Değerli Okurlar, bu konuda Hyetert’de ve çeşitli gazetelerde çıkan haberler pek çok tartışmaya yol açtı. Ne yazık ki Patrikliğin açıklaması da sorunu çözmeye yetmedi. Her konuda fikri olup bilgisi olmayanlar da ortaya atılınca sapla saman karıştı.
Bu konuda Harutyun Kambarizoğlu’nu oğlu Mihran Kambarizoğlu’nun sitesinde yayımladığı ve linkini bize de gönderdiği yazı bu tartışmaya ışık tutacak nitelikte. Mihran Bey, bir yandan Patrikliği, kilise yönetimini ve cemaati suçlarken, bir yandan da babasının Müslüman olduğu için Müslüman gibi cenaze namazı kılınarak Müslüman mezarlığına kaldırıldığını belirtiyor. Patrikliğin cenazenin kilisemizde dini törenle Ermeni mezarlığına gömülmesi teklifini kabul etmiyor. Yazıdaki pek çok çelişki ve yanlış bilgiyi siz okurlarımıza bırakıyor ve yazıyı aynen yayımlıyoruz.
Yeldeğirmenli Artin Usta
Mihran Kambarizoğlu
Bu platformu yaşadığımız insaniyet namına rezaletler ve Ermeni cemaati için utanç zinciri denilebilecek bir dizi olay hakkında insanları doğru bilgilendirmek, Bu yaşananlara sebep olan kangrenleşmiş düşünce tarzı ve yapıyı düzeltmek adına yine insanların bilinçlenmelerini sağlamak için oluşturdum.
Hatayı hep başkalarında arayan bir toplumun kendi hatalarını görme ve düzeltme şansı bulamayacağına inanıyorum.
Babam, Harutyun Kambarizoğlu kimlik kaydına göre Harityon onu tanıyanların bildiği şekliyle Artin usta son dönemlerde sağlık sorunları ağırlaşınca yanında kaldığı büyük ablam yeterince ve acil müdahale gerektiğinde ilgilenememekten çekinerek onu hastaneye yatırmak istedi. Öncelikle Ermeni Hastanesine başvuru yaptı. Aldığı cevap o an için dolu olduklarından alamayacakları idi. O da durumun aciliyetinden dolayı Darülacizeye başvurdu. Darülacize öncelikle Ermeni asıllı ve Hıristiyan bir T.C. vatandaşı olan babamı kabul ederek işe başladı. Onayımı almak için beni aradıklarında babamı zaten almış ve yatırmışlardı, her türlü bakımı çok güzel bir şekilde yapılıyordu.
Aradıklarında ailenin maddi durumu yoksa devletin tüm giderleri üstleneceğini, maddi durumu yeterli ise o durumda mahkeme yoluyla giderlerin tahsil edildiğini ve bu prosedürün sıtandart herkese uygulanan bir uygulama olduğu bilgisini vererek geçmiş olsun dilekleri ile birlikte arzu ettiğimiz zaman ziyarete gidebileceğimiz gibi son derece insani ve bilgilendirici bir konuşma yapmışlardı.
Ben işlerimin yoğunluğundan dolayı ziyaretine bir türlü gidemesem de farklı şekillerde durumu hakkında bilgi alıyordum.Son zamanlarda iyice ağırlaşmış ve sıklıkla uzman hekim müdahalesi gerektiren acil durumu oluyordu. 17 Haziran 2012 tarihinde gece yarısı büyük ablam aradı ve babamı kaybettiğimizi bildirdi.
Ertesi sabah Babalar gününde cenazeyi teslim almak üzere Darülacizeye gittim.
O meyanda eniştem ve haberlerde beyanatı olan ablam Anna yeğenim tarafından alınarak kiliseye başvuru yapmaya götürüldüler.
Biz bu noktadan itibaren iki farklı ve birbiri ile alakasız, etkileşimsiz gelişen iki farklı ve birbirine zıt olayı eş zamanlı yaşadık.
Haber olan ve benim de unutturmamak için elimden geleni yapacağım konu, kiliseye babamızı kaybettiğimiz ve cenazemizin defnedilmesi için neler gerektiğini soran eniştem ablam ve yeğenim şok yaşamışlardı. Kilisede görüştükleri kişi son derece yetkili ve bilgisi olan bir makamda yani kilise yönetim kurulu (ihtiyar heyeti benzeri bir kurul) olan kişiydi. Onlardan mezar yeri için 7000 T.L. Mezarlık kapısından giriş için 600 T.L. ve ayrıca nakil için giriş ücretine yakın bir miktar gibi bir kabarık liste ile taleplerde bulunmuş sonradan yabancı değilsiniz mezar yerini 3000 T.L. yaparız kilisedeki ain yani cenazeye dua okumak için de para almayız demişti.
Onlar bu kişiye, ani bir ölüm haberi aldıklarını, yanlarında nakit olmadığını, fakat cenaze işlemlerini başlatmaları gerektiğini, bir hafta içinde parayı tedarik edip verebileceklerini söyleseler de ısrarlara rağmen kabul ettirememişlerdi.
