İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

EŞ PATRİK SEÇİM HEYETİNDE SONA DOĞRU

EŞ PATRİK SEÇİM HEYETİNDE SONA DOĞRU

Sevgili Okurlar,
Açıkça belirtmek gerekiyor ki, Ruhani Meclis, eş patrik seçimi ile ilgili müteşebbis heyet seçiminde, bu heyetçe kötüye kullanılan bazı hatalar yaptı. Seçilen kişilere eş patrik seçimi yerine, patrik seçim heyeti denmesi ve gazetelerde yayımlanan bildirilerde eş patrik yerine, patrik seçiminden söz edilmesi, hatta sözlü olarak ne isterseniz yapın dendiği iddiası toplumun bu kaosa girmesinde önemli rol oynadı. Aslında Ruhani Meclisin yaptıklarına hata demek de pek doğru değil, çünkü eş patrik seçimi de patrik seçimidir. Eş patrik de patrik olmayacak mı? Patrik seçimi demek, neden yanlış olsun? Kaldı ki, hata bile olsa hataya dayanılarak hak iddiası olabilir mi? Verilen resmi dilekçelerin hepsinde eş patrik seçiminden söz edilmiş, hatta bu seçim heyetinin isimlerini duyuran dilekçede heyet eş patrik seçimi müteşebbis heyeti olarak tanıtılmıştı. 

Ruhani Meclisin bence varsa tek önemli hatası, bu müteşebbis heyete bu güne kadar iyi niyet ve sabırla tolerans göstermesi ve doğru yola gelmelerini beklemesidir. Ne yazık ki bu heyet iyi niyet ve sabrı bir güçsüzlük ve kendilerinin haklılığının kanıtı olarak değerlendirmiştir.

Tamamen temeli hata olduğu tartışmalı bir söz üzerine kurulan ve aslında hiçbir dayanağı olmayan, müteşebbis heyetin patrik seçme kararı, maalesef bazı kalem erbabının da manipülasyonu ile seçim ortamına giren cemaatte büyük huzursuzluk yaratmış, bilen bilmeyen herkesin ortaya atılmasıyla olay kör dövüşüne dönmüştür. 

Sonuç olarak:

1.- Ruhani Kurul, sabır taşını çatlatan bu sabrına son vererek vakıf yöneticilerini de davet ederek, eş patrik seçim heyeti olarak seçilen kendilerine patrik seçim müteşebbis heyeti unvanını veren bu heyeti görevden almalıdır.

Kendine Patrik seçimi müteşebbis heyeti diyen heyet, yayımladığı ilk duyuruda, kendisini seçen bütün gruplara meydan okumuş, onların kararlarını tanımayacağını ilan etmiştir. Ruhani Meclis, bu süreçte de inisiyatifi ele alıp, bu heyeti görevden alınmasını sağlamak yerine iyi niyet ve sabırla beklemeyi seçmiştir. Diğer taraftan bu heyeti eş patrik seçmek üzere seçen vakıflarımızın yöneticileri de son günlere kadar konunun üstüne gitmeyerek heyetin bir şekilde doğru yolu bulmasını beklemişlerdir. Kendilerini seçenlerin bu pasif tutumu, bu heyet tarafından kendilerinin haklılığından doğan bir güçsüzlük olarak algılanmış, topluma zarar vermek pahasına direnmelerine neden olmuştur.

Ruhani Meclisimizin ve Vakıflarımızın başkanlarının, bu haksız tutum karşısında iyi niyetle de olsa pasif kalmaları artık kabul edilemez. Ruhani Meclis, kendilerine ve kendilerini seçen vakıf başkanlarına cephe alan, güvenirliğini yitiren bu heyeti derhal görevden almak için gerekeni yapmalı ve en kısa zamanda yeni bir eş patrik seçim heyeti seçilerek tekrar eş patrik seçimi ortamına dönülmesini sağlamalıdır.

Bu seçim heyetini görevden almak için pek çok neden var. Temel neden, bu heyetin eş patrik seçmek için görevlendirilmişken, yeni patrik seçmeye kalkışmasıdır. Kendilerini seçen Ruhani Meclis ve Vakıf başkanlarının kendilerini eş patrik seçimiyle görevlendirmelerine rağmen bu heyet hiçbir hakkı ve yetkisi olmadığı, makam boş olmadığından böyle bir seçimin imkansızlığı açık olduğu halde, patrik seçimi kararı almıştır.

