İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Değerli Okuyucular, Maalesef yine aynı konu

Değerli Okuyucular, 

Öncelikle tekrar Nor Zartonk konusunu gündeme getirmek zorunda kaldığım için özür dilerim.
Kimler, kaç kişi olduklarını bilmediğimiz bu grupla, zihniyetimiz, temel değer yargılarımız farklı, daha doğrusu hiçbir ortak yanımız yok. Son yıllarda yaşadığım deneyimlerde, bu durumlarda tartışmanın, yazışmanın kimseyi bir yere götürmeyeceğini açıkça gördüm. Sadece zaman ve efor kaybı. Ne ortak hareket edebiliriz, ne de ortak akla ve çözümlere varabiliriz. 

Amacım, yalan ve yanlışları açığa çıkarıp, gerçekleri sizlere aktarabilmek. Bu nedenle karşı tarafın ne yazdığını virgülüne dokunmadan alıp cevapları içine yazdım. Hiçbir okuyucu bütün yazılanları hatırlamak zorunda değil. Sizler hem onların neler dediğini hem bizim cevaplarımızı aynı yerde görürseniz değerlendirmeniz çok daha kolay olur. Bunu da onlar için değil siz okuyucu ve izleyiciler için yaptım, yoksa onların, yandaşlarının ve de açık gizli destekçilerinin değişeceği ya da dediklerimizden bir sağlıklı sonuç çıkaracağı ümidimiz yok. Bizim hem kendimize ve haklılığımıza güvenimiz tam. Umarız bu örnek olur. 

Değerli okuyucular, Nor Zartonk denen ve kimliklerini gizleyen grup, aslında ne bir cevabı, ne de sizin ilginizi hak ediyor. Söyler misiniz, sıradan kişilere hakaretler yağdırıp, yalancı, ahlaksız deyip altına ismini yazmak yürekliliğini gösterememek nasıl bir kişiliğin göstergesidir? Hani saldırdığı kişi meşhur ya da siyasi bir kişi olsa -bence bu bile kabul edilemez ama- korkup ismini yazmadı diyeceğim ama bizlere saldırırken ismini gizlemesinin neyin belirtisi olduğuna siz karar verin. Düşünün size yalancı, iftiracı yani ahlaksız diyen kişinin kim olduğunu bilmiyorsunuz. Bu da yetmiyor, bunu da kolektif yaptık diyorlar ama kim ya da kimler bu yazıyı hazırlayanlar açıklanmıyor. Hani mahkemeye gitmeye kalksan adamlar güler, kimi şikâyet ediyorsun bir web sitesini mi diye. İsimlerini açıklamaktan korkan, bulunmadığımız yahoo gruplarda bize saldıran, çamur atmaktan kaçınmayanlar nasıl insanlardır? Aşağıda göreceğiniz gibi, ismini, telefonunu açıklarsa kendilerine zarar geleceğini düşünecek kadar paranoyak olan bu insanlar nasıl değerlendirmek lazım? Kendilerini savunmak için bir ölünün arkasına sığınanlara ne demeli? Sorulan sorulara cevap vermek yerine hakaret eden, bu adamlara ve yandaşlarına nasıl davranılabilir? Patriklik, kilisemiz, din adamlarımız ve vakıf yönetimleri konusunda düşündüklerini yazmıyorlar ama cemaati kurtarmaya kalkışıyorlar. Gel de gülme ya da ağlama. Kendi başın bağlamayan, gelin başı bağlar derler. Gerçekte yapılacak ilk şey bu toplumu bunlar gibi kurtarıcılardan kurtarmaktır. Eğer bu toplumun kurtuluşu bunlara, yandaşlarına ve destekçilerine kaldıysa yandık. Allah yardımcımız olsun. 

Biz bitirmek istesek de adamlar, gizli açık saldırılarını sürdürüyor. Ancak saldırı o kadar ilkel ve tutarsız ki insanın inanası gelmiyor. Bizim gizlimiz, saklımız yok, kimsenin arkasına sığınmadan yazarız yazacağımızı mertçe. Ne güvendiğimiz ağabeylerimiz, ne vakfımız ne de arkamızda duran gazetelerimiz var. Bir insana yalancı, iftiracı deyip sonra ismini gizlemek gerçekten ancak bunlara yakışır. Varın siz karar verin bunların seviyelerine. 

