Ohannes Conkar
Bedelli askerlik ve vicdani red uygulaması hakkında getirilmek istenen yasa, bence yerinde olmakla birlikte, bazı sakıncaları da içermesi bakımından doğru tahlil edilmesi gerekmektedir.
Evet veremeyecek olan zümre ise bellidir. Bunlar fakir halktan oluşmaktadır. Bu kişiler istenilen parayı ödeyemeyeceğine göre, ya askere gidecektir, ya da vicdani red hakkını kullanacaktır. Şu anda bu hakkı kullananların, mahkemelerde süründürüldüğü de başka bir gerçektir.
Askerlik hayatı bambaşkadır, asker ocağı insana insanlığı öğretir, bazen insan olmayanlar gerçegi ile yüzleşirsiniz. Askerlik hatıralarının unutulmadığı bir gerçektir. O insan kaç yaşında olursa olsun mutlaka, arkadaşlarıyla veya bir ortamda bir araya gelindiğinde söz askerlikten bahsedelince, o ortamda herkes kendi yaptığı-yaşadığı askerliğin acıların, güçlüklerin hatıralarını anlatacaklardır. Bu konuda bazen olur ki biri bir söz aldımı sana sıra gelmez bile, anlatır da anlatır. Söz alamazsın.
Askerlik hatıralari bitmez derler. Doğrudur.
Fransa’yı göz önüne alırsak, her 18 yaşına gelen, kız veya erkek bir günlüğüne askerliğe alınarak, askerlik üzerine bilgi verilir. Bir nevi bir günlük misafir askerliği yaparlar. Bu süreçde okuyanlar, asker olmak isteyenler varsa, askeri okullara giderler, veya asker olmayı tercih edenler de askere giderler. Yanılmıyorsam kolejden sonra, asker olmak isteyenler kız veya erkek asker olurlar. Hiç bir mecburiyeti yoktur. Üç çocuğum da bir günlük askerlik yapmışlardır. Üçü üniversiteye gitmekte olup, en küçüğü ise daha koleji okumaktadır. Hiç birininde askere gitme derdi olmadığı gibi, geleceklerini istediği şekilde de kuracaklardır.
Türkiye’de, her 20 yaşına gelen erkek asker olacağına göre, tam kendi hayatını kuracağı bir yaşta askere gitmektedir. O genç iş mi açacaktır, evlenip çoluk çocuğa mı karışacaktır, bunun için de hiçbir şey yapamamaktadır.
Evet askerlik hatıraları, gel buraya gâvur deyip de, usta askerlerden ve çavuşlardan yediğim tokatların hesabı yok. Bu yüzden hâlâ çekerim, kulak zarımın patlamasını, acemi birliğinde geçen günler. Akşam yemek yerine yediğim tokatta ağlayarak kendimi kantinin dışına attım, o sırada denetleme için, geçen bizim bölüğümüzün o geceki nöbetçi astsubayı ve yanında da, yine nöbetçi teğmen ile birlikte beni ağlayarak bulduklarında, ne oldu Ohannes niçin ağlıyorsun dedi, bende anlattım durumu, içeri girerek ne söyledi, çavuşa ne yaptı bilmiyorum, ondan sonra bana dokunan kimse olmadığı gibi, bizim bölüğümüzün tüm onbaşı, çavuş ve usta askerlerini sürgüne gönderdiler. Burada astsubayımın bölük komutanımız üsteğmene gerekli bilgiyi verdiğini tahmin ediyorum.
Dağıtım anında ise, astsubayım yanıma gelerek Ohannes yaşadın, Ankara Genel Kurmay matbaasına gidiyorsun dedi. Dedi ama sonradan isim ortaya çıkınca, dağıtımım bir buçuk ay sonra Kars, Ardahan’a çıktı.
Nereden nereye, o asker ocağında eğer evlenip erkek çocuğum olursa askere göndermem dedim, kısmete bak, hayat insanı nereye sürüklüyor ve dediğin gerçek oluyor! Bu da kaderin bir cilvesi olsa gerek.
Karar alındı. Bundan sonrası parlamentonun görev alanına giriyor.
Karşı mıyım evet?
Ohannes Conkar
23 Kasım 2
Yorumlar kapatıldı.