Süryaniler İstanbul’da çocuklarına Süryanice öğretebilecekleri bir anaokulu açmak için Milli Eğitim’e başvurdu. Talep “Siz azınlık değil, asli unsursunuz. Azınlık olmadığınız için de yabancı dilde eğitim yapamazsınız” gerekçesiyle reddedildi. Ancak AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, “Hükümetimiz bu talebinizi karşılayacaktır” diyerek Süryanileri umutlandırdı. (Lozan antlaşmasında azınlık haklarının sadece Ermeni, Rum ve Yahudilere verildiği ciddi bir yalandır. Azınlık hakları Türkiye’de yaşayan Süryaniler de dahil bütün gayrimüslimlere verilmiştir. Süryanilerin alt komisyonda azınlık haklarını reddettiği de yalandır. Kaldı ki azınlık hakları azınlıklara sorularak verilmez.Süryaniler konuyu mahkemeye taşımalı ve gerekirse AİHM’sine giderek haklarını almalıdır. Süryanilere asli unsur diyen yetkili bizi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Ermeni, Rum ve Yahudileri tali unsur ilan etmektedir. Bu da en hafif deyimle demokrasiden bihaber yetkililerimiz olduğu anlamına gelir. HYETERT)
Süryanilere red cevabı! ‘Azınlık değilsiniz, yabancı dilde eğitim yapamazsınız’
Cumhuriyet tarihi boyunca okul açmak için talepte bulunmayan Süryani cemaati, ilk defa İstanbul’da anaokulu açmak ve çocuklara 5 bin yıllık dilleri Süryanice’yi öğretmek için talepte bulundu. Ancak talepleri Milli Eğitim Bakanlığı’nca reddedilince Süryaniler bu durumu geçtiğimiz hafta AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’e iletti. Çelik, “Hükümetimiz bu talebinizi karşılayacaktır, bugüne kadar yapıcı olduk, bundan sonra da yapıcı tavrımız olacaktır. Azınlık vakıflarının isteklerine açığız” cevabını verdi.
‘Siz asli unsursunuz’
Süryani Cemaati Temsilcisi Sait Susin yaşanan süreci şöyle anlattı: “Beyoğlu Süryani Kadim Kilisesi Vakfı olarak Süryani cemaatine mensup çocuklara normal müfredatın yanında Süryanice’yi de öğreteceğimiz bir anaokulu kurmayı düşündük. 6 Haziran’da İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne talebimizi yazılı olarak ilettik. 26 Temmuz’da gelen cevapta, ‘Siz azınlık değil, asli unsursunuz. Azınlık olmadığınız için de açmak istediğiniz anaokulunda yabancı dilde eğitim yapamazsınız. Türk vatandaşlarının Türkçe’den başka bir anadili olmadığı için başka bir lisan öğretemezsiniz. Süryanice’yi çocuklara öğretemezsiniz’ dediler. Bu ret cevabı karşısında cemaat olarak hayal kırıklığına uğradık. Geçtiğimiz hafta cemaat vakıflarının verdiği iftarda konuyu Hüseyin Çelik’e aktardım. Çelik bana, ‘Nasıl olur da bir insan çocuğuna dilimi öğrenmek istiyorum diyince kurumlarımız ‘hayır’ cevabını verir? Bu kabul edilemez. Hükümetimiz bu talebinizi karşılayacaktır. Azınlık vakıflarının isteklerine açığız” cevabını verdi. Bu nedenle problem yakında çözülecektir. İl Milli Eğitimi Müdürlüğü’nün de talebimizi yanlış yorumladığını düşünüyorum.”
Nüfusları sadece 25 bin kişi
Türkiye genelinde 25 bin nüfusu olan Süryani Ortodoks Cemaati’nin yüzde 85’i İstanbul’da yaşıyor. Cemaatin büyük kısmı da ağırlıklı olarak Bakırköy, Florya ve Yeşilköy üçgeninde ikamet ediyor. Susin çocuklara neden Süryanice öğretmek istediklerini şöyle anlatıyor, “Dilimiz Süryanice 5 bin yıla dayanan bir dil. Aramiler Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra bu dil Süryanice adını aldı. 5 bin yıla dayanan bu dili çocuklarımıza öğretemiyoruz. Kaybolmaya yüz tutmuş bir dil bu. Bizim talebimiz Milli Eğitim Bakanlığı’nın anaokulları için belirlediği müfredatı açmak istediğimiz anaokulunda aynen uygulamak, bu müfredata ek olarak haftanın belirli günlerinde birkaç saatte çocuklarımıza bu nesillere aktarılması ve yaşatılması için öğretmek istiyoruz. İzin çıkarsa anaokulunu Yeşilköy ya da Bakırköy’de kuracağız. Cemaatimizden gelecek talebe göre 100-150 arası çocuğa hizmet verecek bu anaokulu. Bu okul bizim için ilk adım olacak. Anaokulundan sonra ilköğretim ve lise de kurmak isteriz. Ama önce anaokulu sorunumuzu çözelim. Bizim temel hedefimiz çocuklarımıza Süryanice’yi öğretmek ve dilimizin yok olmasını engellemek. Bağışlarla ayakta duran bir vakıfız. Anaokulu vakfa da gelir sağlayacak. Bu gelir ihtiyacı olan öğrencilere burs olarak geri dönecek. Osmanlı döneminde birçok eğitim kurumumuz vardı. Bu talep biz Süryanilerin belki de Cumhuriyet döneminde eğitim konusunda ilk talebidir. Ümitle izin çıkmasını bekliyoruz” dedi.
Azınlık olmayı kendileri istemedi
Süryaniler kendi talepleri doğrultusunda Lozan Antlaşması’ndan sonra azınlık statüsüne girmedi. Ermeni, Rum ve Yahudi azınlıkların temsilcileri Lozan Barış Antlaşması’nda birtakım haklar elde ettiler. Fakat alt komisyonlara katılan Süryani liderleri azınlık hakkını almak istemedi. Azınlık kabul edilen toplumlar kendi dillerinde eğitim yapabilmek, vakıf kurmak gibi haklara sahip olurken Süryaniler bu haklardan mahrum kaldılar. Süryaniler Lozan’dan sonra Türk olarak kabul edildiler ama uygulamada azınlık gibi algılanarak bu şekilde muamele gördüler.
Yorumlar kapatıldı.