İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

YASA BUYRUĞUNU UYGULAMAK DEĞİLMİDİR AMAÇ?

Avukat Setrak Davuthan 
27.07.2009 Sicil : 7494 Tünel, İstiklal cd.231;Telefon: 0212 293 72 28 Kat 1 Oda No 29
Faks : 0212 25129 22 Hıdivyal Palas 80050
E-Mail : avsetrak @hotmail.com Beyoğlu/Ist.

YASA BUYRUĞUNU UYGULAMAK DEĞİLMİDİR AMAÇ?

Av.Setrak Davuthan

I. 27.02.2008 tarih ve 26800 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanununun Geçici 7.Maddesi, cemaat vakıflarının halen adlarına tapuda tescili yapılamayan taşınmazları iki gruba ayırmak suretiyle vakfı adına idari yoldan tescili imkanını düzenlemiştir. 

1) Ancak henüz bu kanun neşredilmeden 2762 sayılı Vakıflar Yasasının 1.maddesine ekler yapan 4771,4778 sayılı Yasa hükümleri dayanak yapılarak Vakıflar Meclisince önceleri sadece malik haneleri açık bırakılan taşınmazların vakfı adına tescili uygun görülmüş, nam-ı müstear ve nam-ı mevhum isimler adına kayıtlı bulunan taşınmazlarla, vasiyet eden adına kayıtlı bulunan taşınmazlar, keza rıza dışında cemaat vakfı elinden çıkan taşınmazlar hakkındaki vaki başvuru talepleri, taşınmazların gerçek ve tüzel kişilerle, kamu kurum ve kuruluşları adına kayıtlı bulunduklarından ve de Vakıflar Meclisinin söz konusu taşınmazlar hakkında mülkiyetin devri hususunda karar veremeyeceğinden bahisle reddedilmiş, 4928 sayılı yasanın neşriyle ise vasiyet edilen bazı taşınmazların vakfı adına tescilinin uygun görüldüğüne dair Vakıflar Meclisi kararları ısdar edilmiştir.

2 ) Mülga 2762 sayılı Vakıflar kanunu muvacehesinde Vakıflar Meclisi uygulamaları bu yönde iken Tapu Sicilinde mezkûr kararların uygulanması bakımından Tapu Sicil Müdürlüklerinde büyük güçlük ve engellerle karşılaşılmıştır.
Tapu Sicil Müdürlükleri tapu kütüğünde malik hanesi açık olmayan taşınmazlar hakkında Vakıflar Meclisinin olumlu kararlarını uygulamamak için sanki direnmişlerdir. Hatta bugüne kadar dahi infaz edilmeyen Vakıflar Meclisi kararları bulunmaktadır.
Vakıflar Meclisinin kararlarına tereddütle bakan Tapu Sicil Müdürlükleri vasiyetnamelerin eskiliğinden bahsetmişler, günün mer’i mevzuatına uygun şekilde Mahkemelerce verilen vasiyetnamelerin tenfizi kararlarını yetersiz bulup yenisini talep etmişler, ayrıca vasiyetçilerin kanuni mirasçılarını gösterir veraset ilamlarını aramağa başlamışlar, intikallerde aranmaması gereken ancak Meclis kararında bu yönde açıklık bulunduğundan bahisle vakıf ilişkisinin kesilmesini şart koşmuşlardır. Oysaki yeni kanun taşınmazların tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetler ile birlikte tescillerinin yapılmasını buyurmaktadır.

