İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fransa’da Kabul Edilen İnkâr Yasasından Kimler Kazançlı ?

Muhalefetin desteği ile hükümet tarafından parlamentoya sunulan, İnsanlığa karşı işlenen suçların İnkârının Cezalandırma yasa tasarısı önce Fransa Millet Meclisi, daha sonra Senatoda kabul edildi. Yasa önümüzdeki haftalar Cumhurbaşkanı Sarkozy tarafından imzalanıp yürürlüğe girecek veya 60 parlamenterin itirazı halinde Fransa Anayasa mahkemesine gidecek: Yasa, İnsanlığa karşı işlenen suçların Fransa sınırları içinde inkârının ve bu inkârı kamu ortamında alenen paylaşmayı, suçun övgüsünü, propagandasını yapmayı cezalandırılmasını, soykırımı kabul eden Fransız vatandaşlarını, kabul etmeyenlerin hakaretlerinden, tacizlerinden korumayı ve aynı zamanda suça maruz kalanlarının yakınlarının acılarına saygılı olmayı öngörüyor.

Tasarının Fransa Parlamentosunda kabulü, uluslararası kamu oyununda geniş yankılar uyandırdı, genel olarak dünya kamuoyunda ve dünya basınında olumlu karşılanan karar, Türkiye’de derin bir infial yaratarak, çok sert ve ağır olumsuz tepkilerle ve Protestolarla karşılaştı: Uluslararası üne sahip insan hakları ve Demokrasi savunucuları, diplomatlar, araştırmacılar, tasarının kabulünü,  “İnsan Haklarına Saygı”  mücadelesi sürecinde, atılmış “Büyük Adım” olarak nitelendirdiler: Aynı demokrasi ve insan hakları savunucuları, kanunun İfade ve düşünce Özgürlüğünü kısıtlıyor diyen çevrelere, 1948 yılında alınan kararlar gereğince “İnsanlığa karşı İşlenen Suçların”, “İfade ve Düşünce Özgürlüğü” kapsamına girmediğini vurgulamaktalar: Bu kararda imzası bulunan tüm Ülkelerin bu gerçeği çok iyi bildiklerini sanıyorum.
Fransa’da kabul edilen İnkâr yasası incelendiğinde kararın ana metninde “Ermeni Soykırımı” terimine rastlanmamaktadır, ancak gerekçeli kararda “İnsanlık Suçu’nun” tarifinde Halaocost ve Ermeni Soykırımı örneklemesi yapılmaktadır. Bu çevrelerce, karar sonrası süreçte, “Ermeni Sorunu” bağlamında atılan bu “Büyük Adıma,” büyük bir olasılıkla, benzeri diğer adımların da takip edeceği sanılmaktadır.
2001 yılından beri İsviçre de yürürlükte olan benzeri bir kanunu hatırlayarak ve aynı zamanda bu kanunun Ermenistan a “Getirisini” göz önüne alarak, kendi mütevazı ölçülerimizin sınırları ışığında, bakabildiğimiz kadarıyla, Fransa Parlamentosundan çıkan karardan kimlerin kazançlı çıktığına kısaca bir bakalım.
Görebildiğim kadar, kararın çıkmasından en çok kazançlı çıkan Ermeni Diasporası, şüphesiz çoğu diaspora Ermeni’si coşku, mutluluk içinde, bu kararı başarı olarak niteleyip başarının sevincini ve gururunu yaşamaktadır, büyük bir olasılıkla Diaspora Ermeni’si, bundan öte, uluslar arası kamuoyunda, basın dünyasında, siyaset ortamlarında, “Ermeni Sorunu” konusuyla ilgili sesini bugüne kadarkinden daha güçlü, daha yüksek çıkartacaktır ve kendine güveni daha da artacaktır.Kararın bu aşamada olumlu çıkmasından Ermeni ferdinin duygusal yönde etkilenmemesi sanırım düşünülemez, bu kararla her bir diaspora Ermeni’sinin iç dünyasında geçici bir huzur, geçici bir rahatlama hissedilecek, belki de tarihi dert ve acılarına geçici bir dermen, duygularına ise ruhsal geçici bir tatmin bulabilecek, belki de bu kararla, kendi dünyasında ölümsüzleştirip abideleştirdiği atalarını ve geçmişini yeniden canlandıracak, tekrar yaşatacak. Geçici de olsa mutluluk duyacak. Ancak derinde olan yara kapanmayacak.
