İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yezidiler  Nurettin Değirmenci

Yezidiler 5–7–10

Yezidilik, diğer dinlerde anlatılan, Cennetten düşen meleğin, yaratıcının buyruğuna rağmen insan karşısında eğilmeyip saygı göstermemesi özüne dayanır. Ortadoğu’daki kulluk inanışlarına ve davranışlarına aykırı bir din olarak ortaya çıkar. Boyun eğmeyi onaylamaması ile onun ne kadar asil inanış olduğu belgelenir. Ortadoğulu kulların kavrayamayacağı bir inanış olarak asırlarca varlığını sürdürür. Esasında, Yezidiler, yaratıcı tarafından sınanır; sınama başarıyla sonuçlanır ama Yezidiler, tanrılarının değil, kulların baskılarına uğrar ve acı çekerler.
Yezidiler, Cennetten düşen meleği tavus kuşu ile simgeler ve bu kuşa değer verirler.
Diğer dinlerde, yaratıcıya itiraz eden Şeytan’dır; bu nedenle, diğer dinlere tapanlar, Yezidileri, “Şeytana tapar” kabul ederler.
Ortadoğu’da asırlarca farklı dinler, mezhepler, inanışlar, farklı görüşler… Yasaklanır. Egemen toplumsal baskı, diğer din taraftarlarını gizlenmeye, saklanmaya, gizli ibadet yapmaya zorlar. Niçin?
Eğer egemen inanışa aykırı inanışlara izin verilirse; doğaüstü güçler, kulları cezalandırır ve onlara hayal edemeyeceği acıları hediye eder. İşte bu ilkel inanışlar gereği; Ortadoğu toplumlarında, farklı inanışlara izin verilmez. Benzer ilkel inanışa, Ortaçağlarda Avrupa’da rastlanır; Hıristiyanlık dışındaki dinlere inananlara yaşam hakkı tanınmaz. Avrupa’da bilgi, beceri, araç-gereç artışı ve çalışıp üretmenin yaygınlaşması ile ihtiyaç gereği ilkel inanışlar terk edilir.
Ortadoğu’da üretim yeterli olmadığından ve saldırlar kutsal kabul edildiğinden; yiğitler, çapulcular farklı inanışlılara saldırır ve onların servetlerini yağmalar, genç kızlarını kaçırır, karşı koyanları öldürürler. Bu işleyiş asırlarca devam eder. Kayıtlar olmadığından, azınlıklara ne kadar saldırı yapıldığı, saldırılarda ne kadar insan öldüğü bilinmez.
Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinin, “Yemin billahi laikiz!” demesi ile belleklere laiklik taht kuramıyor. Sadece, sözle davranışlar farklılaşıyor.
Yeterli üretimin olmadığı toplumlara laiklik egemen olamaz ve sözcüklerde kalır.
Laik yöneticiler, farklı din ve mezhep taraftarlarına kucak açar. Farklı dinlere inanan dinsel liderlerin, dinlerini öğretmeleri için onlara yardım eder. Böylece, gizli etkinliklere ihtiyaç kalmaz, her din taraftarı ülkesine yabancı olmaktan kurtulur.
Yezidilik, “İyidir, kötüdür” konumuz dışıdır. Yasalara aykırı olmayan, yararlı ya da zararlı kuralları olan Yezidilik, taraftarlarını ilgilendirir. Bize düşen görev, bu dinin inanışını ve kurallarını öğrenip, taraftarlarına yapılan kötü yakıştırmaları belleklerden silmektir.
Her dinde:
+İnsanlarına yardımcı olan, onlara sevgi ile yaklaşan, onlara yaşama sevinci veren… Dinsel liderler,
-İnsanlarını korkutan, kurnaz, dolandırıcı… Dinsel liderler olur.
Yezidilik bu kuralın dışında olamaz. 

Osmanlı’nın yıkılış yıllarında, diğer farklı din taraftarları gibi, Yezidiler ağır baskılara uğrar, kılıçtan geçirilirler. Yezidiler iki seçenekle karşı karşıya kalırlar:
1-Dinlerinden dönüp Müslüman olacaklar,
2-Ya da kılıçtan geçirilecekler.
Pek çok yiğit ve inançlı Yezidi ölmeyi tercih eder.
Katliamlarda öldürülenlerin gerçek sayısı bilinmiyor.
Osmanlı’da kurallar egemen olmadığından ve kurumlar olmadığından, her dönemde kaba gücün dediği olur. Kaba güçten destek alan çapulcular azınlıkları asar, keser, servetlerine el koyar ve el koydukları servetleri vezirlerle bölüşürler.
Herhalde Yezidiler sadece Osmanlı’nın son yıllarında değil, daha önceki dönemlerde de kıyımlara uğrarlar. Eğer kıyımlar yaygın olmazsa, kıyıma kalkışanlar çevreden şiddetli tepki görürler, cezalandırılacaklarını bilirler.

Yezidilerin inanışları.
Yezidi inanışları sözlü olup, nesilden nesle aktarılır.
Her oluşum ihtiyaç ve tepki sonucu ortaya çıkar ve çevresinden kopuk olamaz. Ortaya çıkan her din diğer dinlerden etkilenir. Yezidilik çevresinde bulunan Zerdüşt, Mitra, Yahudilik, Hıristiyanlık ve süre içinde Müslümanlıktan etkilenir ve onları etkiler. Her dinde olduğu gibi, Yezidilikte değişik belleksel ve bedensel etkinlikler vardır. Ama inanışın özü, günde üç defa Güneşe teşekkür etmektir. Bunun dışında Yezidiler doğayı kutsal kabul ederler.

Laleş’teki Kutsal türbede bulunan Zemzem suyu kaynağı.
www.bbc.co.uk

İnsan dâhil canlılar varlıklarını ve yaşamlarını:
1-Doğa yasalarına,
2-Çevresindeki atmosfer ve suları ile Toprak Anaya,
3-Güneş’e borçludurlar.
Bu üç tanrıya teşekkür etmeyen, borçlu yaşar ve ölür. Diğer tanrılara teşekkür süsten ibaret, tapınma (Boyun eğme) ise utanılacak davranıştır.
Yezidiler gerçek tanrılardan iki tanesine teşekkürlerini sunarlar; çoğunlukla dağlarda yaşadıklarından ara sıra, doğanın işleyişini hayranlıkla seyrederler.

Siz ara sıra gökyüzüne bakıp, “Evrenin işleyişini düzenleyen, Yeryüzünde canlılara yaşam veren doğa yasalarının kaynağı neredir?” diye, kendi kendinize sorar mısınız.

Fotoğraflar için:www.bbc.co.uk
www.wikipedia.org

nurettind@geteselektrik.com
Nurettin Değirmenci
Elk. Yük. Müh.

Yorumlar kapatıldı.