İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Patriklik seçimleri: Bir Türkiye klasiği 

Patriklik seçimleri: Bir Türkiye klasiği
DİLEK KURBAN
08/12/2010

Söz konusu olan, Türkiye’nin makro siyasi hayatındaki vesayet tartışmasının mikro bir tezahürü.

Cemaat içinde başlayıp ulusala taşınan patriklik seçimleri tartışması, sadece Ermeni toplumunu ilgilendiren bir iç mesele olmaktan uzak. Ermenilerin büyük kısmı ile patrikhane arasındaki görüş ayrılığı özünde, bir demokrasi ve vesayet tartışması. Bu nedenle, Ermenilerin kendi kurumlarıyla aralarındaki ‘özel’ ilişkiyle sınırlı, cemaatten olmayan ‘yabancılar’ın karışmaması gereken bir mesele olarak görülemez.
Ulusal basının haberleştirme tarzından hükümetin tutumuna, patrikhane yetkililerinin Ermenilerin sivil ve demokratik muhalefetine tepkisinden genel kamuoyunun soruna ilgisizliğine kadar bu, Türkiye’nin siyasi kültürünün tipik örneği. Söz konusu olan, Türkiye’nin makro siyasi hayatında cereyan etmekte olan demokrasi ve vesayet tartışmasının mikro bir tezahürü.

Basın görmedi
Ermeni toplumuna ait gazetelerin yaklaşık iki yıldır manşetten gördükleri, 25 bin kadar seçmenin 5 binden fazlasının imza toplayıp hükümet gündemine aşımak istediği sorun, ulusal basın nezdinde ancak bir hafta önce haber değeri kazandı. Oysa Egemen Bağış, patriklik seçimine dair soruya kendisinden beklenmeyecek denli vesayetçi bir yanıt verdiğinde, salonda ulusal basının birçok temsilcisi vardı. Ertesi günkü haberlerde öne çıkarılan, bakanın gayrimüslimlere de çok çocuk yapmalarını ‘salık vermesi’ oldu.
Bağış’ın, “Hükümet patriklik seçimini niye engelliyor” soruma verdiği yanıta ilişkin yazdığım yazının ardından, seslerini ulusal kamuoyuna duyurmaya çalışan Ermeni toplumunun bir bölümü, “Patriğimizi seçmek istiyoruz” inisiyatifi olarak bir basın toplantısı düzenledi. Böylece bu tartışma nihayet ulusal basının haber sayfalarına taşınabildi. Peki ama nasıl?
Hürriyet’te Sefa Kaplan ve Mustafa Küçük imzalı, ‘Patriklik kavgası’ başlıklı haber, genelde Türkiye kamuoyunun, özelde ulusal basının, evrensel ilkeler söz konusu olunca bile ne denli özcü bir tutum takınabildiklerini gösteriyor. Haber, Türkiye’nin siyasi kültüründe sık rastlanan bürokratik kurumların sergilediği bir demokratik direnç örneğini, Ermeni toplumunun iç meselesiymişçesine aktarıyor, cemaatteki bir görüş ayrılığına indirgiyor. Meseleyi, ‘Agos ve gazeteyle aynı doğrultuda hareket eden grup’un başının altından çıkan bir kumpas gibi yansıtıyor. Seçim talebinin Ermeni cemaatinden gelen demokratik bir irade olduğunu görmezden geliyor, kaosun sorumluluğunu Agos’a yıkıyor. Bu dilin Ruhani Meclis’in basın duyurularındaki dille benzerliğiyse ‘tarafsız’ haberciliğin satır aralarında aranması gerektiğini hatırlatıyor.

Vesayetin etnisitesi
Ruhani Meclis, 2 Aralık tarihli basın duyurusunda şöyle diyor: “Bilindiği üzere, bazı çevreler huzur karşıtı tutumlarını sürdürerek kişileri, başta Patriklik Makamı olmak üzere kuruluşları ve tüm cemaati devletimiz nezdinde, ayrıca iç ve dış kamuoyu önünde sıkıntıya sürüklüyor. Diğer yandan, basın toplantılarıyla cemaatimizin iç sorunlarını asılsız ve keyfi iddialarla cemaat dışı çevrelere ve yargıya taşımalarının ne denli doğru bir davranış olduğu sorgulanmalıdır.”
Bu ifadeler, Türkiye siyasetinin son dört senesini hafızalarında tutanlar için fazlasıyla tanıdık. Patriklik seçimlerinin neden bir Türkiye meselesi olduğunun da veciz bir göstergesi.

Yorumlar kapatıldı.