3 ) Mülga 2762 sayılı Vakıflar Yasasının 4771,4778 ve 4928 sayılı yasalarla değişikliğe uğrayan 1.maddesi uyarınca alınan olumlu Vakıflar Meclisi kararlarının yukarıdaki konularda uygulanmaması hak sahibi olan cemaat vakfı organında endişe, yılgınlık ve ayrımcılığa uğramış olma duygusunu yaratmış ve görünürde esen olumlu havanın kararmasına, vatandaş güveninin sarsılmasına sebep olmuştur.
Tüm Yukarıdaki olumsuzlukların ayrı Bakanlıklara bağlı (Vakıflar, Devlet Bakanlığına, Tapu Kadastro ise Bayındırlık Bakanlığına bağlıdır ) kurumlar, yani Vakıflar Genel Müdürlüğüyle Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü birimleri arasında eşgüdüm yetersizliğinden kaynaklandığı inancındayız. Yasalardan neşet etmeyen engellerin, Geçici 7. maddenin uygulanmasında da süregeleceği ve sıkıntı yaratacağı kanaati bizde hakimdir.
Uygulamadaki tablonun vahameti ancak yaşayanlarca müşahede edilmektedir.

Bu durumda konuyu iki aşamada değerlendirmek gerekecektir. 

a) Öncelikle gerek 4771,4778 ve 4928 sayılı yasalar uyarıca gerekse 5737 sayılı Vakıflar yasası gereğince Vakıflar Meclisince cemaat vakfı adına tescili uygun görülen taşınmazların tapu tescillerinin herhangi bir engel ve kısıtlamayla karşılaşmadan gerçekleştirilmesi için mevcut yasa hükmünde iyileştirmeler yapmanın büyük yararı olacaktır. Ezcümle Geçici 7.maddedeki
“ Meclisin olumlu kararından sonra ilgili tapu sicil Müdürlüklerince cemaat vakıfları adına tescilleri yapılır “ şeklindeki hükmün
“ ……………….ilgili tapu Sicil Müdürlüklerince başkaca herhangi bir şart aranmaksızın cemaat vakıfları adına tescilleri yapılır “ olarak değiştirilmesinin kanun koyucunun amacına uygun süratli ve etkin bir sonucun elde edilmesine olanak sağlayacaktır. Bu hususta bizde duraksama yoktur.

b ) Önerilen veya benzer bir değişikliğin yapılamaması halinde, gerek mülga 2762 sayılı yasa uyarınca verilen Vakıflar Meclisi kararlarının uygulanması, gerekse mevcut yasa buyruğunun (Geçici Madde 7 ) yasa koyucunun amacı doğrultusunda uygulanması için Tapu Kadastro Genel Müd. Nün 1956 yılında olduğu gibi TBMM. nin 02 Temmuz 1956 tarih ve 1972 sayılı “ 2762 sayılı Vakıflar Yasasının 44.maddesinin tefsirine lüzum ve mahal olmadığına dair karar “ ının uygulanmasını temin eden Tapu ve kadastro Umum Müdürlüğünün 27.09.1957 tarih ve 71 sayılı “ Tapu Komisyon kararı “ gibi düzenleyici bir işlemle Tapu Sicil Müdürlüklerinin vakfı adına tapuda tescilini uygun gören Vakıflar Meclisi kararının süratle ve geciktirilmeksizin uygulanmasını temin edecek idari ve hukuki önlemleri alması kaçınılmazdır. Devletin, Anayasamızın 5. md. deki vatandaşlarını mutlu etmek yolundaki yükümlülüğünü yerine getirmesi zorunludur. Çünkü vatandaşların bir bölümü bu olumsuz uygulamalardan derin üzüntü duymaktadır.

II. Geçici 7.madde incelendiğinde tapuda tescili yapılması öngörülen taşınmazların iki grupta değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
A ) Birinci gruptaki taşınmazlar;
a) Vakfın 1936 beyannamesinde kayıtlı olması 

b) Tasarruf altında bulunan nam-ı müstear veya nam-ı mevhumlar adına tapuda kayıtlı taşınmazlardan olması.
Bu grupta bahse konu olan taşınmazların bu kanuna göre vakfı adına tescil talebinin kabulü için üç koşulun bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. 

