Sayın Milletvekili,
2 Temmuz tarihli bazı gazetelerde Van’da yaşayan Hıristiyanların 7 yıldan beri ibadet ettikleri evin resmen kilise olarak ibadete açıldığı haberi yer alıyordu.[1] Bu haber biz Türkiyeli Hıristiyanları çok sevindirdi. Çünkü bu sembolik açılış Türkiye’de Hıristiyanlarla ilgili bakış açısının değiştiğinin bir göstergesi olabilirdi. Hıristiyanların bu topraklardaki izlerini silmek, çok kültürlü yapıyı yok etmek amacıyla kiliseleri yıkmak, dinamitle atmak yerine, sahiplenip onarmak, paranoyalardan kurtularak kilise açılışına izin vermek 21. yüzyıla girerken, çok ciddi bir paradigma değişikliğinin işaretiydi. Ancak Siz sayın milletvekili, ırkçı, ayırımcı yaklaşımınızla kelimenin tam anlamıyla sevincimizi kursağımızda bıraktınız.
Pek çok gazetede yayımlanan açıklamanızda bir evin kilise olarak açılmasını Siyonist faaliyete alet olmak dahası gaflet ve hıyanet olarak gördüğünüzü açıkladınız[2]. Böyle bir açıklamanın iktidarda olan ve bu ülkede ilk kez bazı kilise ve manastırları onaran partinin bir milletvekilinden gelmesi de ayrıca üzüntü verici.
Sayın Milletvekili, içinde pek çok çelişki olan açıklamanız, ne çağdaş bir hukuk devleti ile ne de insan ve azınlık haklarıyla bağdaşır. Nitekim başta İHD Van şubesi olmak üzere, başka yazarlar da bu konuda çok yerinde açıklamalarla size kaşı çıktılar.[3]
Ne gariptir ki, bu açıklama, hem seçim süresinde yayımlanan seçim beyannamesinde hem de Başbakanın açıkladığı hükümet programında azınlıkların eşitliğinden söz edilirken yapılıyordu. Ancak ne yazık ki, bu güne kadar beklememize rağmen partinizden ya da hükümetten bu açıklamanıza karşı da herhangi bir tepki gelmedi. Bu nedenle bu mektubu yazmak gereğini duyduk.
Kilise açılışına izin vermeyi Siyonist faaliyete alet olmak olarak tanımlıyorsunuz. Sayın Milletvekilim alınmayın ama diğer yazarların da belirttiği gibi ya Siyonizm’in anlamını bilmiyorsunuz ya da halkı yanıltma ve manipülasyon amacıyla bu sözü kullanıyorsunuz. İkinci olarak, öyle sanıyoruz ki, ibadet özgürlüğünün, din ve vicdan hürriyetinin çok önemli bir parçası olduğunu da kabul etmiyorsunuz. Gerçekte ibadet özgürlüğü din ve vicdan özgürlüğünün çok önemli bir parçası olduğu gibi, mabet olmadan ibadet özgürlüğünün tam olmayacağı da açıktır. Dünyanın pek çok Hıristiyan ülkesinde her gün yeni camiler inşa edilirken, Türkiye’de bir evin kilise olmasına izin verilmesini gaflet ve hıyanet olarak suçlamanız da çok garip bir çelişkidir. Bu vesileyle size “ size yapılmasını istediğinizi, siz de başkalarına yapın” diyen altın kuralı hatırlatmak isteriz.
Sayın milletvekili hele bir sözünüz var ki gerçekten mantığını izlemek mümkün değil. Diyorsunuz ki “İslam topraklarında kiliselerin onarılması bir evrensellik, bir erdemdir”. Peki, Sayın Milletvekili onarmak evrensellik ve erdem ise yenisini yapmak ya da yapılmasına izin vermek nasıl gaflet ve hıyanet oluyor? Bu Karakuşi bir hüküm olmaz mı? Yüzyıllar boyunca Gayrimüslim ibadethanelerinin yapılmasına izin veren Osmanlı hükümdarları gaflet ve hıyanet içerisinde miydiler? Eğer onların yeni ibadethane yapımı için vermiş olduğu izinler olmasaydı, bugün onarılmasını evrensellik ve erdem olarak değerlendirdiğiniz ibadethaneler de var olabilir miydi?
