İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

PATRİK SEÇİMİNDE SAMİMİYET TESTİ

PATRİK SEÇİMİNDE SAMİMİYET TESTİ
Sevgili Okurlar,
Hyetert’te okuduğunuz haberde bir gazeteci bize ortada kalanlar diyor. Doğrusu çok şaşırmadım. Biz bir yandan Hıristiyan kilisesinin geleneklerine aykırı olarak patriği görevden alıp, yeni patrik seçmeye çalışanlarla uğraşırken, bir yandan da bu konuda tek yetkili organ olan Ruhan Meclisten eş patrik seçmek konusunda girişim bekledik. Ne yazık ki, pek yol aldığımız söylenemez. 

Burada bir yandan Ruhani Meclisin son basın bülteni ile ilgili görüşlerimizi açıklarken, bir yandan da patrik seçim lobisinin samimiyetini test etmek istedik. 

Ruhani Meclisin 03 Aralık 2010 tarihli Basın Bülteni, bizim gibi eş patrik seçiminden yana olanlar için çok ciddi bir hayal kırıklığı oldu. Bültende Ruhani Meclisin daha önce aldığı eş patrik seçimi kararına rağmen, bu karar yokmuş gibi yeni patrik seçimine gidilmeyeceği belirtildiği halde, eş patrik seçimi yapılabileceği belirtilmemiştir. Bu karar, ne Nizamname ne geleneklerimizle ne de Ruhani meclisin tutarlığı ile bağdaşır. Ne Nizamname, ne de gelenekler, seçilmişlerce yönetilen patriklik makamının uzun süre geçici bir makam olması gereken genel patrik vekilliğince yönetilmesini haklı kılar. Tepki olsa bile böyle bir açıklama kabul edilemez. Ruhani Meclise ve patriklik kurumuna düşen soruna çözüm üretmek ve topluma yeni bir Arslanyan dönemi yaşatmamaktır. Bunun yolu da bellidir. Ruhani meclis yeni bir yönetmelikle eş patrik seçiminde ısrar etmeli ve en kısa zamanda eş patrik seçmek için gerekli girişimlerde bulunmalıdır. Aksi takdirde, Ruhani Meclisin tutarlılığından söz edilemeyeceği gibi, karşıt lobinin suçlamalarını da kabul etmek gibi bir sonuç doğacaktır. 03 Aralık 2009 tarihinde eş patrik seçimi dilekçesi verip, 03 Aralık 2010 tarihinde eş patrik seçiminden söz etmemek her bakımdan sorgulanması gereken bir tutarsızlık olur. 

Kabul etmek gerekir ki, eş patrik seçimi ile görevli olduğu halde yeni patrik seçmeye kalkışıp eş patrik seçimini resmen sabote edenler, şimdi kahraman edasıyla dolaşacak kadar güçlü görünüyorlar. Bu heyet ve tabi arkasına aldığı gazete ve yazarlarla oluşturulan güçlü lobi öyle bir dezenformasyon fırtınası estiriyor ki sapla saman karıştı. Haberlerin başlığı da çok güzel “Patriklik Kavgası”. “Patrik isyanı”, “patrik ayaklanması” gibi başlıklar da var. Bizim meşhur ve tek lobinin başarısını inkâr etmek mümkün değil. Kutlamak lazım iç sorunlarımızı ulusal medyada tartışmaya açıp toplumun bölünmüşlük görüntüsünü de perçinlediler. Meşhur oldukları kesin ama kahraman olurlar mı onu da zaman gösterecek. 

Önce bir noktayı belirtelim, biz ortada kalan değiliz ve tarafız. Eş patrik seçimi isteyen, seçilmişlerce yönetilen makamların uzun süre vekâleten yönetilmesinin çok zararlı olacağını, güç ve itibar kaybettireceğini söyleyen biziz. Sanılanın, görülenin aksine de kilisesine ve patrikliğine bağlı cemaatin büyük bölümü de bizimle aynı kanıda. Bu insanların çoğu zengin değil, etrafında kendisini izleyecek kalabalık hemşerileri yok, gazetelerde boy göstermezler hatta bir bölümü gazete okuyucusu bile değildir. Seçim istiyoruz ama seçimi zücaciye dükkânına girmiş fil gibi her şeyi kırıp dökerek değil. Kilisemizin geleneklerine ve kurallarına uygun olarak eş patrik seçilmesini istiyoruz. Elbette arkasında gazetesi, vakfı, yazarı, çizeri, ulusal gazeteleri olan lobi, akı kara karayı ak gösterebilir ama er geç gerçek ortaya çıkar. Hakkın sesi, gücün sesini er geç bastırır. 

