İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Utanç gecesinin tanıkları…  Ayhan Aktar

İLGİNÇ ZAMANLAR 22.11.2010
Ayhan Aktar
Utanç gecesinin tanıkları… 

Bundan yaklaşık elli beş yıl önce, 6 Eylül 1955 gecesi İstanbul’da gayrı Müslim vatandaşlarımıza karşı saldırılar düzenlendi, bu insanların işyerleri ve evleri önce tahrip edildi sonra da yağmalandı. Toplam 4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır ve 26 azınlık okulu tahrip edildi ve yağmalandı.

Yakın tarihimizde 6-7 Eylül Olayları olarak bilinen saldırı, tahrip ve yağma harekâtının karmaşık bir örgüsü vardır. Meseleye yüzeysel bakış, olayların Kıbrıs’taki çatışmaların sonucunda ortaya çıktığını düşündürtebilir. Kıbrıs meselesi, yaşanan rezaletin kılıfı olmuştur sadece. 1954 yılında Kıbrıs’taki İngiliz sömürge yönetimine karşı Rumların yürüttüğü bağımsızlık mücadelesi Ada’nın geleceğinin tartışılmasını gündeme getirmişti. Kıbrıs’ta EOKA hareketi siyasi hedefini Ada’nın Yunanistan’a bağlanması (ENOSIS) olarak ilan etmesinden sonra Türk-Yunan ilişkilerinde ipler gerilmişti.

1955 yılı yaz aylarında, özellikle Hürriyet gazetesinde İstanbul Rumlarına karşı bir kışkırtma kampanyası başlatılır. İstanbul basınında Rum azınlık ile Batı Trakya’daki Türkler karşılaştırılıyor ve İstanbul’dakilerin ne kadar rahat, mutlu ve zengin bir hayat sürdüklerinin altı çiziliyordu. Fener Patrikhanesi’nin Kıbrıs Rumları için para topladığı iddia ediliyordu.

Kıbrıs davasını desteklemek amacıyla DP hükümeti tarafından kurdurulan Kıbrıs Türk’tür Cemiyeti ise üniversite öğrencileri arasında propaganda yaparak tansiyonu yüksek tutuyordu.

5 eylül gecesi Selanik’teki Türk Konsolosluğu’nun yanında bulunan Atatürk’ün evinde küçük bir bomba patlamıştı. Sadece camların kırılmasına sebep olan bu bomba öğrenci kesiminde tansiyonu daha da arttırdı. Ertesi gün, MİThat Perin’in gazetesi olan İstanbul Ekspres, öğleden sonra ikinci baskı yaparak olayı sansasyonel hale getirmiş ve fişekleri ateşlemiştir.

6 eylül günü akşam saatlerinde üniversite öğrencileri ellerinde bayraklarla Taksim’de toplanırlar. O sırada, Anadolu’dan özel olarak getirilen bir grup Şişhane’de toplanıp tahribata başlar. Daha sonra DP ilçe örgütleri, hükümet yandaşı sendikalar ve Şoförler ve Otomobilciler Derneği üyesi taksi ve kamyonlarla gecekondulardan merkeze yağmacıları taşırlar.

Araştırmacı Rıfat Bali, 6-7 Eylül olayları ile ilgili tanıklıkları toparlayarak yeni bir kitap yayımladı: 6-7 Eylül 1955 Olayları: Tanıklıklar-Hatıralar (Libra Yayınları, Kasım 2010). Kitapta yüzden fazla kişinin 6 Eylül 1955 gecesine ait tanıklıkları ve anıları yer alıyor. Örneğin, gazeteci Tevfik Yener’in izlenimleri şöyle:

“İstanbul’da hiç görmediğimiz kılık kıyafette adamlar her yönden gruplar halinde geliyorlar. Çok kalabalıklar. Bu adamların üstleri başları kirli, eski, yamalı. Saç sakal birbirine karışmış… İlginçtir; hemen hepsi iriyarı. Şişhane Meydanı’nda toplanıyorlar… Ortada bir lider yok. Ancak yıllarca talim yapmış gibi organize olmuşlar… Yaklaşık 500 kişiler… Birden onu veya on beşi kepenklerini indirmiş nalburiye mağazasına saldırıyorlar… Nalbura dalan elinde bir balyozla dışarı fırlıyor. Diğerleri de onları izliyorlar. Balyozlar, kalın kürek kazma sapları, kazmalar, baltalar, büyük çekiçler, demir çubuklarla bir anda donanıyorlar… Dar ve dik yokuştan Tünel’e hücuum…”

“Tünel’de ilk balyozu yiyen, o güzelim plak ve müzik aleti mağazası oluyor. Bomba gibi patlıyor vitrin… Yan yana iki kürkçü mağazası yerle bir… Her biri apartman katı değerinde kürkler yerlerde sürükleniyor… Kalabalık Tünel’den Galatasaray’a doğru akmaya başlıyor… Biraz sonra Taksim Meydanı’ndan gelen [öğrenci] kalabalıklar ile bizim izlediğimiz Şişhane orduları (!) buluşuyor, kaynaşıyordu.”

6 eylül gecesi, önce tahribat yapılır. Sonra da mallar yağmalanır. Emniyet güçleri ve askerî birlikler gece 00:15’e kadar olayları seyrederler. Ancak gece yarısından sonra tutuklamalar başlar, sonra sıkıyönetim ilan edilir. Askerî Hâkim Yarbay Fahri Çoker’in tuttuğu istatistiklere göre, Selimiye Kışlası’nda tutuklu olarak bulunan 977 kişinin sadece 273’ünun ikametgâhı İstanbul’dadır. İstanbul dışından getirilenlerin dağılımı ise şöyledir: Sivas’tan 145 kişi, Trabzon’dan 117 kişi, Kastamonu’dan 116 kişi, Erzincan’dan 111 kişi. Bu insanları acaba İstanbul’a hangi örgüt getirmiştir?

6 Eylül 1955 gecesi İstanbul’da yaşananların faturasının tek bir kişi ve kesime çıkarılması çok zordur, hatta imkânsızdır. Aşağıda isimlerini sayacağımız hiçbir kişi, grup ve kesim bu işi tek başına gerçekleştiremezdi: Menderes hükümeti, İstanbul basını, üniversite gençliği, Kıbrıs Türk’tür Cemiyeti, Atatürk’ün evine bomba koyanlar, olaylara seyirci kalan Emniyet güçleri, Anadolu’dan getirilen adamlar, Şoförler Cemiyeti, işçi sendikaları ve DP yerel örgütleri 6 eylül gecesi İstanbul’da yaşananları tek başlarına gerçekleştirme imkânına sahip değillerdi. Ancak bütün bu unsurlar bir plan çerçevesinde birleşip ve birbirine yardım ederek bu rezaleti gerçekleşebildiler.

Özel Harp Dairesi’nden emekli Org. Sabri Yirmibeşoğlu Tempo dergisine şunları söylemişti: “Tabii. 6-7 Eylül de, bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı… Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi?”

“Bu muhteşem örgütlenme”nin tanıklıklarını yan yana getirerek tarihe not düşen Rıfat Bali’yi yürekten kutluyoruz.

ayhanaktar@gmail.com

Yorumlar kapatıldı.