İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Doktrinler ve Yasalar

Nurettin Değirmenci

Ülkesinin güvenliği-mutluluğu için yasalardan vazgeçip komplo, entrika ve kurnazlığa yönelenler; ne güvenliğe, ne özgürlüğe, ne de mutluluğa ulaşabilirler. Sadece yıkıcı olaylara analık görevi yapmış olurlar.Birçok araştırmaya imza atmış olan Sayın Rıfat N. Bali, “Gayrimüslim Mehmetçikler Hatıralar-Tanıklıklar” adında bir eser yayınladı. Eserde komik, üzücü, üzücü-komik olaylar okuyucuya sunuluyor. Dikkatimi çeken Ralf Arditti isimli Yahudi vatandaşımızın anıları oldu.

Özet olarak, “122. Dönem yedek subay olarak Nisan 1974’te Levazım sınıfından mezun olduğumda ‘özel kura’ ile Genelkurmay Başkanlığına atandım. Büyük olasılıkla bildiğim Fransızca ve İngilizce değerlendirilecekti. Ankara’da Tümgeneral Haydar Saltık’ın yanına verdiler. Haydar Paşa daha sonra, 1980’de 12 Eylül darbesinin ‘mimarı’ olarak ün salacaktı. 1974’te ise Genelkurmay’da, ‘Askeri Okulların, Sivil Üniversiteler ile Muadeletlerinin (Eşdeğerlilik)’ sağlanması programı çerçevesinde çalışacaktım. Amaç Ordu Donatımı’nı bitiren bir subayın Makine Mühendisliği Fakültesi’nden mezun olmuş gibi kredi almasını sağlamaktı…        
  Benim katkım, mühendislik projelerinde yaygın kullanılan fakat henüz eğitim alanında pek yer bulmayan CPM (Kritik Yol Yöntemi- proje yönetimlerinde kullanılan matematik esaslı bir metottur) bu projeye uygulanmasıydı. Saltık Paşa çok beğendi fikrimi ve bana yeni görevler bahşetti. ‘NATO Küçük Silahlar Standardizasyon Komitesi’ Ankara’da toplanacaktı. ”Asteğmen, sen iyi İngilizcenle bir konuşma hazırlar mısın?” denildi. Ana hatları bana verdiler, yazıya döktüm ve komutanın konuşması beğeni gördü.
On gün sonra çekindiğim ama aynı zamanda beklediğim emir geldi. Benimle birlikte bir Musevi, bir Ermeni, bir de Rum asıllı asteğmen Genelkurmay’dan Ankara ili içersinde başka birliklere tayın ediliyordu…
Saltık Paşa beni göndermemek için mücadeleye karar verdi. Kara Kuvvetleri Komutanı Org. General Eşref Akıncı’ya kadar gitti, “Bu asteğmene ihtiyaç olduğunu” beyan etti. Fakat nafile çabalar. Saltık Paşa herhalde üst kademeleri ikna esemedi ki, bir gün, “Asteğmenim, Silahlı Kuvvetlerde benim de bilmediğim hususlar varmış” diyerek, emir uygulama safhasına geçti…”  S. 105     
Burada dikkat çeken konular şunlardır.
1-Türkiye’de Türkçülük Doktrini yasalardan ve kurallardan üstün kabul edilir. Yani: Gizilice, yasalar, Türkçülük Doktrininin denetimindedir. Özellikle resmi kurumlarda yıllardır uygulama böyledir. Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerde din ve doktrinler yasaların denetimindedir.  
2-Bütün ilkel kural ve doktrinlerde, “Güç, hak; güçlü, haklıdır!” temel doğa yasası işler. Bu yasa gereği, yöneticiler, zayıfların karşısında aslan, güçlülerin karşısında fare olur. Örneğin, kendi zayıf gayrimüslim vatandaşlarını ezenler, onlara güvenmeyenler, Alman, İngiliz, Amerikan subayları karşısında el-pençe dururlar. Yabancı subaylar ya da görevliler resmi kurumların en mahrem yerlerine girebilirler. Niçin? Aşağılık duygusu genlere işlemiştir.  
3-Özgürlük, yasaların izin verdiği hareketleri yapabilmektir. (Montesquei)
A-Yasaların yürürlükte olmadığı, örf ve geleneklerle ya da doktrinlerle dürtülen toplumlarda özgürlüklerden söz edilemez.    
B-Türkiye gibi ülkelerde gizlice yasalardan üstün kabul edilen doktrinler, özgürlükleri kirletir, sınırlar ve güdük yapar. Sonuçta: İkiyüzlü yöneticiler ortaya çıkar. Yöneticileri yalancı, ikiyüzlü olan toplumların sıradan insanları nasıl olabilir?
Her toplum hak ettiği yöneticilere kavuşur.
4-İttihat ve Terakki düşüncesi resmi kurumlarda yürürlüktedir. Hiçbir yetkili bu düşünce sistemini aşıp, evrensel insani yasalara uygun davranış sergileyemez.
5-Türkçülük Doktrini ayrıcalık ihtiyacını ortaya çıkarır. Ayrıcalık, başkasının özgürlüğünün bedava satılmasıdır.
Türkiye’de, Türkçülük Doktrinini savunan yöneticiler ayrıcalık edinmeyi kendilerine hak kabul ederler.
6-Müslüman toplumlarda gönüllü kullar insani yasaların ve özgürlüklerin önünde kocaman engel oluşturur. Türkiye’de gizli eller tarafından korunan Türkçülük Doktrini yasaları işlemez hale getirir, özgürlükleri sınırlar ve gizli eller özellikle resmi kurumlarda istediği etkinliği sürdürür ve ayrıcalıklarını sürdürürler.
   
