İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Türkiye` de Türkçe değil! 

`Türkiye` de Türkçe değil!
Mehmet Ali Kılıçbay Newsweek Türkiye`deki köşesinde yazdı

Adımı anmayacaksın

Mehmet Ali Kılıçbay`ın yazısı…

Türkiye de dahil, hemen her adın kökeni yabancı

Ülkemiz toprakları, dünyanın ilk yerleşik toplumlarının vatanı; o halde kökü en aşağı 10 bin yıl gerilere giden ayrıntılı bir coğrafya adlandırması söz konusu.

Her toplum, temasta bulunduğu coğrafyanın unsurlarını, hem coğrafi uzamın engebelerini cins adlarıyla tasnif eder (nehir, dağ, çayır…) hem de özel adlar aracılığıyla her bir nesneyi biricikliği içinde tekilleştirir (Fırat Nehri, Cilo Dağı, Kara Çayır…). Yer adları her toplumda aynı öneme sahip değildir. Coğrafyayı gevşekçe sahiplenen göçebe toplumlarda yer adları muğlak, geniş ve gevşektir. Buna karşılık yerleşik toplumlarda, mülkiyet ilişkilerinin ve siyasallaşmanın dallanıp budaklanması ölçüsünde, yer adları, giderek daha ayrıntılı, dar ve çok daha özelleşmiş hale gelirler.

Avrupa için 9. yüzyılda sona eren büyük kavimler göçü dalgaları, bizim coğrafyada 10-11. yüzyıllardaki çok büyük hareketlerden sonra, 19. hatta 20. yüzyıla kadar sürmüştür. Coğrafyanın ayrıntısıyla pek ilgili olmayan göçebeler, yerleşik hayatın binyıllardan beri var olduğu topraklara geldiklerinde, her şeyin adının zaten konmuş olduğu bir dünyayla karşılaşmışlardır. Göçebelerin bir tür `yer adları milliyetçiliği` göstermelerini beklemek abestir. Milliyetçilik bir 19. yüzyıl Batı Avrupa olayıdır ve sonradan uluslaşan bizim gibi toplumlar, bu milliyetçiliği yalan yanlış devraldıklarında, akıllarına ilk gelen şeylerden biri yer adlarını `millileştirmek` olmaktadır.

Ülkemiz toprakları, dünyanın ilk yerleşik toplumlarının vatanı; o halde kökü en aşağı 10 bin yıl gerilere giden ayrıntılı bir coğrafya adlandırması söz konusu. Bu toprakların yerlisi veya göçle gelen Hititler, Frigler, Galatlar, Kimmerler, Helenler, Romalılar, Süryaniler, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar(…) ile bunlara eklenecek binlerce yerel etnik unsur, bu ülkenin yer adları haznesinin oluşmasına katkıda bulunmuşlardır. Birçoğumuz için şaşılacak şey şu ki, en az katkısı olan Osmanlılardır. Ele geçirdikleri topraklardaki hemen hemen hiçbir yer adını değiştirmeyen Osmanlılar Anadolu`yu ayrı tutmamışlardır (Anadolu, Yunanca Anatolia`dan gelir).

En başta bu ülkenin adı Türkçe değildir. Selçuklular ve Osmanlılar`ın Diyar-ı Rum(Roma ülkesi) dedikleri Anadolu`ya Turchia adını 12. yüzyılda İtalyanlar vermişlerdir. Osmanlı, Türkiye adını hiçbir zaman kullanmamış; ya Memalik-i Osmani (Osmanlı`nın Mülkü) ya da Rum ülkesi (kendine de Rum sultanı) demiştir.
Türkiye Cumhuriyeti`nin başkentinin adı bir Kelt kabilesi olan Galatların dilindeki Ancyra`dan gelir. En büyük şehrinin adı Rumca Eis tin polis`ten (işte şehir, İstanbul) türemiştir. Üçüncü en büyük kentinin adı Luvice Zmirna`dan türeyen Yunanca Smirna, Smirni, Zmirni adlarından gelir. Cumhuriyetin ilk yıllarında bile İzmir`e, Yunanca telaffuzuyla Zmirni denmekteydi.

Cumhurbaşkanımızın Kayseri`si, Yunanca Kaisareia`dan; Başbakanımızın Rize`si, Yunanca Rhizios`tan; Deniz Baykal`ın Antalya`sı, Yunanca Attalia`dan; Devlet Bahçeli`nin Osmaniye`si, Arapça Otman`dan gelmektedir.
Türkiye`deki bütün yer adlarının neredeyse tamamı Türkçe dışındaki dillere aittir. Maraş(Markasi), Malatya(Maldiye) veya Adana(Atana), Hititçe`den; Van, Urartuca Vaini ve Ermenice Van`dan; Artvin bir Kafkas dilinden (Artvan); Ardahan, Gürcüce Ardana`dan; Bayburt, Ermenice Payberd`den gelmektedir.

`Çok dindar` Konya İkonion`dan (Hıristiyan tasviri, ikona), `çok Türk` Erzurum Arz-ı Rum`dan (Roma toprağı) türemiş adlardır. `Artık bunlar da mı Türkçe değil` diye gözlere sokulan Bitlis, İskender`in generali Badlis`ten, Niğde Nahida`dan, Balıkesir Paleokastro`dan, Aksaray Garsama`dan, Çankırı Gangra`dan, Bartın Barthenios`tan, Gaziantep Hititçe Hantap`tan, Urfa Süryanice Urbai`den, Bilecik Belo Kene`den gelir ve bu iş burada sayıp dökmekle bitecek gibi değildir. Çünkü herkesin eski adının Halikarnassos olduğunu bildiği ve şimdiki adının Türkçe olduğundan emin olduğu Bodrum bile Türkçe değildir. 15. yüzyılda Malta Şövalyeleri tarafından inşa ettirilen Petronium (İsa`nın havarisi aziz Petrus adına) kalesinden gelmektedir.

Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Bitlis`in Güroymak ilçesinin eski adı olan Norşin`i kullanınca, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, `Karayoluyla İstanbul`a giderken, Gebze`den sonra İstanbul levhasını değiştirip Konstantinopolis mi yapacaksınız` dedi. Gebze, Frigçe Dahibuza`dan gelmektedir, İstanbul da Konstantinopolis`ten. Zaten Osmanlı devleti sona erene kadar, başkentin resmi adı Konstantiniyye olmuştur. Adının İstanbul olması, 1930 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyladır.

Cumhurbaşkanı son derece haklıdır. Bu ülkenin bütün tarihi bizim mirasımızdır. Türkiye`nin tarihi 1071 Malazgirt`le başlamaz. İslamiyet`in zuhuruyla da başlamaz. Bu toprakların ilk insanlarına kadar uzanan bütün tarihi bizim mirasımızdır. Putataparı, Hıristiyan`ı, Musevi`si ve Müslüman`ıyla; Hitit`i, Galat`ı, Bizanslı`sı, Kürt`ü, Gürcü`sü, Ermeni`si, gelmiş geçmiş ve yaşayan, bu toprağa ait herkes bizim yurttaşımızdır.

Yorumlar kapatıldı.