Bu heyetin, eş patrikliğe karşı çıkışlarının arkasında tutarlı hiçbir açıklama yoktur. Eş Patrik seçiminin Nizamname’de olmaması, hastalık nedeniyle makamın boşalmış sayılması, eş patrik seçimi sonrası kilisede asanın, koltuğun kimin tarafından kullanılacağı gibi bu heyeti hiç ilgilendirmeyen, aslında tutarlı ve geçerli de olmayan açıklamaların hiçbir değeri yoktur. 

Son olarak da fısıltı gazetelerinde bu heyetin, özellikle iki hukukçunun, “böyle bir seçimi devlet aleyhimizde kullanır, sonra başımıza neler gelir aman hiçbir şeyi değiştirmeyelim kimse bilmez, bunları biz biliriz” dedikleri anlatılıyor. Umarım bu söylentiler doğru değildir. Söylenenler doğruysa, haksızlıklara karşı hukuka sığınmayı öğütlemesi gerekenlerin, haksızlıklara hukuki yollarla karşı çıkmakla görevli hukukçuların, topluma kaynağı meçhul korkular salmaları doğrusu pek övülecek bir tutum olmaz. Yine bu söylenenler doğruysa bu iki hukukçu, Ruhani Meclisin, bütün aday ve aday olmayan din adamlarımızın ve vakıf başkanlarımızın görmediği, bilmediği bir tehlikeden bizi korumak ve kurtarmak derdine düşmüşler demektir. Hem de azınlıkların beyinlerinin altında hep yatan korkuları tahrik ederek. O zaman 2 Mart 2009’da Ruhani Kurul eş patrik seçimi yapılacağını açıkladığında ya da eş patrik seçimi için hükümete başvurduğunda, bu kişiler neden gidip Ruhani Kurulu ya da Vakıflarımızın başkanlarını bu konuda uyarmadıklarının açıklanması gerekir. Bir yıl boyunca susup, müteşebbis heyete seçilince eş patrik seçiminin sorunlar çıkaracağı varsayımından yola çıkarak topluma korku salmak inandırıcı olabilir mi? Bu durumda hem Ruhani Meclisi hem de Vakıflarımızın başkanlarını eş patrik seçimi istedikleri için bilgisizlikle ve bu topluma kötülük yapmakla suçlanıyor, heyet kurtarıcı rolünde. Ne garip, kraldan çok kralcılık? Her zaman söylerim, toplumun ilk yapması gereken kurtarıcılardan kurtulmaktır.

Ruhani kurul da, vakıflarımızın başkanları da bilirler ki, laik devlet azınlıkların dini kurallarını, geleneklerini değiştirmeye kalkmaz, yeter ki yasalara aykırılık olmasın. Eş patrik ya da patrik seçimi bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da engellenmesi ya da buradan yola çıkarak Ermeni patrikliğine ya da cemaatine zarar verilmesi söz konusu olamaz. 21. Yüzyılda, Avrupa Birliğine girmeye aday, Avrupa Konseyi üyesi laik bir devletin eş patrik seçimini aleyhimizde kullanacağı fikri olsa olsa korku yaratma amaçlı bir yönlendirmedir. Kaldı ki farzı muhal bu korkular gerçek olsa hukukçulara düşen, bize haklarımızı sonuna kadar savunulacağı garantisi vermektir, korku salmak değil.

Eğer seçim bu karışıklık yüzünde ertelenir ya da durdurulursa bunun tek suçlusu da bu heyettir.

Diğer taraftan hükümettin Ruhani Meclisin seçim izniyle ilgili dilekçesine bu güne kadar cevap vermemesi de karışıklığın sürmesine neden olmuştur. Hükümetten gelecek iznin eş patrik seçimi izni olması gerekir. Çünkü seçimin tek dayanağı Ruhani Meclis’in eş patrik seçimi kararıdır.

2.- Müteşebbis Heyet sözü değiştirilmeli, patrik ya da eş patrik seçim heyeti denmelidir.

Cumhuriyet sonrası patrik seçimlerinde daima yeni yöntemler bularak kaldırılan meclislerden doğan boşluklar doldurulmaya çalışılmıştır. Patriklerin ölümünden sonra, Patrik seçiminde, sivil meclis olmadığından bu çözümleri üreten sivil kişiler, Ruhani Meclis ile işbirliği yaparak görevi de yüklenmişlerdir. Bu kişilere bu dönemde müteşebbis heyet denmiştir. Sonraki patrik seçimlerinde artık seçimi yönetecek heyet seçimle iş başına geldiğinden artık müteşebbis heyet olmaktan çıkmıştır. Seçilen heyete müteşebbis ya da yeni sözle girişimci heyet denebilir mi? Müteşebbis olan olsa olsa onları seçenlerdir. Fabrika kurmak için faaliyete geçen kişi girişimcidir, bu fabrikayı yapmakla görevlendirilen kişilere girişimci denmez. Bu nedenle bundan böyle yeni seçilecek heyete Patrik ya da eş patrik seçim heyeti denmelidir.

