İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dünya Tiyatrolar Günü Getronagan Lisesinden Yetişenler Derneğinde Kutlanacak

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü, 26 Mart Cumartesi Günü Saat 21.00’de Getronagan Lisesinden Yetişenler Derneği lokalinde kutlanıyor… Bu yıl özellikle Murat Kılıç, Berç Noradunkyan ve Misak Toros anılacak…

Yine tiyatro emekçileri ve seyircileri olarak 26 Mart tarihinde Getronagan Derneği’nde buluşuyoruz. (27 Mart Pazar olduğu için Cumartesi buluşuyoruz)
Söylenecek çok söz, paylaşılacak çok duygu var.
Ekip içi mailimde uzun uzun yazdım ama hoca Ali Poyrazoglu, bu yıl yazdığı tiyatro bildirisinde tüm duygularımızı aktarmış. Onun ağzından olan bu davetle tüm seyirci ve emekçilerimizi Getronagan’a bekliyoruz.
Bu yıl özellikle Murat Kılıç, Berç Noradunkyan ve Misak Toros anılacaktır…
Elbette gece boyunca gecen ve bu sezon oyunlarına, ilerdeki projeleri bakılacak Hermon Varış’e geçmiş olsun mesajı iletilecek, tiyatro yarışma formatından çıkarılmalıdır tartışılacak gibi gibi….
Ben de gecen yıl olduğu gibi Adana Tiyatro Festivali açılış provasından canlı bağlanacağım…
Gecenin diğer sürprizleri de biraz siz katılımcılara bağlı olacak…
İster seyirci ister emekçi, sahne herkesin her zamanki gibi…
Bekliyoruz mutlaka…
 ALI POYRAZOĞLU
 Bence tiyatro, küçükken annelerimizin -ya da şanslıysak, onlarla yaşayabilmişsek, büyükannelerimizin-  ellerimize taktığı yün çilelerine benzer.
            Hani “Tak bakayım şunu, sana bir kazak öreyim” derler. Uzatırsın iki elini. Geçiriverirler yün çilesini. Alırlar yünün ucunu, başlarlar sarmaya, top yapmaya. Siz açarsınız onlar sarar, siz açarsınız onlar sarar. Rengârenk yün çileleri top olur, örmeye hazır hale gelir. Kazak olur, kaşkol olur, eldiven olur, yaşamı ısıtır. Tiyatro dediğiniz de böyle bir şeydir işte. Sizi sarar sarmalar, yaşamınızı ısıtır.
            Biz oyuncular her akşam geliriz sahnenin üstüne, ellerimize insanla ilgili bin bir düğümü olan rengârenk yün çilelerini takarız, başlarız açmaya. Yünün bir ucunu da sizlere, sahneden aşağıya seyircilere atarız. Onlar da başlarlar sarmaya, top yapmaya. Biz açarız onlar sarar, biz açarız sizler sararsınız sayın izleyiciler, saygıdeğer seyirciler.
            Biz açarız çileyi, siz sararsınız. Biz asılırsak da yün kopar, seyirci çok çekerse de. İki taraf da büyük bir dikkatle işini yapar. Oyunun sonunda bizim elimizdeki yün çileleri biter. Yünün ucu sahneden salona kayar…
            Ve sevgili seyirciler, çıkar gidersiniz tiyatrodan yüzünüzde çiçek açmış gülücüklerle, zihninizde bin bir renkli yün topçuklarıyla. Sorarsınız: “Ne kaldı bende oyundan geriye? Ne kaldı bende?” Oysa bilmezsiniz ki, ya da çok iyi bilirsiniz ki, zihin alır, biriktirir, sıralar, dosyalar, yerleştirir. Üstüne düşünmeye, fikir üretmeye, yorum yapmaya başlar.
            İşte tiyatroda da aynı şey olur. Çıkarsınız oyundan zihninizde rengârenk yün topçuklarıyla. Başlarsınız kafanızın içinde çevirmeye. Kah gülüp, kah hüzünlenip, kah coşup oyunu yeniden yaratmaya koyulur zihin… Her seyirci oyunu yeniden yazar zihninde. Tiyatro sanatını vazgeçilmez kılan şey, izleyicilerini birer yaratıcı çizgisine yükselten bu büyüde gizli. Bir gün bir bakarsınız ki, yünün ucunu yakalayıp atmışsınız birine, başlamışsınız anlatmaya; kendi yorumunuzu eklemeye yüne. Karşınızdaki de kapmış yünü, açıp iki elini başlamış yeniden çile yapmaya.
            Siz açarsınız o sarar, siz açarsınız onlar sarar
            Tiyatro dediğiniz elden ele, yürekten yüreğe dolaşan yün çilecikleridir. Bir de bakmışsınız tiyatro elden ele.
            Bu işin yüzde ellisi sizsiniz, siz seyirciler; yüzde ellisi de biziz, oyuncular. Tiyatronun iki temel öğesi: Oyuncuyla izleyici karşı karşıya gelmeden tiyatro dediğimiz mucize gerçekleşmiyor. İzleyicilerle oyuncular karşı karşıya gelmeden, insan kadar eski, insan üstüne düşünme, insana bakma, eğlenirken insanı ve dünyayı yorumlama, yeniden yaratma eylemi gerçekleşmiyor.
            Yani efendim uzun sözün telgrafı, bizler meslektaşız. İyi bir tiyatro seyircisi de tiyatrocudur. Benim meslektaşımdır. Giden, okuyan, izleyen, parasını ayıran, izledikleri üstüne fikir üreten, çağdaş, uygar yaşama gönül vermiş insanlar benim meslektaşlarımdır. İzlediklerini başkalarıyla paylaşan, onların da tiyatroya gitmesini sağlayan sevgili tiyatro severler, benim meslektaşlarım. Onlarla birlikte gerçekleştiriyoruz tiyatro denen mucizeyi.
            Yıllardır hep sizler bizleri alkışladınız, şimdi de biz sizleri alkışlıyoruz sevgili meslektaşlarımız.
            Yaşam boyu birlikte eğlenip, insana ayna tutup, o aynada kendini arama sevincimizin, şenliğinin devam etmesi dileklerimle…

Yorumlar kapatıldı.