İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Kiliseye meyve olarak geri dönecek’

‘Kiliseye meyve olarak geri dönecek’ 

İskenderun’da özel şoförü tarafından bıçaklanarak öldürülen İtalyan piskopos Luigi Padovese için Milano Katedrali’nde düzenlenen cenaze ayini başladı. Milano Başpiskoposu verdiği vaazda, “Padovese’nin ölümü, kiliseye meyve olarak geri dönecektir” dedi.

Luigi Padovese (arşiv)
İlişkili fotoğrafları göster
Lütfullah Göktaş
Güncelleme: 13:24 TSİ 14 Haziran. 2010 Pazartesi
ROMA – İskenderun’da 11 gün önce yaşamını yitiren Padovese, akademisyen kökenli bir piskopostu. Piskopos Padovese’nin Anadolu’daki Hristiyan varlığına özel ilgi duyması, 1980’li yılların sonlarına doğru başlamıştı. Bu ilgi, onun 2004 yılında Türkiye’ye atanmasını da beraberinde getirmişti.

Milano Başpiskoposu Kardinal Dionigi Tettamanzi, İskenderun’da cinayete kurban giden Papalık Anadolu Temsilcisi Piskopos Luigi Padovese için düzenlenen cenaze ayininde verdiği vaazda, “Padovese’nin ölümü, kiliseye meyve olarak geri dönecektir” dedi.

Kardinal Tettamanzi, “gerçek bir uzlaşı ve barış mimarı, munis ve bilge bir piskopos” diye tanımladığı vaazında, İncillerdeki buğday meseline de atıfta bulunarak, “Bu kardeşimizin hayatı, bizlere İsa’nın ölümüyle meyve getiren buğday tanesine ilişkin sözünü hatırlatmıştır: Yere düşen buğday tanesi ölmezse tek başına kalır, ama ölürse bu sayede başka buğdaylar getirir” diye konuştu.

Tettamanzi, “Padovese’nin bedeni ve kanı, acılar ve gözyaşları eşliğinde de olsa, gerçekten Türkiye topraklarına düştü. Şimdi bunun gerçek anlamları karşımızda duruyor. Bunlar, artık trajik ve acımasız bir cinayetle sona erdirilen bir hayatın değil, Peder Luigi’nin diri diri kendisini feda etmesinin göstergeleridir. O piskoposluk görevi boyunca her gün bu duygularla, barışın dostu ve her insanın kardeşi olarak yaşamıştı” dedi.

Kardinal Tettamanzi, Türkiye’deki Katolik cemaatiyle dayanışma içinde olacaklarına da değinerek, “Bugünden itibaren Milano Kilisesi, kendini daha derin ve daha özel biçimde sizlere bağlanmış hissetmektedir. Milano Kilisesi olarak, diğer Hristiyan cemaatleriyle birlikte, Hristiyan kimliğimizin sürekli bilincinde olma sınavını sizlerle beraber göğüslemeyi arzuluyoruz. Mesih’i ve her insanı sonuna kadar sevme suretiyle, dünyanın her yerinde hiç bir korku duymaksızın, canımızı da vererek İncil’le uyumlu bir yaşama tanıklık etmeyi umuyoruz” diye konuştu.

EN SERT KONUŞMA…
Cenaze ayini sırasında en sert konuşmayı İzmir Başpiskoposu Ruggero Franceschini yaptı.

Franceschini, Türkiye’de Katoliklerin öteden beri “zor koşullarda varlıklarını koruyabilme” mücadelesi verdiklerinden ve “işlerinin çok zor” olduğundan söz ederek, “Piskopos Padovese iyi bir çobandı. İyi çobanı katlettiler. Şimdi geride kalan küçük sürü korku içinde ve darmadağın vaziyette” diye konuştu.

Padovese’den boşalan Papalık Anadolu Temsilciliği görevini devralmış olan Franceschini, “Anadolu’daki küçük kilise, bu tür bir trajediyi aşamayacak kadar çok küçük. Bu tür bir musibeti göğüslemek için henüz çok zayıf. En azından varlığını sürdürme umudunu koruyabilme gücünü bulmayı sağlayacak kaynaklar üretme açısından da henüz oldukça yoksul durumda” diye konuştu.

Trabzon’da 2006’da da İtalyan papaz Andrea Santoro’nun cinayete kurban gittiğini hatırlatan Franceschini, Katolik din adamlarının Türkiye’de risk altında görev yaptıkları iddiasında bulunarak, medyaya da, “bu ülkeye pencereyi sürekli açık tutmaları” çağrısında bulundu.

Avrupa Katolik Piskoposlar Konseyi Başkanı Kardinal Peter Erdo ise bugün yayımladığı mesajda, Padovese hakkında “O mütevazi, ama gönlü yüce biriydi. O diyalog ve barış insanıydı” ifadelerini kullandı.

RESMİ SORUŞTURMA AÇILMALI
Lombardia Bölge Başkanı Roberto Formigoni ise, cenaze ayinine katılmasının ardından yaptığı açıklamada, “İtalyan hükümeti Türkiye’den resmi soruşturma açmasını istemelidir” dedi.