Sevgili okuyucular, bu gibi ortamlarda, araya girip “bir avuçsunuz, barışın karışın diyenler” iyi niyetli olmakla birlikte hiçbir şekilde haklı değildirler. Temel zihniyette, paradigmada ortak yönleri olmayanların ne bir araya gelmeleri, ne de ortak çözümler bulmaları mümkündür. Böyle girişimlerin sadece saldırgana faydası olur ve mağduru zor durumda bırakır. Ve cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir. Az olmak kötüyle birlikte olmak ve onlara göz yummak anlamına gelmez. Her zaman söyledim Ermeni olsun da çamurdan olsun diyenlerden değilim. Hangi milletten olursa olsun ahlaksız ahlaksızdır, kötü de kötü. 

Bu kimliği gizli kişilerden oluşan grup bir yandan Hyelist gruba saldırıp grubu sadece demagoji yapmakla, yönetimi sansürcülükle ve üyelerimizi tehlikeye atmakla suçlarken bazı yandaşlarının utanmadan hala Hyelist üyesi kalabildiğini duyuyoruz. Bu nasıl bir ahlak anlayışıdır, siz karar verin. Bunların yandaşlarına bir diyeceğimiz yok, kişilikleri belli ama karşıt iki gruba üye olup kimseden yana olmayanlara ne demeli? Ancak benim tipik cemaat dediğim, kendini her yerde ve en önde olmak zorunda hisseden, yüz grup olsa bunlardan bir grupta bile olmazsa eksiklik duyan, bilgisi olmasa da fikri olan kişilere bir diyeceğim olamaz. Açıkça belirtmeliyim ki, bunlara gizli açık destek veren herkes bu grubun parçası ve varsa suç ortağıdır. 

Aşağıda siyah harflerle onların yazısını ve cevaplarımı göreceksiniz. Lütfen önce Hyetert’teki konuyla ilgili yazılarımızı ve özellikle sorduğum soruları okuyun ve cevaplarıyla karşılaştırın. Mümkün olduğu kadar kısa cevaplar vermeye çalıştım. 

Lütfen kusura bakmayın, benim gibi hayatını özellikle ahlakıyla kazanan birine yalancı ahlaksız dediği için çok gerildim, bana aptal dense bu kadar kızmam, ancak yalancı, ahlaksız diyeni de affetmem.
Yazılar:
1) https://web.archive.org/web/*/http://www.hyetert.com/yazi3.asp?s=3&Id=457&DilId=1
2) https://web.archive.org/web/*/http://www.hyetert.com/yazi3.asp?s=3&Id=458&DilId=1
3) https://web.archive.org/web/*/http://www.hyetert.com/yazi3.asp?s=3&Id=468&DilId=1
4) https://web.archive.org/web/*/http://www.hyetert.com/yazi3.asp?s=3&Id=477&DilId=1 

Lütfen -mümkünse- bu yazılara ve okuyucu mektuplarına bir göz atıp sonra okuyun yazıyı.
Doğrusu bu yaz sıcağında bu kadar uzun bir yazıyı kaç kişinin okuyacağını ben de merak ediyorum. Ne yazık ki başka pratik bir çözüm bulamadım. 

murat.bebir@gmail.com
Murat Bebiroğlu
Siyah yazılar onların yazısı, kırmızı bold yazılar benim cevaplarım. 

