Kurken Berksanlar
Sevgili Dostlar, Geçenlerde Haytert’de Gayane Abrahamyan tarafından yazılan “Are Turkish Armenians Diaspora” Başlıklı yazıyı ilgi ile okudum. Görülüyor ki, her fırsatta bu soru bazı aydınlarımız tarafından İstanbul Ermeniliğinin önüne sürülüp şu veya bu nedenlerle ve bence gereksiz bir tartışmanın ve sorgulamanın nedeni oluyor.
Bundan hemen hemen bir sene evvel tekrar bu konu Sayın Robert Haddeciyan’a ödül verildiği zaman da gündeme gelmişti. Birkaç günlük yazışma sonucunda, sayın Dr. Sarkis Adam ve Sayın Raffi Hermon Araks arkadaşlarımız tarafından “Diaspora” kelimesinin sözlük anlamıyla ilgili (dictionary meaning), bu blogda bize bazı genel bilgiler sunulmuştu. Ancak görülüyor ki, her seferinde Ermenistan devleti tarafından, Diaspora Bakanlığı eli ile dünya Ermenilerini Hayrenik’e bağlamak maksadı ile hem takdir hem de bir jest olarak nitelendirilen, bir ödül eleştiri konusu oluyor. Ödülü veren elleri, yapılan jesti reddi miras edercesine eleştirerek Diaspora olup olmama konusunun tekrar gündeme getirip, tepki gösterilmesinin toplumsal çıkarlar yönünden yapıcı ve pozitif bir sonuç vereceğine inanmıyorum. (Diaspora Bakanlığının ne için kurulduğunu bilen kişiler için, bu bakanımızın bu ödülü vermeye uygun olup olmamasının sorgulanması bile bence biraz acayip doğrusu. Hangi bakanın elinden bekliyorlardı ödülü kestiremiyorum. Dışişleri mi, İçişleri mi?)
Her ne kadar hepimiz kendi düşüncelerimizde doğal olarak serbest isek de, düşüncelerimizin şekillenmesi bazı normları uygun bir temel üzerinde kurulmuş olmasını gerektirir. Zira her sene göç nedeni ile kendi nüfusundan aşağı yukarı 80-100 bin (kesin rakam tam bilinmiyor) kişi civarında bir kayba uğrayan bir Ermenistan’ın Diaspora ile olan ilişkilerinin sağlıklı olması, bağımsız bir Ermenistan’ın haritadaki yerinin varlığı için elzemdir. Eldeki verilere göre, bağımsızlıktan bu yana Ermenistan’dan aşağı yukarı (büyük çoğunluğu iktisadi nedenlerle) 1 milyon kişiye yakın insan -çoğu Rusya ve ABD’ye olmak üzere- göç etmiştir. Öyle ki her gecen gün Ermenistan ile Diaspora ilişkileri Ermenistan için daha çok önem kazanmaktadır. Bu durum hem bir iftihar konusu olmakta, hem de iktisadi ve politik istikbali için önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenledir ki, son İsviçre seyahati sırasında Cumhurbaşkanı Sarkisyan bir kez daha Diasporanın Ermenistan için öneminin altını çizmiş, Diaspora Ermenilerinin Ermenistan’ın birer uzantısı olup onun temsilcileri olduğunu net olarak ifade etmiştir. Her ne kadar Türkiye’nin dış politikası maalesef, Ermeni Diasporasını her fırsatta negatif olarak tanımlamaya çalışıyorsa dahi, bu günün gerçekleri ışığında, dünya Ermeni nüfusunun %75’inin yaşadığı Diaspora, Ermeni ulusunun vazgeçilmez önemli bir parçasıdır. Bağımsızlık ilanında bu oran % 65 civarında idi. Diasporanın bir parçası olmak bir küçümsenme nedeni değildir, yaşadığımız ülkelere sırt çevirmek hiç değildir, yalnızca Ermeni toplumunun coğrafi gerçeklerini kabul etmektir.
Her şeyden evvel her Ermeni’nin kendine sorması gereken soru Diaspora denildiğinde tanımının ne olduğudur. Sözlük anlamı çok basittir: Yurt dışında yaşayanlar. Peki, o zaman, bu soruyu cevaplandırmak için Ermeni yurdunun nasıl tanımlanması gerekir? Kanımca, XXI yüzyılda Ermeni Diasporasını kimlerin teşkil ettiğinin tanımlayabilmek için Ermeni yurdunuzun iki turlu tanımı yapılabilir:
1-Bugünkü Ermenistan sınırları dışında yaşayan her Ermeni, diasporanın bir parçasını teşkil eder. ( Kanımca en mantıklı tanım budur).