• 1936 beyannamesinde kayıtlı olması
• Tasarruf altında bulunması
• Nam-ı müstear veya nam-ı mevhum adına kayıtlı olması. 

İfade etmek gerekir ki bu durumda 1936 beyannamesinde yazılı olup da tapuda nam-ı müstear ve nam-ı mevhum isimlere kayıtlı iken cemaat vakfının rızası dışında elinden çıkan ( Örneğin; nam-ı müstear ve nam-ı mevhum isimler gerçek şahıslar olarak kabul edilip gaip olduklarından bahisle alınan mahlüliyet veya vazıyet kararlarıyla el konan ) taşınmazların vakfı adına tescili mümkün olamayacaktır. Cemaat vakfı bu gibi taşınmazların tasarrufundan rıza dışında yoksun bırakılmıştır.
Bu durum esaslı bir mülkiyet hakkı ihlalidir. 

Benzer taşınmazlar, yani nam-ı müstear ve nam-ı mevhum isimlere kayıtlı taşınmazlar, bazen Vakıflar Genel Müdürlüğü, bazen da Hazinenin mezkûr kayıtları gerçek kayıt olarak telakki edip mahlüliyet ve vazıyet kararlarıyla cemaat vakıflarının tasarruflarından çıkarıp Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü veya zeminindeki vakfı adına veya kanuni devirle Belediyeler adına tescil ettirdiği taşınmazlardır.

Demek ki mevcut geçici 7.maddede bir değişiklik yapılarak bu hak kayıplarının telafisi gerekmektedir.
“ 1936 beyannamelerinde kayıtlı olup, halen tasarrufları altına bulunan namı müstear veya namı mevhumlar adına tapuda kayıtlı taşınmazlarla, yine tapuda o şekilde kayıtlı iken mahlüliyet, vazıyet veya kanuni devir suretiyle rızaları hilafına cemaat vakıflarının tasarruflarından çıkıp da halen tapuda Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Vakıflar Genel Müd. çe idare ve temsil edilen vakıflarla Belediyeler adına kayıtlı bulunan taşınmazlar , “ şeklinde bir değişiklikle hak kaybının önüne geçilmesi mümkün olabilir. .

B) İkinci grup taşınmazlar:

Bu taşınmazlar ise 1936 yılından sonra cemaat vakıfları tarafından satın alınmış veya cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, mal edinememe gerekçesiyle halen; Hazine veya Genel Müdürlük ya da vasiyet edenler veya bağışlayanlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlardır.
Bu hükmün uygulanması, tescil talebinin kabulü için birden fazla koşulun bir araya gelmesi gerekmektedir. Bu taşınmazlar;
1) 1936 yılından sonra satın alınan, vasiyet edilen, bağışlanan taşınmazlardan olmalı 

2) Mal edinememe gerekçesiyle cemaat vakfı adına olan ve tapu kayıtları iptal edilip eski kaydı ihya edilmiş taşınmazlardan olmalı 

3) Ayrıca, Hazine, Genel Müdürlük veya bağışlayanlar adına tapuda tescilli taşınmazlardan olmalıdır. 

Bu konuma giren taşınmazlar hakkında yapılacak başvuru sonucu Vakıfları Meclisince ısdar edilecek pozitif kararların Tapu İdarelerince yerine getirilip getirilmeyeceği, ayrıca doğacak sıkıntıların boyutu henüz belli değildir. Bu nedenle bir önceki başlık altında dile getirilen çözüm önerilerinin bu grup taşınmazlar için de değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasada değişiklik veya etkin bir düzenleyici işlem, zorlukları aşmakta çok faydalı olacaktır. Ancak ifade etmek gerekir ki yasadaki önemli eksikliklerin başında cemaat vakıflarının ellerinden alınıp da üçüncü şahıslara devir ve ferağ edilen taşınmazların tazminine dair herhangi bir hüküm bulunmamasıdır.

27.07.2009 Beyoğlu

Yorumlar kapatıldı.