Sansürcülere Son Nokta
“Sözde gençlik grubu”
“Ergenekon yemini”
“Ya sev ya terk et”
“Ya hep beraber ölürüz, ya hiç birimiz”
“Kırıkkale kırması”
“Birileri düğmeye basmış”
“Savaş Açmış”
Yukarıdaki alıntılar faşizan bir partiden ya da ırkçı bir gruptan yapılmamıştır. Alıntılar, Nor Zartonk’un Hyelist Mail Grubunda yapılan sansürü teşhir etmesinin ardından, Hyelist moderatörleri Murat Bebiroğlu ve Aret Çiçekeker tarafından Hyelist ve Hyetert’te yazılan yazılardan alınmıştır. Görüldüğü üzere, 19 Ocak öncesi ve sonrasında Hrant Dink’in arkasından hakaret edenler bugün yazdıkları yazılarda O’nun adını dahi kullanamayıp bize saldırmaktadır. 

Hala hangi değerli fikirlerinin sansür edildiğini yazamıyorlar. Reklamlarını yapmamak sansür oluyor. 
Yazıdan bazı sözcükleri seçip cümlesinden ayırarak başlığa almak ve bizi faşizmle suçlamak tam bunlara yakışır bir tutum. Görüyorsunuz, sloganınız “ya sev ya terk et” sloganına benziyor diyoruz, “ya sev ya terk et” dediler diyorlar. Bu nasıl bir tarz, bu nasıl bir yaklaşım? Umarım en azından utanma belası o yürekliliği gösterip onlar da bizim yazılarımızı yayımlarlar. 

Bir ölüden yararlanmanın da bir derecesi olmalı. Gerçekten, artık meşhur olmak isteyen, zengin olmak isteyen, toplumda söz sahibi olmak isteyen bir ölünün arkasına sığınıyor, utanmadan, arlanmadan. Biz kimsenin arkasından bir şey yazmayız her yazdığımıza da açıkça yazmışızdır ve hepsi de muhataplarına ulaşmıştır. Böyle hareket etmek kendini gizleyenlere yakışır ancak. 

Hyelist moderasyonu verdiği cevaplarla uyguladığı sansürü itiraf edip kendi ideolojisini ortaya koymuştur. Murat Bebiroğlu ve Aret Çiçekeker kendilerinden beklenen düzeyde ve üslupta davranmış bir taraftan pişkince sansürü kabul edip diğer taraftan sansürün üstünü örtmek adına polemik yaratmak için gülünç iftiralar atmışlardır. 

Şu sansür edilen değerli yazıyı yayımlayın da herkes görsün. Hangi değerli fikirleriniz sansür edilmiş?  Reklamınızı da yayımlayacak değiliz. 

Öncelikle bilinmelidir ki bir gazeteden alıntı yapmak o gazetenin iktidarı altına girmek değildir. Zira Agos’dan alıntı yaptı diye Nor Zartonk’a ”Agos’un gençlik kolu” demek ile Turkishforum’dan alıntı yaptı diye Hyetert’e, ”Turkishforum’un gençlik kolu” demek arasında fark yoktur. Ayrıca Nor Zartonk’un bir gençlik kolu olmadığını ifade etmesini ‘’Gençlik kolları kötüdür’’ diye algılamak çarpıtmanın güzel örneklerinden biridir. Hyetert’den bize her türlü iftira atmaktan çekinmeyen bu zihniyet ‘’Cevap verme hakkımızı kullanamıyoruz’’ diyerek insanların yüzlerine baka baka yalan söyleyerek istedikleri ortamdan cevap verme haklarını kullanmışlardır. 

Gerçekten bunlar insanların zekâsı ile alay ediyor. Agos’tan alıntı yaptı diye Agos’un gençlik kolu dediğimizi yazıyor. Biz bunu uzun zamandır söylüyoruz ve o zaman henüz alıntı söz konusu değildi. Gerçekten bu insanlar tek kelimeyle nankör: Gazete esneseler haber yapıyor ama adamlar onların gençlik kolu olmaktan rahatsız oluyor. Belki de gazete böyle bir gençlik kolu olmasından rahatsız, sadece gerektiği zaman kullanmak ama kendisinden bağımsız bir oluşum gibi göstermek istiyor. Gazetenin çalışanı olan biri çıkıp gazeteyi kendi gazetesinde değil Nor Zartonk’un sayfasında savunuyor. Adamlar çıkmış alıntı yaptık diye gençlik kolu olduk diyorlar. Sanki çocuk kandırıyorlar. Aslında gençlik kolu yaptıklarına göre fazlasıyla sevimli bir ifade. 

