İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Nefret müsameresi

YILDIRIM TÜRKER
“Çocuklar bir an evvel büyüsün, şehitlik mertebesi için kuyruğa girsin diye savaş, nefret, milliyetçilik ve ırkçılıktan vazgeçilmiyor.”

Şu arkada paltolarına, atkılarına sarınmış oturan odun suratlı adamlara bakın öncelikle. Onlar, devlet erkânı. Valisiyle, milletvekiliyle, garnizon komutanı ve belediye başkanıyla, mutlaka itişe kakışa, alına yerine protokolde hak ettikleri yerlere kavuşmuş, oturmuşlar. Bu kez aralarından yerini beğenmeyip nümayişle orayı terk eden olmamış.
Yer, Bayburt. Şehrin düşman işgalinden kurtuluşunun 93. yıldönümü şenliklerle kutlanıyor.
Şenlik dediğimiz, çocukların Ermeniler ve şanlı Türkler olarak ikiye bölünüp ellerinde silahlar, üstlerinde üniformalarla o günleri canlandırması. Bu soğukta kendilerini oyuna kaptırmışlar, üşüdüklerinin farkında değiller.
Oturaklılar, korunuyor.
Bu korkunç müsamerede, yıllardır alışmış olduğumuz üzere imam öldürülecek, camiler yakılacak, bebekler süngülenecek. Tabii ki Ermeniler tarafından.
Unutmak imkânsız; her yıl bu törenler, çeşitli şehirlerimizde aynı üslupla ifa edilir. Yegâne sorun, Ermeni rolünü üstlenecek yiğitlerin bulunabilmesidir. Çünkü vatanını temsili olarak kurtaracak amatör oyuncular kendilerini rollerine kaptırarak çakma Ermenileri bir güzel hırpalar. Dolayısıyla kasaba ölçekli bir şöhret kapısı olarak görülebilecek olan bu bir günlük oyunculuk serüvenini cazip kılmak için kimi belediyeler gönülsüz Ermenilere yevmiye verir. Belirlenecek meblağ da elbette adayların gönülsüzlüğüyle doğru orantılı olarak artacaktır.
Yakın zamanda, sözgelimi Aşkale Belediyesi’nin bu musibet vatan göreviyle belediye işçilerini görevlendirdiğini okumuştuk.
Bayburt erkânı işin kolayını bulmuş. Çocukları kullanıyor.
Belediye Başkanı törende konuşmuş: “Milli hafızamızın kaybolmaması, 93 yıl önce bu topraklarda yaşanan badirelerin yeni nesil tarafından asla unutulmaması gerekiyor. Büyük Ermenistan hayaliyle, Şark meselesi hayaliyle, sıcak denizlere inme hayaliyle nesillerini büyüten devletlerin nasıl idealleri varsa bizim de büyük ideallerimiz olmalı. Tarihimizde yaşadıklarımızı unutmamalıyız.”
Önlenemeyen göçten yakındıktan sonra da şehri terk eden Bayburtlulara seslenmiş: “Bari cenazenizi getirin.”
Bu fotoğrafta şanlı bayraklarımızla örtülmüş şehitleri görüyoruz. Cingabozun teki silahını bırakmamış. Nasılsa sırtı ekabire dönük. Oyunun tadını çıkarıyor, yüzünden belli.
Ama birazdan temsili Ermenilerin çarmıhlara gerileceğini biliyoruz. Öyle olmuş.
Çocuklara sistemli olarak nefret eğitimi veriliyor bu topraklarda. Ders kitaplarından müsamerelere. Devletin gözleri önünde, devlet tarafından nefret temsilleri alkışlanıyor. Şimdiden ezberliyorlar. Ermeniler çarmıha gerilir.
Çocuklara reva görülen bu vahşet karşısında bütün toplumun dili tutulmuş. Kimsenin itiraz ettiği yok.
Minik yavrulara apoletler takıp ortalara salan, onlara İstiklal Marşı’nın bütününü ezberletip karşısına geçip ağlayan, onları Ermenilere karşı doldurmakta bir sakınca görmeyen Türkoğlu Türk Müslümanlar, Kürt çocuklarının meydanlara dökülüp taşlara sarılmasını asla affedemiyor.
Bebeklerden katil yaratmak için maarifi devreye sokanlar, çocukların kendilerini yaralayıp kanlarıyla boyadıkları bayrak karşısında gururdan şişinenler, çok doğal, Kürt çocuklarına yetişkin muamelesi yapmaktan bir türlü vazgeçemiyor.
Çünkü çocuklar bir an evvel büyüsünler, şehitlik mertebesi için şimdiden kuyruğa girsinler diye savaştan, nefretten, milliyetçilikten, ırkçılıktan vazgeçilmiyor.
Şu ceset taklidi yapan çocuklara iyi bakın.
Devlet, protokol yükseltisinden seyrediyor.
Hedef, bütün toplumun ölü taklidi yapması.
Çocuklardan başlamalı, öyle değil mi?

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1041292&Yazar=YILDIRIM%20T%DCRKER&Date=27.02.2011&CategoryID=97

Yorumlar kapatıldı.