Bu şu demekti, alın cenazenizi gidin ne yaparsanız yapın. Yani bu işlerin yürütüleceği kurum orası olduğuna ve orası da para peşin yoksa defnetmem hiç bir şey yapmam diyorsa o dediğinin karşılığı budur.
Bu arada kilisede bu ricalar ve reddedilmeler sürerken ben de olanlardan habersiz Darülacizede cenazemizi teslim almak için görüşüyordum. Her gelen görevli baş sağlığı diliyor ve rahatlatmaya çalışıyorlardı üstelik bende herhangi bir ağlama veya benzeri tepki yokken.
Bana oranın müezzini olan kişi ve bir kaç görevli sıkıla sıkıla ve sanki nasıl diyecekler bilemiyorlar gibi bir halde şöyle dediler. Öncelikle başınız sağ olsun diyerek söze başladı, bir konu var bunu sizinle paylaşmamız lazım dedi. Merhum babanız malum hastaydı bakımı yapılıyor ve gerektiğinde de derhal hastaneye nakledilip müdahale ediliyordu.Bakımını yapan görevli arkadaşlar babanızın bir kaç defa mırıldanarak kelimei şehadet getirdiğini duymuşlar. Hatta ilk duyan kişi şaşırmış ve yanlış mı anlıyorum diye emin olmak için bir başka görevliden gelip dinlemesini ve babamın ne mırıldandığını kendisine söylemesini istemiş ve sonuş aynı. yine birini daha çağırmışlar sonuç aynı, yani babam kelimei şehadet getirmek denilen olayı yapmış.
Bana, biz bu durumu çok ısrar ederek arkadaşlarımızdan yanılma olmayacak şekilde sorduk ve ikna olduk size sadece bildiriyoruz, bu onun Allah ile arasındaki meseledir herhangi bir şey yapmak zorunda değilsiniz dediler. Hatta ermeni mezarlığına kadar da kendi cenaze nakil aracımızla seve seve hiç bir şey talep etmeden naklederiz karşıda veya bu tarafta fark etmez dediler.
Ben de kendilerine şunu söyledim. Babam hasta ve şuğursuz sayıklıyor olsa bilinç altında birikmiş onca kızdığı veya sevdiği insan veya olay var bunlardan birini veya çok sevdiği bir yemeği sayıklardı ki o zaman ben bunu sayıklama olarak algılardım. Ama bu kelimeler ancak bilinçli olarak söylenebilir ve ben babamı tanıyorum yıllarca arada camiye gider vaaz dinler kimi vaazı eleştirir kimini de çok anlamlı bularak anlatırdı.
O halde madem kendisi böyle bir tercih yapmış bize de buna saygı göstermek düşer bence bu durumda babamın defin ve işlemlerini buna göre yapmalıyız ama aile ile görüşüp bu konuda mutabakat olursa bunu yapabiliriz ben kendilerine anlatayım dedim. Müezzin bana şöyle bir telkinde bulundu tekrar. Bakın babanızın nereye defnedildiği önemli değil o kendisi bu tercihini yapmışsa Allah katındadır onun karşılığı, siz anlattığınızda aileniz acılı iken üzüntü olacaksa ermeni mezarlığına naklederiz biz sorun değil dediler.
Hiç kimse çıkıp da baskıdan veya numara çevirmekten bahsedemez ben bizzat yaşadım o kişilerin ne kadar samimi ve duyarlı davrandıklarını.
Tabi bu arada aynı anlarda Anna ve yanındakiler kiliseden şok olmuş ve çok kızgın bir halde büyük ablamın evine doğru bir araya gelip de bu işi nasıl çözeriz onu konuşmak üzere hareket etmişler.
Ben arabada olan yeğenimi arayarak durumu bildirdim ve evde konuşalım bir karar verelim hep birlikte dedim. Az sonra yeğenim arayarak bana Anna ve eniştemin de olabilir şeklinde yaklaşımları olduğunu ama biraz daha kilise konusunu denemek istediklerini bunun için de zamana ihtiyaç olduğunu, cenazemizi bir gün daha almamamız mümkün mü sormamı istediklerini söyledi.
Darülacizedeki görevliler elbet dediler beklenir bir gün ki sağlıklı bir karar verilsin ailenizin hem acısı var hem de çok farklı bir durumla karşılaştılar.
Ama karar her ne olursa biz yardımcı olacağız. Ardından eve gittim, anlattım ve konuştuk orada bulunan yaklaşık 7 kişi ortak fikir ve kararla cenazenin babamın tercihine göre defnedilmesi ve işlemlerin buna göre yapılması oldu. Ben müezzini aradım ve kendisi hemen organize etmeye başladı, iki farklı mezarlık alanından birini seçmemizi önerdi tercih sizin dedi.
Biz herkese yakın olması için Göztepe İstasyon Cami olarak karar verince ertesi gün tören orada yapıldı ve mezarlık hazırdı imam hazırdı mükemmel bir tören yapıldı defnedildi.
Ailemin bu yaşadıklarımızın çelişkisinden hala kurtulamadığını görmek mümkündü. Hala herkesin dilinde kilisedeki o çirkin tavır vardı.