Doğrusu, Turkish Formla ilgili yazıyı gazete okuyucusu olmadığımızdan gazetede değil grupta görmüş arkadaşlar. Okuduklarını anlamayanlara ne diyeyim? Ben diyorum ki bir gazetenin gençlik kolu olmak kötü mü? Bunlar lafı tersinden anlayıp, “gençlik kolları kötüdür” diye algılandığını söylüyor. Gerçekten bu adamlar gabi değil tam anlamıyla kötü niyetli. Biz madem özgürlük yanlısısınız neden sitenize yazılarımızı koymuyorsunuz diyoruz, onlar cevap verme hakkımızı kullandığımızı söyleyip bizi yalancılıkla suçluyorlar. Okuyucusu farklı olan Nor Zartonk’ta atılan iftiraya ben Hyetert’te cevap vermişsem cevap hakkımı kullanmış mı sayılırım? Tekzip iftiranın atıldığı yerde yayımlanır. 

Nor Zartonk üyelerinin adlarını merak edenler, önce “Hyelist gibi güvenliği sınırlı bir ortamda neden 300′e yakın insanın kişisel bilgilerini toplamaktadır?” sorusunun açıklamasını üyelerine yapmalıdır. Bu bilgiler arasında ev adresi, meslek bilgisi ve telefon numarası neden vardır? Bununla ne ”amaç”lanmaktadır? Bir mail grubuna üye yapmak için bu kadar bilgi toplayanlar, bu insanlara zarar gelmesi durumunda sorumluluk alacaklar mı? Bu sorulara cevap vermeleri gerekmektedir. 

Yazısının altına mertçe imza atamayan kişilerin korkaklığı anlaşılır bir şey. Bize hakaretler yağdıran kişilerin isimlerini açıklamanın ahlaksızlığını gizlemek için de Hyelist’e çamur atıyor. Amiyane tabirle topu taca atıyor, yakışır. Ben bu güne kadar bu bilgileri vermekten sakınan görmedim. Ne diyeyim, insan karşısındakini nasıl bilir, kendi gibi. Ev adresi istendiği bir yalan ve abartma ama istense ne olur? Biz kimseden gizlenmiyoruz. Üyelerimizin birbirlerini tanıması ve gereğinde ulaşması amacıyla meslek, telefon ve benzeri bilgiler istiyoruz. Ayrıca bu bilgiler sayesinde farklı niyetli kimselerin hayali isimlerle gruba girmesini engelliyoruz. Amacı anlamak için de vasat bir zekâ yeter. Bu güne kadar kime ne zararı olmuş, doğrusu anlamak mümkün değil. Batıda resmen Ermeni mesleki rehberi var gereğinde birbirlerini bulsunlar diye. Bu yolla iş bulanlar, iş alanlar oldu. Bu tipler ne sanıyorlar anlamadım, biz kahraman olmak derdinde değiliz, biz kimseye düşmanlık peşinde değiliz, kimseyle kavga etmek de derdimiz değil. Toplumdan bir beklentimiz, talebimiz de yok, vermesek kimseden bir şey istemeyiz. Kim, neden zarar görsün. Zarar ancak sizin gibi sinsice gizlenen, yazısına imza atamayan tiplerden gelir gelse gelse. Ne yani şimdi o beş altı yüz kişinin isim ve telefonu yayımlanınca hayatı tehlikeye mi girecek? Ermeni olmak bir suç mu? Biz 11 yıldır bu yüzden zarar gören görmedik ama bu yolla iş alanları, dostluk kuranları çok gördük. Ayrıca kimsenin email adresi hele telefonu sır değil, rehbere bakmak yeter. Pek çok yeni iletişim sitelerinde adresi bulmak mümkün. Bu tipler Hyelist’e üye olurken neden akıllarına gelmedi bu korku da şimdi korkmaya başladılar. Bu gerçekten ya bir paranoya ya da Hyelist’e çamur atmak için ortaya sürülen bir saçmalık. 

