İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Suriye’de Dış tahrikli Olaylar

Nurettin Değirmenci

I.Dünya Savaşı sonunda, İngiltere ile Fransa Sykes-Picot Anlaşmasını gözden geçirerek yürürlüğe koyarlar. Bu anlaşma gereği, sınırları cetvelle çizilmiş, mezhep esaslı Irak ve Suriye kurulur… Suriye’deki yönetimin insana yakışır olduğunu kimse iddia edemez ama onu yıkmak için parasal destek yapan Sünni tiranların yönetimleri çok mu insanidir? Kanla iktidara gelmeye çalışan Müslüman Kardeşler Suriye’de nasıl bir yönetim kuracaktır? Önce gayrimüslimlere saldırılar yapılacak, sonra Şii ve Nusayri mezheplerine mensup olanlara gerekli dini ders verilecektir.

***
13-7-2012
Suriye Rejimi 10000 Kürtün Kimliğini kaybetti. O tarihten buyana kimliği kaybedilen Kürtler, mülk edinme, devlet dairelerine çalışma vb. haklardan yoksun ve “Ecnebi” olarak yaşıyorlar. 10-4-1966
İsrail Mısır, Ürdün ve Suriye topraklarına girdi. İsrail ile Arap ülkeleri arasında tarihe Altı Gün Savaşı diye geçen çatışmalar başladı. Çatışmalar sonrasında, kendi topraklarından daha fazla toprak elde eden İsrail, Gazze Şeridi’ni, Bethelem ve Hebron kentlerini, Batı Şeria’yı ve Golan Tepeleri’ni ele geçirdi. 5-6-1967
Yahudilerce kutsal Yom Kippur gününde Mısır ve Suriye orduları İsrail’e saldırdı. 14-10-1973
Suriye tankı ve ağır silahlarla donatılmış İslami militan gözüküyor. 10-7-2012
Suriye’de petrol boru hattına yapılan sabotaj
1-Dünyada varoluşumuz bir görevdir.
2-Bu görev ölçülü yaşamaktır. 
3-Yaşam kurallar içinde bilgi ile sürdükçe; bilgi edinmek kaçınılmaz görev olur.
4-İnsani kurallar içinde bilgi ile yaşam sürmeyenler, kendilerini tiranların ve doğanın ellerine teslim ederler.
5-İnsanların yaşamlarını doğanın ya da tiranların eline teslim etmesini, bazı dindarlar, “Kader, kendini Allah’a teslim etmek” diye, tanımlar
6-Doğal yaşamda, yaşamın sınırlarını doğa çizer ve dengeler (Kader) doğa tarafından temin edilir.
Bir oluşum, ihtiyaç ve tepkiden dolayı, amaç için araç-gereç ile ortaya çıkar.
Sykes-Picot Anlaşması:
I.Dünya Savaşı sırasında, 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan, Rusya’nın onayını alan ve Ortadoğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmadır.
Antlaşmaya göre;
1-Rusya’ya, Trabzon, Erzurum, Van, Bitlis ile Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmı,
2-Fransa’ya, Adana, Antep, Urfa, Diyarbakır, Musul ve Suriye kıyıları,
3-İngiltere’ye Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya verilecektir.
4-Fransa ile İngiltere’nin elde ettiği topraklarda Arap devletleri konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacak,
5-İskenderun serbest liman olacak,
6-Filistin’de, kutsal yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim kurulacaktır.
1917 Devriminden sonra Rusya antlaşmadan vazgeçmiş, Lenin gizli olan bu anlaşmayı dünya kamuoyuna açıklamıştır.
I.Dünya Savaşı sonunda, İngiltere ile Fransa Sykes-Picot Anlaşmasını gözden geçirerek yürürlüğe koyarlar. Bu anlaşma gereği, sınırları cetvelle çizilmiş, mezhep esaslı Irak ve Suriye kurulur.
 A-Irak
Halkın yüzde altmışı (%60) Şii, yüzde otuzu (%30) Suni, yüzde onu (%10) diğerleri oluşturur.
İngiltere, yönetimi Sunilere teslim eder. Böylece, kendisinden destek almadıkça yönetimini sürdüremeyen Suni iktidarlar işbaşına gelir.