Sayın Milletvekili, din ve vicdan özgürlüğü hem ulusal yasalarla hem de uluslararası sözleşmelerle korunmaktadır. Anayasanın 24. Maddesi Din ve vicdan özgürlüğünü korumaktadır. Diğer yandan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. Maddesi din ve vicdan özgürlüğü için çok önemli bir güvencedir.
Sayın Milletvekili, bazı ırkçı, şoven kişilerce sürekli gündeme getirilen gerçekte Hıristiyan tebliğciliği olan misyonerliğin suç olduğu yolundaki görüşünüz de tamamen yanlıştır. Her din mensubu aynı zamanda bir tebliğcidir. Hiçbir yasa da tebliğciliği suç saymaz. Aksi olsaydı bu gün ülkedeki bütün medya kuruluşları suçlu olurdu. Türk Ceza Kanununa göre misyonerlik değil misyonerleri engellemek suçtur.[4]Kaldı ki, Sayın Başbakanın da deyimiyle “Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi olmaz.”
Van halkının yüzde yüzünün Müslüman olduğunu övünerek belirtiyor ve halkı, kiliseye tepki göstermedikleri takdirde, aptal durumuna düşeceklerini söyleyerek kilise cemaatine karşı açıkça kışkırtıyorsunuz. Bildiğiniz gibi “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” Türk Ceza kanununa göre suçtur.[5] Asırlarca bu halk Van’da Hıristiyan Türk bir arada yaşamış ve sonra birden Van mozaikten mermere dönüşmüş, ancak burada övünülecek bir yan bulmak zor. Van halkının büyük bölümünün geçen yıl Ahtamar Surp Haç kilisesinin açılışında ziyaretçilere tepki göstermek yerine dostluk ve yakınlık gösterdiği de kesin. Bu nedenle umarız Van halkını suçlamazsınız.
Sayın Milletvekili, yukarıda açıkladığımız nedenlerle biz Türkiyeli Ermeni cemaatine mensup kişiler olarak, sizi bu açıklama nedeniyle protesto ediyor ve kınıyoruz.
Saygılarımızla.
Temmuz 2011
Murat Bebiroğlu murat.bebir@gmail.com
Nadya Uygun nad0910@hotmail.com
R. Bekir Ayral frontier2008@live.com
Aret Çiçekeker aretcicekeker@hotmail.com
Sevan Ataoğlu sevanataoglu@gmail.com
Ari K. Demircioğlu arikevork@yahoo.com
Vahe Simkeşyan vahebsimkesyan@yahoo.com
Rafi Bilal rafibilal@yahoo.com
Raffi A. Hermonn raffihermonn@hotmail.com
Kirkor Sahakoğlu kirkor@tangoistanbul.com
Berç Zorian bzorro103@gmail.com
Nazaret Özsahakyan nazarozsahakyan@yahoo.com.tr
Murat Arakilyan muratarakilyan@hotmail.com
Ani Kalaycı ani@masis.us
Arman Artuç armanartuc@gmail.com
Tamar Çıtak tamar.citak@yahoo.de
Alis Karakaş aliskarakash@gmail.com
Arda Çınar cinararda@hotmail.com
Greguar Akan greguarakan@gmail.com
Roy Oksen royoksen@yahoo.com
Murat Ekmekçioğlu muradek51@gmail.com
Garabet Orunöz garabet44@yahoo.com
[4] TCK MADDE 115. – (1) Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan meneden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Dinî ibadet ve ayinlerin toplu olarak yapılmasının, cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkraya göre ceza verilir.
[5] TCK MADDE 216. – (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır
Yorumlar kapatıldı.