Piskopos Padovese’yi “din şehidi” olarak nitelendiren Formigoni, bazı iddiaları dile getirerek “Türk makamlarının olayla ilgili açıklamaları ikna edici değil. Çok sayıda tanık ve haber ajansı, cinayetin bir dengesiz tarafından işlenmiş tesadüfi bir şey olamayacağından söz ediyor. Piskopos olan bir Katolik Hristiyanın bilinçlice hedef alındığından bahsediliyor” diye konuştu.

Milano Bölge Başkanı Formigoni, başlangıçta katil zanlısı şoförün depresyonu neticesinde işlenmiş bir cinayet olarak sunulan olayın, “İslam köktendinciliğiyle bağlantılı bir cinayet” olabileceğine ilişkin kuşkuların arttığını ileri sürerek, “Katilin kim olduğunu biliyoruz, ama cinayetin ardında gerçekten hangi nedenlerin olduğunu, hangi ortamda nasıl işlendiğini bilmiyoruz.

Dolayısıyla olayın aydınlatılması gerekiyor. İhtiyaç duyduğumuz yanıtları, ancak Türk hükümeti tarafından açılacak bir resmi soruşturma neticesinde öğrenebiliriz” dedi.

İskenderun’da 63 yaşında cinayete kurban giden Padovese, 6 yıldır Türkiye’de çalışıyordu. Yaşamında Türkiye sayfasının açılması, 11 Ekim 2004’te Papalık Anadolu Temsilcisi sıfatıyla İskenderun’a atanmasıyla başlamıştı.

Padovese açısından İskenderun, piskoposluk rütbesine yükseltildiği mekan olma özelliği de taşıyordu: Padovese’nin piskoposluk rütbesine yükseltilmesi de 7 Kasım 2004’te dönemin Vatikan Büyükelçisi Edmond Farhat tarafından yönetilen bir ayinle olmuştu.

Padovese, öldürüldüğü sırada, Papalık Anadolu Temsilciliği görevinin yanı sıra Türkiye Katolik Piskoposlar Kurulu Başkanlığı görevini de yürütüyordu.

Piskopos Padovese, Papalık Anadolu Temsilcisi olarak, Türkiye’deki nüfusları yaklaşık 30 bin civarında olan Katoliklerin bir parçası olan toplam 4 bin 550 Katoliğin dini rehberi konumundaydı. Cinayetin işlendiği güne dek Padovese tarafından yürütülen bir görev olan Papalık Anadolu Temsilciliğine bağlı toplam 7 kilise bulunuyor. Bu kiliselerde, toplam 17 papaz ve 12 rahibe görev yapıyor.

AKADEMİSYENLİKTEN YÖNETİCİLİĞE
Padovese, 31 Mart 1947’de Milano’da dünyaya geldi. Padovese, Roma Katolik Kilisesinin ünlü azizi Assisili Francesco’nun izcisi olma iddiasındaki tarikatlardan biri konumundaki Kapşonlu Küçük Kardeşler Tarikatına 1965’te intisap etti ve 16 Haziran 1973’te papazlık unvanı aldı.

Padovese, yüksek öğrenimini tamamlamasının akabinde, Roma’da Papalık Antonius Üniversitesinde Kilise Babaları İlahiyatı kürsüsünde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. 1988’den itibaren 16 yıl boyunca aynı üniversitede Manevi İlimler Enstitüsü Müdürlüğü yapan Padovese, Papalık Gregorius Üniversitesi ve Papalık Alphonsus Akademisinde misafir öğretim üyesi olarak da ders verdi.

Padovese, Roma’da akademisyenlik yaptığı dönemde, Doğu Hristiyanlığı bünyesindeki çeşitli kiliselerin mensupları arasında Katoliklik inancını yaymakla ve bu kiliselerden Katolikliğe geçmiş kişilerden oluşan cemaatlerin idaresiyle yükümlü bir Vatikan kurumu olan Doğu Kiliseleri Kurulu nezdinde de çalıştı.

Padovese, kökenleri Doğu Hristiyanlığına uzanmakla birlikte Katolik inancını benimsemiş cemaatlere papaz ve rahibe yetiştiren Roma Doğu Kolejinde 10 yıl boyunca müfettişlik görevi üstlenirken, Azizlik Davalarını Değerlendirme Kuruluna da danışman olarak hizmet verdi.

Padovese’nin Türkiye’ye ilgisi, Roma’daki akademisyen olarak çalıştığı süreçte başladı. Padovese, Roma Katolik Kilisesinin Türkiye’deki Hristiyan kültür varlığını ortaya çıkarma projesinde, “inanç turizmi” adı altında bölgeye düzenlenen seyahatlerle hem projeyi hem de Türkiye’deki Katolik cemaatini destekleme faaliyetlerinde 1989’dan itibaren aktif bir rol oynadı. Padovese, 1989-2003 yılları arasında Efes, Tarsus ve Antakya’da, asgari düzeyde Türk akademisyenleri de dahil etmeye özen göstererek Petrus, Pavlus ve Yuhanna üzerine çeşitli sempozyumlar düzenledi.

Piskopos Padovese’nin Anadolu topraklarındaki Hristiyan varlığına duyduğu bu özel ilgi onun 2004’te Türkiye’ye atanmasıyla, 3 Haziran’da şoförü tarafından bıçaklanması ise İskenderun’da yaşamını yitirmesiyle sonuçlanmıştı.

Yorumlar kapatıldı.