İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kadınlar Gününde Kadınlarımız

Dünyada gelişmiş ülke olup da kadınlarına eşit davranmayan, kadınların da erkekler gibi her sahada yer almadığı bir ülke yoktur. Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi hayata katılma oranı ülkenin gelişmişliğinin de ölçüsüdür. Türkiye Ermenileri olarak, doğrusu bu konuda çok başarılı olduğumuz söylenemez. Gerçekte, her konuda başarılı, varlıklarıyla gurur duyduğumuz pek çok kadınımız, kızımız var. Hatta çocuğuna hem annelik, hem babalık yapan, geçimini sağlayan övünülecek kadınlarımız var. Ancak bunlar maalesef cemaat yönetimine yeteri kadar yansımıyor.

———————-
Bildiğiniz gibi Birleşmiş Milletler 16 Mart 1977 tarihinde,  8 Mart’ı Dünya kadınlar günü olarak kutlanmasını kabul etti. Türkiye’de 1984 yılından bu yana Kadınlar Günü düzenli olarak kutlanıyor.
 Dünyada gelişmiş ülke olup da kadınlarına eşit davranmayan, kadınların da erkekler gibi her sahada yer almadığı bir ülke yoktur. Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi hayata katılma oranı ülkenin gelişmişliğinin de ölçüsüdür. Türkiye Ermenileri olarak, doğrusu bu konuda çok başarılı olduğumuz söylenemez. Gerçekte, her konuda başarılı, varlıklarıyla gurur duyduğumuz pek çok kadınımız, kızımız var. Hatta çocuğuna hem annelik, hem babalık yapan, geçimini sağlayan övünülecek kadınlarımız var. Ancak bunlar maalesef cemaat yönetimine yeteri kadar yansımıyor. Basit bir örnek verirsek üniversitelerde görevli öğretim üyesi Ermeni kadın sayısı, cemaat vakfı ve dernek yönetimde görev alanlardan kat kat fazla. Müslüman bir ülkede yaşamamızın da etkisiyle olacak varlıklı bir ailenin,-  eğitimli bile olsa- kızının çalışması genellikle hoş karşılanmıyor. Kadın evde otursun çocuk doğursun deniyor. Çalışmak istediği için eşinden ayrılmak zorunda kalan kızlarımız var. Mesleği olan kadınlara, yıllarca verilen emeği, çürütülen dirsekleri bir para meselesine indirgeyerek, “ ne kazanıyorsan iki katını vereyim evinde otur” diyen eşler duyuyoruz.
Pek çok defa yazıp, söylememize rağmen hala vakıflarımızın ve derneklerimizin yönetim kurulları  – birkaç istisna ile- askerlik şubesi gibi, hepsi erkek. Bu konuda kabahatin sadece erkelerde olduğunu da söylemek mümkün değil. Ne yazık ki kadınlarımız,  kızlarımız bu konuda yeteri kadar istekli ve ısrarcı değil. Bazı tanıdığım yöneticilerin aradıkları halde kadın üye bulamadıklarını da biliyorum.
Ne yapmalı? Patriklik, belki bütün vakıf yöneticilerini bir araya getirerek, her yönetimde kadınlar için bir kontenjan ayrılmasını sağlayabilir. Üç kişilik bir yönetim kurlunda en az bir, yediden fazla üyeli bir yönetim kurulunda en az iki kadın kontenjanı ayrılabilir. Kadın adaylar için de pratik bir yol bulunabilir. Neredeyse her büyük vakfın kadınlar kolu var ama yönetimde kadın yok. Bu çok ciddi bir çelişki. Daha önce önermiştim tekrar önereceğim, kadınlar kolu olan her vakfımız seçimde kadınlar kolundan en az iki kadını örneğin kadınlar kolu başkan ve başkan yardımcısını aday göstermelidir.  Ben yönetimlerde kadınlarımızın, kızlarımızın bulunmasının, kadın gözünün çok ciddi yararlar sağlayacağına inanıyorum. Ne yazık ki, yıllardan beri yazıp çizeriz bu konuda hatırı sayılır, daha doğrusu hiç bir gelişme olmadı. Nedense bu konu bir sorun olarak bile gündemde değil.
Başta çocuklarına hem annelik hem babalık yapan kadınlarımız olmak üzere bütün kadın ve kızlarımızın,  annelerimizin, büyük annelerimizin Kadınlar gününü yürekten kutluyor hepsine mutlu, sağlıklı uzun bir omur diliyorum. Yazımı –ışıklar içinde yatsın- annemin bir sözü ile bitireyim: Erkek aslan aslan da dişi aslan aslan değil mi?
 Sevgiler.
Murat Bebiroglu
 08 Mart 2011

Yorumlar kapatıldı.