Büyük bir olasılıkla bu karar, diğer  “İnsan Haklarına ve Demokrasiye” saygılı Devletler veya Parlamentolara bu doğrultuda çalışmalar yapmalarına veya bu yönde kararlar almalarına örnek teşkil edecek: Kanımca bu olası gelişmeyi ancak, güçlü Türkiye Cumhuriyetinin BMM in Ermeni Sorununa karşı göstereceği sıcak yaklaşımı ile önlenebilinir. Kanımca, çözümün düğüm noktası T.B.M.M dır, Türkiye çözümü, diğer Ülke parlamentolarına bırakmamalıdır, başka yerlerde aramak doğru da değildir.
Diğer taraftan ise, görüşümüze göre, çok büyük bir olasılıkla, olmayan Ermenistan-Türkiye arasındaki siyası ve diplomatik ilişkilerin kurulma olasılığı Türkiye tarafından uzunca bir süre daha düşünülmeyecek, Taraflar arasında olması gereken komşuluk ilişkileri ve Direkt Diyalog tesisi daha da zora girecek, mevcut gayri resmi ticari ve kültürel ilişkiler sarsılacak ve zedelenecek: Ermenistan-Türkiye sınırının olası açılması, büyük bir olasılıkla uzunca bir süre daha gündeme gelmeyecek.
Türkiye-Fransa ilişkileri, her alanda zedelenecek, Türkiye, Avrupa Birliğine Aday üye olarak müzakereler sürecinde, inkâr kararıyla ilgili olarak Fransa’ya gösterdiği tepki derecesine göre, karşısında sert bir Fransa engelini veya olumsuz tutumunu bulabilir. Türkiye turizmi zarar görebilir, gösterilen tepki derecesine göre Fransız turisti, tatilini Türkiye’ye gelmekten vazgeçecek: Tabii ki bu kararın Türkiye’de geniş bir kesimi çok tedirgin ve manen rahatsız edecek ve aynı zamanda, Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyeliğine karşı olanları ve bazı aşırı sağ uçtaki kesimleri de rahatlatması olası, hatta bazı kesimler de, bu karardan kendilerine pay çıkartıp, Avrupa karşıtı kendi söylemlerinde ve tutumlarında haklı oldukları vurgusu yaparak iştahlarını kabartabilir.
Her Ülkenin geçmişinde kirli sayfalar ve çok derin acılı yaşanmışlıklar, dramlar, katliamlar, trajediler vardır, önemli olan onları görmezden gelmek, inkâr etmek,  gizlemek değil, tam tersi açığa çıkarmak veya açığa çıkmasını sağlamaktır: En doğrusu, duygusallıktan arınarak, geçmişi doğru okuyabilmek ve algılayabilmek, acıları paylaşabilmek, yaraları beraberce sarmaktır, acısı olanı dışlamamak, kucaklamaktır. Derin acısı olan insan, acısının paylaşılmasını ister, eğer acıları paylaşamıyor sırt çevirsen, başkaları gelir acılara sahip çıkar, geçmişi kirini açığa çıkarmaya çalışır, bu durumda haklı olsan bile kendini savunamazsın, inandırıcı olamazsın, örneğin sen “İfade ve Düşünce Özgürlüğünden”, çağdaş demokrasi ilkelerinden özürlü isen, başkasını aynı özürle itham edemezsin.
                                                                              Dr.med: Sarkis Adam
                                                                                   

Yorumlar kapatıldı.