İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Eş Patrik Seçimi Ve Son Gelişmeler

Değerli Okurlar, 

Maalesef hiç aklımıza gelmeyen bir gelişme oldu. Yetkisi ve hakkı olmadığı halde yanlış kararlarla bu kaosu yaratan grup yüzünden devlet, tartışmalı bir kararla geleneklerimizde olmayan yeni bir makam ve unvan ortaya çıkardı. Yine maalesef Genel Ruhani Meclis de acele bir seçimle kararı uyguladı. Ruhani Meclis’in uygulamasının yanlış olduğunu, Cumhuriyet tarihinin en önemli, doğru kararlarından, doğru çözümlerinden biri olan eş patrik seçiminde direnmeleri gerektiğini söyledik. Ne yazık ki olan olmuş ve bu durum bütün patriklik ve din adamı aleyhtarlarına da büyük bir fırsat vermiştir. Daha kötüsü, korkarım devlete güç yetirmektense din adamlarımıza saldırmanın kolaylığı yüzünde hem din adamlarımız hem de patriklik zarar görecektir. 

Eğer amaç bu karara karşı çıkmaksa, bu saatten sonra, Ruhani Meclise, din adamlarımıza saldırmanın bu kararın değişmesinde en küçük bir yararı olamaz. Sadece toplumu böler, din adamlarımıza, patrikliğe zarar verir. Çözüm basittir. Sanırım bir iki gazetenin etrafında ve bir blogda toplananlar kaç kişiyse, verirler heyetteki avukatlara vekaletlerini yasal girişimler başlatılır. Eğer idare kararından vazgeçerse mesele yok, zaten çok şey değişmemiş olur. Devlet zaten kararında heyeti eş patrik müteşebbis heyeti olarak tanıdığını açıklamıştır. Heyet göreve devam edecekse biraz paradoksal ama ancak eş patrik seçim heyeti olarak devam edebilir. İdare başvuruyu reddederse uzun bir yasal süreç başlayacaktır. (Not 1: Bu seçim heyetinin yandaş ve militanlarından birinin yazdığı doğruysa, Valilik kararına karşı dava açılmış. Davayı kim açmış, dayanakları nedir bilmiyoruz. Hayırlısı olsun). 

Araba devrildi, doğal olarak yurt içinden, yurt dışından herkes yol göstermek derdinde. Yurt dışında yaşayanların özel ilgisi de doğrusu şaşırtıcı. Yaşadıkları ülkedeki sorunlarla da bu kadar ilgililer mi, bilmiyorum. Uzmandan, hukukçudan geçilmiyor. İşin güzel tarafı, sanırım bizim toplumun bir klasiği olmuş, herkes işine geldiği yerde Nizamname, işine geldiği yerde gelenek, işine geldiği yerde hukukun genel kurallarından ya da Kilisemizin hukukundan söz ediyor. Nizamname yürürlükte değil diyorsun, olsun diyor. Söz konusu olan Patriktir din adamıdır, sen pozitif hukuk ve laik bakışı, dini kural ve geleneklerinin önüne koyamazısın diyorsun, dinlemem diyor. Tam bir şark kurnazlığı hakim genellikle. Bu kanımca ucu kaçmış tartışmaya girmenin bir anlamı yok. Öyle sanıyorum ki, bazıları okuduklarını anlamıyor ya da işine geldiği gibi yorumluyor, görmezden geliyor. 

Ben yine söz konusu Valilik kararına dönmek istiyorum. Önce bu kararın basit bir Valilik kararı olmadığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğüne bağlı ve eski Azınlık Tali Komisyonun yerini alan Azınlık Sorunları Değerlendirme Kurulundan çıktığı, Dışişleri ve İçişleri Bakanlığınca da onaylandığı kesin. Bu yazıda yer alan üç temel karar:
– Yeni patrik seçilemez;
– Eş patrik seçilemez;.
– Patrik Genel Vekili seçilmelidir. 

Kararda çok önemli başka noktalar da var: 

– T.C. Devleti Patriklikle ilgili tek yasal belgenin ve yasal dayanağın Geçici Patrik Seçimi Yönetmelikleri olduğunu açıkça belirtmektedir. Yani yapılacak savunmaların yasal dayanağı ancak bu yönetmelikler olabilir. 

– T.C. Devletinin 1863 Nizamnamesinin mevcut Anayasa ve yasalara aykırı olmayan hükümlerinin yürürlükte olduğunu kesin olarak kabul etmemektedir. Yani Nizamnameye dayanan bütün savunmalar yanlıştır, dayanaksızıdır. 

