İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sadece Hrant için değil senin için de yürüdük!

Hakan Çelik – info@gazete3.com.tr
Türkiye’de bir aydın, sanatçı, yazar, bilim insanı öldürülmesin, görüşlerinden ötürü linç edilmesin istiyoruz. Çok mu zor bunu sağlamak? Agos Gazetesi’nin önünde kalabalığın toplanmasını beklerken kendisini tanıtan ve Ermeni olduğunu söyleyen bir kadın “Hakan Bey, Türkiye’de ilk kez Ermenice bir şarkının klibini televizyon programınızda yayınladınız. Size teşekkür ederim ve tebrik ederim” dedi.Şarkıyı başarıyla seslendiren Sibil Pektorosoğlu bizim İstanbullu bir kardeşimiz. O klibi yayınlayan ilk televizyoncu olmaktan gurur duyuyorum. Ermeni, Türk, Rum, Musevi sanatçılar geçmişte nasıl birlikte çalıştılarsa gelecekte de öyle olacak diye inanıyorum. Düşünüyorum da Ermeni sanatçılar Onno Tunç, Garo Mafyan, Arto Tunçboyacıyan, Majak Toşikyan (Cenk Taşkan), Hayko Cepkin olmasa müziğimizde çok şey eksik kalırdı… Kanal A televizyonu yapımcısı Esra Harmanda’nın dün Twitter’dan paylaştığı cümle içine düştüğümüz durumu çok iyi tarif ediyor: Bugün sadece Hrant için değil senin için de yüründü ey arkadaş, ah bunu bir bilseydin…

*****
Ben de oradaydım, sessiz kalabalığın bir parçasıydım. Aslında sessiz demeyelim çünkü büyük kalabalık, “demokrasi”, “adalet”, “dayanışma” ve “kardeşlik” sloganları attı. Bir grup PKK sempatizanının işi başka yere çekme girişimini saymazsak barışçı şekilde başladı ve öyle de bitti.
Eminim ki Türkiye’de televizyonları başında yürüyüşü izleyen milyonlarca insan da fiziksel olarak olamasalar da kalpleriyle Taksim’deydi.
Dün saat 12.30 sıralarında Divan Oteli’nin önüne gittiğimde kalabalık kortej Taksim meydanından Elmadağ’a doğru yürüyüşe geçmişti.
Her kesimden, her inançtan insanlar oradaydı; gençler yaşlılar, Beyaz Türkler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar ve Museviler, sanatçılar, aydınlar, yazarlar, oyuncular… Vicdanlarının sesini dinleyerek Taksim’e gelen bir kalabalığın parçası olmaktan mutluyum.
Çünkü burası Türkiye. Biz böyle bir ülkeyiz. Hiçbir etnik grup buraya uzaydan indirilmedi. Zaten buradaydılar, kimilerimiz daha sonra katıldı.
Nüfusunun yüzde 90’ı Kürt kökenli vatandaşlardan oluşan Van’daki depremden sonra da kenetlenmedik mi? Uludere saldırısında katledilen insanlarımızın hesabını sormuyor muyuz? PKK ile çatışmada şehit düşen Mehmetçiğin ardından gözyaşı dökmüyor muyuz?
Türkiye’de bir aydın, sanatçı, yazar, bilim insanı öldürülmesin, görüşlerinden ötürü linç edilmesin istiyoruz. Çok mu zor bunu sağlamak?
Agos Gazetesi’nin önünde kalabalığın toplanmasını beklerken kendisini tanıtan ve Ermeni olduğunu söyleyen bir kadın “Hakan Bey, Türkiye’de ilk kez Ermenice bir şarkının klibini televizyon programınızda yayınladınız. Size teşekkür ederim ve tebrik ederim” dedi.
Şarkıyı başarıyla seslendiren Sibil Pektorosoğlu bizim İstanbullu bir kardeşimiz. O klibi yayınlayan ilk televizyoncu olmaktan gurur duyuyorum. Ermeni, Türk, Rum, Musevi sanatçılar geçmişte nasıl birlikte çalıştılarsa gelecekte de öyle olacak diye inanıyorum. Düşünüyorum da Ermeni sanatçılar Onno Tunç, Garo Mafyan, Arto Tunçboyacıyan, Majak Toşikyan (Cenk Taşkan), Hayko Cepkin olmasa müziğimizde çok şey eksik kalırdı.
“Hepimiz Ermeniyiz” ne demek?
Dün Hrant için yürüyenler ellerinde “Hepimiz Ermeniyiz” pankartlarını taşırken Twitter’da ve diğer sosyal mecralarda “Bizim yerimize konuşmayın, biz Ermeni falan değiliz” gibi mesajlar yağıyordu.
Hrant davasında çıkan karara isyan etmek için “Ben de Ermeniyim” diyen Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan da inanılmaz tepki ve küfürle karşılaştı.
“Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hrantız” diyenler “Bir daha böyle acılar yaşanmasın, olanlara en az Ermeniler kadar üzgünüz” demek istiyor.
Bunu anlayabilmek bu kadar mı zor? Bu tepkiler bana başka şeyler düşündürtüyor. Türkiye’nin ya gece gündüz dizi, evlilik programı ve futbol izlemekten beyni sulandı ya da gerçekten ülkedeki ırkçılık potansiyeli sandığımızdan da yüksek.
Kanal A televizyonu yapımcısı Esra Harmanda’nın dün Twitter’dan paylaştığı cümle içine düştüğümüz durumu çok iyi tarif ediyor: Bugün sadece Hrant için değil senin için de yüründü ey arkadaş, ah bunu bir bilseydin…
Düne dair son bir sözüm var. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, 5 yıl önce katledilen Hrant Dink’in Osmanbey’de öldürüldüğü yere Ermenice ve Türkçe “Hrant Dink burada öldürüldü. 19 Ocak 2007 saat 15.05” yazılı bir kaldırım taşı döşetti.
Türkiye’de acılar kolay unutuluyor ya da kanıksanıyor. Tarihimizin bu kara gününü oradan her geçtiğimizde bize hatırlatacak olan Sarıgül’e de teşekkürler.

Yorumlar kapatıldı.