İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Üç Yazar Üç Dilden Sesleniyor

Nilay Vardar
Sur Belediyesi’nin Diyarbakırlı Kürt, Ermeni ve Süryani Diken, Margosyan, ve Faik’in kitaplarını üç dilde yayımladığı “Üç Dilli Üç Kİtap” projesi tanıtıldı…Proje kapsamında Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan’ın “Gavur Mahallesi” Ermenice, Kürtçe ve Türkçe, şu anda hayatta olmayan Süryani yazar Naûm Faik’in “Beth-Nuhrin” kitapları Kürtçe, Türkçe ve Süryanice, Kürt yazar Şeyhmus Diken’in “Diyarbekir El Sallıyor” Türkçe, Kürtçe, İngilizce yayımlandı. Ayrıca Diken’in kitabına Ermeni udi Yervant’ın müzik CD’si de eşlik ediyor.


Nilay VARDAR nilay@bianet.org
İstanbul – BİA Haber Merkezi 15 Eylül 2011, Perşembe
Diyarbakır Sur Belediyesi’nin Ermenice, Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Süryanice dilleriyle yazılan  “Üç Dilli Üç Kitap” projesi kapsamında basılan kitapları yazarlarının katılımıyla tanıtıldı.
Proje kapsamında Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan’ın “Gavur Mahallesi” Ermenice, Kürtçe ve Türkçe, şu anda hayatta olmayan Süryani yazar Naûm Faik’in “Beth-Nuhrin” kitapları Kürtçe, Türkçe ve Süryanice, Kürt yazar Şeyhmus Diken’in “Diyarbekir El Sallıyor” Türkçe, Kürtçe, İngilizce yayımlandı. Ayrıca Diken’in kitabına Ermeni udi Yervant’ın müzik CD’si de eşlik ediyor.
Proje, Taksim Cezayir Restaurant’ta aralarında Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Gülten Kaya, Sırrı Süreyya Önder, Rakel Dink, Nuray Mert, Hakan Tahmaz, Osman Kavala’nın da olduğu bir kokteyle tanıtıldı.
“Varolanı teslim ettik”
Projenin sorumlusu Abdullah Demirbaş, Türkiye’den gitmeye zorlananlar için sadece özrün yeterli olamayacağını, bu proje gibi pratik uygulamaların gerekli olduğunu söyledi.
“Bize yıllarca çok dillilik çalışmalarında ‘yapın ama resmiyete dökmeyin’ dendi. Ama biz var olanı halka teslim etmek istedik.  Bu yüzden görevden atıldım. Ama biz artık öl, öldür yerine yaşa, yaşat politikasının olmasını istiyoruz. Biz de babayız, ölen herkes bir parçamızı götürüyor.”
“Keşke bir kaç gavur daha yaşasaydı”
Mıgırdiç Margosyan, en son Diyarbakır’daki Gavur Mahallesi’nde yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Kendi adımı taşıyan sokaktaki çocuklara, Margosyan kim diye sordum, ismimi bile zar zor söyleyebilen çocuk, ‘valla efsane bir adammış’ dedi. Keşke o sokağa adım verilmeseydi de, mahallede bir kaç gavur daha yaşasaydı. Ama yine de direnecek ve yaşayacağız.”
“Üç dil birbirini ötelemeden beslesin diye”
Şeyhmus Diken, Diyarbakır’ın çok kültürlü yapısı içinde yaşayanların bunu şehrin ruhuna da işlediklerini söyleyerek şöyle dedi: “Bu çalışma cumhuriyetin tekçi kimlik mantığına cepheden bir tavır alıştır. Biz üç dili birbirini ötelemeden birbirini beslesin diye yan yana koyduk.”
Diyarbakır’ı 1960’ta son terk edenlerden olduğunu söyleyen Naum Faik’in yeğeni Adnan Polakoğlu, “Kardeşlik içinde yaşardık, birbirimizin bayramlarına giderdik, çok özlüyoruz” dedi.
“Çok dillilik devlet değil, halkın nezdinde meşru”
Sırrı Süreyya Önder, anadilin yedi yaşına kadar edinildiğini daha sonra öğrenildiğini ancak edinilen hiçbir dilin öğrenilmediği müddetçe baki kalamayacağını söyledi.
“Kürdistan coğrafyasında çok dilli  belediyeler  meselesinde ağır bedeller ödendi. Yüzlerce yönetici kovuşturmaya uğradı. Ama bu insanlar yılmadı; çok dilliliği devlet nezdinde değil ama halkın nezdinde meşru hale getirdi.”
“Diyarbakır yine benim evim oldu”
“Gavur Mahallesi”nde doğan oradan Amerika’ya göç eden Ermeni udi Yervant, hiçbir zaman kopamadığı ve 28 yıl sonra Diyarbakır’da festivale çağrıldığında çok mutlu olduğunu söylüyor.
“Amerika’ya gidince de Ermenice ve Kürtçe eski şarkıları derledim. Şarkılarımı üç dilde söylüyorum. Her zaman söylerim, kültür insana toprakla bulaşır kanla değil. Artık sık sık Diyarbakır’a geliyorum, yine benim evim oldu. ” (NV)

Yorumlar kapatıldı.