– Patriği hastalık nedeniyle ya da görev yapamadığı için ölü sayıp görevden almak mümkün değildir. Çünkü Devletin Patriği görevden alması için yasal bir dayanak yoktur. Geçici seçim yönetmeliğinde bu konuda bir hüküm yer almadığından devlet patriği görevden alamaz. 

– Kendilerine Patrik Seçimi Müteşebbis Heyeti diyen heyeti T.C. Devleti, Eş Patrik Seçim Heyeti olarak görmektedir. Seçim söz konusu olmadığından da heyetin varlık nedeni de ortadan kalkmaktadır. Eğer heyet bundan böyle varlığını bir şekilde sürdürecekse, -nasıl olacak bilmem ama bizim cemaatte her şey mümkün- dediğimiz gibi biraz paradoksal ama Devletin kendilerini Eş Patrik Seçim Heyeti olarak tanıdığını unutmamalıdır. 

( Not 2: Yazıyı hazırladıktan sonra görüp Hyetert’de yayımladığımız bu seçim heyetinin 4 numaralı duyurusuna göre heyet
 –tahmin ettiğimiz gibi- görevini sürdürüyor: “Müteşebbis heyetimiz cemaatimizin verdiği hukuki ve tarihi sorumluluğunu devam ettirmektedir.” ve dahası kilisemizin demokratik özelliğini korumayı üsleniyor: “en sağduyulu davranışı sergilemek suretiyle, kilisemizin sivil katılımlı demokratik kilise özelliğini yitirme tehlikesini önlemek bakımından yasal tedbirleri almak dahil her türlü girişiminde bulunacağını Türkiye Ermeni Cemaatine duyurur.” Ne diyelim, bu halkın en büyük derdi hep kurtarıcılardan kurtulmak olmuştur.) 

Yeniden gündeme gelen eğer patrik görev yapamayacak kadar hastaysa ölü sayılır iddiası gerçekten çok ilginç. Bizim heyet bayağı iyi çalışıyor, dışarıdan destek alıyor. Bu iddianın objektif hukuka göre doğru olduğunu kabul edelim. Öncelikle esas vasfı (cleric) din adamlığı olan Patriklikle ilgili kararlarda kilise hukukunu hiç dikkate almadan pozitivist ve laik hukuk kuralarını dikkate almak kabul edilebilir mi? 1700 senelik kilisede hastalık nedeniyle iş göremez olduğu için ölü sayılıp görevden alınan bir patrik ya da Gatolikos var mı? Kilise yaşayan bir din adamını ölü sayabilir mi? Cevap her halde her şeyin bir ilki vardır olur. İkinci olarak yine bu uzmanlara soralım, tıbbı rapora dayanarak patriği görevden kim ya da hangi makam alacak. Eğer yine klasik yola gidip yürürlükte olmadığı kesin olan 1863 Nizamnamesine bakacak olursa burada bu görevi yapacak bir merci yoktur. Olsa olsa bu kararı Genel Meclis verip Babıali’den onay ister, yani karar yine devlete kalır. Peki var mı senin böyle bir meclisin, hayır. Ruhani Meclisin böyle bir hakkı ve yetkisi var mı, hayır. Peki o zaman doktorlar mı karar verecek patrikleri görevden almaya? Aslında patriği görevden alacak tek makam daima devlet olmuştur. Bu gün yasal dayanağı olmadığından devlet, patriği görevden alamayacağını belirtmektedir. Patriğin yaşam boyu görev yapması Hıristiyan kilisesinin temel kurallarından biridir.Gösterilen örnekler Cemal Gürsel ile ilgili uygulamalar hatta İsrail örneği iki nedenle doğru değildir. Bir bu kişilerin hiçbiri yaşam boyu görev yapmak için seçilmemişlerdir, din adamı değil devlet adamıdırlar. İki her halükarda Anayasa’da yasal dayanağı vardır ve bu kararı onaylayıp makamı boşaltan TBMM gibi bir kurum vardır . 

Bir başka yeni savunma da efendim eş patriklik için patriğin onayı ve kabulü gerekirmiş. Neden, çünkü son iki uygulamada öyle olmuş, daha öncekiler de öyle mi bilmiyorum. De ki öyle olsun. Yanlış hatırlamıyorsam ilk eş gatolikosluk 1600’lü yıllarda başlamış, tabi bizim uzmanlar olsa, daha önce olmadığına göre eş gatolikosluğa da izin vermezlerdi. Adamlar işlerine geldiğinde her şeyin bir ilki vardır diyorlar. İşlerine gelmezse de bu güne kadar olmadığına göre olmaz diyorlar. Gerçekten çok garip. Eğer patriğin kendine eş patrik seçecek kadar bilinci yerinde olsa neden ruhani meclis bu kararı alsın. Nedense işlerine geldiğinde çağdaş normları öner sürenler, toplumun gelişmesini, değişmesini ve ihtiyaca göre içtihatlarla değişiklik yapılmasını kabul etmiyorlar. Efendim kanun, hangi kanun, hangi gelenek size bu hakkı veriyor? Amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Eğer amaç bir soruna çözüm üretmekse peki niyet olmadan eş patrik seçilmesi hangi kanuna, yönetmeliğe ya da kilise kuralına aykırı? De ki aykırı sana ne? Bu kilisenin iki gatoikosluğu, iki patrikliği var, burada 26 din adamımız var. Bizim uzman sadece çağdaş hukuka değil, kilise hukukuna da hakim (!). Dünyada hiçbir din adamımız, teologumuz karşı çıkmamış ve doğru çözüm olarak görmüş ama bizim uzmanlar hepsinden iyi biliyor kilise hukukunu ve kilise geleneklerini (!) 