Nor Zartonk’un bir yönetim kurulu olmadığını bir türlü anlayamayan Murat Bebiroğlu, bağımsız olmaktan ve demokrasiden ne kadar anladığını da bize göstermiştir. Nor Zartonk’un ilkelerini kabul eden ve toplantılarına katılan herkesin karar almada oy hakkı vardır. Bu bağlamda Nor Zartonk’un üyelerini merak edenler toplantılarımızdan veya etkinliklerimizden birine katılarak bizimle tanışabilirler. Biz, sanal alem yerine gerçek alemde faaliyetlerimizi sürdürdüğümüz için seve seve herkesle -yüz yüze- bir araya gelebiliriz. 

Doğrusu bu garip insanlar burada haklı, benim bir grubun ya da adı her ne ise örgütün başsız olmasını anlayamam. Doğrudan demokrasilerde bile bazı şeyler kolektif yapılamaz. Hele hakaret mektupları hiç yazılamaz. Başın olmadığı yerde herkes baştır, herkesin baş olduğu yerde ise yönetimden değil ya anarşiden söz edilir ya da emirler başka yerden geliyor, kuklaları biri oynatıyor demektir. Sanal ortamda tanınmak neden korkutucu anlamak zor. 

”Türkiye’de Azınlık Olmak” anketinin bilimselliğini ısrarla sorgulayan şahısların kendi beceremedikleri işleri yapanlara karşı kin beslemeleri üzücüdür. Biz bu zihniyetin ortaya attığı gülünç iddiaları dikkate almayarak kendilere internet sitemizde gerekli açıklamaların bulunduğunu tekrarlıyoruz. Bu kişiler, anketin eksi ve artılarını değerlendirmek üzere yapmış olduğumuz, İstanbul Bilgi Üniversitesi’den Doç. Dr. Ferhat Kentel ile Araş. Görev. Ohannes Kılıçdağı‘nın katıldığı panele gelme lütfunde bulunmamışlardır. Bununla birlikte, sordukları sorulara verdiğimiz cevapları da sistematik olarak görmezden gelmiş ve her zaman olduğu gibi sıkıştıkça konudan konuya atlayarak amaçlarının eleştiri değil ”çamur atma” olduğunu en açık şekliyle ortaya koymuşlardır. Şunu bilmedirler ki: ”Güneş balçıkla sıvanmaz”. 

Bunlar gerçekten çok pişkin. Biz tek tek sorular soruyoruz bir tekine bile cevap vermiyorlar. Mertçe, şu sorulara sırayla açık cevaplar verip göster gerçek yüzünü. Araştırmayı kim hangi bilim adamı, profesyonel araştırmacı ve hangi örneklemeye göre yaptı, kim değerlendirdi diyoruz. Adam pişkin teyzenin torunu, çıkıp bana masal anlatıyor. Ferhat Kentel ile bazı kişilerin katıldığı panele katılma lütfünde bulunmadığımızı yazıyor. Biz değil ama söz konusu kişiler gerçekten lütfetmişler, çünkü böyle bilimselliği çok şüpheli bir araştırmanın değerlendirmesine katılmak ancak lütuf olur. Hele bu panele katılımı araştırmanın bilimsel olduğunun belgesi olarak ileri sürülmesi eminim onları da mutlu edecektir(!) Ya bunlar araştırmanın ne olduğunu bilmiyor ya da her zaman yaptıkları gibi bile bile yalan söylüyorlar. Araştırma ya uzman araştırmacılar ya da araştırma şirketlerince yapılır ve değerlendirme de araştırma yetkililerince yapılır. Panel senin yalan yanlış verilerin üzerine her zaman her yerde yapılabilir bu araştırmanın bilimsel olduğu ve dürüstçe yapıldığı anlamına gelmez. Ankette ulaşılmış sonuçların ne kadar gerçeklikten uzak olduğunu daha önce gösterilmişti. Bu yazıyı ulaşabilirsem sayın panel katılımcılarına da göndereceğim, eminim onlar da sorumluluğu paylaşmak isterler (!). 

