İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Başbakanı ABD’ye Beklerken  Hasan Mesut Hazar

BAŞBAKANI ABD’YE BEKLERKEN 

HASAN MESUT HAZAR

2 NİSAN 2010

Başbakan Erdoğan Washington’a geliyor.
Büyükelçi Namık Tan’ın da bu hafta sonunda görev yeri Washington’a dönmesi bekleniyor.

Washington’da 12-13 Nisan tarihinde, “Nükleer Güvenlik Zirvesi” yapılacak.
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bu önemli zirveye katılacaklardı.
Ancak, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi sözde soykırım karar tasarısını, skandal bir oylama ve 1 oy farkıyla kabul edince, ilişkiler gerildi.

Anında tepki verildi.

Türkiye, çiçeği burnunda yeni Washington Büyükelçisi Namık Tan’ı “istişarelerde bulunmak üzere” geri çağırdı.
Ayrıca ABD’ye planlanmış ziyaretleri dondurdu.
Bakan Çağlayan ABD ziyaretini iptal etti.
Başbakan Erdoğan da Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmayacağını açıkladı.
Bu ay yapılması planlanan Türk Amerikan Konseyi (ATC) ve DEİK geleneksel ortak toplantı, belirsiz bir tarihe ertelendi. 

Washington’daki Ergenekon uzantıları ile Yahudi ve Ermeni lobisi ve ABD yönetiminde etkisi giderek azalan Neo-Con denilen Bush artıkları, çılgınlar gibi sevindi bu gelişmelere…
İstedikleri olmuş görünüyordu.
Hem Türk-Amerikan stratejik ilişkilerine yapay bir gerginlik eklemeyi başarmışlar; hem de ABD’ye yapılması planlanan ziyaretlere darbe vurmuşlardı. 

EVDEKİ HESAPLAR ÇARŞIYA UYMADI

Ancak bu iç karatıcı gelişmelerin yolaçtığı karamsar bulutlar dağılmaya başladı.
Türk ve Amerikan yönetimleri, bu krizi sağduyu ile yönettiler.
Duygusal travmaların mükemmel ilişkilere, model ortaklığa ve stratejik işbirliğine büyük hasar vermesini önlediler.
Büyükelçimiz Namık Tan’ın muhtemelen bu hafta sonunda Washington’a dönmesi ve Başbakan Erdoğan’ın 12-13 Nisan’daki Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılımı hazırlıklarına hemen başlayacak olması, oyunları bozdu.

Şimdi biraz geriye gidelim ve şu söde soykırım tasarılarının perde arkasına bir göz atalım.

ABD KONGRESİ’ndeki sözde soykırım karar tasarılarının ve bu konuda faaliyet gösteren Türkiye karşıtı lobilerin öncelikli bir amacı var:
Türkiye’yi fasit bir dairenin içinde gereksiz yere meşgul etmek!
Türk-Amerikan ilişkilerindeki verimli işbirliğini baltalamak.
Zaten bu karar tasarıları hiçbir zaman bundan dolayı KONGRE’den geçmedi.
Ama yıllardır, Türkiye karşıtı lobilerin yüz milyonlaraca dolar kazandığı çirkin bir işkoluna dönüştü.

Şimdi sorulması gerekn soru şu:

ABD’deki Ermeni lobisi ve Diaspora, bu kararın çıkmasını gerçekten istiyor mu? 

SOYKIRIM KARAR TASARISI’NIN PERDE ARKASI

17 yıldır Washington’da gazetecilik yapıyorum.
Gözlemlerim ve kanaatim, gerçekten istemiyorlar.
Bu karlı sektörü ve tatlı kazançlarını kaybetmekten çekiniyorlar.
Bunun için de “tavşan kaç tazı tut” taktiği ile kirli istismar çarklarını sürdürüyorlar.
Ayrıca bu istismar çarkından nemalanan sadece Ermeni lobisi değil!
Maalesef ABD’deki Yahudi lobisi de bu soykırım karar tasarılarını, en hafif deyimiyle, “Türkiye ile pazarlık için” kullanıyorlar.

Üzülerek belirtmeliyiz ki Türkiye yıllardır ABD KONGRESİ’ndeki lobicilik çalışmalarında, tekrarlanan hayal kırıklıklarına rağmen bu Yahudi dostlarına hep güvendi.
Hatta, “onlarsız biz ne yaparız” aczini sergiledi..
Doğrusu bu dostlar da kendilerini çok ağırdan aldılar.
Parmağını uzatsan elini, elini versen hep kolunu kaptılar.
Komitelerde tasarıya bir evet, bir hayır dediler.
Hatta böylesine çifte standartlı ve zıt davranışları aynı üyeler yaptı.
Müteveffa Tom Lantos gibileri, “geçen sefer hayır şimdi evet diyorum” şeklinde şovlar yaptılar.
Başbakan Erdoğan’a niye Suriye’ye gidiyorsun diye iğrenç ve hiçbir nezaket kuralına uymayan mektuplar yazdılar.