İnsanlar hangi toplumda ve inanç grubuna mensup olurlarsa olsunlar her insan için belirli alışkanlıklar vardır.
Bunlardan birisi de kendi mensup olduğu topluluğun sanki kendisi için dar zamanlarda zor zamanlarda ve yaşamın temel farklı gereksinimleri karşısında kendisine sahip çıkacağıdır.
İnsanlar hep bir yerlere bağlı olmak bundan dolayı kendilerini güvende hissetmek isterler.
Cami Havra veya Kilise de coğrafyamızda yaşayan insanlar için böyle hisler ve beklentilerle dolu bir anlam içerir.
İnsan bir yakınını hele ki en yakınını kaybettiğinde kiliseye gidip cenazesini defnetmek için başvurduğunda duyarlı bir davranış bekler.
Bünu da geçiyorum, o gün o cenazeyi bir hafta içinde gerekli ödemeleri yaparız diyen yakınlarını geri çevirmek yerine kabul etseydi ne kilise ne de patrikhane batmazdı.
Kilisedeki o davranış biçimi cesaretini ancak patrikhanenin acziyetinden alabilir.
Kilise yönetim kurulları her ne kadar da semt halkı tarafından oylanarak seçiliyor gibi görünse mutlaka patrikhanenin ağırlığı ve etkisi vardır yoksa da olmalıdır.
Patrikhanenin ne iş yaptığı, neye yaradığı, varlık sebebi gibi konuları hiç kimse sorgulamazsa bir gün cenazesiyle kapıda kaldığında da şaşırmamalıdır.
Ben oradaki tavrı bundan yaklaşık 6 sene önce annemin meme kanseri ameliyatı olması gerektiğinde bizzat yaşadım. Bir tanıdıkla birlikte gittiğimiz kilise yönetim kurulu üyesi yüzüme dahi bakma zahmetine girmeden 3000 TL lik o tarihte acil olarak lazım olup hibe değil borç olarak aradığım para için Yok bizim öyle bir imkanımız yok bir şey yapamam deyip dükkanından içeri girmiş bizi o tanıdığımla kapıda bırakmıştı.
Bunun üzerine sinirlenip ama ona bu kişiden bahsedip tartışmadan kiliseye giderek papaza ihtiyacımızı anlatmış ondan da bir sürü nasihat ve kredi çekme önerileri dinleyerek ayrılmıştım.
Yani ne bir yardım sandığı ne bir acil ihtiyaç planlaması yok veya kişilerin keyfiyetine kalmış. Patrikhane şimdi diyor ki bizim haberimiz olsaydı hemen gereğini yapardık, bilgimiz olmadı. Sen patrikhane isen sana bağlı kilisedeki her bir görevli sensin !
Sen öyle bir düzen ve sistem oluşturacaksın ki oradaki her bir kişi duyarlı bir şekilde kendisine gelen cemaat üyesinin sorusuna veya ihtiyacına en doğru şekilde cevap verecek. Son olarak da konu duyulunca yurt içi ve yurt dışından yoğun tepki almaktan çekinen muhtemelen de halen tepki almakta olup artmasından çekinen patrikhane daha da ileri giderek cenazenin bulunduğu yerden ermeni mezarlığına nakledilmesi için ikna etmeye çalışıyor.
Bu ise rezaletin son perdesidir.
Sen cenazeyi cebinde hazır nakiti yok diye bir hafta sonra ödemesini kabul etmeyip geri çevir bu yetmezmiş gibi bir de mezarından alıp başka mezara nakletmeye kalk. !Sonuç olarak ortada ciddi şekilde sorgulanması gereken bir patrikhane ve ona bağlı kiliseler olduğu çok açık. Ben bu konuyu özellikle de bu nakil saçmalığını her kim saçmaladıysa o andan itibaren Patrikhane ve kilise hakkında konuyu mahkemeye taşımayı, sanal ve basın yayın kanalları yolları ile sonuç alana kadar bilmeyen kalmasın ki belki duyarlı insanlar da patrikhane ve kiliselerin durumunu sorgularlar düşüncesiyle konunun üzerine gitmeye karar verdim.
Bu aşamadan sonra çeşitli çamur atmalar veya çirkinliklerle dolu bir baskı sürecinin de beni beklediğinin farkında olarak, hiç bir şekilde geri adım atmadan cemaati ile ilgilnen bir yapı oluşuncaya ve bu mevcut yaşanan çirkin davranışın karşılığı alınana kadar medeni bir biçimde bu çalışmayı sürdüreceğim.
Tekrar belirtmek istiyorum ki, birileri kötü amaçla her tarafa çekmeye de çalışabilirler ama kesinlikle ortada hiç bir zorlama hiç bir baskı olmadığı gibi aksine çok olumsuz bir tavır sergileyen kilise ve patrikhane bir yanda tamamen insani yaklaşım içinde olan devletin görevlileri durumundaki insan topluluğu vardı.
Gönderen Mihran Kambarizoğlu zaman: 7/07/2012 02:25:00 PM 2 yorum:
Yorumlar kapatıldı.