Bence artık bu yerli, yabancı uzmanların girişimlerinin hiçbir yararı olamaz. Ruhani Meclis, son derce isabetli olan, Patrik Mesrob II’yi yaşadığı sürece patrik tanıyacağı ve seçim olacaksa ancak eş patrik seçilebileceği yolundaki kararı geçerli olduğu sürece yeni patrik seçimi söz konusu olamaz. Yine hükümet bu kararda belirttiği gibi, patriği görevden alacak yasal dayanağı olmadığı yolundaki kararında ısrar ederek hukuk içinde kaldığı sürece patrik Mesrob II hayatta kaldıkça yeni patrik seçimi yapılamaz. Eğer bir gün Ruhani Meclis kendi varlığını ve dini kişiliğini inkar ederek bu karadan dönerse, hükümet hukukun üstünlüğü ilkesinden vazgeçerek, hak, hukuk tanımayanlarla iş birliği yapmaya karar verirse tabii durum değişir. 

Ben, Başepiskopos Aram Ateşyan’ın ayin ve mabet dışında dini kisve giymek için başvurmayacağını düşünüyorum. Başvuru yapılmışsa bile geri alınmalıdır. Çünkü böyle bir girişim öncelikle eş patrik seçimi önerisi ile bağdaşmaz. Bir hakkın -bu gün için bir önemi olmazsa bile- asıldan alınıp vekile verilmesi kabul edilemez. İkinci olarak böyle bir girişim, toplumun her kesiminden ve özellikle Patrik Mesrob II’yi sevenlerden büyük tepki alabilir. Toplumdan büyük tepki alabilecek böyle bir girişimin gerçekte önemli bir fonksiyonu da yoktur. Bu güne kadar en azından son elli yılda hiçbir din adamı ayin dışında dini kisve giydiği için cezalandırılmamıştır. 

Ruhani Meclisin ve din adamlarımızın daha fazla yıpranmamsı için bir an önce eş patrik seçimi için yeni yollar aranmalıdır. Mevcut durum uzun süre sürdürülemez, sürdürülürse sorun büyür, bölünmeler artar ve toplum da patriklik de ciddi zarar görür. Önerimiz Ruhani Meclisin ilgili mercilerle de görüşüp izin aldıktan sonra kalıcı ya da geçici bir patrik seçim yönetmeliği hazırlanması için komisyon kurmasıdır. Komisyon Azınlık Sorunları Değerleme Kurulu ile de iş birliği yaparak kalıcı ya da geçici yeni bir seçim yönetmeliği hazırlamalıdır. Yönetmelik bu gün doğan sorunlara da çözüm getirmelidir. Patriğin görev yapamayacak kadar hasta olması halinde eş patrik seçimi yapılabileceği öncelikle bu yönetmelikte yer almalıdır. Ayrıca yaşadığımız anlamsız durumlara düşmemek için seçim heyetinin kimlerden kurulacağı yetki ve sorumlulukları da açıkça belirtilmelidir. Vekillik sürecinin uzaması hem Patriklik makamına hem Ruhani Meclisi hem de bütün din adamlarını yıpratacak özellikle patriklik ve din adam karşıtlarına fırsat vermiş olacaktır. Böyle bir yönetmelik birkaç ay içinde hazırlanıp hükümet tarafından onaylanırsa, genel seçimden önce en geç yılbaşında eş patrik seçimi mümkün olabilir. 

Bunlar yapılmazsa ya da başka benzer çözümler bulunarak eş patrik seçimi yapılmazsa, bu kaosu yaratanlara gösterilmeyen, devlete gösterilmesi şüpheli bütün tepkiler patrikliğe, din adamlarımıza ve kilisemize yönelecek ve bu durumdan en çok zararı da patriklik görecektir.
Sevgiler.
Murat Bebiroğlu
murat.bebir@gmail.com 13 Temmuz 2010

Yorumlar kapatıldı.