İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Müteşebbislerin Yeni Teşebbüsü Ve Bakanlığın Tutumu (?)

Müteşebbislerin Yeni Teşebbüsü Ve Bakanlığın Tutumu 

Değerli Okurlar, 

Eş Patrik seçimiyle görevli Patrik Seçimi Müteşebbis Heyetinin aylar sonra en önemli teşebbüsünü duyduk. Yayımlanan 2 numaralı duyuru ile verilen dilekçeyi Hyetert haberleri arasında görebilirsiniz.Ne yazık ki, bu kişiler yine herkesi hayal kırıklığına uğrattı. Hiçbir yasal ve geleneksel dayanağı olmadan kilisenin ve patrikliğin hukukunu koruduğunu ileri sürenler, yargıya gidip, hukuken haklı olduklarını kanıtlamak yerine, –kendi deyimleriyle- ‘hakkımızı korumak için tekiden yazı yazdık’ diyorlar. Kimsenin aklına gelmeyecek, hukuk tarihine geçecek bir çözüm (!) Şaka gibi. Arkadaşım Ohannik Agopcan’ın dediği gibi artık iş trajikomik bir hal aldı (1). Meşhur heyet, her zaman yaptığı gibi açıkça duyurmak yerine söylenti yoluyla, 60 gün içinde hükümet eş patrik yerine yeni patrik seçimiyle ilgili dilekçelerine olumlu cevap vermezse yargıya başvuracağını duyurmuştu. Ben de böyle bir davranışın bu heyetin samimiyetinin, savunduklarına samimi olarak inandıklarının ve en önemlisi ileri sürdükleri fikirlerin hukukiliğinin belgesi olacağını yazmıştım. Ne yazık ki, yine beni yanıltmadılar. 

Diğer yandan, cemaatin etkin ve yetkin (?) çevrelerine bakınca, bu heyete hak vermek gerekiyor. Tencere ve kapak neredeyse. Gerçekten de cemaatin yöneticileri, din adamları ve müteşebbis heyet gibi bütün etkin çevreleri her halde tarihin hiçbir döneminde, cemaatin başsız kalması, kaosa sürüklenmesi konusunda sessiz ve açıklanmayan bir konsensüs sağlamamışlardır. Bu insanlar, Patrikliğe, kiliseye karşı olan, utanmadan etnik kimlik arkasına gizlenip komünist sloganlar atan sivilcilerden olsa yine şaşmayacağım ama değiller, biliyorum. Bu yüzden de anlamakta daha çok zorlanıyorum. Ne yazık ki toplumun büyük bölümü de biraz da etkili ve yetkililerin buna benzer tutumları yüzünden nötrleşmiş toplumdan uzaklaşmıştır. Bizim gibi sıradan cemaat mensuplarının çırpınışları da bu gizli mutabakatı bozmaya yetmiyor. 

Artık kronikleşen eş patrik seçimi sorununun çözümü için, Ruhani Meclisin de yöneticilerin de bir şey yapamayacakları, yapmak da istemedikleri belli olmuştur. Herkes bu ortamdan maksimum yararı sağlamak, gücünü ve şöhretini artırmak derdine düşmüş görünüyor. Yakında yönetici, gazete sürtüşmesinin de, -bazı yöneticilerin aracılığıyla- sulh çubukları içilerek sona ereceği kesindir. Çözümsüzlüğü çözüm olarak görenlerden yarar beklemek boşuna olur. Bu durumda yapılacak tek şey Bakanlığı göreve davet etmek ve eş patrik seçimine izin verilmesini sağlamaktır. Lütfen sizler de yazın. 

Bakanlığın beş aydan beri, eş patrik seçimine izin vermemesini anlamak zor. 1998 yılında, hiçbir haklı neden göstermeden Patrik seçimine sekiz ay izin verilmemesi bazı kişilerce örnek gösteriliyormuş. Ne garip, sui misal emsal oluyor. Eskiden gizli kararname ile kurulmuş olana Azınlık Tali Komisyonun yerini alan Azınlık Sorunları Değerlendirme Kurulu, gelen gideni aratır kuralına uygun davranmamalıdır. Böyle bir davranış aylarca hiçbir açıklama yapmadan seçim izninin verilmemesi sadece haksızlık değil aynı zamanda zulüm olur. 

Ermeni cemaatinin ekabiranına yakın biri bana, “Ben, ne diyorsam sen ona bak, iki sene eş patrik seçimi de patrik seçimi de yok. Boşuna yazıp çizme” diyor. Bu bir söylenti, dedikodu olabilir ama değilse bakanlığın bazı etkili çevrelere bilgi verip, bu bilgileri biz sıradan halktan gizlenmesi hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz. Eğer böyle bir açıklama yoksa Bakanlığın bu izni vermekten sorumlu birimleri, bu izni bu güne kadar neden vermediklerini de aynı hukuk devleti ilkesi gereğince açıklamalıdır. Çağdaş hukuk devletinde, 21. yüzyılda halkı görmezden gelmek, çözümsüzlüğü çözüm olarak görmek kabul edilemez. Ne eski dönemlerin kötü örnekleri, ne de seçim heyetinin hiçbir yasal dayanağı olmayan ve kendi varlık nedenlerini ortadan kaldıran Ruhani Meclis kararıyla çelişen girişimleri eş patrik seçimine beş ay herhangi bir açıklama yapmadan izin verilmemesinin açıklaması olamaz. Kaldı ki, müteşebbis heyet denen seçim kurulu, kendi varlık nedeni olan Ruhani Meclis kararını kabul etmediğinden münfesih durumdadır ve dilekçelerinin de bu nedenle reddedilmesi gerekir. 

İçişleri Bakanlığı ve hükümet, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan biz Ermenilerin bu önemli sorununa bir an önce çözüm üretmelidir. İçişleri Bakanlığının, cemaati huzursuz eden bu konuyu bir an önce ele alarak, en kısa zamanda eş patrik seçimine izin vermesi, ben ve benim gibi sıradan bütün Türkiye Ermenilerinin samimi dileğidir. 

(1)https://web.archive.org/web/*/http://www.hyetert.com/yazi3.asp?s=2&Id=645&DilId=1 O. Agopcan’ın yazısı.

Sevgiler.
Murat Bebiroğlu
murat.bebir@gmail.com

Yorumlar kapatıldı.