İngiltere, Kuveyt’i Irak’tan ayırır. Ayrıca, minnacık şeyhlikler inşa eder.
Irak’ta değişik tarihlerde askeri darbeler olur ama darbeyi yapanlar Suni mezhebindendi.
A-Suriye
Halkın yüzde almışı (%60) Suni, yüzde yirmi beşi (%25) Şii, yüzde onu (%10) Nusayri, yüzde beşi (%5) diğerleridir.
Fransa, yönetimi Nusayrilere teslim eder.
Suriye’de, Hafız Esed, darbeyle yönetime gelinceye kadar 28 askeri darbe olur. Gizli anlaşmalarla Hafız Esed yönetimi kalıcı olarak işbaşında kalır.
Hafız Esed ve önceki yönetimler bütün kilit noktalara ve üst görevlere Nusayri mezhebine bağlı yöneticiler atar.
Hafız Esed’in ölümünden sonra yönetime tek aday oğul Beşar Esed gelir. 
Beşar Esed, babasının politikalarını izlemeye devam eder. İran ile sıcak, Suni Arap tiranları ile soğuk ilişkilerini sürdürür. Türkiye ile soğuk ilişkiden sıcak ilişkiye değişim yapar; böylece, kendi ayağına kurşun sıkar. 
ABD strateji uzmanları Müslüman Kardeşler ile 2010 yılında sıcak ilişkiye geçerler.
I-ABD, Mısır’da Müslüman Kardeşlerin yönetime gelmesine engel olmayacak;
II-Müslüman Kardeşler Suriye’de CIA desteği ile iç savaş başlatacak;
III-Suriye’deki Müslüman Kardeşlere silahlar Türkiye, Irak, Ürdün üzerinden temin edilecek;
IV-Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt… Gibi Suni Müslüman tiranlar Suriye’deki silahlı mücadeleye parasal destek temin edeceklerdir.
Böylece, Suriye’de, yönetime karşı protesto gösterileri değil, silahlı mücadeleler başlar. Eğitilmiş militanların ellerine ağır silahlar tutuşturulur.  
Suriye’de çatışma ve bombalama sonucu ölenler
22-4-2011 Şam                 72 ölü
(3-6)-6-2011                      122 asker öldürüldü
(19-20)-12-2011                 70 asker öldürüldü
  3-2-2012                           55 ölü
12-3-2012                           45 ölü
  3-4-2012                           57 ölü
25-5-2012                          108 ölü
  6-6-2012                            78 ölü
12-6-2012                          200 ölü
Bombalama sonucu ölümler
23-12-2011                         44 ölü Şam
  6-1-2012                           26 ölü Şam
10-2-2012                           28 ölü Halep
10-5-2012                           55 ölü Şam
19-5-2012                             9 ölü Der-Zor
Olaylardaki yaralı sayısı bilinmiyor.
Batılı kaynaklara göre, Suriye’deki olaylarda, günde ortalama 60 kişi ölüyor.
Gerçekler gizlenmeyi sever, bilgeler onların üzerindeki örtüyü aralar.
Dikkat edilirse; ABD ve İsrail ellerini ateşe sokmadan, Müslüman tiranları ve piyonları gizlice kullanarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar.  ABD ve İsrail için:
_Suriye’deki yönetimin yıkılması birinci aşama;
_Suriye’deki yönetimin yıkılması sonucu İran’a askeri müdahale esas amaçtır.
Suriye’deki yönetimin yıkılması ve İran’a saldırılması sonucunda, Türkiye’nin İran ile savaşa gireceğinden kimsenin kuşkusu yoktur.
Suriye’deki yönetimin insana yakışır olduğunu kimse iddia edemez ama onu yıkmak için parasal destek yapan Sünni tiranların yönetimleri çok mu insanidir?
Kanla iktidara gelmeye çalışan Müslüman Kardeşler Suriye’de nasıl bir yönetim kuracaktır?
Önce gayrimüslimlere saldırılar yapılacak, sonra Şii ve Nusayri mezheplerine mensup olanlara gerekli dini ders verilecektir.