3.- Patrik ya da Eş Patrik seçim Heyetine seçilecek kişilerde bazı özellikler aranmalıdır. Örneğin, heyete seçilecek kişilerin en az lise mezunu olması ve otuz yaşını doldurmuş olması doğru olur. 

Bazı kişilerin, mevcut heyete Devletin Yüksek Seçim Kurulu ile kıyaslayarak yüksek seçim kurulu dedikleri görülüyor. Doğrusu bu görüş, ciddiye alınacak bir görüş değil. Hani derler ya fare de file benzer, ikisinin de kuyruğu vardır. Öyle ya her ikisi de seçim yönetiyor(!) . Yüksek seçim kurulu yargı yetkisi olan Danıştay ve Yargıtay hukukçularından seçilmiş bir kuruldur. Mevcut heyetin çok önemsediği heyete seçilmek için ise okuma yazma bilme mecburiyeti bile yoktur. Ruhani Meclisimiz ve Vakıflarımızın başkanları artık bundan sonrası için bu heyette belli özellikler aramalıdır. 

Ayrıca bu heyetin yaptığı gibi yedekler yetmeyince iç seçimle, danışman adı altında “çakma üye” atamak gibi yollara gidilmemesi için de tedbir alınmalıdır. Üye sayısı beli bir sayının örneğin 5’in altına düşmedikçe seçime gidilmeyeceği, üye sayısı beşin altına düşerse yeni heyet seçimine gidileceği de kayıt altına alınarak bu gibi yanlışlar da engellenmelidir.

4.- Seçilecek yeni Eş Patrik Seçim Heyeti Patrik Seçimi Geçici Yönetmeliğinde gerekli günümüze uygun değişiklikleri yapmak için vakıf başkanları ve Ruhani Kurulla da görüşerek hükümete öneriler götürmelidir.

Öyle sanıyorum ki mevcut heyet, 1961’den günümüze köprülerin altından geçen suların pek farkında değil. Özgürlüklerle ilgili sorunlarda uluslar arası sözleşmelerin önceliğini ve Avrupa İnsan hakları Mahkemesinin Türkiye iç hukukunun bir devamı olduğunu da görmezden geliyor. Bu nedenle olacak heyet, ilginç bir şekilde yetkisi olmayan konularda kararlar almaya çalışırken, yönetmelikle ilgili olarak seçmen yaşının 21’den 18’e indirilmesi dışında bir talepte bulunmuyor. Bilindiği gibi aslında üç patrik seçiminde seçime esas olan bu yönetmelik 1961 yılında ihtilal hükümetleri tarafından çıkarılmış bir yönetmeliktir. Bu yönetmelik Merkezi Yönetimi (Getronagan Varçutyunu) kaldıran hükümet tarafından hazırlanmıştır. Pek çok haksız öğeler taşıdığı da kesindir. Bu yüzden günümüze uygun değişiklikler yapmak şarttır. 

Başta patrik seçilme koşulları olmak üzere seçim bölgelerinin değişmesi, propaganda ile ilgili hükümlerin açıklığa kavuşturulması gibi pek çok düzenleme yapılmalıdır. Seçilecek heyet Ruhani Meclisten ve vakıflardan hatta halktan gelen önerileri değerlendirmeli, daha önemlisi bu önerileri değerlendirecek bilgi ve birikimde olmalıdır. Ne yazık ki mevcut müteşebbis heyet ve onları yönlendiren iki hukukçu yönetmeliği çağa uydurmak yerine, kilisemizin asırlık geleneklerini kendilerine uydurmaya çalışmaktadır.

Müteşebbis heyetin hikayesini de ayrı bir yazı ile ilk fırsatta anlatmayı umuyorum.
Umarım, her şey yakında yoluna girer, seçilecek yeni seçim heyeti, bir an önce asli görevini yapmaya başlar ve seçimi sağlıklı yöneterek cemaatin takdirini kazanır. 

Sevgiler.
Murat Bebiroğlu
murat.bebir@gmail.com

Yorumlar kapatıldı.