Türkiye’ye, Ak Parti iktidarına açıkça şantajlar yapmaktan çekinmediler.
Soykırım karar tasarılarını durudurmak için, Türkiye’den hep istediler.

Diyet ödetmeye kalktılar.

Mesela Türkiye’nin bütün itirazlarına ve şiddetle karşı çıkmasına rağmen, Yahudilerin ABD’deki en önemli gösteri alanı ve Washington’a gelen yerli yabancı turistlerin ilk ziyaretgahı ünlü Yahudi Soykırım Müzesi’nde, “sözde Ermeni Soykırımı” reyonu açtılar.
Müzenin Yahudi müdürü bütün itirazlarımıza rağmen bunu gerçekleştirdi.
Türkiye ilk defa bu yıl bu kirli duruşlara ve şantajlara “dur” dedi!

Lobicilik faaliyetlerini sadece Yahudilere havale ederek yapma saçmalığını terketti.

Dış politikasında büyük çeşitlenme ve giderek küresel bir güç haline gelmesinin doğal sonucu olarak Türkiye’nin ABD’de de ağırlığı çok arttı.

Bugün Washington’daki en önemli yabancı lobi gücü haline geldik.

Son oylama, Yahudi lobisinin Ermeniler’i desteklemelerine rağmen Komite’den sadece 1 oyla geçti.

Eğer Komite’nin Yahudi başkanı tüzük hilelerine başvurmasa ve oylamayı skandal biçimde aralıklı olarak 5.5 saate yaymasaydı, tasarı Komiteiden engellencekti.

Bu, Türkiye lobisinin büyük bir zaferidir.
Gücünü kanıtlamasıdır!

İsrail ve Yahudi boyunduruğundan kurtulmasıdır.
Ver kurtul politikaları yerine “kazan kazan” akılcılığının artık hakim olmasıdır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine 160 küsür ülkenin oyu ile seçilen Türkiye’nin, nasıl küresel bir güç haline geldiğinin ve Amerikan yönetimlerinin “Türkiye olmaksızın” artık adım atmayacağının açık bir ifadesidir.

Sonsöz:

Ermeni soykırım karar tasarılarını Obama yönetimi desteklemiyor.

Bu tasarının Genel Kurul’a gelme ve gündeme alınma şansı yok.

Başkan Obama yönetimi, ABD’nin yüksek menfaatleri için buna asla izin vermez, veremez!
Ama bu yıl Kasım seçimleri ve Temsilciler Meclisi’nin 435 üyesinin ve Senato’nun üçte birinin yenilenmesi var.
Ermeni asıllı seçmene selam çakma için karar tasarısının Komite’den geçmesine göz yumuldu.

Hem Ermeni lobisine bir pramak bal çalındı; hem de hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan Komite oylmasıyla Türkiye ile Obama yönetiminin karşı karşıya gelmesi önlendi.

Türkiye de, iç kamuoyunu tatmin için en duygusal tepkileri verdi ve “istişare için büyükelçini geri çağırmak” ile ziyaretleri ertelemek gibi ilişkilere büyük zarar vermeyecek adımlar attı.

Ne şiş ne kebap yandı.

Zaten Başkan Obama’nın bu yıl 24 Nisan’da da, geçen yıl yaptığı gibi, Türkiye’yi tatmin edecek bir bildiri yayınlaması muhtemel.
Türkiye ile ABD, hem stratejik işbirliği içindeler, hem model ortaklar hem de küresel ortak çıkarlara sahipler.
Ortadoğu’nun, Kafkaslar’ın, Afganistan’ın güvenliği ve dünya barışı için bu iki müttefiğin daha çok yapacağı işler var!
Bu işler ve ilişkiler, Ermeni Diasporası’nın karanlık ve duygusal isteklerine, Yahudi lobisinin fantezilerine veya üçüncü ülke ipoteklerine feda edilmeyecek kadar derin ve kuvvetli!

Haberleşme için: Tel: +1-202-253-3289 Faks: +1.301.670.8519 e-mail: ihlas@attglobal.net

Yorumlar kapatıldı.