Biz Hıristiyan kilisesinin gelenek ve kurallarına uyularak eş patrik seçilmesini ilk günden bu yana istedik. Bunu yaparken de hem patrikliğin hem de patrikliğin tek yasal ve dini konulardaki danışma organı Ruhani Meclisinin zarar görmemesi gerektiğini söyledik. Artık konu uslusal medyada tartışılmaya açıldığına göre, lobinin yandaşlarının bir samimiyet testinden geçmeleri gerekir. Niyeti yargılamıyoruz, sadece soruyoruz. Lobinin yönetimi dışında kalanların homojen bir kitle olduğunu söylemek zor. İçlerinde patrikliğe gerçekten saygılı olan, samimi olarak seçim isteyenler olduğu gibi, yanlış bilgilerle aldatılanlar, intikam peşinde koşanlar, din adamlarına hakaret etmeyi küfretmeyi marifet sananların, en önemlisi de meşhur ve kahraman olmak derdinde olanların bulunduğundan da kuşkum yok. Eminim bazı kişilerin patriklik falan umurunda değil, hem fırsat bulmuşken patrikliğe ve din adamlarına saldırmak mümkün hem de bu arada kahraman ve kurtarıcı olmak var. Şimdi birkaç soruyla lobi yandaşlarını test edelim. 

– 2010 AB Türkiye İlerleme Raporunda azınlıkların patriklik merkezli bir tüzel kişiliği olması isteniyor. Patriğin tüzel kişiliğini olması ve kurumlarımızı hukuken temsil etmesi isteniyor.
Patriğin din işlerinden başka işlere karışmamasını ve cevval gençliğin patriklik dışında sivil bir yönetim kurmasını isteyen, Patriklik İngiltere krallığı gibi sembolik bir makam olsun diyen, yıllardan beri gizli açık söz edilen ama nedense ne ve nasıl olacağı açıklanmayan sivilleşmeden yana mısınız?
– Bu soruya evet diyenlerin, samimiyetinden nasıl inanmalı? Hem patriğin hiçbir işe karışmamasını isteyeceksin hem de kalkıp patrik seçimi hakkı isteyeceksin. Buna ne demeli, etikle nasıl bağdaştırmalı? İşin güzel yanı lobi yönetiminin büyük bölümünün de sivilleşmeci olduğu gerçeği. Bu yeni bir şey değil. Sivilleşme maceramız başlıklı yazımda bunu anlatmaya çalışmıştım.(1) Neredeyse on yıldan beri birileri zaman zaman bu konuyu gündeme getirir. Çoğu zaman da patriğin bütün Ermenilerin siyasi, sosyal, kültürel olarak tek ve kesin temsilcisi olduğu yalanına sığınırlar. Hatta sizin camileri yönetenler okulları yönetse razı olur musunuz derler. Bu söz doğru olmasına doğru da, bir küçük fark var, bizim okulu yöneten siviller kiliseyi de yönetirler. Bilerek söylenen yalanlar, daha güzeli de bu yalanı kendilerine inanan büyük toplumun samimi aydınlarına da aktarır onları yanıltır, desteğini alırlar. Klasik amaca ulaşmak için her yolu doğal sayan Makyavelist yapı. Lobi güçlü olunca, yalan yanlış uzun süre egemen olabiliyor. Madem patrik yönetimi istemiyorsunuz, size ne patrik seçiminden. Hazır boşluk daha iyi gidin kurun ne kuracaksanız, artık ağanın eli tutulmaz federasyon mu olur, özerklik mi olur, karar sizin.

– Cemaat mensubu olmayı ilkellik, bireyciliğe ve vatandaşlığa engel olarak görüyor musunuz?
– Evet diyenlerin patrik seçimi istemeleri en hafif deyimle ayıp olur. Azınlık olmak en azından farklı olduğunu kabul etmek ve farklılığı kimliğinin bir parçası olarak görmektir. Cemaat sözünün son bir yüzyılda kullanımından yola çıkarak Ermeni cemaatini patriğine kayıtsız şartız itiat eden ilkel bir dini topluluk olarak görenlerin bence sadece patrik seçmek değil cemaatten de uzak durmaları gerekir. Öyle ya kim ister ilkel bir cemaat mensubu olmayı. Sanırım Türkiye dışında hiçbir yerde cemaat mensubu olmanın bireyciliğe ve vatandaş olmaya engel olduğunu söyleyen yoktur. 