Biz başkaları gibi Türkiye Ermeni toplumunun sorunlarını üzerinden şöhret kazanmaya değil bu sorunları çözmeye çalışıyoruz. Yaptığımız araştırmalar ve çalışmalar ile ilgili yazılar internet sitemizde bulunmaktadır. Bu sansürcü zihniyetin iftira atmadan önce sitemizi incelemesi, söylediklerinin daha sonra çelişmemesi adına önemlidir. Ayrıca bu yazılar “çeviri” ya da “alıntı” değil bizatihi Nor Zartonk’luların bir araya gelerek oluşturduğu ortak emeğin ürünüdür. Bu bağlamda Nor Zartonk’un Türkiye Ermeni Toplumunun sorunları üzerine kafa yorduğu açıktır. 

Herkesin yaptığı meydanda. Ne meşhur olmak gibi bir kaygım, ne şöhret kazanmak gibi bir isteğim var. İsteseydim bunları fazlasıyla yapardım. Ben 33–34 senedir reklam sektöründeyim. 
Bu insanların cemaatin sorunlarını alt alta yazacakları bile şüpheli. Neden hangi sorunlara hangi çözümler ürettiklerini yazmıyorlar. Fırsat verdik, sorduk. Çeviriyi ve alıntıyı küçümseyene bak, bunlar kaynağa belgeye ihtiyacı duymadan ortak emekle üretiyorlarmış sorunların çözümlerini. Bakın burada tebrik etmek gerekir, alıntı yapmamak için asırların birikimini, çevriden yararlanmamak için batının ve bizim kaynaklarımızdan yararlanmadan kafa yoruyorlarmış. Doğrusu işe yaramayacağı açık ama kafalarını yormalarında yarar var, boş durmaktan iyidir. Yazıda neden dilin bozuk, fikirleri yanlış olduğu anlaşılıyor. Reklamcılıkta bir söz vardır: Heyet kararıyla atlar birden deve olur. 

”Ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganını dahi çarpıtarak demagoji yapanlar önce sloganın ne demek istediğini anlamaya çalışmalıdırlar. Tamamı “Kurtuluş yok tek başına, yap hep beraber ya hiç birimiz!” olan bu slogan kurtuluşun tek başına ve tek tek bireysel çabaların sonucu olamayacağına vurgu yapar. İnsanları birlikte mücadele yürütmeye, yardımlaşmaya ve dayanışmaya çağırır. Nor Zartonk’un “Benim Adım” belgeselini izleyerek sloganın ne anlattığı çok daha iyi anlayabilirler.
(“Benim Adım…” Belgeseli : http://video.google.de/videoplay?docid=83180636994714552&ei=is8ySsjCDaP42wLE_PCwCQ&q=benim+adim ). 

Ne gariptir cemaati kurtarmaya soyunan kahramanlar (!), cemaate isimlerini açıklayamıyorlar.Bu adamlar gerçekten korkutuyor. Hiçbir etik ölçüleri yok. Kim tek tek ya da toplu olarak neden kurtulacak? Bunlar kendilerini ne sanıyorlar ki toplumu kurtarmaya kalkıyorlar, bu haddini bilmezlik yetmezmiş gibi, bir de ya bizimle olursun ya da kurt kapar diyorlar. İçinde bulunduğumuz hangi hayati tehlikeden sizlerle birlikte olarak kurtulacağız. Öncelikle kurtulmamız gereken sizin gibi kurtarıcılardır. Doğrusu bunlarla -her ne ise tehlike- kurtulmaktansa başıma gelenlere yalnız katlanmayı yeğlerim. 

İşin özü Hyelist moderasyonu her zaman yaptığı gibi konuyu çarpıtarak ve laf kalabalığı yaparak sansürcü anlayışına kılıf uydurmaya çalışmıştır. Hyelist moderasyonu yaptıkları açıklamalarla baskının ve sansürün yanında yer aldıklarını ve uygulayıcısı olduklarını açıkça ifade etmişlerdir. 

