İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Beyhude çaba ve es geçilen önemli konu / Yervant Özuzun

Yervant Özuzun
Altında “Patriğimizi Seçmek İstiyoruz İnisiyatifi” yazan iki gündemli bir toplantı ilanı.“Eşit vatandaşlar olarak kendi ruhani önderimizi seçme hakkimizin önündeki engeller kaldırılmalıdır.” İnsanin “emrin olur efendim” diyesi gelen birinci gündem maddesi böyle. (Önce bir konuyu netleştirelim. Biz ‘patrik’ mi seçeceğiz yoksa ‘ruhani önder’ mi? Bu ikisi aynı şey değil. Patriklik (yani Badriark) özerktir en üst makamdır. Ömür boyu görev yapmak üzere seçimle göreve gelirler. İstanbul Patrikliği, Kudüs Patrikliği gibi. Ruhani önder (yani Araçnortluk) Katolikosluğa bağlıdır. Almanya, Fransa, Bulgaristan/Romanya Araçnortlukları gibi. Görev süreleri bellidir.)

Ruhani önder denmiş ama bizim makamımız patrikliktir. Pekiyi de seçimin önündeki engel ne? Bizim geleneklerimize göre patriklerimiz ömür boyu seçiliyor. Seçilmiş patriğimiz hasta olmasına karşın halen yaşadığı için, kısacası makam halen boşalmadığı için ‘eş patrik’ dışında yeni patrik se-çe-mi-yo-ruz. Makama ve makamda oturana, sevgiyi, saygıyı, vefayı, kısacası tüm değerleri bir yana bırakıp yaşayanı yok mu farz edeceğiz?‘ Yaşamadığını mı kabul edeceğiz? Yoksa geleneklerimizde bir devrim yapıp “ömür boyu saltanat/koltuk moltuk olmaz, işte sana … bin imzalı dilekçe” deyip hasta patriğimizi alaşağı mı edeceğiz? Arkadaşların sözünü ettiği ruhani önder görevden alınabilir. Görev yeri değişebilir. Ama patrikler için böyle bir şey söz konusu olmaz. Bu konu bir yıldır belki bin defa yazıldı.

Konuşmacı arkadaşlarımız çok sayıda insanimizin önünde saatlerce tartışmışlar dil dökmüşler. Ben orada bulunan kimi dostların yalancısı olayım bu sorunun yanıtını kimse bulamamış, bana da anlatamadılar. İnisiyatifteki dostlara haber vermek de benden olsun. Yanlış bilgiden yanlış sonuca vardıklarını şimdi daha iyi anlamış olmalılar.

İkinci cümle ve ikinci gündem maddesi ise şöyle: (Yine ruhani önderin seçiminden söz etmişler ama biz onu patrik olarak düzelterek devam edelim.)

“Toplumun ruhani önderinin bizzat toplum tarafından seçilmesi için herkes sorumluluk almalıdır.”

Bunun aksini söyleyen mi var? Bu bizim güzel bir geleneğimiz. Zaten hep böyle olmuyor mu? Patriklerimizi hep biz seçmiyor muyuz? Yaşayarak gördüğümüz son elli yıldır ölen patriklerimizin yerine “herkes sorumluluk alarak” oy kullanmadı mı? Üstelik halen makamın sahibi Mesrob Badriarkimizin seçiminde bu sorumluluk en üst düzeye çıkıp 16500 kişi oy kullanmadı mi? Badriarkimiza bir şey olursa toplumumuzun görevini yerine getireceğinden kuşku mu var? Hiç kimsenin aksini söylemediği genel doğruyu onca insani otobüslerle taşıyıp saatlerce gündemde tutup tartışmanın mantığını inanın anlayamadım.

Katılanlardan öğrendiğimize göre ilanda olmamasına karşın tartışılan bir konu daha varmış.

Ankara’nın makam boşalana kadar ruhani meclis tarafından patrik vekili seçilmesi kararı yanlış bir kararmış.

Pekiyi buraya nasıl gelindi? Suç kimde? Çok yazılıp çok söylendi. Anlayan anladı. Anlamayan hala anlamamakta ısrarlı.

Patriğimizin hastalığının anlaşılmasından sonra Katolikoslugun ve diğer Ermeni patrikliklerinin de kabul ettiği bir karar ile ‘eş patrik’ seçimi kararı alındı. Ankara’ya iletildi. Makam boşalana kadar seçilen bu sıfatla kalacak makam boşaldıktan sonra ‘Patrik’ unvanını alacaktı.

