İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kumkapı’da rengârenk bir gün 

Kumkapı’da rengârenk bir gün 
Emre Aköz

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/akoz/2010/12/12/kumkapida_rengrenk_bir_gun

Geçenlerde gazeteci arkadaşlarla birlikte İstanbul Kumkapı’daki Vortvots Vorodman Ermeni Kilisesi’ni gezdik.

Dönemin usta mimarı Krikor Amira Balyan (1764-1831) tarafından yapılmış bu kilise… (“Kim ki bu Krikor” deyip geçmeyin, ünlü mimarlar sülalesi Balyanların üyesidir. Sarayın Başmimarıdır. Örneğin Beylerbeyi Sarayı ile Selimiye Kışlası onun eserleridir; dersem herhalde önemini daha iyi anlarsınız.)

1828’de ibadete açılan kilisenin ilginç özelliklerinden biri ahşap olması. Yapıyı ayakta tutan kalın kalın sütunlar önce görenleri aldatıyor. Dikkatli bakınca onların da ahşap olduğunu anlıyorsunuz.

Neler neler gelmiş bu kilisenin başına: İyice köhnediğinde, 1940’larda restorasyon ilkelerine uyulmadan, pata küte elden geçirilip çeşitli sosyal faaliyetlerin yapıldığı bir salon olmuş mesela…

1966’da Varto, 1975’te de Lice depremzedeleri burada barındırılmış.

İstanbul, 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti seçilince, Ajans programı kapsamında restorasyonuna başlandı… Kilise Ermeni Cemaatiyle ortaklaşa onarılıyor.

İlginç olan şu…

Restorasyon bittiğinde bina çok işlevli bir kültür merkezi olacak: Yani hem ibadet yapılabilecek, hem de sergiler açılacak, konserler, konferanslar düzenlenecek.

Vortvots Vorodman Kilisesi’ni gezmekten başka, Bezciyan İlkokulu’nda Annie Pertan’ın “Kültürel Farklılığın Renkleri” isimli belgeselini de izledik o gün…

Hani “Kızı başıboş bırakırsan ya davulcuya kaçar, ya zurnacıya” diye bir laf vardır ya…

Meğer Çingenelerde tam tersiymiş: Belgesele göre, aileler, oğullarının müzisyen olduğunu görünce, “Oh kurtuldu” derken, kızları için tercihleri de “çalgıcı” delikanlılar oluyormuş.

Not: Yasak nedeniyel yazının bir bölümünü aldık. Yazının tamamını http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/akoz/2010/12/12/kumkapida_rengrenk_bir_gun adresinden okuyabilrisniz.

Yorumlar kapatıldı.