Ne diyeyim, değerli okuyucular hem benim bu tiplere sorduğum sorular hem de bu tiplerin verdiği cevaplar burada. Hyetert’de ki son yazımızda sorduğumuz sorulara bakın ve cevapları inceleyin. Kimin nasıl kaçtığını göreceksiniz. 

Editör Meselesi
Başta belirtmek isteriz ki ’’Cemaate Editör Gerek’’ yazısının sahibi Aris Nalcı’dır ve kendisinin Nor Zartonk ile bir bağı bulunmamaktadır. Yazının içeriği yazarın sorumluluğunda olduğu için içerik ile ilgili eleştirilere cevap verme hakkı yazının sahibine aittir.
Yazının Nor Zartonk’ta yayınlanması ile ilgili eleştirilerin muhatabı ise Nor Zartonk’tur. Bu bağlamda Nor Zartonk olarak bizim, Aris Nalcı’nın yazdığı yazıyı yayımlamamızın sebebi, Ermenileri/insanları düşman ve katil olarak gösteren ve listedeki insanları açıkça hedef haline getiren ırkçı yazılar yayımlanırken daha dikkatli olunmasıdır. Bu tür yazılar eğer yayımlanacaksa bir açıklama ile birlikte yayımlanması önemlidir.
Faşizan bir gazetedeki fikir yazısı ile insanları hedef gösteren yazılar aynı kefeye konularak ‘’haber verme görevimizi yerine getirdik’’ demek demagojiden başka bir şey değildir. Fikir yazısı ve hedef gösterme arasındaki farkı bilmeyen kişilerin internet sitelerinde editör olması da bizim de anlamlandıramadığımız bir diğer konudur. Bu bağlamda editörlük herkesin yapacağı bir iş değildir.
Ayrıca ısrarla Turkishforum yerine neden Hyetert’e tepki gösteriliyor diye bas bas bağıranlar acaba bu forumla ilgili bir şey yapılmadığını nerden bilmektedir? Bu foruma ve editörlerine karşı uygulanacak her türlü adli yükümlülük mütekabil olarak bu yazıyı sitelerine koyan herkes için geçerlilik kazanacaktır. Sanıyoruz ki bunun farkında değiller.
Şu da bir gerçek ki Ermenileri hedef haline getiren bu listede yer alan adlar arasında Hyetert editörlerinin adı ya da akrabalarının adı bulunsa yine bu liste yayımlanabilecek miydi? Basın etiğini bilmeden editör olmanın getirdiği sonuç budur. 

Bu boş sözlere cevap vermeye gerek yok. Bunlar nedense bir gazetenin hem de sorumlu yazı işleri müdürü unvanlı bir adamı olan ağabeylerini savunmak ihtiyacı duymuşlar. Doğrusu ben o kişinin yerinde olsam alınır, “benim savunmam sizlere mi kaldı, koskocaman gazete emrimde kıytırık yerlerde mi savunacağım kendimi” derdim. Ben bu yazıyla ilgili düşüncelerimi yazdım. Eğer ağabeyleri cevap verirse bakarız. 

Açıkça yazıyorum orada kendi adım ve çocuklarımın adı olsaydı yine yayımlardım. Yüz binlerce kişinin gördüğü bir yazıyı saklayıp, devekuşu gibi kafamı kuma gömerek tehlikeden korunacağımı sanacak kadar akıl fukarası değilim. 

“Mütekabil olarak bu yazıyı sitesine koyan herkes için geçerli olurmuş” sevsinler sizin hukuk bilginizi de Türkçenizi de. Müteselsil demek istiyor sanırım. Biz tersini mi söyledik? Gerçekten bu yazıyı yazanlar biraz tuhaf olmalı. Ben gücü eşeğe yetmiyor palanı dövüyor dedim. Size yakıştığı gibi tekrar tehdide gerek yok. Isıracak it dişini göstermez, dediklerinize inanıyorsanız gidin mahkemeye. 

