Yaşadığımız dünyada insanların ne olacağı hiç belli değil, bu tüm yaşayan canlı varlıklar içinde geçerlidir. ‘Bir insan ne oldum dememeli, ne olacağım demeli! lafı ne kadar doğru değil mi dostlar?
Yol verme yüzünden hanımı ve çocuklarının gözü önünde polisler tarafından copla ve hızını alamayan sadist kişiler, cop yetmiyor gibi, bir de kemerlerini çıkarıp dövdükten sonra, polis otosuna atıp götürüyorlar. Ve bir vatandaşın cep telefonundan videoya almasıyla da komuoyunun haberi oluyor, yine bir vatandaşın İçişleri Bakanını aramasıyla, polisler açığa alınarak, haklarında soruşturma açılıyor. Peki bu soruşturma neticesinde bu kişiler tamamen görevlerinden alınacak mı? Yoksa bır kaç ay sonra, başka yere tayini çıkacak veya terfi ettirilecek mi acaba? Bekleyip göreceğiz adaletin nasıl işleyeceğini.
Ben artık polisin batı standlarına yükseltilip, demokratlaştığını sanıyordum, şiddete başvumayan, insancıl, bir arabayı durdurup, arama veya permi, kimlik göstermesini isterken selam verip, istemesini beklerdim. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi. Burasının Türkiye olduğunu unutmuşum. Hani bir zamanlar halkın dilinden düşmezdi ya, ‘burası Türkiye abicim’ diye.
Değişen hiçbir şey yok, hangi iktidar gelirse gelsin, polisin şiddetten yana tavır aldığı bir gerçektir. Vatandaş suçlu veya suçsuz, bir polisin vatandaşı dövmeye, işkence etmeye 21. yy. dahi devam etmesini, sürdürmesini hangi şartlara bağlamak gerekir acaba? O kadar polisin içinde bir tane mi aklı başında, vatandaşını düşünüp, durun ne yapıyorsunuz diyen kimse çıkmadı? Yazık! Sen aylığını o dövdüğün, işkenceden geçirdiğin kişinin ödediği vergilerden alıyorsun. Sözüm bunları yapanlara tabi.
Değişmeyen tek şey, bir buçuk asıdır süren inkâr ve yalancılık. Yalanlar üzerine inşa edilmiş, yazılmış bir tarih söylemi.
Ne zaman çağdaş, demokratik, fikir özgürlüğünün olduğu bir ülke olacak bu topraklar.
***
Suriye kendi halkını öldürür, bombalar, tanklarla, savaş uçaklarıyla halkının üzerine bomba yağdırır. İktidarını, krallığını korumak için, her şeyi mübah sayar. Babadan oğula geçen, bir iktidar, krallıktan, diktatörlük düzeninden ne beklersin. Bu ülkede demokrasiden bahsedilemez. Gerçi adı ‘Cumhuriyet’ olarak geçen bir sürü arap ülkeleri, Afrika veya ülkeler var, hangisi gerçek ‘Demokrasi’ ile idare ediliyor ki! Bu ülkeler diktatörlükle idare ediliyor. Sivil, askeri veya krallık.
Evet, aynı şey Azerbeycan içinde geçerli sayabiliriz. Babadan oğula geçen iktidarlar bir gün gelir devrilir. Halkı isyan eder, bir iç savaş çıkar, ya da Amerika ve Avrupa ülkelerin müdahaleleri sonucunda o ülke daha çok kıyıma uğrar. Arap baharının bu ülkelerde de, insanlık baharına dönüşmesine gönül arzu eder, eder ama herşey benim gönlüme göre olacak değil tabi ki.
Suriye, Beyrut’u da karıştırdı. Tüm yakın ülkelerin ne yapacağı, nasıl bir strateji uygulacağı belli değil, hatta Amerika ve Avrupa ülkeleri bile stratejilerini geliştirmediler. Rusya her an, böyle giderse Suriye’den desteğini çekebilir. Hiç bir iktidarın, krallıkların kendi halkını öldürmeye, yok etmeye hakkı yoktur, olamazda, o halklar olmazsa, o ülke yok olur, günün birinde.
Ne zaman bu yaşadığımız dünya insanları, yaşadıkları ülkelerde, her şeyin adil olması, halkların, özgürlüklerin, insanca yaşayabileceği, demokratlaşacağı, fikir ve düşünce özgürlüğünün olabileceği, ırk, din, dil, müslüman, hristiyan, alevi, sunni, ayırımın olmayacağı bir dünya ne zaman kurulacak.
3. dünya savaşı mı kurtaracak dünyayı?
Yoksa bu dünya, yine insanların eliyle mi yok olacak?
Yoksa yeni bir Tufan mı?
Ohannes Conkar / Conkar Ohannis [pakraduni5@hotmail.fr]
21 Haziran 2012
Yorumlar kapatıldı.