Kapalı toplumlarda doktrinlerin alaca karanlığında belli süre yaşanır ama açık toplumlarda doktrinler başta yöneticiler olmak üzere insanları gülünç duruma sokar. Örneğin, Türkiye yöneticileri bir yandan Avrupa Birliği için çırpınıyor, diğer yandan farklı din, mezhep, etnik kökene sahip vatandaşlarını ikinci, üçüncü sıradan insan sayıyor ve onlara güvenmiyorlar. Niçin? Çünkü: Kendileri ucuz-pahalı demeden görevlerini satıyorlar. Görevin satılmasına ihanet, ihaneti yapana hain denir. Her ihanetin bir bedeli, her hainin bir fiyatı vardır. Türkiye’de görevini satan hainlerin fiyatları oldukça ucuzdur.  
Ulusların üstünde insanlık vardır.-Goethe
İnsan olanlar evrensel insani yasalara ihtiyaç duyar. Evrensel insani yasalar evrensel kurumları ve evrensel insani değerleri yaratır. Evrensel kurumlar ancak bilge yöneticiler tarafından yönetilebilir. 
Türkiye’de resmi kurumlar neden aşırı hantal ya da iflas etmiş durumdadır acaba?
Devleti resmi kurumlar oluşturur. Resmi kuruluşları iflas etmiş bir devlet ne kadar güçlü olabilir.
Resmi kurumlar, Türkiye’de, demokrasinin gelişmesine güçlü engel oluşturuyor.
*
Ortadoğu ve Balkanlar’da doktrinler ekonomik gelişmeler sonucu ortaya çıkmamış ve Avrupa’dan ithal edilmiştir. Bunun sonucu milliyetçilik ile ırkçılık çarpık-çurpuk ve iç içe geçmiştir.
Yunan Milliyetçiliği, Osmanlı-Müslüman düşmanlığı üzerine oturtulmuştur.
Bulgar Milliyetçiliği, Osmanlı-Müslüman düşmanlığı üzerine oturtulmuştur.
Sırp Milliyetçiliği, Osmanlı-Müslüman düşmanlığı üzerine oturtulmuştur.
Romen Milliyetçiliği, Osmanlı-Müslüman düşmanlığı üzerine oturtulmuştur.
Hırvat Milliyetçiliği, Osmanlı-Müslüman düşmanlığı üzerine oturtulmuştur.
Bunlara tepki olarak, Türk Milliyetçiliği ya da Türkçülük Doktrini, bunlara ek olarak Kürt, Arap, Ermeni, Yahudi… Düşmanı olarak ortaya çıkmıştır. 
İttihat ve Terakki yöneticileri, Ermeni mülklerine el koydukları için onları gerçek-öz-hakiki düşman kabul etmişlerdir.
degirmencinurettin@gmail.com
Nurettin Değirmenci
Elk. Yük. Müh.

Yorumlar kapatıldı.