Nor Zartonk’un adını düzgün yazamayanların 16 Haziran’daki manşet haberlerinde Türkiye Ermenileri Patriği’nin adını dahi düzgün yazamadıklarını görünce biz de soruyoruz: Acaba yayımladığınız yazıları okuyor musunuz? 

Değerli okuyucular, kontrol etmedim ama gerçekten yanlış yapmış olabiliriz. Zaten yanlış yapmayız demek yanlışın ve budalalığın dik alasıdır. Bu gün yüzlerce yazarı editörü olan gazeteler bile hata yapabiliyor. Yalnız işin gülünç tarafı şu ki bu tipler her yazılarının altına yazdıkları sloganlarını pek çok yazıda ve bu yazıda da göreceğiniz gibi“ya hep berber” diye başlatıyorlar. Bana kel diyenin bir karış perçemi olmalı derler. 

Son Nokta
Polemikler ile bir yere gelmeye çalışan ve bu konuda hayli başarılı olanlar, sansürcülüklerini pişkince kabul etmişlerdir. Uzun zamandır, bu zihniyetin Hyelist’te yaptığı tartışmalardaki lümpenlik ve insanları aşağılayan tavır artık Hyetert sayfalarına da taşmıştır. Onlara önerimiz ”Hyetert okunmuyor” diye mazlum bir role bürünüp yazılar yazmaları yerine kaliteli işler yapmalarıdır. Biz biliyoruz ki onlar -en iyi becerdikleri iş olan- polemiklerine ve yalanlarına devam edecekler. Artık klasikleşen ve her hafta başı yayımlanan, iftirayla dolu yazılarına devam edebilirler. Biz bu yazı ile tartışmaya son noktayı koyuyoruz. Yalnız kendilerine önerimiz polemik yaratmaya çalışırken bir düzey tutturmalarıdır. 

Bu tiplere yine boşuna soracağız ama siz okuyucular bilin. Son yazımda sırayla sorduğum sorulara –zor da olsa- mertçe, dürüstçe cevap verin. Önce şu sansür edilen değerli yazınızın ne olduğunu yazın herkes görsün. Şu yalan ve iftiranın ne olduğunu yazın da görelim. Araştırmayı yapan uzmanları ve örnekleme modelini yazın görelim. Solcu musunuz, bir komün gibi hareket ettiğinize göre komünist misiniz, ateist misiniz, nesiniz korkmayın hiçbiri suç değil açıkça mertçe yazın ki herkes sizi tanısın. Cemaati kurtarmaya kalkıyorsunuz ama Patriklik, kilise, din adamları ve cemaat yönetimi konusunda ne düşündüğünüzü yazmaktan kaçıyorsunuz. Çünkü bildiğiniz tek yol bu, yalan, dolan, çamur atma. Sonra git ağabeylerinin arkasına sığın, ismini açıklamaktan kork, at dibinde sinek gibi yaşa.

Onlar lafazanlığa biz ise faaliyetlerimize devam ediyoruz ve her zaman şunu diyoruz:
Nor Zartonk her zaman baskının, sansürün ve sömürünün karşısında halkın yanında olacaktır.
Nor Zartonk
ԿԱՄ ՄԻԱՍԻՆ,ԿԱՄ ՈՉ ՈՔ
Ya Hep Berber! Ya Hiç Birimiz!
Not: Altına ”Nor Zartonk” imzası bulunmayan yazıların, Nor Zartonk’u bağlayıcı yanı yoktur. 

Görüyorsunuz değerli okuyucular, adam yazısının altına imza atamıyor, bu yazıyı da ortak yazdıklarını söyleyecekler. Nasıl becerdilerse. İşin garibi bu ortakların da kimler olduğu gizli. Hani çamur atan, suçlayan, yalan dolan dolu bir yazı olmazsa hadi neyse diyeceğim ama böyle bir yazıyı grubun arkasına saklanarak yazan çukuru doğrusu merak ederim. Üstüne üstlük dili de fikirleri de kötü.
Hytert ve Hyelist okur ve üyelerine,
Sevgiyle.
Murat Bebiroğlu 
murat.bebir@gmail.com

Yorumlar kapatıldı.