Veya
2-Tarihi Ermenistan’ın sınırları, dışında yaşayanlar Diasporayı teşkil ederler. Şayet şu veya bu nedenle bu izahatı kabul etmeyi yeğlesek, Diasporanın tarifi kanımca tam bir kör düğüme döner. Zira tarihi Ermeni yurdunun tarifi hangi yıllara göre yapılmadır sorusu ile karşı karşıya kalırız. Benim kısıtlı tarih bilgimle yapmış olduğum araştırmalarla varmış olduğum sonuç şu ki, tarihimizde zove zov Hayastan olarak tanımlanan, Karadeniz, Akdeniz ve Hazar denizleri arasında kalan, tarihi Ermeni yurdu olarak tanımlanan yörenin km kare olarak en geniş olduğu devir Kral Büyük Dikra’nın devridir M.Ö.95-55. Aşağıdaki linkte haritayı görebilirsiniz.
Aramızda bulunan tarihçiler, şayet dediklerimde bir yanlış varsa lütfen düzeltin. Bu haritaya baktığımızda görüldüğü gibi, doğu Anadolu’daki birçok vilayetler gibi güneyde bugünlere dek geniş Ermeni toplumlarına sahip olan Şam, Halep hatta Beyrut bu tarihi Ermenistan’ın bir parçasını teşkil ederler. Ancak hangi devri göz önüne alırsak alalım, İstanbul hiç bir zaman bu sınırların içinde olmamıştır. İstanbul şehrine Ermeniler ilk olarak M.S. V. yüzyılda, 410 senesinde, Mesrob Maştos liderliğinde gelmişlerdir. Bu gelişin nedeni Bizans İmparatorundan yeni keşif edilen Ermeni alfabesinin Fırat nehrinin batısında yaşayan Ermenilere öğretebilinmesi ve de kutsal kitabin Ermenice alfabesi ile yazılması için iznin alınması olmuştur.
Bazı aydınlarımızın, verdikleri ifadelerle kendilerini bir İstanbullu Ermeni olarak Diasporanın bir parçası olarak görmediklerini, hatta hatta sanki Diaspora olmayı utanç verici, küçümseyici bir şeymiş gibi sergilemeyi anlamakta doğrusu güçlük çekiyorum. Diasporanın bir ferdi olmak, düşünülenin aksine, her türlü zorluklara rağmen Ermeniliğini hala koruyabilme bilincinde olmanın bir simgesi, bir övünç duyma nedeni olduğunu savunuyor, İstanbul Ermeni’sinin niye, ne şartlar ve de ne hipoteze dayanarak bir Diaspora sayılmaması gerektiğinin mantıki izahatını dinlemeye hazır bir bekleyiş içindeyim. Bir şehrin kültürel merkez olma Vasfi onun Diaspora tanımın içine girip girmemesinin ifadesini değiştirmez. Zira hem Diaspora kültürel bir tanım değildir, hem de Ermeni toplumunun kültürel merkezleri devirden devire değişmiştir Tiflis, İstanbul, Beyrut gibi.
Evet, doğrudur, İstanbullu Ermeniler olarak 1600 seneyi aşkın bir geçmişimiz var İstanbul’da. Ancak Diaspora sayılıp sayılmamak gecen yıllarla mı vurgulanır, yoksa yukarıdaki vermiş olduğum iki verinin birinin kabulü ile mi gerçekleşir? Değişik bir yaklaşım şekli varsa lütfen izah edin hiç olmazsa hepimiz aydınlanırız. Zira Diaspora’nın tanımı, sosyolojik veya coğrafi verilere bağlı olduğu kadar, politik bir yönü olan da bir terimdir. Bunun böyle olduğunu zaten İstanbul Ermeniliğine günlük gazetelerimizde hatırlatan yazıların sayısı pek çok, öyle ki Diaspora kelimesinin politik ağırlığının bilincinde olmamak zaten kabil değil.
Kanımca Diaspora kelimesi ile oynamamak gerekir, zira şayet bu konu gereğinden fazla uzatılırsa kendi kalemize yanlışlıkla gol bile atabiliriz! Patrik seçimlerinde içinde bulunduğumuz durum gibi. Dikkatli olup, çoğunluğu içine alan doğmalardan yana olup, unique olmaktan (ayrıcalık hevesinden) ziyade, toplumumuzu birleştirici yaklaşımları destekleyip benimsemenin, daha sağlıklı yarınlara yardımcı olacağına inanıyorum.
Esenlikle Kalın,
Kurken Berksanlar
__._,_.___
Yorumlar kapatıldı.