– Nasıl bir çözüm öneriyorsunuz? Hükümetin Patrikliği ve Ruhani Meclisi yok sayarak, geleneklerimize tamamen aykırı olarak sağ patriği görevden alıp, yeni patrik seçtirmesini mi istiyorsunuz?
– Evet diyorsanız, kilisemizin geleneklerine saygınız yok demektir. Bir yandan kimseye karşı değiliz deyip bir yandan meşhur heyetin yanında durmak, en hafif deyimle yalancılık değil midir? 

– Yeni patrik ya da eş patrik seçimi fark etmez yeter ki seçim olsun mu diyorsunuz?
– Evet diyorsanız siz de bu samimiyetsiz zümredensiniz. Seçilmiş patrikle yönetilmek herkesin arzusu ama kilisemizin geleneklerine aykırı olarak, kilisemizin gelenek ve kurallarını yıkmak pahasına seçilen bir kişiyi kabul etmek, bu makama saygınız olmadığını gösterir. 

– Amaç seçilmiş bir patrik ile yönetilmektir diyorsanız, hiçbir Ermeni din adamının karşı çıkmadığı, aslında bir sivili hiç ilgilendirmeyen eş patrik seçiminden yana mısınız?
– Hayır diyorsanız, sizin de samimiyetinizden söz edilemez. Ruhani meclisin, hiçbir din adamımızın karşı olmadığı Eş patrik seçimine karşı çıkarak halkı bölüp parçalayan ve toplumun başsız kalmasına neden olan en önemlisi de patrik, din adamı ve kilise karşıtlarına saldırı fırsatı veren bu heyetin arkasında durup biz tarafsızız demek dürüstlükle bağdaşır mı? 

– Patrikliğe, din adamlarına email ya da sms ile hakaret edenlerden misiniz?
– ?! 

– Patriğin Ermeni halkının siyasi, kültürel, sosyal ve her konuda tek ve mutlak temsilcisi olduğuna inanıyor musunuz?
– Evet, ise, bu lobinin yöneticileri çok iyi çalışmış ve pek çok kişi gibi seni de aldatmışlar demektir. Söylenenlerin tümü yalandır, yanlıştır. Sadece patrik karşıtlarının ve onların yardakçılarının patrikliği kötülemek için uydurdukları yalanlardır. Bu gün patrikliğin tüzel kişiliği henüz resmen kabul edilmemiştir. Fener Patrikliği adına bir tapu kaydı Türkiye’de bir ilktir. Diğer taraftan patrik 1863 yılında sonra da böyle haklara sahip olmamıştır. Zaten patrik ya da bir başka kişi ya da kuruluş kimseyi siyasi olarak temsil edemez, çünkü demokrasilerde siyasi temsil Millet Meclisinde olur. 

– Bu lobiyi yönetenlerin, özellikle öne çıkarılanların meşhur ve güçlü olmak, politikaya girmek, vakıf yönetimlerini ele geçirmek gibi gizli ajandaları olduğunu düşünüyor musunuz?
– Hayır diyorsanız, çok safsınız demektir. Lobinin çok daha büyük hedefleri olduğuna inanıyorum. Yakında bunu hem cemaatle ilgili olaylarda hem de büyük toplumda göreceğiz. Lobinin patrik seçimi isteği ile yetinmesi ve bu gücü başka mecralarda kullanmaması mümkün değil. Şu anda bile imzacıların çoğunun belli şehirlerin hemşerileri olduğu görülecektir. Vakıfların seçimlerinin İstanbul boyutunda yapılması halinde her sorunun çözüleceğine inananlara şu imzacıların, hangi şehirden olduklarını araştırmalarını öneririm. Beyaz Ermeniler gücü nerede bulurlarsa oraya yanaşmaktan kaçınmazlar. 

– Son olarak ateist ya da dindar olabilirim ama patrikliğin ve kilisemizin bu topraklarda var olmamızın en önemli nedeni olduğunu kabul eder ve onlara saygı duyarım. Aynı nedenle de kilisemizin kurallarına, geleneklerine göre eş patrik seçilmesini istiyorum diyor musunuz?
– Evet diyorsanız, sizlerin bu lobi içinde çoğunlukta olmanızı yürekten isterim. Korkarım bu gerçekleşmesi güç bir hayal. Kaç kişi olursanız olun sizleri saygı ile selamlıyorum.

1) https://web.archive.org/web/*/http://www.hyetert.com/yazi3.asp?Id=357&DilId=1
Sevgiler.
Murat Bebiroğlu

Yorumlar kapatıldı.