԲԱԺԱՆՈՒՄՆԵՐՈՒՄ, Լուսինե Սահակյան– http://blog.ararat-center.org/?p=185)
– Canik Sancağının Nüfusuna Dair Bir Değerlendirme, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S. 12/1, Samsun 1999,
– Süleyman Erkan, Kırım Kafkasya ve Doğu Anadolu Göçleri (1878 – 1908), Basılmamış Doktora Tezi, Samsun 1993,
– unyezile.com/canikili
– Baki Sarısakal web sitesi
– Le génocide des Arméniens, de Raymond Kévorkian, Paris, Odile Jacob, 2006)
– Wikipedia
– denisdonikian.blog

Fotograflar :

– Wikipedia
– Google
– Kenan Hazneci
– Nevzat Uslu
– ve … kamu yararına geçen fotograflar

Yorumlar kapatıldı.