Süreç başlatıldı. Seçimi koordine etmesi için adına ‘Müteşebbis Heyet’ dedikleri ‘Seçim Kurulu’ oluşturuldu. Ama kurul kendisine ‘durumdan vazife çıkartarak’ ‘eş patrik’ değil ‘patrik’ seçeceğim dedi ve bu yöndeki talebini Valilik aracılığıyla Ankara’ya iletti. Toplumda iki görüş oluştu. İki taraf da görüşlerinde ısrarcı olunca Ankara makam halen boşalmadığı ve patrik seçilemeyeceği için orta bir yol bulup tek yasal kurul olan Ruhani Kurul tarafından hastalık sürecinde Patrik Vekili atanmasını istedi seçim kurulunu fes etti. Ama şöyle oldu, ama böyle oldu, doğruydu, yanlıştı deyip eveleyip gevelemeye gerek yok. Olay bu. Suçlu aramıyorum ama olayı bu noktaya Ankara getirmedi. Biz getirdik.

Sonrasında ortak akılda birleşmemiz gerekirken yanlışın (hatta yanlış bilginin de) yanlışla düzeltilmesi süreci başladı. İmzalar toplandı toplantılar yapılmaya başlandı perşembenin gelişi çarşambadan belli olan yargı süreci başlatıldı.

Bir konuyu yargıya götürüp haklı olduğunuzu ileri sürmeniz için ya bir yasa hükmü, ya yönetmelik, ya kararname gibi yasal dayanaklarınızın kısaca konuyla ilgili ‘mevzuatın’ bulunması gerekir. Bunların olmadığı hallerde gelenekler bunların yerine geçer. Bu herkesin bildiği basit bir kuraldır. Pekiyi patriklik seçimiyle ilgili böyle bir mevzuat var mı? Yok.

Bilindiği gibi 1961’den bu yana patrik seçimlerinde aynı‘Bakanlar Kurulu Kararnamesi’ içeriği hiç değişmeden yeniden imzaya açılır, yürürlüğe girer. Seçimin sonucuyla beraber yürürlükten kalkar. Bu hep böyle oldu. Bu nedenle halen yukarıda da yazdığım gibi yürürlükte olan bir yasal dayanak YOK. Ayrıca Arkadaşların can simidi gibi sarıldıkları 1863 nizamnamesinden de söz etmek mümkün değil. Eğer o yürürlükte olsaydı her seçimde o seçim için geçerli Bakanlar Kurulu Kararnamesi yürürlüğe girer miydi?

Diyelim ki ‘Patrik Vekilliği’ kararı şöyle veya böyle iptal edildi. Seçim yapabilecek miyiz? Hayır. Hayır. Hayır. Bu konuda yeni bir ‘Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin imzaya açılıp yürürlüğe girmesi gerekir. Bu içinde bulunduğumuz takvim dikkate alınırsa çok çok uzun bir süreç demektir. Dolaysıyla hemen yine yeni bir patrik seçme şansının olmadığı acık.

Oysa tartışmamız gereken, ortak akılda birleşmemiz gereken konu yeni bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin hazırlanması olmalı. Her patrik seçimi için değil kalıcı olan, yarım asır öncesinin değil günümüzün koşullarını içeren, eksikliğini gördüğümüz, bildiğimiz konulara açıklık getiren, makamın boşalmasından itibaren ayrıca izin almadan seçim süreci takviminin belli olduğu, hastalık hallerinde ne yapılması gerektiği gibi tüm soruların yanıtlarının bulunduğu dört dörtlük bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi taslağı hazırlayıp. Ankara’ya iletilmesi gerekir.

Şu an için bundan daha önemli bir konu yok. Onun için arkadaşlarımın çabalarını beyhude çaba olarak görüyorum. Bu boşluğun giderilmesi bizim önceliğimiz olmalı. Bu eksiklik giderilmeden benzer sıkıntıları hep yaşarız. Önemli olan günü kurtarmak değil kalıcı çözüm olmalı. Bu nedenle basta Ruhani Meclis bu konuda çalışma başlatmalı diye düşünüyorum.

Yervant Özuzun

Yorumlar kapatıldı.