İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Dersim’in ismi iade edilsin’ Ali Güler

‘Dersim’in ismi iade edilsin’ 
ALİ GÜLER -ANF

16:27 / 24 Kasım 2010 BERLİN 

– Berlin’deki Dersim konferansında konuşan gazeteci Hasan Cemal ve Cengiz Çandar, Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmek zorunda olduğunu belirterek, Dersim’in ismini iade edilmesini istediler.

Almanya’nın başkenti Berlin’de devam eden Dêrsim konferansında konuşan gazeteci Cengiz Çandar ve Hasan Cemal, yaşanan katliamda binlerce kişinin mağdur olduklarını belirterek, çözüm için Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmek zorunda olduğunu ve bunun için de hakikatler komisyonunun kurulması gerektiğini vurgusunda bulundular.

ÇANDAR: GÜNAHIYLA YÜZLEŞMELİ YOKSA DEMOKRASİ OLMAZ

İlk defa bir Dêrsim konferansa katıldığını belirten Gazeteci Cengiz Çandar, koşuşmasını Ermeni katliamıyla başladı. Çandar, Hrant Dink’in yakın arkadaşı olduğunu belirterek, şunları söyledi: ‘’Hrant Dtink, katledildi. O katledildikten sonra 1915 yılında yapılanın daha büyük katliam olduğunu anladık. Hrant öldürüldükten sonra yüzbinlerce kişi cenaze törenine katıldı. Ona sahip çıktı. Herkesimden insanlar vardı orada. İşte Dêrsim’i de, bu fon üzerinde konuşmamız lazım.”

Dêrsim’i Türkiye’nin gündemine Onur Öymen’in o cümlesiyle girdiğini belirten Çandar, ‘’İyi ki de girmiştir. Ne maksatla olursa olsun, seçim maksadıyla da olsa başbakan Recep T. Erdoğan bas basa bağırdı:’ 50 bin insan katledildi.’ Eğer bugün bir başbakan bunu söylüyorsa yeni bir sayfanın açıldığını gösteriyor. Böylece Dêrsim dosyası Türkiye’nin gündemine girdi” dedi.

Dêrsim’de dikilen Seyid Rıza’nın heykeli hakkında da görüşlerini açıklayan Çandar, “Bu önemli ve gelinen aşamayı ve gelişmeyi gösteriyor” dedi. CHP’nin lideri referandum sırasında 140 kere konuşma yaptığını belirten Çandar, “Kürt olmasına rağmen bir tek Kürt sözcüğünü sarf etmemiştir. Ama bundan sonra önemli bununla yüzleşmek lazım. Türkiye bundan sonra Dêrsim gerçeğiyle yüzleşmelidir. Günahlarıyla yüzleşmeli. Yoksa Türkiye demokrasisi konusunda yol alamaz” diye konuştu.

ÇANDAR: HAKİKATLAR KOMİSYONU KURULMALI

Cengiz Çandar, soykırım mı, katliamı tartışmaları değerlendirerek, şunları söyledi: ‘’Türkiye daha Ermeni soykırımı daha kabul etmemişken, Dêrsim’i nasıl kabul edebilir. Bence bunu kaldıramaz. Onun için kavramları daha olgunca kullanmak lazım. Türkiye ile Kürtler birlikte yaşayacaklarsa, daha çözümcü politikalar yapmak lazım. İspanya unuttu. Güney Afrika tersini yaptı ve yüzleşmeyi seçti. Hakikatler komisyonunu kurdu. Türkiye’de de bu sorunlar unutulmaz. Onun için yüzlemek zorunda. Onun için hakikatler kurulmalı. Ben Türkiye’de anadili savunan en ateşli savunucularından biriyim. Bunun gerektiğini inanıyorum. Ben anadili kendi anadilimin şerefini ve namusunu geri almak için savunuyorum. Yoksa başka bir şey için değil. Benim ana dilim dünyada edebiyat ödülünü almış bir dil. Evrenselleşmiş. Neden bu anadilin bir başka bir dilin üzerinde baskıcı bir dil olarak algılanmasın. Bence Türkiye her şeyden önce Dêrsim ismin iade etmesi lazım.”

HASAN CEMAL: DÊRSİMLİLER MAĞARALARA DOLDURULUP GAZ VERİLDİ

Gazeteci Hasan Cemal ise Türk ordusunun Dêrsimlileri mağaralar koyup ve gaz verdiğini belirterek, fareler gibi katledildiğini söyledi. Cemal, “Muhsin Batur, 38 yılında Dêrsim’e özel bir görevli olarak gittiğini 40 gün boyunca okuyuculara özür dilerek anlatamam’ demişti. Aslında bu katliamın trajedisini net bir şekilde anlatıyor” dedi.

Türkiye tarihiyle yüzleşmek zorunda olduğunu söyleyerek şunları kaydetti: ‘’Biz ne yapıp yapıp, demokrasiyi ve barışı tartışmamız gerekiyor. Ancak o zaman yüzleşebiliriz. Ama acıların esiri olmadan barışı gerçekleştirebiliriz acıların esiri olanlar barışı gerçekleştiremeyiz. Buda kopuşları ve sorunları daha da derinleştirir. Dün akşam Muzaffer bey ile (Muzaffer Ayata) konuşurken, şunu söyledi:’ Yaşadığımız acılar barış için bir şans getirir.’ Bence bu çok olgunca bir davranış. Her iki tarafta bunu böyle algılanırsa barışı gerçekleştirebiliriz. Barış ortamında herkes kendi kültürüyle yaşayabilmeli. Bu da günümüzde Kürt sorununu Türkiye’de silahla bağını koparmalıyız. İlk önce dağdan silah silahların susmasın sağlamalıyız. ‘Ne mayın, ne de operasyon?’ ben bunu sloganlaştırdım. Dağdan silah sesleri sustuğunda daha güvenli bir ortamda tartışabiliriz. O zaman Kürtler kendi haklarını kazanırlar. Bunlar demokrasi ve barış ortamını yayar. O zaman Dêrsim konusuyla da yüzleşilir. Devlet o zaman Dêrsim mağdurlarından da özür dilemesi gündeme gelir. Kaybolmuş hakları gündeme gelir.

İstersen, katliam, soykırım veya ne denilecekse denilsin. Ama bana göre soykırım sözcüğü yanlış anlaşılabilir. Çünkü daha işin başındayız soykırım denilirse bazı şeylerin önüne geçilebilir. Bu milliyetçilerin ve statükocuların değirmenine su taşır. Ermeni konusunda da örnekleri var. Ders alınması gerekiyor. Onun için daha sağlam politika izlenmelidir.”

ANF NEWS AGENCY

Yorumlar kapatıldı.