Suriye’deki yönetimin yıkılması için teröristleri destekleyen ve besleyenler kimlere hizmet ediyor? Yarın, kendi yönetimleri yıkılsın diye benzer olaylarla karşı karşıya gelmeyecekler mi? Örneğin, Suriye’deki teröristleri besleyen Türkiye, “Terör dışarıdan besleniyor!” diye, bağıracak mıdır?
ABD yöneticileri sürekli terörizmden, terör tehlikesinden söz ediyor, diğer yandan gizli örgütleri ile terörü destekliyorlar. Demek ki, iki türlü terörist var: ABD destekli olanlar ve ABD çıkarlarına karşı savaşanlar. Müslüman Kardeşler hangi kümeye dâhil oluyor?
Batılı medya kuruluşlarına göre, Hatay, silah ticaret merkezi haline gelmiş; Türkiye’deki resmi görevliler olayları görmezlikten geliyor.
Hatay’da pazarlanan silahların kimlere karşı kullanılacağı belli olmaz.
Suriye’de Suni Müslümanların kanlı biçimde yönetime gelmesiyle Nusayri yöneticiler ile onlara destek olanlara ölmek ya da kaçmak seçenekleri kalır.
1-Din ve mezhep esaslı yönetimlerin kurulması temelden saçma ve yanlıştır.
2-Suriye’de bu yönetimleri kuranlar Batılı ülkelerdir.
3-Yanlışın yanlış ile düzeltilmesi çok ender olarak doğru sonuca ulaşır. Suriye’de Nusayrililerin yönetime gelmesi yanlışlığından bin kat daha yanlış olan onların ölüme ya da sürgüne terk edilmeleridir.   
Doğru olan nedir?
Suriye’de uzlaşma ile yönetimde değişikliğe gidilmesidir.
Dış müdahaleler beklenirken, bereket versin, Rusya, olaylara açıktan el koydu. Böylece, ABD destekli yönetimler ile tiranlara, sessizce beklemek düştü. Örneğin, Türkiye, uçağının uzaylılar tarafından düşürüldüğünü kanıtlamak zorunda kaldı.
Tarihe ve olaylara bakarak, “Suriye’nin geleceğini sadece dış güçler tayın eder.” Sonucuna varılır. 
Ne Suriye’deki yönetim kendi başına yönetimde kalabilir, ne de parasal ve silah dış destekleri ile Müslüman Kardeşler Suriye’de yönetime gelebilir.
Müslüman Kardeşler Suriye’de başarısız olursa, Mısır’daki yönetimleri de tehlikeye girer.
İnsanlık tarihinde, hiçbir millet Araplar kadar birbirlerini arkadan hançerlememiş ve birbirlerine kanlı tuzaklar kurmamışlardır.
Arap şeyhler tarih boyunca diğer şeyhlere tuzak kurarak, onları pusuya düşürerek güçlerini sergilemişlerdir. Hiçbir Arap şeyhi, “Bugün başkasına kurduğum tuzak, yarın bana geri döner” diye, düşünmez. Kaddafi, Esed için kurulan tuzaklar Katar, Suudi, Kuveyt… Şeyhlerinin ömürlerini kısaltmıyor mu?
*
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, eşi ve yakınlarının para ve mal varlıkları da dâhil, Libya, Tunus ve Mısır’ın devrik liderleri ya da yakınlarına ait 4,3 milyar dolar değerinde para ve taşınmazın Kanada’da bulunduğu açıklandı. 16-7-2012
Rahmetli Kaddafi Mübarek’i canlı toprağa gömüyor. Keşke, diğer Arap tiranlarına da benzer hizmeti yapsa!
**
Şam’daki Ulusal Güvenlik Binasına intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda üç bakan öldü, yaralılar hakkında kesin bilgi yok. Suriye, saldırıdan, Suudi Arabistan, Katar, Türkiye ve İsrail’i sorumlu tuttu. 18-7-2012
Biliyorsunuz; bütün Arap toplumlarında, İsrail’i suçlamak alışkanlıktır.
degirmencinurettin@gmail.com
Nurettin Değirmenci
Elk. Yük. Müh.

Yorumlar kapatıldı.